tatil-sepeti
Sağlık turizminin geliştirilmesi için yurtdışından gelen hastalara vize kolaylığı sağlanacak

Ticaret ve Dışişleri bakanlıkları arasında uluslararası hastaların sağlık vizesinin başvuru kabulü aşamasında HİB'in yetkilendirilmesine dair "Sağlık Vizesi İş Birliği Protokolü", Ticaret Bakanlığında düzenlenen törenle imzalandı. Törene, Ticaret Bakan Yardımcısı Mustafa Tuzcu, Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran ile HİB ve THY Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı katıldı. Kıran, törende yaptığı konuşmada, sağlık turizminde atılan bu adım için uzun süredir ilgili kurumlarla çalıştıklarını söyledi. Dünyada sağlık turizmi pastasının hızla büyüdüğünü ve Türkiye'nin de bu alandaki fırsatları değerlendireceğini belirten Kıran, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde sağlık alanında gösterilen başarılara dikkati çekti. Kıran, Türkiye'nin şimdi sağlıktaki bu kapasitesini insanlığa aktaracağını dile getirdi. Sağlık vizelerinin Türkiye'de tedavi görmek isteyen hastalara hızlı şekilde verilmesinin önem taşıdığına işaret eden Kıran, şöyle konuştu: "Bu anlayışla 'S tipi' denilen modeli Irak ve Libya özelinde hayata geçirmiştik. Bu modelin dünyadaki fırsatları Türkiye'ye kazandırmada yeterli olmadığını gördük. Şimdi bu modeli HİB çatısı altında bütün dünyaya teşmil edecek şekilde adım atıyoruz. Dünyada bir hasta HİB üzerinden bizlere randevusunu gösterdiği anda en geç 48 saatte refakatçileriyle birlikte vizesini alarak ülkemize gelmiş olacak. Sağlık turizminden ülkemizin aldığı payı artırmak durumundayız. Eğitim ve spor turizmleri alanlarında da pek çok adım var. Sağlık turizmi pastasından alınacak her pay, ülkemizin hanesine gelir olarak kaydedilecektir." Kıran, hasta dünyanın neresinde olursa olsun, sağlık sunucuları ve HİB'den alınacak randevu, randevunun onaylanması ve vizelerin verilmesi sürecinin kurulan bilişim sistemiyle 48 saatte tamamlanacağını bildirdi. "YENİ DESTEK ENSTRÜMANLARI YÜRÜRLÜĞE KONACAK" Ticaret Bakan Yardımcısı Tuzcu da Türkiye'nin mal ihracatı yanında, müteahhitlik, yazılım, film-dizi, teknik müşavirlik ve lojistik gibi alanlarca öncü bir marka haline geldiğini belirterek, ülkenin hizmet ihracatında tüm sektörlerde ilk 10 ekonomiden biri olmayı hedefleri arasına koyduğunu anlattı. Bakanlık bünyesinde kısa süre önce Uluslararası Hizmet Ticareti Genel Müdürlüğünün kurulduğunu anımsatan Tuzcu, bu genel müdürlüğün dünyada çok az örneği olduğunu söyledi. Tuzcu, genel müdürlüğün hizmet ihracatı kapsamındaki sektörlere yönelik yeni destek enstrümanlarını yürürlüğe koymak istediğini dile getirdi. Türkiye'nin kendi hastaları yanında, Avrupa, Orta Doğu ve Afrika'dan gelen sağlık turizmi hastalarını da misafir ettiğine işaret eden Tuzcu, "Son 10 yılda 1 milyona ulaşan hasta sayımızı çok daha ileriye taşımayı, şu anda ölçülen 1 milyar doları aşan döviz girdisini çok daha yukarılara taşımayı, 2023'e kadar 3 milyar doların üzerine çıkarmayı hedefliyoruz." diye konuştu. "DAHA BÜYÜK SIÇRAMA YAPILACAK" THY Yönetim Kurulu Başkanı Aycı da Türkiye'nin, deneyimli ve yetişmiş insan kaynağı, teknolojik altyapısı, uygun tedavi maliyetleri ve erişim kolaylığı ile sağlık turizmi açısından tercih edilen ülke olduğunu bildirerek, şu değerlendirmede bulundu: "Tedavi amaçlı gelerek, aldığı hizmetten memnun olan ve ülkemizden iyi bir deneyimle ayrılan birçok kişinin sonraki yıllarda tekrar iş veya turizm amaçlı yeniden ülkemize geldiğini gözlemliyoruz. Gelen ziyaretçilere sunacağımız farklı turizm ürünleriyle sektörün yarattığı katma değeri artırmamız mümkün. Normalleşmeyle birlikte sağlık turizmi için ülkemize gelenlerde hızlı artış olacağını gözlemlemekteyiz. Türkiye, dünyanın en iyi sağlık hizmetlerini sunan sektöre sahip. 2019'da 700 binlere yaklaşan hasta sayısı 2020 yılında bir miktar geriledi ve 600 binin altında kaldı. Şu an görüyoruz ki 8 ayda 500 bini geçtik. Hatta bu yıl bile 2019 rakamlarının pandemiye rağmen geçileceğini görüyoruz. 700 bini şimdiden geçeceğini gördüğümüz sağlık turizmi, 2019 rakamlarının bile önünde taleple karşılaşıyor. Demek ki 2022 ve 2023 yıllarında daha büyük sıçramaları elde edecek potansiyeli taşıyor sağlık turizmimiz." Aycı, protokolle HİB'in, sağlık turizmi ziyaretçilerine vize verilmesinde görev alacağını ve belirli sorumlulukların birliğe devredileceğini aktararak, hizmet ihracatının önünün daha da açılacağını söyledi. Törenin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Aycı, birlik olarak sağlık konusundaki vizelerin hızlandırılmasını sağlayacaklarını belirterek, şunları kaydetti: "Bizler, bize gelen vize taleplerini 24 saat içinde inceleyip Dışişleri Bakanlığımıza ileteceğiz. Bakanlık da 24 saat içinde neticelendireceği için 48 saat içinde sağlık kuruluşundan randevusunu gösteren sağlık turistinin incelemesi tamamlanacak, evraklarına bakılacak, dijital ortamlarda yapılan incelemeler sayesinde bu daha da hızlandırılacak. İnsanlar çok süratli şekilde ülkeye gelebilecekler." Aycı, protokol sonrası gerekli hazırlıkların tamamlanmasıyla vize başvurularının da çok kısa sürede alınmaya başlanmasının planlandığını vurguladı. Konuşmaların ardından, Ticaret ve Dışişleri bakanlıkları ile Hizmet İhracatçıları Birliği arasında "Sağlık Vizesi İş Birliği Protokolü" imzalandı.

15 Ekim 2021 Cuma

Ağır hizmet araçlarında daha düşük emisyon seviyesine geçiliyor

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın "Ağır Hizmet Araçlarından Çıkan Emisyonlar (Euro VI) Bakımından ve Araç Tamir ve Bakım Bilgilerine Erişim Konusunda Motorlu Araçların Tip Onayı ile İlgili Uygulama Usul ve Esaslarına İlişkin Tebliğ'de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliği" Resmi Gazete'de yayımlandı. Buna göre, tebliğin yürürlüğe gireceği 15 Şubat 2022 tarihinde ağır hizmet araçlarında halihazırda Avrupa Birliği ve Türkiye'de eş zamanlı uygulanan "Euro 6D" emisyon normundan "Euro 6E" emisyon normuna geçilecek. Söz konusu tarih itibarıyla üretilecek daha düşük emisyon değerlerine sahip ağır hizmet araçlarının yolcu ve yük taşımacılığında kademeli olarak kullanıma girmesiyle taşımacılık kaynaklı emisyonların azaltılması hedeflenirken, ilgili dönüşümün orta ve uzun vadede Türkiye'nin hava kalitesine olumlu etkileri olacağı öngörülüyor. Bakanlıkça uluslararası otomotiv mevzuatı dikkate alınarak yapılan çalışmalar sayesinde, Türkiye otomotiv sanayisinin uluslararası pazara entegrasyonu, piyasaya arz edilecek araçların yüksek güvenlik ve düşük emisyon seviyesinde olması, böylelikle kara yollarındaki can ve mal güvenliğinin artırılması yoluyla daha çevreci araçların kullanımı sağlanıyor.

15 Ekim 2021 Cuma

Elektrikte gün öncesi ve dengeleme güç piyasasında azami fiyat limiti yükseltildi

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), 14 Ekim tarihli kurul toplantısında aldığı "Gün Öncesi Piyasasında ve Dengeleme Güç Piyasasında Asgari ve Azami Fiyat Limitlerinin Belirlenmesine İlişkin Usul ve Esaslarda Değişiklik Yapılması Hakkında Karar" kabul edilerek Resmi Gazete'de yayımlandı ve yürürlüğe girdi. Buna göre, kurul tarafından yeni bir karar alınıncaya kadar gün öncesi ve dengeleme güç piyasalarında fiyat limitlerinin megavatsaat başına asgari "0" lira, azami fiyat limiti ise megavatsaat başına 2 bin lira değerini geçmemek üzere, içinde bulunulan takvim ayı esas alınarak iki ay önceki takvim ayından itibaren geriye dönük 12 aylık piyasa takas fiyatı (PTF) ağırlıklı ortalamalarının üç katı olarak uygulanmasına karar verildi. Daha önce azami fiyat limitleri, içinde bulunulan takvim ayı esas alınarak iki ay önceki takvim ayından itibaren geriye dönük 12 aylık PTF ağırlıklı ortalamalarının iki katı olarak uygulanıyordu.

15 Ekim 2021 Cuma

Yeşil Mutabakat'a uyum için atılması gereken ilk adımlar enerjide yoğunlaşıyor

Türkiye'nin Paris Anlaşması'nı onaylaması ve 2053 için net sıfır emisyon hedefi belirlemesiyle iklim politikası somutlaşmaya başlarken, birçok sektörü yakından ilgilendiren yeşil dönüşümün gerçekleştirilmesine yönelik hazırlıklar ivme kazandı. İklim değişikliğiyle mücadelenin ve küresel sıcaklık artışını önlemenin yanı sıra makro ekonomi politikalarını ve ticareti de yeniden şekillendiren yeşil dönüşüm, Türkiye'nin ekonomik kalkınma ve ihracata dönük planlarını da yakından etkiliyor. Bu kapsamda, Türkiye'nin en büyük ihracat pazarı Avrupa Birliği'nin (AB) 2050'de karbon nötr olma hedefiyle karbon salımı yüksek ürünlerin ithalatına vergilendirme yaparak uygulamaya koyacağı Yeşil Mutabakat, ilk aşamada çimento, demir-çelik, alüminyum, gübre ve elektrik sektörlerinde karbon yoğunluğunun azaltılması için kapsamlı değişim gerektiriyor. SIFIR EMİSYON HEDEFİ, YEŞİL MUTABAKAT'A UYUM İÇİN DÖNÜŞÜMÜ HIZLANDIRABİLİR Uzmanlar, karbon yoğunluğunun azaltılması için atılması gereken ilk adımın Türkiye'nin 2030'a kadar kömürden çıkışını sağlayacak bir strateji belirlemesi olduğunu ve bunu ömrünü doldurmuş santrallerden başlayarak gerçekleştirmesi gerektiğini belirtiyor. Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği Kurucu Direktörü Bengisu Özenç, Türkiye'nin 2053 net sıfır emisyon hedefine ulaşması için sadece yenilenebilir enerji yatırımları yapmasının yeterli olmadığını belirterek, "Öncelikle kömürden çıkışı öngören bir yol haritası gerekiyor ki tutarlı bir yeşil dönüşüm gerçekleştirilebilsin. Türkiye'nin 2030'a kadar kömürden çıkması gerek. Kömür kaynaklı emisyonlar 2030'a kadar azaltmamız gereken emisyon miktarıyla neredeyse başa baş." dedi. Türkiye için kömürden çıkışın teknik olarak 2030'a kadar mümkün olduğunu dile getiren Özenç, şöyle konuştu: "Bu siyasi bir karar ama bir yol belirlemişken Türkiye'nin kendi imkanları doğrultusunda bu yönde adımlar atacağını düşünüyorum. Elektrik sektöründeki dönüşümü daha önce karbon vergileriyle düşünmedik. Kömür teşvikleriyle işleyen bir sistem içinde baktık. Bu teşvikleri ve emisyonlar nedeniyle söz konusu olacak ek maliyetleri düşündüğümüzde bu çıkışın gerçekleşmesi lazım. Yeşil Mutabakat kapsamında karbon yoğun sektörler olan demir-çelik, çimento, alüminyum, gübre ve elektrik sektörleri öncelikli alanlar ama bu sektörlerin genişlemesi de söz konusu. Artık ulusal bir sıfır emisyon hedefimizin olması, bu sektörlere ilişkin kapsamı da kendimizin çizebileceği anlamına geliyor." Özenç, karbon yoğun altyapıya yapılacak yatırımların yeni ekonomik düzende kısa bir sürede atıl varlık haline dönüşme riski taşıdığının altını çizdi. Teknolojik gelişmelerin de yeşil dönüşümü desteklemesi gerektiğini söyleyen Özenç, büyük ölçekli işletmelerin yanı sıra KOBİ'lerde de çok boyutlu bir dönüşüm ihtiyacının ortaya çıktığını dile getirdi. Özenç, yeşil dönüşüm kapsamında doğal gazın rolünün ise "geçiş yakıtı" olarak uzun bir süre daha devam edebileceğini söyledi. KARAYOLU VE HAVAYOLU TAŞIMACILIĞI DA SEKTÖRLERE EKLENDİ Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Kurucu Direktörü Güven Sak da Türkiye'nin 2053 net sıfır emisyon hedefinin kasımda İskoçya'nın Glasgow kentinde düzenlenecek Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 26. Taraflar Konferansı'nda (COP26) somutlaştırılabileceğini belirterek, "Kömürden çıkış stratejisinin COP26'da daha somut hale gelmesinin Türkiye'nin önünü açacağını düşünüyorum. Yeşil Mutabakat kapsamındaki sektörlerin tamamı enerji yoğun sektörler ve emisyonların azaltılması en önemli konu. Bu nedenle, Yeşil Mutabakat'a uyum açısından atılması gereken ilk ve en belirgin adım da 2030'da kömürden çıkışı stratejisi oluşturmak." dedi. Sak, Türkiye ekonomisinin Avrupa'nın ayrılmaz parçası olduğunu ve Avrupa biçim ve yöntem değiştiriyorsa Türk ekonomisinin de buna göre dönüşmesi gerektiğini ifade etti. Süreç içinde Avrupa ile birçok yeni entegrasyon alanlarının ortaya çıkacağını dile getiren Sak, şöyle devam etti: "Yeşil Mutabakat kapsamında belirlenen ilk 5 sektöre kara yolu ve hava yolu taşımacılığı da eklendi. Tüm bu hazırlıklar Avrupa'nın iç pazarıyla ilgili. İthal ürünlere karbon eşitleme vergisi getiriliyor. Şirketlerin kendi değer zincirleri içinde karbon emisyonlarını düşürmeleri için gereken tedbirleri almalarını zorunlu tutan düzenlemeler söz konusu. Enerji yoğun sektörler 3 noktada Yeşil Mutabakat ile intibak sağlayabilirler. Bunun ilk adımı emisyonların azaltılması, ikincisi daha fazla hurda ve geri dönüşümlü girdi kullanılması, üçüncüsü ise teknolojinin yenilenmesi. 2053 net sıfır emisyon yılıysa, ilk aşamada enerji sektöründeki karbon emisyonlarının azaltılması için hızlı hareket etmek gerekiyor ki bu da kömürden çıkış için strateji oluşturulması demek. Bundan sonra yeni kömür santrali yapılması çok mümkün görünmüyor. Halihazırda çevreye yaydığı emisyonlar konusunda sorunlu santraller var. Bu kapsamda, ömrünü doldurmuş santrallerden başlayarak kömürden çıkış stratejisine ihtiyaç var." TÜRKİYE, AVRUPA'YA HİDROJEN TEDARİKİNDE ÖNEMLİ ADAY ÜLKELERDEN Sak, Türkiye'nin, büyüme ve istihdamı artırırken emisyonları azaltmak için geçiş döneminde kullanabileceği alternatif enerji kaynakları olduğunu ve doğal gazın bunların başında geldiğini söyledi. Doğalgaz ve hidrojen karışımının da bu süreçlerde daha temiz bir çözüm sunacağını ve var olan doğal gaz boru hatlarıyla bu karışımın iletilebileceğini anlatan Sak, Avrupa'daki birçok çalışmada Türkiye'nin hidrojen tedariki için avantajlı adaylardan biri olarak öne çıktığını ifade etti. Sak, Türkiye'den Avrupa'ya uzanan doğal gaz boru hatlarıyla da hidrojen taşınabileceğini vurgulayarak, "Diğer bir alternatif kaynak da nükleer. Nükleerde başlangıç maliyetleri yüksek ama orada da daha küçük ölçekli yatırımlarla bu maliyetlerin düşürülmesi için çalışmalar yapılıyor." diye konuştu. Sermaye yoğun ve kapsamlı bir dönüşüm sürecinin yaşanacağını belirten Sak, şunları kaydetti: "Türkiye'nin karbonsuzlaşması aslında Avrupa'nın karbonsuzlaşması demek. Avrupa için karbonsuzlaşma politikasını Türkiye'yi dikkate almadan tasarlayabilmek mümkün değil. Bu nedenle, Türkiye'de karbonsuzlaşmaya yönelik yatırımların finansmanı için tüm adımları atmamız lazım. Bunun yanı sıra yabancı yatırımları da bu kapsamda değerlendirmek gerek. Salgın sonrası Çin'den uzaklaşacak değer zincirini Türkiye'den geçirmek, değer zincirlerinin yeniden yapılanmasında kendimize yer açmak ve Yeşil Mutabakat'a uyumda gereken yatırımları finanse etmek için bu adımlara ihtiyaç var." YEŞİL MUTABAKAT İÇİN AB'DEN 1 TRİLYON AVROLUK BÜTÇE AB Yeşil Mutabakatı, iklim değişikliğiyle mücadelede karbonsuz ekonomiye dönüşümü sağlamak amacıyla Aralık 2019'da açıklandı. Mutabakat kapsamında AB sera gazı emisyonlarının 2030'a kadar yüzde 55 azaltılması, 2050'ye kadar ise net sıfır emisyona ulaşılması hedefleniyor. Avrupa Komisyonu bu hedefe yönelik 1 trilyon avroluk yatırım hedefi açıkladı. AB'nin Yeşil Mutabakat kapsamındaki emisyon azaltım hedeflerini gerçekleştirmesi için ithal mallara uygulayacağı sınırda karbon vergisi düzenlemesinin ise 1 Ocak 2023 itibarıyla devreye gireceği ancak 31 Aralık 2025'e kadar geçiş dönemi uygulanması planlanıyor. Düzenlemenin 1 Ocak 2026 itibarıyla ise tam olarak uygulanması bekleniyor.

14 Ekim 2021 Perşembe

Yabancıya konut satışında tüm zamanların aylık rekoru kırıldı

TÜİK verilerine göre, Türkiye genelinde eylül ayında 147 bin 143 konut satıldı. Bu rakam 2020 Ağustos'tan bu yana en yüksek aylık satış olarak kayıtlara geçti. Eylülde yabancılara yapılan konut satışı yıllık bazda yüzde 25,8 artışla 6 bin 630'a ulaştı. Bu veri serinin açılandığı 2013'ten bu yana en iyi aylık veri oldu. Ocak-eylül döneminde ise yabancılara yapılan konut satışı yüzde 43,2 artışla 37 bin 479'a yükseldi. Burada da tüm zamanların rekoru kırılırken, geçen yılın aynı döneminde 26 bin 165 konut yabancılara satılmıştı. Söz konusu dönemde her ay ortalama 4 bin 164 konut yabancılara satıldı. Yılın geri kalanında bu performansın devam ettirilmesi durumunda yıl sonunda 49 bin 971 konut yabancılara satılmış olacak. Sektör temsilcileri ise son çeyrekteki hareketlilikle birlikte yıl sonunda 50 bin hedefinin aşılması gerektiğini bildirdi. Yeni tip koronavirüs (Kovi-19) salgını ile mücadele kapsamında 2020'de yabancılara 40 bin 812 konut satılmıştı. En fazla konutun yabancılara satıldığı yıl ise 2019 olmuştu. Söz konusu yılda 45 bin 483 konut yabancılara satılmıştı. İRANLILAR ZİRVEDE, IRAKLILAR TAKİPTE Yılın ilk 9 ayında en çok konut satışı 5 bin 923 adetle İranlılara yapıldı. İranlıları 5 bin 621 adetle Iraklılar, 3 bin 115 ile Ruslar, 2 bin 89 ile Afganistan vatandaşları takip etti. Almanya vatandaşlarına 1.484, Kazakistanlılara 1.339, Kuveytlilere 1.154, Azerbaycanlılara 1.020, ABD'lilere 1.014, Yemenlilere 949, Filistinlilere 871, Ürdünlülere 807, Ukraynalılara 790 adet konut satıldı. İSTANBUL VE ANTALYA İLK İKİDE Yabancılara konut satışı yapılan iller arasında ise başı 17 bin 783 adetle İstanbul çekiyor. Mega kentin toplam satıştan aldığı pay yüzde 47,4 olarak kayıtlara geçmiş durumda. İstanbul'u 7 bin 255 adetle Antalya, 2 bin 396 ile Ankara, 1.663 ile Mersin, 1.167 Yalova, 1.093 ile Bursa, 770 ile Sakarya, 737 ile İzmir, 671 ile Samsun, 635 ile Trabzon takip ediyor. "DEĞERLEME SORUNUNUN ÇÖZÜLMESİ GEREKİYOR" Gayrimenkul Yurt Dışı Tanıtım Derneği (GİGDER) Başkanı Ömer Faruk Akbal, yabancıya satıştaki artıştan duyulan memnuniyeti dile getirirken, değerleme sistemindeki yeni düzenleme sonrasında oluşan değer farklılıkları nedeniyle yabancı alıcıların güvenlerinin kırıldığını ve satış ofislerindeki yoğunluğun azaldığını söyledi. Sorunun çözümüne ilişkin kurulan komisyonun konuyla ilgili hızlı bir çözüm geliştirmesini beklediklerini kaydeden Akbal, "Değerleme yöntemiyle ilgili acil olarak bir çözüm geliştirilmezse, bu sorunun satışlara düşüş olarak yansıması 2-3 ayı bulacaktır ve yıl sonu sektör hedefimiz olan 50 binlik satış adedi hayal olabilir." dedi. Akbal, sektörün bu sorunuyla ilgili olarak doğrudan değerleme şirketlerine yüklenmenin doğru olmayacağını kaydederek, "Sivil toplum kuruluşları, değerleme şirketleri ve tapu yetkilileri ile birlikte tüm sektörce ortak bir akıl geliştirerek çözüm üretmek gerekiyor." dedi. Değerleme şirketlerinin bankaların teknik şartnameleri doğrultusunda teminat amaçlı rapor hazırladığını aktaran Akbal, bu raporlarda belirtilen rakamlar ile satış fiyatları arasında yüzde 30-45 civarında fark olabildiğini söyledi. Değerleme alanında denetimlerin ve caydırıcı cezaların artırılmasını en önemli çözümlerden biri olarak ifade eden Akbal, "GİGDER olarak temel çözümü ise geliştiriciler, proje pazarlama şirketleri, acenteler gibi yabancıya gayrimenkul satışı yapan tüm firmaların lisanslanmasında buluyoruz." diye konuştu. "10 MİLYAR DOLARIN ÜZERİNDE DÖVİZ GİRDİSİ SAĞLANACAK" İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım, yabancılara satışın 9 ayda 37 bin 479'a ulaştığını belirterek, "Bu durum yıl sonu için öngörülen 50 bin adetlik rekor seviyesini kesinleştirmiş gibi görünüyor. Bunun anlamı, sektör olarak ülkemize 10 milyar doların üzerinde döviz girdisi sağlamış olacağımızdır." dedi. Özyurtlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Özyurt, yabancılara yapılan konut satışlarında artışın sürdüğünü belirterek, "Aylık 6 bin 630 adede ulaşılması yabancıların ülkemizdeki potansiyelin ne kadar farkında olduğunu gösteriyor." dedi. Yabancıya yapılan konut satışlarındaki yükselişin gayrimenkul sektörünün Türk ekonomisine olan katkısının en önemli göstergesi olduğunu dile getiren Özyurt, "Yabancılar Türkiye'ye güveniyor ve daha fazla gayrimenkul yatırımı yapmak istiyor. Yabancılar, devam eden projelerin satış fiyatlarında artış olmamasını fırsat olarak değerlendiriyor." diye konuştu. "ABD'DEN ÇİN'E ÇOK FARKLI ÜLKELERDEN CİDDİ YATIRIM ALMAYA DEVAM EDİYORUZ" Helmann Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Selman Özgün de sektör olarak yabancıya satıştaki artışın sektörü mutlu ettiğini belirterek, bu satışlardan ciddi bir döviz girdisi sağlandığını söyledi. Türkiye'nin yabancıya konut satışında artık her geçen gün daha iyi noktalara gittiğini, eylülde 6 bin 630 adetle tüm zamanların aylık rekorunun kırıldığını dile getiren Özgün, "Türkiye, uluslararası gayrimenkul yatırımları için artık önemli bir aktör olma yolunda hızla ilerlemektedir. ABD'den Çin'e dünyanın çok farklı ülkelerinden ciddi yatırım almaya devam ediyoruz." diye konuştu. Özgün, 9 ayda ulaşılan 37 bin 479 rakamının yıl sonu hedefleri için ümit verdiğini kaydederek, "Bu rakam yıl sonunda 50 bini aşabileceğimizi gösteriyor." ifadesini kullandı. Bahaş Holding Üst Yöneticisi (CEO) Abdüssamet Bahadır da yabancılara satıştaki potansiyelin görülüp bu konuda birtakım düzenlemeler yapılması gerektiğini belirterek, "Yabancıda kredi kullanma oranları çok düşük. Banka ve kredi kuruluşları, yabancılara kredi verme konusunda daha esnek olurlarsa sektörün ekonomiye katkısı ciddi şekilde artacaktır." açıklamasında bulundu.

14 Ekim 2021 Perşembe