tatil-sepeti
6 ayda 60 bin marka başvurusu

Türk Patent ve Marka Kurumu’na (TÜRKPATENT) haziran ayı itibarıyla 53 bin 436’sı yerli olmak üzere toplam 60 bin 338 marka başvurusu yapıldı. Sınai mülkiyet verilerinden derlenen bilgilere göre, TÜRKPATENT’e yapılan patent başvuru sayısı haziran sonu itibarıyla 2 bin 838’i yerli, 5 bin 22’si yabancı olmak üzere 7 bin 860 oldu. Söz konusu dönemde kuruma 53 bin 436’sı yerli, 6 bin 902’si yabancı olmak üzere toplam 60 bin 338 marka başvurusunda bulunulurken, yerli marka başvuru oranı yüzde 88.6 olarak kayıtlara geçti. YERLİ YÜZDE 3.5 ARTTI Bu yılın ilk yarısında geçen yılın aynı dönemine kıyasla yerli marka başvuruları yüzde 3.5, toplam marka başvuruları yüzde 2.2 ve yerli patent başvuruları ise yüzde 8.4 artış gösterdi. Bu dönemde bin 395’i yerli olmak üzere bin 429 faydalı model başvurusu yapıldı. Yerli faydalı model başvuru oranı da yüzde 97.6 olarak belirlendi. 125 COĞRAFİ İŞARET Haziran itibarıyla tescil sayıları markada 39 bin 989’u yerli olmak üzere toplam 42 bin 755, patentte bin 215’i yerli olmak üzere 6 bin 442, faydalı modelde 194’ü yerli olmak üzere 215, tasarımda 19 bin 928’i yerli olmak üzere toplam 23 bin 540 olarak kaydedildi. Bu yılın ilk yarısında TÜRKPATENT’e 125 yeni coğrafi işaret başvurusu yapıldı. Haziranda 18 bin 28’i yerli, 576’sı yabancı, 3 bin 55’i Lahey sistemi üzerinden uluslararası başvuru olmak üzere toplam 21 bin 659 tasarım başvurusu gerçekleşti. Yerli tasarım başvurusu oranı yüzde 83.2 olarak kayıtlara geçti.

02 Ağustos 2018 Perşembe

Sait Faik'in hikayesi: Burgazadası’nda bir müze ev

Ülkemizin büyük hikayecilerinden Sait Faik Abasıyanık’ın Burgazadası’ndaki müze evi, Burgaz Çayırı Sokağı’yla Kış Bahçesi Sokağı’nın kesiştiği köşede, 15 numarada yer alıyor. Ada iskelesine ayak basar basmaz kime sorsanız, size, yazarın evinin yerini gösterecektir. İskeleden birkaç sokak ötedeki müzeye giderken adayla, bitki örtüsüyle, havasıyla, adanın tarihi dokusuyla, mimarisiyle hemen tanışacaksınız ve bu güzellikler sizi hemen etkisi altına alıverecek.Beyaz köşke doğru yürürken Sait Faik’in de bu sokaklardan geçtiğini, öykülerinde buraları anlattığını, buranın insanından ilham aldığını aklınızda tutun, gözünüzde canlandırmayı unutmayın. Belki gitmeden yazarın Burgazadası’nda geçen hikâyelerini okumak isteyebilirsiniz. Hatta vapura binmeden evvel bir kitapçıya uğrayıp, bir Sait Faik kitabı alıp, yol boyunca okumak hiç fena fikir olmayabilir. Böylece vardığınız adaya, Sait Faik hikayelerinin mekânına, balıkçıların teknelerine, gökte uçan martılara, tezgahta dizili balıklara bambaşka bir gözle bakabilirsiniz. BURGAZ’A TAŞINMA ÖYKÜSÜ: HARİTADA BİR NOKTA Sait Faik’in Burgazadası’na taşınması ve bugün müze olan evde yaşamaya başlaması 1937 yılına dayanıyor. Sait Faik’in babası, kereste tüccarı Faik Bey, evi 1937 yılında Rum Doktor Spanudis’ten alıyor. Sonrasında Sait Faik ailesi ile birlikte yaz aylarında Burgazadası’na gelmeye başlıyor. Sadece iki yıl sonra Faik Bey ölünce, o vakit 33 yaşında olan Sait Faik ve annesi Mualla Hanım, temelli olarak adaya, bu eve yerleşiyorlar. “Haritada Bir Nokta” adlı hikâyesinde “Çocukluğumdan beri haritaya ne zaman baksam, gözüm hemen bir ada arar; şehir, vilâyet, havali isimlerinden hemen mavi sahile kayar...”diyen Sait Faik, Burgazadası’na yerleşmesini şöyle anlatıyor: “Çocukluğumun ve ilk gençliğimin haritalarındaki adalar beni, sonunda bir gün özlediğim gibi bir adaya tesadüfen bırakıverdiler. Yaşım orta yaşı bulmuştu, ama nihayet asıl yuvama dönmüştüm… Şimdi namuslu insanların arasında başım önüme eğilmiş, gülmeden, eğlenmeden, müsamaha dolu, kötülüğü göz kırpışından anlayınca cesaretten canavar kesilecek bir insan haliyle sessiz, sakin, ağzına vur lokmasını al bir halde balığa çıkacak, iyiliklere hasret duya duya ömrümün sonunu burada kesik bir nefesle bahtiyar bitirecektim… Babadan kalma ev, anamın sayesinde gürül gürül işliyordu… Artık bütün günümü ve gecemi burada geçirecektim.” Sait Faik Abasıyanık, çalışma masasında MÜZE OLAN EV Sait Faik, 1939’dan, yaşamını yitirdiği 1954’e dek burada, bu evde yaşar, burada çalışır, hikayelerini burada yazar. Sevgili oğlunun acısını gören annesi Mualla Hanım, 1963 yılındaki kendi ölümüne dek dokuz yıl daha bu evde oturur ve onun ardından vasiyet ettiği üzere yapı Darüşşafaka’ya bağışlanır. Ev, hemen bir yıl sonra 1964’te, Sait Faik’in ölümünün 10. yılında, Darüşşafaka tarafından müzeye dönüştürülür. Yazarın evi, o tarihten bugüne, tadilatta olduğu zamanların dışında tam 54 yıldır durmaksızın Sait Faik Abasıyanık Müzesi olarak ziyaret ediliyor. Sait Faik Abasıyanık / Orhan Veli / Sabahattin Eyüboğlu İLHAM KAYNAĞI BİR ADA VE YAZARIN GÜNLÜK YAŞAMININ DETAYLARI “Ben denizi, balık tutanı, ekmeğini denizden çıkaran insanı çok severim.”diyen Sait Faik için büyük bir ilham kaynağı olan Burgazadası, adadaki günlük yaşam, deniz ve balıkçılar onun hikâyelerinde sık sık karşımıza çıkar. Yazarın müze evine gittiğinizde ise onun adadaki kişisel yaşantısını, çalışma ortamını bütün doğallığı, canlılığıyla karşınızda buluyorsunuz. Evin, odaların muhafaza edilen düzeni, Sait Faik’in fotoğrafları, eşyaları, kitapları, duvarlara asılı yağlı boya tablolar yazarın dünyasını gerçekçi bir biçimde yansıtıyor. Sait Faik’in el yazısından çıkma metinler, diplomaları, eserlerinin ilk baskıları, ona imzalanmış, ithaf edilmiş kitaplar, yatağı, çalışma masası bize o ve yaşamı hakkında çok şey anlatıyor. Bu ev ve içindeki şahsi eşyalar, Sait Faik’e olduğu kadar o dönem arkadaşlık ettiği çok sayıda yazara, ressama da ışık tutuyor. Ev, edebiyat tarihi, sanat tarihi kadar mimarlık tarihi açısından da değer taşıyor. Burada, bu evde ve Burgazadası’nda geçireceğiniz zaman, gördüğünüz her detay size yepyeni hikayeler anlatacak. Ve karides avlayan balıkçıları izlerken, neredeyse hastalığını unutan Sait Faik’i anlamaya biraz daha yaklaşacaksınız: “Tam iki senedir insanlardan kaçıyordum. Ne sevincim, ne kederim belli idi. Yalancıktan seviyordum. Dilim paslı, uykum berbattı. Ama şimdi, karides avlayan balıkçıların ışıklarıyla geçen hastalığıma inanmıyorum.” Haftaya bu köşede görüşünceye dek, iyi gezmeler, iyi seyirler.

02 Ağustos 2018 Perşembe

Hatay’dan İstanbul’a gönül köprüsü

Hatay Sanayici ve İş İnsanları Derneği (HASİAD) Yönetim Kurulu Başkanı A. Gökhan Alkan başkanlığındaki HASİAD Yönetim Kurulu heyeti, İstanbul Ticaret Odası’nı ziyaret etti. Heyeti İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İsrafil Kuralay karşıladı. Hatay’ın en etkili sivil toplum kuruluşlarından olduklarını ifade eden A. Gökhan Alkan, kent ile ilgili şu bilgiyi verdi: “Hatay’a havaalanının yapılması ve doğalgazın gelmesi gibi konularda etkin çalışmalarımız oldu. Özellikle HASSA Organize Sanayi Bölgesi’nin yapımı için de faaliyette bulunuyoruz” diye konuştu. Yıllardır savaşın tam yanında yaşadıklarına değinen Alkan, “Kentimizde 500 bin Suriyeli göçmen var. Kimi ilçelerimizde yerli halktan fazla göçmen nüfusu var” dedi. GÖÇMEN KATKISI Hatay’ın sınıra yakın olması nedeniyle en çok göçmen barındıran illerden biri olduğunu ifade eden İsrafil Kuralay, “Türkiye bu geniş gönüllü yaklaşımı ile Amerika, Almanya ve pek çok ülkeden büyük” diye konuştu. Göçmen algısı üzerinde olumsuz bir yaklaşım olduğunu da ifade eden Kuralay, “Medipol Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmaya göre göçmenler bulundukları ülkenin ekonomisini uzun vadede olumlu yönde etkiliyor. Bizim Türkiye olarak yapmamız gereken; kalifiye göçmen nüfustan faydalanmak, göçmenlere eğitim ve iş imkânı sağlamak” dedi.

02 Ağustos 2018 Perşembe

M60T tankları artık daha da yetenekli

ASELSAN tarafından, FIRAT-M60T Projesi kapsamında birçokM60T tankının modernizasyonu bir yıldan az sürede tamamlandı. ASELSAN’dan yapılan açıklamaya göre, Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) öncülüğünde Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) envanterindeki M60T tanklarının modernize edilmesi kararlaştırılmıştı.Bu doğrultuda SSB ile ASELSAN arasında ‘1 No’lu Sözleşme Değişikliği’ imzalandı. İki kurum,‘FIRAT-M60T Projesi’ kapsamında yapılan sözleşmedeki ilavelere bağlı olarak 96.7 milyon Euro ve 25 milyon lira artış bedeli için sözleşme değişikliğine gitti. Gerçekleştirilen değişiklikle sözleşme toplam bedeli 206 milyon Euro ve 50 milyon lira oldu. HAVADA TESPİT M60T ana muharebe tanklarının tanksavar tehditlerine ve terör unsurlarına karşı daha etkin korunabilmesi ve mevcut sistemlere ilave yetenekler kazandırılması amacıyla yürütülen FIRAT-M60T Projesi kapsamında, bir yıldan az sürede, proje kapsamındaki çok sayıda M60T tankının modernizasyonu tamamlandı. Sözleşme değişikliği kapsamında ayrıca PULAT Aktif Koruma Sistemi M60T tanklarına entegre edilmeye başlanacak. PULAT Aktif Koruma Sistemi, sahip olduğu yüksek teknolojili radarıylaM60T tanklarına yöneltilen tanksavar füzelerini havada tespit ederek uygun mesafede imha ediyor. Sistem, tanklara tam koruma kalkanı sağlayarak, aynı anda birden çok füzeyi havada imha edebilecek. Söz konusu proje, Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı operasyonları devam ederken ivedilikle hayata geçirildi ve modernize edilen tanklar TSK’nin kullanımına sunuldu. M60T modernizasyonu kapsamında dünya üzerindeki en modern tanklardan biri elde edildi. Tankların gerek yakın-orta mesafe atış kabiliyetleri gerek yakın-uzak mesafe beka ve savunma yetenekleri gerekse tankların ve personelin idamesine yönelik yetenekleri üst seviyeye çıkarıldı. YOĞUN TESTLERE TABİ TUTULDU Entegrasyonu gerçekleştirilen her bir tank, Kara Kuvvetleri Komutanlığı tarafından doğrudan operasyonlarda kullanıldığı için modernize edilen tanklar, askeri personelle birlikte çok yoğun testlere tabi tutuldu. TANKSAVAR FÜZELERİNE KARŞI BÜYÜK BAŞARI Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı operasyonlarına katılan tankçı personel tarafından ASELSAN modernizasyonu sonrasında tankların ATGM tanksavar füzelerine karşı çok büyük bir başarı sağladığı ve aynı zamanda meskun mahalde tankların operasyonel yeteneklerinin artırıldığı belirtildi. ASELSAN tarafından üretilen sistemler muharebe ortamında başarısını ispat ederken, modernizasyonu gerçekleştirilen tanklar halen aktif olarak görevlerini sürdürüyor.

02 Ağustos 2018 Perşembe

Turizmde atak sırası kongrede

HABER: ŞEREF KILIÇLI Türkiye, yılın ilk altı ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 30.4’lük rekor artışla 16 milyon yabancı ziyaretçiyi ağırladı. Yabancı ziyaretçi sayısındaki artış turizmde yüzleri güldürürken, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), yılın ikinci çeyreğine ilişkin turizm istatistiklerini de açıkladı. Buna göre, turizm geliri ikinci çeyrekte geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 30.1 arttı ve 7 milyar 44 milyon 591 bin dolara yükseldi. Turizm gelirinin (cep telefonu dolaşım ve marina hizmet harcamaları hariç) yüzde 84.7’si yabancı ziyaretçilerden, yüzde 15.3’ü ise yurtdışında ikamet eden vatandaş ziyaretçilerden elde edildi. Bu çeyrekte yapılan harcamaların 5 milyar 463 milyon 809 bin dolarını kişisel harcamalar, 1 milyar 580 milyon 782 bin dolarını ise paket tur harcamaları oluşturdu. Kişi başına ortalama harcama 636 dolar olurken, yabancıların ortalama harcaması 602 dolar, yurtdışında ikamet eden vatandaşların ortalama harcaması ise 885 dolar olarak gerçekleşti. İKİNCİ AŞAMAYA GEÇECEĞİZ Yabancı turist sayısındaki rekor artışı değerlendiren Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, “Türkiye işe mass (Kitle) turizmi ile başladı ve önemli bir başarı hikâyesi yazdı. Ama artık mass turizmle övünmememiz gerekiyor. Bizim ikinci aşamaya geçmemiz gerekiyor, bu da söylemesi kolay yapması çok zor bir şey. Artık nitelikli turizme ve nitelikli turiste odaklanmalıyız. Bunun için her şeyden önce arz talep dengesini talep yönünde lehimize bozmamız gerekiyor. Yeni pazarları geliştirmeliyiz. Pazara göre ürün oluşturacağız” dedi. TANITIM POLİTİKASI DEĞİŞECEK Öncelikli hedefin geliri artırmak olduğunu açıklayan Bakan Ersoy, şöyle konuştu: “Kişi sayısı artık öncelikli hedef değil. Turizm gelirlerinin Gayri Safi Milli Hasıla’daki (GSMH) payı şu anda yüzde 4. Hedefimiz yeni dönemde bu oranı yüzde 8’e getirmek. Avrupa’da hedef aldığımız ülkelerde bu oran yüzde 12’lerde. Havuzdaki pasta payını ikiye katlayarak gerçek bir başarı hikâyesi yazarız.” Ersoy, bazı politika değişikliklerine gideceklerini, en önemli politika değişiminin tanıtım üzerine olacağını vurguladı. Çağa uygun yeni tanıtım politika anlayışını sektöre kazandıracaklarına işaret eden Ersoy, “Bununla ilgili çok detaylı bir çalışmamız var. Bütün sektörü kapsayan, dünyayla rekabet eden, dünyada rekabette bizi ön plana çıkaracak olan yeni bir tanıtım politikası üzerinde çalışıyoruz. Sizlerin de görüşlerini alıp tamamlayıp, 2019 tanımında devreye alacağız” diye konuştu. CARİ AÇIĞIN İLACI Türkiye’nin turizmde anlamlı bir başarıya imza attığını belirten İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, “Türk turizmcisi, kararlı ve rekabetçi bir tarzda hareket etmiş, muhteşem bir coğrafyayı, mükemmel bir hizmetle birleştirerek, misafirlerine güven dolu bir tatil yaşatmıştır. Bu başarı, istikrarla turizme yatırım yapan müteşebbislerimizin başarısıdır. Bu başarının alkışlanması, daha da büyümesini sağlayacaktır. İnanıyorum ki, bu ivmeyi koruduğumuz sürece, turizm Türkiye’nin kritik bir döviz kaynağı ve cari açığın önemli bir ilacı olacak. Yakalanan bu başarı, çalışma azmimizi daha da artırmalı. Turistlerin kişi başı 636 dolar olan ortalama harcamasını çok daha üst seviyelere çekmeliyiz. Türkiye’nin bu potansiyeli var. Geliri artırıcı çalışmalar noktasında kongre turizmi öncü olacak” dedi. Turizmdeki kişi başı gelir hedefinin kongre turizmi ile başarılabileceğini de vurgulayan Avdagiç, şöyle konuştu: “2023’te turist başına 1000 dolar gelir hedefini, kongre turizmi endüstrisinde atakla yakalayacağız. Çünkü üst segment turisti büyük kongreler getirecek. Şimdi atak sırası kongre turizminde.” İSTANBUL YENİDEN YÜKSELECEK Avdagiç, iş dünyasının geleceğe dair planlarının en önemli göstergelerinden birinin kongre turizmi olduğunu da vurguladı. Turizm Geliştirme ve Eğitim Vakfı (TUGEV) ve vakfın iktisadi işletmesi olan İstanbul Kongre ve Ziyaretçi Bürosu’nun (ICVB) başkanlığını da yapan Avdagiç, kongre turizmi endüstrisi uzun vadeli planlamalar gerektirdiğinden, olumlu gelişmelerin istatistiklere yansımalarını önümüzdeki süreçte göreceğimizi kaydetti. Avdagiç, “İnanıyoruz ki İstanbul, iş dünyası ve turizm örgütlerinin güç birliği ile dünya kongre destinasyonları sıralamasında ilk 10’daki yerini önümüzdeki birkaç yıl içinde yeniden alacak” dedi. YAKLAŞAN BÜYÜK KONGRELER Türkiye’de yapılacak uluslararası kongrelere dikkati çeken İTO Başkanı Şekib Avdagiç, şu bilgileri verdi: “Bu yıl Uluslararası Haritacılar Federasyonu Dünya Kongresi’ne 2 bin 320, Uluslararası Girişimcilik Kongresi’ne ise 3 bin 800 kongre delegesi katıldı. 2019 ve 2020’ye bakınca Bahçe Bitkileri Kongresi’ne 4 bin, Gastroentoroloji Kongresi’ne (GASTRO 2019) 6 bin, Perinatal Tıp Kongresi’ne (WCPM) 3 bin 200, Uluslararası Coğrafya Kongresi’ne (IGU) ise 2 bin 900 delege bekleniyor. Öncü işaretler bize söylüyor ki, bu yıl tatile Türkiye’ye gelecek birçok yabancı misafirimiz, sonraki yıllarda kongre turizmine de olumlu etkilerde bulunacaktır. Kongrelerin hazırlık süreçlerinin ve programlarının en az birkaç yıl önceden yapıldığını düşünürsek, olumlu etkileri 2023’e kadar yayılacak bir sürece giriyoruz.” ALTERNATİF TURİZME AĞIRLIK VERELİM Turizmde geliri daha fazla artırmak için alternatif turizme ağırlık verilmesi gerektiğini söyleyen İTO Yönetim Kurulu Üyesi Bahadır Yaşık, şu açıklamayı yaptı: “Turizmde, 2000’li yılların başından itibaren 2015’e kadar hem turist sayısı hem de döviz bazlı fiyat olarak her sene üstüne koyarak ilerledik. Yani hem yabancı turist sayısı hem gelir arttı. Ancak, 2016 ve 2017’deki değişik sebeplerden dolayı, turizm sektörü bir daralma süreci yaşadı. Özelikle bu dönemde yıllardır gelinen ‘üst segment turist ve fiyat politikamız’ son derece agresif bir satış politikasıyla aşağı yönlü hareket ederek, sadece bir ayda yerle bir oldu diyebiliriz. 2017’nin ikinci yarısı itibariyle sektör tekrar yukarı doğru bir ivme kazandı. Bugün itibariyle de turizmde iyi olduğumuz dönemlerdeki turist sayısını yakaladık. Arz talep dengesinde bundan sonraki adım tabi ki fiyat olacak. Turist başına ortalama harcamayı artırmamız gerekiyor. Bunun içinde ‘alternatif turizm’ dediğimiz başta kongre turizmi olmak üzere sağlık, gastronomi, spor ve daha birçok alanlara ağırlık vermemiz gerekiyor. Mesela İstanbul’da kongre turizmini canlandırmadığımız sürece gelir artırıcı fiyatları veya üst segment turisti yakalamamız uzun yıllar sürebilir. Türkiye geneline baktığımızda, İstanbul ve Antalya haricinde de alternatif destinasyonlar çıktığını görebilirsiniz. Hatta artık buralara İstanbul’u transit olarak kullanmadan direk uçuşlar yapıldığını görebiliyoruz. Bu da bizleri son derece mutlu ediyor.” HER ŞEHRE ÖZEL TURİZM HEDEFİ Turizm gelirlerini artırmak ve daha fazla nitelikli yabancı turisti ülkemize çekebilmek için yeni bir tanıtım stratejisine ihtiyaç duyulduğunu belirten İTO Yolcu Taşımacılığı ve Seyahat Acenteleri Komite Başkanı Hüseyin Selami Çelebioğlu, şöyle konuştu: “Turizm gelirlerini artırmak için tanıtım konusunda daha farklı çalışmalar yapılabilir. Turizm fuarlarına katılıyoruz. Turizm fuarları elbette önemli fakat mesele sadece bundan ibaret değil. Medya ve televizyon çok iyi kullanılmalı. Sadece turizm fuarlarına değil medyaya yönelik içerik üreten fuarlara da katılmalıyız. Uluslararası büyük yapımcıların Türkiye’de filmler, diziler çekmesini sağlamalıyız. Medyayı iyi kullanmak ilgi oluşturuyor, ilgi de turistin talebine dönüşüyor. Bu şekilde, uluslararası büyük tur operatörlerine mahkum olmaktan da kurtuluyorsunuz. Tanıtımı medya merkezli yaparak, daha fazla nitelikli turisti ülkemize çekebiliriz. Ayrıca her şehre özel bir turizm hedefi seçilmeli ve turizm çeşitliliğini artırmalıyız. O şehre özel seçilen turizm hedefi için yatırımları da teşvik etmeliyiz. Her bölgemizin her şehrimizin ayrı bir güzelliği var. Turizmi Türkiye’nin geneline yaymamız gerekiyor. Turizmde dijital dönüşümü de mutlaka gerçekleştirmeliyiz. Turizmin tüm paydaşlarının yer aldığı online rezervasyon yapılabilecek ve paydaşların kendi aralarında da işlem yapabileceği bir ulusal portal oluşturmalıyız. Ayrıca turizmde dijital dönüşümle de işletmelerimizin verimini arttırarak hem yönetim giderlerini azaltmak hem pazarlama maliyetlerini azaltmak bunun yanında da gelirleri arttırmak mümkün olacaktır.”

01 Ağustos 2018 Çarşamba