tatil-sepeti
Türkiye 290 firma ile küresel gıda sofrasında

Türkiye, Almanya’da 8-13 Ekim tarihlerinde kapılarını açan dünyanın en büyük gıda ve içecek fuarı Anuga’da, 290 firma ile İtalya, Almanya ve İspanya’nın ardından 4’üncü büyük katılımcı oldu. Fuara, 97 ülkeden 4 bin 600 firma katıldı. Gıda sektörünün salgın sonrası ilk yüz yüze fuarı olan Anuga’da, İTO’nun milli organizasyonu ile 202 firma stant açtı. İTO, Türk firmalarını dünya gıda liginde üst sıraya taşırken, Türkiye de gıda sektöründe en güçlü aday olduğunu bir kez daha ispatladı. HABER: DOĞAN ERDOĞAN / KÖLN Almanya’nın Köln kentinde 8-13 Ekim tarihleri arasında kapılarını açan dünyanın en büyük gıda ve içecek fuarı Anuga 2021, salgın sonrası yükselen Türk gıda sektörünün gövde gösterisine sahne oldu. Anuga Gıda ve İçecek Fuarı’na, İstanbul Ticaret Odası’nın milli organizasyonu ile Türkiye’den 202 firma katılırken, 88 firma da fuarda bireysel stantlarıyla yer aldı. İTO, böylece Türk firmalarını dünya gıda liginde üst sıraya taşırken, Türkiye de gıda sektöründe bugün ve geleceğin en güçlü adayı olduğunu Anuga’da bir kez daha ispat etmiş oldu. 97 ÜLKE KATILDI İki yılda bir düzenlenen fuara, 97 ülkeden 4 bin 600 firma katıldı. Türkiye, 290 firma ile İtalya, Almanya ve İspanya’nın ardından 4’üncü büyük katılımcı oldu. Fuara İtalya 731, Almanya 400, İspanya 377 firmayla katıldı. Türk firmaları, fuarın genel gıda, unlu mamuller, içecekler, dondurulmuş gıda, et ve et ürünleri, aşçılık ekipman ve teknolojileri, sıcak içecekler ve organik gıda salonlarında ürünlerini sergiledi. DÖNÜŞÜM TEMASI Salgın şartlarının gözetildiği, koridor mesafelerinin 5 metreye çıkarıldığı Anuga, bu yıl ‘dönüşüm’ ana temasıyla gerçekleştirildi. Fuarda ‘sürdürülebilir gıda, yeni trendler, yeni kongreler ve sağlık’ öne çıktı. Anuga, Covid-19’la başlayan hibrit fuarların dünyadaki ilk önemli örneklerinden biri olarak da kayıtlara geçti. Fuarın ‘’ adı verilen sanal formatı da yüz yüze fuarla eş zamanlı gerçekleştirildi. 1983’TEN BERİ İstanbul Ticaret Odası, 1983 yılından bu yana Türk iş dünyasının Anuga fuarına katılımını organize ediyor. Anuga; BAUMA CTT Russia, MWC Barcelona, Tiflis Uluslararası Kitap Fuarı ve Uluslararası Bakü Kitap Fuarı’ndan sonra İTO’nun bu yıl milli katılımını yürüttüğü yaptığı 5’inci fiziki fuar oldu. Anuga’ya; İTO Başkan Yardımcısı Dr. İsrafil Kuralay, İTO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Ahmet Özer, Meclis ve Komite Üyeleri ve Genel Sekreter Yardımcısı Av. Nurcan Turan katıldı. GIDADA REKABET ÜSTÜNLÜĞÜ YAKALADIK İstanbul Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Dr. İsrafil Kuralay, fuarda yaptığı açıklamada, salgın ile birlikte tarımın öneminin çok daha fazla arttığını belirterek, “Tarım, ülkemizin bekası için en az sanayi kadar önemli. Tarımsal hasılamızı ve katma değeri daha da artırmalıyız” dedi. Dr. Kuralay, Covid-19’un etkilerinin hafiflemesiyle Türk firmalarının nasıl hızlı hareket ettiğinin ortaya çıktığını belirterek, “Dünya sıkıntılı ve zor dönemdeyken, Türk firmaları olarak gıdada rekabet üstünlüğünü yakalamış durumdayız. Firmalarımız hem kalitesiyle hem lojistik avantajıyla salgında bir adım öne geçti. Salgın dönemindeki ihracatımız ve büyüme rakamlarımız da bunu doğruluyor” diye konuştu. Türk lezzet endüstrisi olarak Avrupa’yı doğru bir pazar olarak gördüklerini ifade eden İsrafil Kuralay, Anuga’da 10 farklı alanda Türk firmalarının boy gösterdiğini söyledi. Türkiye’nin gıda alanında çok büyük firmaları olduğuna dikkat çeken Kuralay, şöyle devam etti: “Çok güzel markalarımız var. Dünyanın da bize ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Hep sanayi ve teknoloji öne çıkıyor olsa da özellikle gıdanın, insanlık için hayati ve stratejik bir sektör olduğunun bilincinde olmamız gerekiyor. Türkiye, tarımda hâlâ kendine yeten ülkelerden biri. Gerek üretici gerekse tüketici enflasyonunda gıda ürünlerindeki artışların oldukça yüksek seviyelerde seyretmesi, tüm dünyada arz eksikliği sorununa da işaret ediyor. Tarımda büyüme potansiyelimiz çok yüksek. Bu potansiyeli daha iyi değerlendirebileceğimize, firmalarımızı daha iyi noktalara taşıyacağımıza inanıyorum. Anuga’nın da bunun için bir zemin olduğunu düşünüyorum. Çünkü Türk firmalarının ihracat kültürü var. Üretim kültürü var. Kalite standartları çok yüksek. Bizim gibi ticaret odalarına düşen, firmalarımızı dünya pazarlarıyla buluşturmak. Zaten bir müddet sonra firmalar kendi yollarını da buluyor.” TÜRK ŞİRKETLERİN İLGİSİ GÜÇLÜ Türkiye’nin Köln Başkonsolosu Turhan Kaya, Anuga Fuarı ile Almanya’da fiziksel fuar sezonunun başladığını belirterek, Türkiye’den 290 katılımcı firmayı burada görmekten duyduğu gururu dile getirdi. Kaya, “Fuara katılan şirket sayısı azalırken, biz seviyemizi koruduk, hatta bu anlamda da fuara şu an en çok katılan ülkeler arasında 4. sıradayız. Bu bakımdan da bunun güçlenerek devam edeceğine inanıyorum. Gıda sektörüne Türk şirketlerinin ilgisi güçlü. Yurt dışına açılma ilgisi fazla. Salgını da bu anlamda fırsata dönüştürebiliriz diye düşünüyorum” dedi. Köln’de gıda ve inşaat alanında Türklerin güçlü bir yapılanması olduğunu kaydeden Kaya, kente Türk iş insanlarının ticaretini daha da artıracak çalışmalar yapacaklarını söyledi. ORTADOĞU, AVRUPA VE KUZEY AFRİKA’NIN TEDARİK MERKEZİ OLABİLİRİZ Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran, ATO olarak salgın süresi boyunca ilk kez fiziksel olarak gerçekleştirilen bir fuara katıldıklarını ve Anuga’da 6 firma ile yer aldıklarını belirtti. Baran, salgın sürecinin Türkiye’nin tedarik zincirindeki önemini ortaya koyduğuna dikkat çekerek, şunları kaydetti: “Lojistiğin bu kadar pahalı olduğu bir dönem geçiriyoruz. Türkiye konumu itibarıyla çok avantajlı. Biz, Ortadoğu’nun, Avrupa’nın, Kuzey Afrika’nın hepsinin tedarik merkezi olabiliriz. Ben inanıyorum ki, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da söylediği gibi Türkiye, dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında olacak. Özelikle gıdada çok daha iyi yerlere ulaşacağımızı görüyorum. Çok sayıda katılımcı firmamız olması beni çok mutlu etti.” KADIN GİRİŞİMCİLER DE ÜRÜNLERİNİ SERGİLEDİ İstanbul Ticaret Odası, kadın girişimcilerin markalaşmaları için başlattığı Yükselen Markalar Projesi’ni başarıyla tamamlayan iki firmaya Anuga Gıda ve İçecek Fuarı’nda stant tahsis etti. Talya Foods ve Batır, fuarda ürünlerini sergileme fırsatı yakaladı.

18 Ekim 2021 Pazartesi

İFM, İstanbul’u fuarcılıkta çok daha üst noktalara taşıyacak

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, yenilenen İstanbul Fuar Merkezi’nde (İFM) incelemelerde bulundu. TOBB ve İTO Başkanları, ayrıca 6-9 Ekim 2021 tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenen Uluslararası Mücevher Fuarı’nı (Istanbul Jewelry Show) da ziyaret ederek, firmalarla görüştü. Hisarcıklıoğlu ve Avdagiç, Mücevher İhracatçıları Birliği Başkanı Mustafa Kamar’dan da fuar hakkında bilgi aldı. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, twitter hesabından yaptığı açıklamada, “İstanbul Dünya Ticaret Merkezi’ndeki (İDTM) başarılı çalışmalarından dolayı İTO Başkanı Şekib Avdagiç ve çalışma arkadaşlarını kutluyorum. Yeni projelerle İstanbul’u dünya fuarcılığında çok daha üst noktalara taşıyacaklarına inanıyorum” mesajını paylaştı. İTO Başkanı Şekib Avdagiç de “İstanbul Fuar Merkezi’nde artık 11 fuar salonunda, tüm fuar organizatörlerine eşit şartlarda hizmet sunuluyor” bilgisini verdi.

18 Ekim 2021 Pazartesi

2022’de yayıncılar Bakü’nün onur konuğu olacak

İstanbul Ticaret Odası, yayıncılık sektörünü 2006 yılından itibaren uluslararası kitap fuarlarına taşıyor. İstanbul Ticaret Odası, bugüne kadar Frankfurt, Londra, Paris, Pekin, Selanik ve Seul uluslararası kitap fuarlarına katılarak, basın yayın sektörünün uluslararası muhatapları ile buluşmasına zemin hazırladı. Pandemi ile ara verilen fuarlar, 2021 yılının ikinci yarısında fiziki olarak tekrar başladı. Yayıncılık sektörü de 6-10 Ekim 2021 tarihleri arasında fiziki olarak düzenlenen Bakü Uluslararası Kitap Fuarı’na katıldı. İstanbul Ticaret Odası da Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de 7. Bakü Uluslararası Kitap Fuarı’nda T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile aynı stantta yer aldı. 22 YAYINEVİ Fuarda, İTO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Dr. İsrafil Kuralay ve Yönetim Kurulu Üyesi Münir Üstün, kitap ve basın yayın sektörünün temsilcileriyle görüştü. Kuralay ve Üstün, Türkiye standında yer alan 22 yayınevi temsilcisi ile de bir araya geldi, değerlendirmeler yapıldı. Fuarda, ayrıca 8. Bakü Uluslararası 2022 Kitap Fuarı’nda ‘Onur Konuğu Türkiye’ çalışmaları hız kazandı. 300 MİLYONLUK AİLEYİZ Fuarın açılışında konuşan İTO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Dr. İsrafil Kuralay, fuarın Türk yayın dünyası için çok önemli olduğunu dile getirdi. Kuralay, “Bakü, bu coğrafyanın en müstesna şehirlerindendir. Hepimiz aynı dili konuşan, aynı dine inanan, tarihi bir, kültürü ve medeniyeti bir, 300 milyonluk çok büyük bir aileyiz” dedi. Bakü Kitap Fuarı’nın açılışına Azerbaycan Başbakan Yardımcısı Ali Ahmedov (solda), Kültür Bakanı Anar Kerimov, Eğitim Bakanı Emin Emrullayev, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan (sağda) katıldı. E-KİTAP SATIŞI ARTACAK İsrafil Kuralay, İTO’nun uluslararası fuarların milli organizasyonunu gerçekleştirdiğini belirterek, fuarın kardeşlik bağlarını artıracağına inandığını dile getirdi. Kuralay, şöyle devam etti: ”Pandemi ile beraber hizmetler dijital dünyaya açıldı. Yayıncılar da bu şartlara uyum sağlayarak, e-kitap formatlarını çeşitlendiriyor. Yakın gelecekte, tıpkı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi e-kitap satışları normal kitap satışlarıyla rekabet edebilecek seviyeye gelecek.” OKUYUCU ARTMALI Fuara, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan da iştirak etti. Türkiye’den katılan yayınevleri ile temaslar gerçekleştiren Demircan, yayıncılık endüstrisinin uluslararası alanda güçlü temsilinden duyulan memnuniyeti dile getirdi. Demircan, “Kitapsız ne şarkı, ne tiyatro, ne de senaryo olmaz. Dolayısıyla gençlerimize kendi kültürümüzü anlatmak üzere en önemli mecra olan kitapları geliştirmeli ve okuyucu sayısını artırmalıyız” dedi. Demircan, Bakü’deki fuarın hem Azerbaycan ile Türkiye ilişkilerinin geliştirilmesi hem de yayınevleri ve yazarların daha çok bir araya gelmesi açısından anlamlı olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: ”Buradaki gençliğin Türkiye’deki yayınlara, Türk gençliğinin de Azerbaycan’daki yayınlara yakınlaşması gerekiyor. Kitap üzerinden kurduğumuz her strateji, doğru stratejidir.” ORTAK FAALİYETLER Türkiye heyeti, fuar kapsamında Azerbaycan Kültür Bakanı Anar Kerimov’u da ziyaret etti. Ziyarette Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan, Türkiye’nin Bakü Büyükelçisi Cahit Bağcı ile İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İsrafil Kuralay da yer aldı. Kerimov, 7. Uluslararası Bakü Kitap Fuarı’na kardeş Türkiye’den geniş katılım sağlanmasını takdir ve memnuniyetle karşıladıklarını söyleyerek, teşekkür etti. BÜYÜKELÇİDEN İMZALI KİTAP Fuara katılan T.C. Bakü Büyükelçisi Doç. Dr. Cahit Bağcı, Türkiye’nin dost ve kardeş ülke Azerbaycan’da kültürel bağların güçlendirilmesi gerektiğini ifade ederek, fuar kapsamında Bakü Yunus Emre Kültür Merkezi ve Bakü Book Center’ın standlarında iki gün ‘Yokuşun Çocukları’ isimli kitabını okuyucularına imzaladı.

18 Ekim 2021 Pazartesi

Türk somonunun ihracatı katlanarak artıyor

Ege İhracatçı Birlikleri’ne göre, Türkiye'nin 2020 Ocak-Eylül dönemindeki su ürünleri ihracatı, 704 milyon 301 bin dolar olarak kayıtlara geçti. Bu yılın aynı döneminde ise ihracat yüzde 37 yükselerek 989 milyon 748 bin dolara ulaştı. Su ürünleri ihracatında ilk sırada 340 milyon dolarla levrek yer aldı. Çipura ihracatı 279 milyon dolar olurken alabalık ihracatı ise 113 milyon dolar olarak kayıtlara geçti. TÜRK SOMONUNUN İHRACATTAKİ PAYI ARTIYOR İç sulardaki kurulu çiftliklerde 1 kilogram ağırlığa ulaştıktan sonra Karadeniz'deki çiftliklerde yetiştirilen ve "Türk somonu" ismiyle pazarlanan gökkuşağı türü alabalık, sektörün "parlayan yıldızı" haline geldi. Her geçen yıl üretimi artan Türk somonunun ihracatı, ocak-eylül döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 264 artışla, 29 milyon 873 bin dolardan 108 milyon 767 bin dolara yükseldi. "UZAK DOĞU'YA DA TÜRK SOMONU GÖNDERMEYE BAŞLADIK" Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller Sektör Kurulu Başkanı Sinan Kızıltan, sektör olarak 2023 yılındaki hedeflerinin 1,5 milyar dolar olduğunu söyledi. Sadece değerde değil kilogram olarak da artış yaşandığına işaret eden Kızıltan, "En çok talep artışı gören ürünümüz Türk somonu. 2020'de 56,8 milyon dolarlık Türk somonu ihraç etmiştik. Bu yıl da artış sürüyor. Burada da en büyük pazarımızı Rusya. Bunun yanına yeni ülkeleri de ekliyoruz. Uzak Doğu'ya da Türk somonu göndermeye başladık." dedi. Türk somonunun iç pazarda da yoğun talep gördüğünü aktaran Kızıltan, bu sayede Norveç somonu ithalatının da düştüğünü kaydetti.

15 Ekim 2021 Cuma

Enerji krizi yaşayan Avrupa'da Fransa'nın nükleer çıkışı yeni kutuplaşmalar yaratabilir

Avrupa'nın en büyük nükleer gücü Fransa, kıtadaki enerji krizini nükleer enerji yatırımlarını ön plana çıkararak fırsata çevirmeye çalışırken, başta Almanya’nın nükleerden uzaklaşması kıtada yeni bir fikir ayrılığına yol açıyor. Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının ardından Avrupa’da enerji tedarikinin tüketim talebine yetişememesi ve enerji fiyatlarının rekor düzeylere çıkması ülkeleri zor durumda bırakmaya devam ediyor. İngiltere’de artan elektrik fiyatları, tüketicilere belirli bir sınırın altında elektrik satmak zorunda kalan çok sayıda şirketi iflasa sürüklerken, Almanya'da elektrik fiyatları da bir yıl öncesine göre 6 katına çıktı. Enerji krizi kıtayı sarsarken, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron daha önce ülkesindeki nükleer reaktörlerin bir kısmını kapatma yönündeki vaadinden dönerek, 12 Ekim’de Fransa’nın nükleer enerji üretimini artırmaya karar verdiğini söyledi. Fransa’nın normal boyuttaki nükleer tesisler yerine daha az nükleer atık oluşturan "mini-reaktörler" inşa edeceği vaadinde bulunan Macron, söz konusu planın Fransız sanayisinin rekabetçiliğini artıracağını da savundu. Bu kapsamda Fransa, mini nükleer reaktörler üretmek için bu alana 10 yılda 1 milyar avro yatırım yapacak. Analistler, kamuoyu şirketleri tarafından yapılan araştırmaların, Fransızların nükleer enerjiye yönelik desteğinin arttığını gösterdiğini ve Macron’un da bunu avantaja çevirmek isteyebileceğine işaret ediyor. Elektrik üretiminin yüzde 70,6'sını nükleerden karşılayan Fransa, Avrupa Birliği (AB) üyesi 10 ülkeyi de yanına alarak nükleer enerjinin yeşil yatırım olarak sınıflandırılmasına yönelik talepte bulundu. Macron’un daha önceki vaatlerinin aksine nükleer enerji konusunda yeni yatırımlar açıklaması, Fransa’yı başta Almanya olmak üzere nükleer enerji karşıtı büyük Avrupalı müttefiklerle karşı karşıya getiriyor. Alman yetkililer, 2011’de Japonya’da yaşanan deprem nedeniyle Fukuşima nükleer tesisindeki kazanın ardından bazı nükleer tesislerini kademeli bir şekilde kapatma kararı alarak nükleerden çıkış politikası belirlemişti. "ALMANYA'NIN ÇEVRE ODAKLI POLİTİKASINI SORGULATIR BİR YAKLAŞIM SÖZ KONUSU" Dünya Nükleer Birliği Direktörü Sama Bilbao y Leon, Macron'un nükleer enerjideki yatırımlarını artırma kararının olumlu bir gelişme olduğunu belirterek, "Fransa'nın bu taahhüdü küçük modüler reaktörlerin de bu vizyonun bir parçası olduğunu gösteriyor. Ayrıca, nükleerin hidrojen üretiminde önemli bir rol oynadığını ve nükleer teknolojilerin uygulanabileceği geniş bir uygulama yelpazesi olduğunu da vurguluyor." dedi. Avrupa genelinde ülkelerin temiz, uygun maliyetli ve güvenilir bir enerji arzı sağlamak için nükleerin hayati rolü olduğunu kabul ettiğini kaydeden Bilbao y Leon, 10 AB üyesinin nükleeri "uygun fiyatlı, istikrarlı ve bağımsız bir enerji kaynağı" olarak kullanmayı taahhüt eden "Nükleer İttifakı" oluşturmak için bir araya geldiğini aktardı. Bilbao y Leon, bu ülkeler arasında mevcut üretimini geliştirmek için yeni projelere yönelik taahhüdünü henüz yasalaştıran Çekya ile ilk nükleer santralini inşa edecek Polonya'nın da yer aldığını dile getirdi. AB dışında Birleşik Krallık'ın da net sıfır emisyon hedefleri için nükleer enerjiyi önemli bir kaynak olarak gördüğünü söyleyen Bilbao y Leon, kıtada Almanya başta olmak üzere nükleerden çıkış planlarının uygulanmasına ilişkin, şu ifadeleri kullandı: "Almanya'nın kararı Avrupa'da bir istisnaydı. Başka hiçbir ülke nükleerden aşamalı çıkış planını takip etmedi. Gelecek yıl Almanya nükleer reaktörlerinin sonuncusunu kapatacak. Bu tarih, Almanya'nın son kömür santralini kapatmayı planladığı dönemden 15 yıl daha erken. Böyle bir strateji, kömürü olabildiğince hızlı bir şekilde kullanımdan kaldırma yönündeki çabaların tam tersi ve Almanya'nın çevre odaklı bir enerji politikasına sahip olup olmadığı algısını da sorgulatır nitelikte. Nükleer kapasitenin kullanımdan kaldırıldığı ve yerine yeni nükleer ile değiştirilmediği yerlerde bu kapasite açığı genellikle doğal gaz santralleriyle ikame edilir. Belçika'da bunu görüyoruz. Gaz fiyatlarında son dönemdeki rekor artışların sanayi ve diğer tüketiciler için oluşturduğu ekonomik yük göz önüne alındığında, bu tür stratejiler arz güvenliğinin yanı sıra net sıfır emisyon taahhütlerini gerçekleştirmek için de risk oluşturuyor." Bilbao y Leon, nükleer enerjiye karşı bir muhalif yaklaşım olduğunun bilindiğine dikkati çekerek, "Avrupa'da nükleer enerjiye nerede inşa edilirse edilsin karşı çıkan bazı yüksek sesler var ancak bu seslerin tartışmayı gereğinden fazla etkilememesini sağlamak için nükleeri destekleyenlerden de artan bir taahhüt var. Uluslararası Enerji Ajansı'nın bu haftaki raporunda da belirttiği gibi, nükleer, rüzgar veya güneş gibi birçok düşük karbonlu enerji altyapısı projesi muhalefetle karşılaşabiliyor ve bu tür dogmatik muhalefetin tartışmayı yönlendirmesi için riskler çok yüksek. Enerji ihtiyacımızı karşılayacak ve gezegenin geleceğini koruyacaksak, acilen harekete geçmeli ve uzun vadeli doğru kararları şimdiden vermeliyiz." değerlendirmesinde bulundu. DÜNYANIN NÜKLEER KAPASİTESİNİN YÜZDE 26,7'Sİ AB'DE Nükleer Enerji Enstitüsü verilerine göre, dünyada toplam kapasitesi 393 bin 226 megavatı bulan 443 reaktör bulunuyor. Bu kapasitenin yaklaşık 105 bin megavatı AB ülkelerinde yer alıyor. Böylece, AB ülkeleri küresel nükleer enerji kapasitesinin yüzde 26,7'sini oluşturuyor. Nükleer enerjinin yeşil kaynak olarak kabul edilmesi için Avrupa Komisyonu’na talepte bulunan ülkeler arasında en yüksek kapasite 61,400 megavatla Fransa'da bulunuyor. Fransa, 56 nükleer reaktörle elektrik üretiminin yüzde 70,6'sını bu kaynaktan sağlıyor. Bu ülkelerden Slovakya elektrik üretiminin yüzde 82,3'ünü, Macaristan yüzde 48'ini, Bulgaristan yüzde 40,8'ini, Slovenya yüzde 37,8'ini, Çek Cumhuriyeti yüzde 37,3'ünü, Finlandiya yüzde 34'ünü ve Romanya yüzde 20'sini nükleerden karşılıyor. Almanya'da ise aktif halde bulunan ve kapasitesi 8 bin 113 megavatı bulan 6 nükleer reaktör, ülkenin elektrik üretiminde yüzde 11,3'lük bir payı oluşturuyor. AB'nin toplam elektrik üretiminde nükleerin payı ise yüzde 25 düzeyinde bulunuyor. Birleşik Krallık’ta faaliyet gösteren 15 nükleer reaktörün kapasitesi ise 8 bin 923 megavat seviyesinde bulunuyor.

15 Ekim 2021 Cuma