tatil-sepeti
Türkiye'de üretilen her tür ürün 'Yerli Üretim' logosu kullanacak

Ticaret Bakanlığı’nca, sermayesi yabancı olmakla birlikte Türkiye'de yatırım yapan ve katma değer üreten firmaların ürünleri için fiyat etiketlerinde "Yerli Üretim" logosu kullanılmasının zorunlu olduğu belirtilerek,ithal edilen ve Türkiye'de sadece ambalajlanarak piyasaya arz edilen ürünlerin ise bu kapsamda kabul edilmeyeceği bildirildi. İLK BAKIŞTA DİKKAT ÇEKECEK Bakanlıktan yapılan açıklamada, 3 Ekim itibarıyla yürürlüğe giren düzenlemeyle Fiyat Etiketi Yönetmeliği'nde değişikliğe gidilerek, etiket ve listelerde bulunması zorunlu bilgilere "malın satış fiyatı ve birim fiyatının uygulanmaya başladığı tarih" ile "üretim yeri Türkiye olan mallar için, Bakanlıkça tespit ve ilan edilen şekil, logo veya işaret" hususlarının eklendiği hatırlatıldı. Bu doğrultuda tüketicilere yönelik mal satışlarında, ürünün Türkiye'de üretildiğini göstermek üzere tüketicilerin dikkatini ilk bakışta çekecek nitelikte "Yerli Üretim" logosu hazırlandığına işaret edilen açıklamada, bu logonun mevzuata uygun olarak kullanılmasında malın üretim yerinin tespitinin büyük önem taşıdığı vurgulandı. İTHAL EDİLİP BURADA AMBALAJLANANLAR KABUL EDİLMEYECEK Açıklamada, "Yerli Üretim" logosunun perakende satışa konu hangi malların etiketleri üzerine yerleştirileceği hususu ile logonun kullanımına ilişkin usul ve esasların Resmi Gazete'de yayımlanan "Fiyat Etiketinde Yerli Üretim Logosu Kullanımına İlişkin Tebliğ" ile belirlendiğine dikkati çekilerek, şu ifadelere yer verildi:"Düzenlemeyle Sanayi Sicil Kanunu'nun ilgili maddesinde belirtilen işletmeler tarafından Türkiye'de üretilen malların, Türkiye'de üretilen el ve ev sanatları ürünleri ile Gümrük Kanunu'nunilgili maddesinde sayılan ürünlerden (sanayi, gıda ve tarımsal ürünler ile madenler gibi) Türkiye'de elde edilen veya üretilen malların 'yerli üretim' sayılacağı kabul edilmiştir.Bu doğrultuda yurt dışından ithal edilen ve Türkiye'de sadece ambalajlanarak piyasaya arz edilen ürünler yerli üretim olarak kabul edilmeyecektir. Örneğin Rusya'dan ithal edilen pirincin Türkiye'de sadece ambalajlanarak satışa sunulmasının yerli üretim sayılmayacağı değerlendirilmiştir.Ayrıca, sermayesi yabancı olmakla birlikte Türkiye'de yatırım yapan ve katma değer üreten üreticilerin de yerli sayılacağı göz önünde bulundurularak Türkiye’de elde edilen veya üretilen malların yerli üretim sayılması gerektiği değerlendirilmiştir. Diğer taraftan 'yerli üretim'kavramı ile 'yerli malı' kavramları farklı olup birbirlerinin yerine kullanılmamaktadır. Zira sermayesi yabancı olmakla birlikte Türkiye’de yatırım yapan ve katma değer üreten firmalar tarafından Türkiye’de üretilen ve satışa sunulan her tür mal için de fiyat etiketlerinde yerli üretim logosu kullanılması zorunluluğu bulunmaktadır."

05 Ekim 2018 Cuma

Şehri koruyan tılsım: Yılanlı Sütun

İstanbul Köşe Bucak’ın bu haftaki konuğu, şehrin kalbinde yer alan, İstanbul’un onsuz düşünülemeyeceği bir anıt, Yılanlı Sütun. Bir zamanlar Yunanistan’ın antik kenti Delfi’deki Apollon Mabedi’nde yükselen sütun, oradan İstanbul’a taşınır ve Hipodrom’da sıralanan kadim anıtlardan biri olur. Osmanlı döneminde ise At Meydanı’nda varlığını sürdürür. Bir tılsım olarak görülen sütunun şehri yılanlardan koruduğuna inanılır. Günümüzde Sultanahmet Meydanı’nı ziyaret edenler, yılanların başları uzun yıllar önce bilinmeyen bir nedenle ortadan kalktığı için Yılanlı Sütun’un birbirine dolanmış üç yılandan oluşan gövdesini görebilir. ÜÇ BAŞLI EJDERHA HEYKELİ Evliya Çelebi, Seyahatnamesi’nin başında ‘Makedon Yunan İmparatorluğu’nun Kadim Şehri ve Beşiği, İslam Topraklarındaki Bütün Hükümdarların Hasreti, İyi Korunan Konstantiniye’nin Kuruluşunun Hikayesi’ni anlatır. Evliya Çelebi’nin bu hayali kuruluş öyküsü oldukça renkli. Çelebi’nin kendine has üslubu, şehirdeki kadim anıtlara ve sütunlara dair anlattıklarında da kendini gösterir. Çelebi, bugün çoğu hâlâ ayakta olan bu sütunların her birine tılsımlı güçler yakıştırır. Anıtların şehri koruyan birer tılsım olduğunu söyler. Yılanlı Sütun, Evliya Çelebi’nin gözünde üç başlı bir ejderha heykelidir; bir bilge tarafından şehri yılan, çıyan ve akrep haşaratından temizlemek için yapılmıştır. Dönemin farklı yazarlarında da sütunun bir tılsım olduğuna ilişkin benzer anlatımlara rastlanır. PERSLERE KARŞI ZAFER Hikayenin aslı, milattan önce 479 yılında 31 Yunan şehir devletinin güç birliği yaparak Perslere karşı kazandıkları zafere dayanır. Yılanlı Sütun, Delfi Mabedi’ne, bu zaferin anısına ve Apollon onuruna diktirilir. Birbirine dolanan yılan gövdelerinin üzerine savaşa katılan 31 Yunan şehrinin isimleri kazınır. Yılanlı Sütun, daha yerinde bir söyleyişle Delfi Tripod’u, yapıldığında birbirlerine sarılmış formda tasvir edilen üç yılanın gövdeleriyle oluşturduğu bir sütun. Bu yılanların üç yana bakan başlarının üzerine konan bir tütsü çanağı ile sütuna tripod denmesine sebep üç ayaklı altın bir adak kazanından müteşekkil. DELFİ’DEN GELEN YILANLAR Konstantin, İstanbul’u yeniden imar ederken şehri kadim dünyanın abideleriyle bezemek ister ve Akdeniz coğrafyasının farklı köşelerinden İstanbul’a anıtlar getirtir. Yılanlı Sütun da Yunanistan’dan, Delfi’deki kaidesinden sökülerek İstanbul’a getirilip Hipodrom’a dikilir. İstanbul’a getirildiğinde altın adak kazanı çoktan ortadan kalkmış olan anıtın tütsü çanağı durur. Latin İstilası’nın ardından çanak kaybolur. AVRUPALI SEYYAHLARIN MİNYATÜRLERİNDE RESMEDİLİR Hipodrom, Bizans döneminde önemini kaybetmeye başlar. Osmanlı İmparatorluğu ise şehri aldığında uzun zamandır kullanılmayan, bir harabeye dönüşmüş bu alandan meydan olarak istifade eder. Meydan zamanla bir düzene kavuşur ve her şey yerli yerine oturur. Yılanlı Sütun, Dikilitaş ve Örme Sütun ile birlikte At Meydanı’nın ayrılmaz bir parçası olarak çeşitli anlatımlarda ve minyatürlerde karşımıza çıkar. Minyatürlerde törenlerin, alayların, düğünlerin fonunda Yılanlı Sütun çizimleri üç başlı olarak görülür. Sütun, Avrupalı seyyahların çizimlerinde de yılanların başlarıyla birlikte resmedilir. Aslında minyatürler sütunun akıbetine ilişkin de ipuçları taşır. At Meydanı’nda atış talimi yapan yeniçerilerin sütunu ve yılanların başlarını hedef aldığını gösteren minyatürlere bakılırsa sütun pek özenle korunmamış olabilir. Yine seyyahların notlarına ve aktardıklarına bakarsak Yılanlı Sütun’un başları net tarih bilinmemekle beraber 18. yüzyılın ilk yarısına kadar yerinde durmuş olmalı. ARKEOLOJİ MÜZESİ’NDE SERGİLENİYOR Ayasofya’nın 19. yüzyılda onarımını yapan Fossati kardeşler, bu esnada üç yılan kafasından birinin üst çenesini bulur. Bu parça günümüzde İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde Çağlar Boyu İstanbul Salonu’nda sergileniyor. Diğer iki başın akıbeti ise bilinmiyor. Yolunuz Sultanahmet Meydanı’na düştüğünde Yılanlı Sütun’u inceledikten sonra Arkeoloji Müzesi’ne gidip yılanlardan birinden geriye kalan o nadide parçaya bakmayı ihmal etmeyin. Çünkü İstanbul’u gezmenin, bu şehri keşfetmenin en keyifli tarafı hikayelerini öğrendiğiniz parçaları birleştirmektir.

04 Ekim 2018 Perşembe

İTO ve İSO yönetimi İstanbul için toplandı

İstanbul Ticaret Odası (İTO) ve İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Üyeleri, müşterek yönetim kurulu toplantısında bir araya geldi. İSO’nun Odakule’deki yönetim merkezinde gerçekleştirilen toplantıya İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan ev sahipliği yaptı. İTO Yönetim Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç ve yönetim kurulu üyelerinin katılımıyla gerçekleşen toplantıda başta İstanbul ekonomisi olmak üzere güncel ekonomi ile ilgili yaşanan süreç hakkında değerlendirme ve fikir alışverişi yapıldı. GÜÇLÜ VİZYON Toplantının açılışında konuşan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, “İki kardeş oda bir araya gelerek İstanbulumuz için hayırlı şeyler yapmanın çabası içindeyiz. Bu tür toplantılar ile İstanbul ekonomisine ve iş dünyasına bir katkı sunmak ve İstanbul ekonomisini daha da ileriye taşıyarak rekabetçi bir konuma getirebilmek için güçlü bir vizyon ortaya koymak istiyoruz” dedi. HAYIRLI ÇALIŞMA İTO Başkanı Şekib Avdagiç ise “Burada İstanbul’a nasıl daha iyi hizmet edebiliriz diye yola çıktık. Görüyoruz ki İstanbul’un iki odası olarak fikirlerimiz örtüşüyor. Daha önce ilgili birimlerimiz pek çok çalışmaya imza attı. İstanbul’un çok derdi var, bundan sonra iki odanın yönetimleri olarak da bu dertler için birlikte çalışırsak çok hayırlı bir iş yapmış oluruz” diye konuştu. GENİŞ KATILIM Toplantıda İTO Başkanı Avdagiç’in yanı sıra Başkan Yardımcıları Dursun Topçu ve İsrafil Kuralay, Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Ahmet Özer ile Yönetim Kurulu Üyeleri Adil Coşkun, Burhan Polat, İbrahim Doğan Salman, Levent Taş ve İTO Genel Sekreteri Doç. Dr. Nihat Alayoğlu, İTO Genel Sekreter Yardımcıları Özcan Tokel, Av. Nurcan Turan ile Halil Aslan da bulundu. Toplantıya ev sahipliği yapan İSO tarafından ise Başkan Bahçıvan’ın yanı sıra Başkan Yardımcıları Adnan Dalgakıran ve İrfan Özhamaratlı ile Yönetim Kurulu Üyeleri Sadık Ayhan Saruhan (Sayman Üye), Sultan Tepe, Bekir Yelken, Cenk Çimen, Cemal Keleş ve Mustafa Tacir katıldı. TİCARETİN SICAK GÜNDEMİ TARTIŞILDI İTOve İSO’nunmüşterek yönetim kurulu toplantısında, İstanbul’da ticari hayat ve genel ekonomik gelişmeler masaya yatırıldı. Bu minvalde odalar arası işbirliğinin artırılmasına ve yürütülebilecek ortak faaliyetlere yönelik görüş ve öneriler konuşuldu. İki odanın yönetim kurulu üyeleri, son günlerde artan konkordato uygulamalarını da ele alırken, kentteki sanayi ve ticari yapılaşma hakkındaki son gelişmeleri değerlendirdi. Toplantı boyunca üyelerin güncel konularla ilgili dilek ve temennileri dinlendi.

04 Ekim 2018 Perşembe

Sanayicilere Pakistan’dan davet

HABER: SOYHAN ALPASLAN Gujrat Ticaret Odası Başkanı Ali Ansar Ghumman, Pakistan’da kurulan 9 dev sanayi kümelenmesine Türk iş dünyasını davet etti. Gujrat Ticaret ve Sanayi Odası’na mensup iş adamları, İstanbul Ticaret Odası üyeleri ile iş görüşmeleri yaptı. Gujrat heyetini İTO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İsrafil Kuralay karşıladı. YERLİ ORTAK Görüşmede Gujrat Ticaret Odası Başkanı Ali Ansar Ghumman Türkiye ve Pakistan arasındaki işbirliğinin artması için İstanbul’da oldukları söyledi. Başkan Ghumman, Çin ile yükselen ticaret ilişkilerine dikkat çektiği konuşmasında “Ülkemizle işbirliği yapmak isteyen firmalara yerel ortaklarını bulma konusunda yardımcı oluyoruz. Yerel ortaklarla ülkemize girmeniz ve ürününüzü satmanız daha kolay. Türk iş dünyasına da yardımcı olmaya hazırız” dedi. Ghumman, iki ülke arasındaki ticaret engellerini ortadan kaldırmak için Gujrat Ticaret Odası’nın her türlü bilgi ve işbirliğine açık olduğuna dikkat çekti. İTO Başkan Yardımcısı Kuralay ise, Türkiye ve Pakistan’ın küresel pazarlarda kardeş ülkeler olarak birlikler oluşturması gerektiğini söyledi. Kuralay, İTO’nun iki ülke ticaretinin artması için elinden gelen desteği vermeye hazır olduğunu kaydetti. Müslüman ülkeler arasındaki ticaret hacmini artmasının önemine dikkat çeken Kuralay, Türkiye ve Pakistan arasındaki 675 milyon dolarlık ticaret hacminin çok düşük olduğunu söyledi. İTO üyelerinin hemen her sektörde küresel çapta büyük işler yaptığı bilgisini veren Kuralay “Pakistan ile de daha sıkı işbirlikleri içinde olmayı, daha çok birlikte iş yapmayı arzu ediyoruz. Dünyanın da bizim üreteceğimiz markalara ihtiyacı var. Ortaklıklar yapmalı, birlikte üretmeliyiz” şeklinde konuştu. 6 SEKTÖRDE İKİLİ GÖRÜŞME Gujrat Ticaret ve Sanayi Odası’na mensup işadamları, İTO üyeleri ile mobilya ve mobilya makinaları üretimi, petrol, değerli taşlar, mücevherat, elektrikli fanlar, cerrahi ürünler sektörlerinde ikili görüşmeler gerçekleştirdi.

03 Ekim 2018 Çarşamba

Muhtasarla hizmet belgesi birleşti

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından hayata geçirilecek Muhtasar Beyanname ve Aylık Hizmet Belgesi birleşmesi uygulaması ile işverenler üzerindeki yükler hafifleyecek. Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi adı ile oluşacak yeni belge her iki belgenin tek bir belgeye dönüşmesini ve belgelerin tek bir elden yürümesini sağlayacak. Uygulama Ekim ayı itibarıyla Türkiye genelindeki işverenleri kapsayacak. DAHA ÖNCE ERTELENMİŞTİ Söz konusu uygulama ilk olarak 6728 Sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun kapsamında geçtiğimiz Ocak ayında yürürlüğe girmişti. Sistem alt yapısının oluşmaması ile ertelenen uygulama Temmuz ayında Kırşehir’de pilot olarak yürürlüğe girmişti. İşverenler tarafından yapılan çeşitli bildirimlerle genişletilen uygulamadan artık tüm işverenler sorumlu. TEK ELDEN YÜRÜYECEK Firmalarda vergi dairelerine bildirim yapan birim ile SGK’ya aylık hizmet beyanında bulunan birim genellikle ayrı oluyordu. Bu da işlerin iki elden yürütülmesi manasına geliyordu. Kimi zaman iki farklı koldan yürüyen işler nedeni ile birtakım aksaklıklar da yaşanıyordu. Bunun önüne geçmeyi amaçlayan uygulama ile vergi daireleri ve SGK aynı ortamda buluşmuş oluyor. Böylelikle her aşamada kontrol sağlanmış olurken, SGK’ya verilen her türlü belgeden, şirket tarafından yetkilendirilmiş muhasebeci ve mali müşavirler de sorumlu olacak. YAPILANDIRMA SONUCU Mali müşavirleri de yakından ilgilendiren bu gelişme ve mali müşavirlerin sektör sorunları İstanbul Ticaret Odası tarafından Cemile Sultan Korusu’nda gerçekleşen bir çalışma toplantısı ile ele alındı. Sektör mensuplarının iştirak ettiği toplantıda konuşan SGK İstanbul İl Müdürü Murat Göktaş yeni uygulamanın tüm işverenler için hayırlı sonuçlar doğuracağına inandığını söyleyerek, “Sık sık eksiklikleri değerlendiriyoruz. Bir yapılandırma yaşadık geçtiğimiz günlerde ve bu belki de Cumhuriyet tarihinin en büyük yapılandırmasıydı” diye konuştu. Göktaş, Fatih, Sultanbeyli, Silivri ve Ataşehir’e yapılan yeni SGK binaları ile daha iyi hizmet verebileceklerini söyledi. MALİ MÜŞAVİRLER DE KOBİ KAPSAMINDA Toplantıda konuşan İstanbul Ticaret Odası Mali Müşavirlik Meslek Komitesi Meclis Üyesi Noman Sağ, daha önce mesleki şirketi olanların KOBİ desteklerinden faydalanamadığını hatırlattı. Geçtiğimiz günlerde yapılan düzenleme ile mali müşavirlik gibi iş kollarının da KOBİ kapsamına alındığını ifade eden Sağ, “Artık KOBİ sayıldığımız için KOSGEB desteklerinden faydalanabiliyoruz. Bu da 1.85 TL faizle çok uygun bir kredi manasını taşıyor” diye konuştu. Aynı komiteden Meclis Üyesi Hacı Demir de sektör temsilcileri ile aynı ortamda bulunmaktan dolayı çok mutlu olduğunu dile getirdi. MÜKELLEF EĞİTİMİ DE OLMALI İstanbul Serbest Muhasebeciler ve Mali Müşavirler Odası Genel Sekreteri Orhan Sarıgene de müşkül sebepler nedeniyle ciddi sıkıntılar yaşadıklarını ifade etti. Sorumluluk alanlarının netleşmesini istediklerini de ifade eden Sarıgene, “Eğitim çalışmalarımız devam ediyor. Ancak mükellef eğitimi yapamıyoruz. Keşke mümkün olsa da mükellef eğitimi de yapabilsek. İş yeri açacak olanlar belli bir eğitimden geçse” diye konuştu. Toplantıya çeşitli kurumlardan da katılım gerçekleşti. EN AZ HASARLA ATLATMAK Toplantıda konuşan İstanbul Ticaret Odası Mali Müşavirlik Meslek Komitesi Başkanı Güventürk Kalaslıoğlu da, yeni uygulamayı değerlendirdi. “İki belgenin birleşimi özel sektör için de hayırlı olacak” diyen Kalaslıoğlu, şöyle konuştu: “Bizim sektörde odalar çok etkin. Biz etkinlikler düzenlemeye devam edeceğiz. Umudumuz yeni dönemi en az hasarla atlatmak.”

03 Ekim 2018 Çarşamba