tatil-sepeti
İTO’dan optisyenlik öğrencileri için bilgi yarışması

İstanbul Ticaret Odası (İTO) ile Türkiye Optik ve Optometrik Meslekler Derneği işbirliğinde optisyenlik öğrencileri arasında bilgi yarışması düzenlenecek. Türkiye genelindeki tüm öğrencileri kapsayan yarışma, 12 Aralık 2018 Çarşamba günü saat 11.00’da İTO’nun Meclis Salonu’nda gerçekleştirilecek.

27 Kasım 2018 Salı

1 yılda 1 milyar TL

HABER: CEYHUN KUBURLU Türk futbol endüstrisi son yıllarda yayın hakları ve maç günü hasılatı ile hızlı bir büyüme yakaladı. Bu başarıda ligin kalitesinin artması etkili oldu. 18 takım, 2016-2017 sezonunda 2.2 milyar lira gelir elde ederken, bu rakam geçtiğimiz sezon 3.2 milyar liraya yaklaştı. Böylece 18 takım, tarihinde ilk kez yüzde 40’lık gelir artışı ile 3 milyar lira barajını aşmış oldu. En büyük artış kalemi ise kulüplerin yayın ve maç günü hasılatlarında yaşandı. Bu alanda aslan payını üç büyükler kaparken, Anadolu takımlarındaki yükseliş de alkışa değerdi. Göztepe, Konyaspor, Bursaspor, Antalyaspor, Kayserispor ve Malatyaspor öne çıkan diğer takımlar olmayı başardı. EN ÇOK KAZANANLAR Spor Toto Süper Lig’in Ekolig raporuna göre Süper Lig ekipleri gelirlerini toplam 1 milyar liraya yakın artırdı. Avrupa’nın en yüksek gelire sahip ligi 5.5 milyar Euro’yla İngiltere Premier Lig olurken, bu ligi sırasıyla Almanya Bundesliga, İspanya La Liga, İtalya Seria A ve Fransa Ligue 1 takip etti. Araştırmayı hazırlayan yetkililer, kulüplerle ve Süper Lig’le ilgili bilgi aktarırken, tribün seyirci ortalaması konusunda Göztepe örnek kulüp olarak gösterildi. Gelir konusunda ise ilk sırayı Beşiktaş aldı. Üst üste iki sezon şampiyonluğun ardından geçtiğimiz sezon Şampiyonlar Ligi’nde gruptan lider çıkan Beşiktaş, toplam 729.1 milyon TL’lik geliriyle ilk sırayı alan ekip oldu. Geçtiğimiz sezon başında Süper Lig’e yükselen Göztepe ise 100 milyon TL’ye yakın bir gelir elde ederken tribündeki seyirci ortalamasını yüzde 73 artırdı. Bunun yanı sıra ligdeki takımlarda kombinesi olup da maça gelmeyenlerin oranı yüzde 25 ortalamadayken, bu rakam Göztepe tribünlerinde sadece yüzde 7’de kaldı. SEYİRCİ HIZLA ARTIYOR Süper Lig’de maçları yerinde izleyen kişi sayısı hızla artıyor. Son iki sezonda toplam 6.4 milyon kişi stadyumlarda Süper Lig maçlarını seyretti. 2016-2017 sezonunda 8 bin 940 olan Süper Lig’in seyirci ortalaması, 2017-2018’de yüzde 43 artışla 12 bin 821’e yükseldi. 40 bin 778 seyirci ortalaması ile ligin seyirci şampiyonu Galatasaray oldu. Yüzde 166’lık artışla seyirci ortalamasını en fazla oranda artıran takım Akhisarspor idi. Süper Lig takımları sezon boyunca 400 milyon TL’ye yakın maç günü geliri kazandı. En fazla maç günü geliri olan takım ise şampiyon Galatasaray idi. Sarı-kırmızılı takımın maç günü geliri 128.5 milyon TL oldu. En fazla bilet satan ise Fenerbahçe’ydi. Süper Lig’in ortalama bilet fiyatı 69.85 TL’yi buldu. Bilet başına en fazla gelir elde eden yine Galatasaray oldu. Avrupa Kupaları’nda oynanan 15 maçı 350 bine yakın kişi seyretti. 3.2 MİLYAR LİRA NEREDEN GELDİ? Geçen sezon 1 milyar TL’lik finansal büyüme elde eden Spor Toto Süper Lig’in, global bir marka olma yolunda hızla ilerlediği görülüyor. Yılda 50 milyar doları aşan küresel futbol pazarındaki büyük rekabette, saha içindeki başarıdan bağımsız istikrarlı bir finansal büyüme, futbolun bütün paydaşlarını yakından ilgilendiriyor. Avrupa’nın en hızlı büyüyen liglerinden biri olan Süper Lig’de geçtiğimiz sezon naklen yayın gelirleri 1.5 milyar TL’ye, Maç günü gelirleri yüzde 52 oranında artışla 400 milyon TL’ye ulaştı. 18 takımın 250’den fazla reklam ve sponsorluk anlaşmasından elde ettiği ticari gelirler de 1 milyar TL’yi geçti. Bu rakamlara 300 milyon liralık diğer ticari gelirlerin de eklenmesiyle toplam 3.2 milyar liraya ulaşıldı.

26 Kasım 2018 Pazartesi

Son 35 yılın en şiddetli ticaret savaşı

Ticaret Bakan Yardımcısı Gonca Yılmaz Batur, panel öncesinde İTO Başkanı Şekib Avdagiç, Başkan Yardımcısı Dursun Topçu ve meclis üyeleriyle makam odasında görüştü. HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) verilerine göre geçtiğimiz yıl dünya ticaret hacmi yüzde 5.2 büyüdü. 2018 yılında büyüme yüzde 4.2’ye geriledi. Söz konusu verilerin 2019 yılı için yüzde 4, 2020 yılı için yüzde 3.8 olarak gerçekleşeceği öngörülüyor. Küresel ekonomideki bu daralmanın başlıca nedeninin ABD ile Çin arasında başlayan ‘ticaret savaşları’ olduğu düşünülürken, gelişmekte olan ekonomiler de bu daralmadan payını alıyor. Bu savaştan kendini korumak isteyen ülkeler korumacı tedbirleri artırırken Türkiye, dünya ek gümrük vergisi sıralamasında yüzde 5.9’luk oranla 8. sırada bulunuyor. Ticaret savaşlarında alınan tüm bu ticari politik önlemler İstanbul Ticaret Odası’nda gerçekleşen bir panelle masaya yatırıldı. SAVAŞ VARSA ZARAR DA VAR Panele katılan Ticaret Bakanlığı Gümrükler Genel Müdür Yardımcısı Halit Hanoğlu, “Savaş varsa zarar da var” dedi. Ekonomik rekabet şiddetlenince korumacı politikaların da arttığını ifade eden Hanoğlu, “Anti damping ve ilave gümrük vergisi sonuç olarak aynı olsa da, uygulama nedenleri arasında ciddi fark var” diye konuştu. Hanoğlu, şu bilgileri verdi: “Ticaret politikalarında menşe uygulamaları arttı. Bu, gerçekten bir savaş içinde olduğumuzu gösteriyor. Uluslararası ticaret arz ve talebin karşılandığı uzlaşma alanı olmalı. Bizler uzlaşmayı engelleyecek noktaları bertaraf etme konusunda savaş vermeliyiz. Gümrük idareleri, bu savaşın en net yaşandığı bölgeler oldu. Bizler azami kamu yararını gözetmeye çalışıyoruz.” SANAYİCİYİ KORUMAYA ÇALIŞIYORUZ Türkiye’nin ithalat vergilerinin oldukça düşük olduğunu belirten Ticaret Bakanlığı İthalat Genel Müdürü Ahmet Erkan Çetinkayış ise “Altına imza atılan çeşitli anlaşmalar nedeniyle pazarımız ithalata çok açık bir durumda” dedi. Çetinkayış, şu şekilde konuştu: “Fiili koruma alanlarımız çok düşük. Böyle olunca yerli sanayicimiz gerekli tedbirlerin alınması için bize başvuruyor. Biz de kurallara uygun olarak yerli sanayicimizi korumaya çalışıyoruz. ABD’nin Çin’e karşı başlattığı bu savaş zincirleme olacak. En çok önlem aldığımız ülkeler; Çin, Hindistan, Tayland, Tayvan, Endonezya ve Vietnam. Menşe ayrımı yapmadan aldığımız önlemler var. Bunda da dünyada 3. sıradayız.” KORUMACILIĞA AZAMİ DİKKAT Panelde konuşan İstanbul Ticaret Odası Gümrük Müşavirliği Meslek Komitesi Meclis Üyesi Mehmet Metin Korkmaz, korumacı politikaların tüm ülkeler tarafından aynı anda uygulandığı takdirde bu savaşın kazananı olmayacağını söyledi. Dünyada en yüksek ek gümrük vergisi alan ülkenin Arjantin olduğunu ifade eden Korkmaz, “Türkiye, Güney Afrika ve Rusya’nın ardından 8. sırada yer alıyor” dedi. Korkmaz, şu şekilde konuştu: “Tüm dünyada ticaret savaşlarının ABD ve Çin arasında yaşanması beklenirken, çelik ve alüminyum ile başlayan ve diğer ürünlere de sıçrayan ek gümrük vergileri bizleri ve dış ticaret erbabını sınırlı da olsa etkiler hale geldi. Çin, geçen yıl ABD’den 129.9 milyar dolarlık ithalat yaptı. ABD, açtığı ticaret savaşında bugüne kadar 34 milyar dolarlık Çin ürününe yönelik vergi uygulamaya başladı. Çin ise aynı şekilde karşılık verdi. Korumacılık çok dikkatli ele alınması gereken bir husus. İstisnalar olabilir. Ancak korunacak sektörün doğru seçilmemesi, iç ticarette de haksız rekabete yol açabilir.” Toplantının oturum başkanlığını İstanbul Ticaret Odası Gümrük Müşavirliği Meslek Komitesi Meclis Üyesi Serdar Keskin gerçekleştirdi. İTO Başkan Yardımcısı Dursun Topçu’nun da katıldığı panelde, Ticaret Bakanlığı İstanbul Bölge Müdürü Mehmet Hatipoğlu ve İstanbul Gümrük Müşavirleri Derneği Genel Sekreteri Ziya Akgün de birer sunum gerçekleştirdi. GÜMRÜKLER SAVAŞIN ASKERLERİ Panelin açılışını yapan İTO Başkanı Şekib Avdagiç, 2018 yılında en çok duyulan sözün ticaret savaşları olduğunu belirterek, “Kuşkusuz, bu savaşın en önemli askerleri gümrük vergileri oldu” dedi. Avdagiç, şu şekilde konuştu: “Ticaret savaşları, 4-5 yüzyıl önceden esen kuvvetli bir rüzgârdır ve bu savaşın özü korumacılıktır. Bu ise 16. yüzyılda fizyokratların, merkantilistlerin savunup uyguladıkları bir politikaydı. Ticaret savaşları Türkiye için de önemli. Dünyanın 10 büyük ekonomisinden biri olma iddiasıyla yola çıkan bir ülke olarak, sektörlerimizi geliştirmek ve rekabetçi yapmak mecburiyetindeyiz. Daha çok üretim, daha çok ihracat yapmak istiyoruz. Bunu da yerli ve milli üretimi geliştirerek başarmayı hedefliyoruz. Bu noktada yerli üreticilerimizi, yatırımcılarımızı korumak zorundayız. Bu yüzden devletimiz, zaman zaman gümrük vergilerini bir enstrüman olarak kullanıyor. Ama bu, elbette ticaret savaşı olarak nitelenebilecek bir düzeyde değil.” MENŞE KURALLARI KORUMACILIĞA DÖNDÜ Ticaret Bakan Yardımcısı Gonca Yılmaz Batur, paneldeki konuşmasında korumacı tedbirlere değindi. Kısıtlamaların çok dikkatli yapılması gerektiğini vurgulayan Batur, şunları söyledi: “Son 35 yılın en ciddi ticaret savaşlarının olduğu dönemden geçiyoruz. Geçtiğimiz ağustos ayında ABD, Türkiye’den alınan çelikte vergi oranını iki katına çıkardı. Biz de haklarımızı kullanarak ABD menşeli 22 ürüne ek vergi uyguladık. 533 milyon dolarlık ek vergi yükü bu şekilde ortaya çıkmış oldu. Ulusal güvenlik gerekçesiyle yapılan ek uygulamaların yanında Çin menşeli ürünlere de ek vergi kondu. Çin de aynı şekilde karşılık verince iki blok arasındaki savaşta kaldık. Korumacı tedbirlerin ticarete çok pozitif etkilerinin olduğunu söylemek mümkün değil. Menşe kuralları doğrudan doğruya korumacı önlem olarak kullanılmaya başlandı. Biz risk analizleri yapmaya gayret ediyoruz. Önlemleri de bu şekilde alıyoruz. Taşrada da menşe sağmalarına karşı teyakkuz halindeyiz. Önceden ticaret erbabını sürekli şüpheli gören anlayışı bıraktık. Ticaret erbabını iş ortağı olarak görüyoruz.”

26 Kasım 2018 Pazartesi

Akıl teri fark oluşturur

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Binali Yıldırım, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (MÜSİAD) düzenlediği, 17. MÜSİAD EXPO’nun açılış yemeğinde davetlilere hitap etti. Etkinliğe 140 ülkeden katılım olduğunu dile getiren Yıldırım, bunun rekor olduğunu söyledi. Yıldırım, etkinliği bir ticaret şöleni olarak nitelerken, MÜSİAD’a bugüne kadar katkıda bulunanlara teşekkür etti. İş adamları ve sanayicilerin son 10 yılda büyük başarılara imza attığını aktaran Yıldırım şöyle devam etti: “Bugün artık 85 ülkede iş yapan, oralarda Türkiye’nin bayrağını dalgalandıran muazzam bir organizasyondan bahsediyoruz. Bu ülkemiz için çok büyük bir kazançtır.” BİLGİ ÖNEMLİ Bilgiye sahip olmanın önemini vurgulayan Yıldırım, Türkiye’nin ve MÜSİAD’ın bu gerçeğin farkında olduğunu dile getirdi. Alın terinin yanı sıra akıl terinin de kullanılmasına vurgu yapan Yıldırım, şunları kaydetti: “Akıl teri, bilgiye sahip olmak, teknolojinin künhüne vakıf olmak, başkalarının düşünemediğini yapmak demektir. Fark oluşturmak demektir.” YILDIRIM’DAN AVDAGİÇ’E PLAKET TBMM Başkanı Binali Yıldırım, 17. MÜSİAD EXPO’nun açılış yemeğinde yaptığı konuşmada, özel sektörün çalışmasının ve üretiminin önemini vurguladı. Yıldırım, MÜSİAD Expo’ya ve ticaretin gelişmesine katkılarından ötürü İTO Başkanı Şekib Avdagiç’e sertifika verdi. ÜLKEMİZ İÇİN ÇALIŞIYORUZ İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, MÜSİAD EXPO’nun Hoşgeldiniz Yemeği’nde bir konuşma yaptı. Avdagiç “MÜSİAD’ın kurucularından biri olarak, bu akşam çok duygulandım. Burada Türkiye’ye yön veren seçkin bir işadamı grubu görüyorum” dedi. Avdagiç, “28 yıl önce, bir avuç insandık. Zorlu ve sıkıntılı süreçleri, birbirimize yaslanarak aşan, işini aşkla, şevkle yapan bir avuç insandık” diye konuştu. TBMM Başkanı Binali Yıldırım’ın yanı sıra Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede’nin de olduğu programda konuşan İTO Başkanı Avdagiç şöyle dem etti: “MÜSİAD’ın ilk yıllarında bizim en çok yaptığımız eğitim neydi, biliyor musunuz? ‘İhracat nasıl yapılır’ semineriydi. Yıllarca, bıkıp usanmadan, İstanbul’da ve sonrasında Anadolu’nun her ilinde biz bu seminerleri verdik. Artık, bu ülkenin insanları neleri başaracaklarını, ne kadar büyük hedeflere ulaşabileceklerini tüm dünyaya göstermişlerdir.” DERDİMİZ GÜCÜMÜZ “Bu başarıda emeği geçen tüm başkanlarımızı ve üyelerimizi, kıymetli MÜSİAD Başkanımız Abdurrahman Kaan beyin şahsında tebrik ediyorum” diyen Avdagiç şunları söyledi: “MÜSİAD EXPO’yu, bir teşhir platformu olmanın çok ötesinde, bir düşüncenin de harekete geçtiği ‘kalkış pisti’ olarak görüyorum. Derdimiz ülkemizin ekonomisini ve insanlarımızın refahını hep birlikte geliştirmek. 28 yıldır MÜSİAD’a, ‘derdi’ yol gösteriyor. 28 yıldır MÜSİAD’ı sürekli yukarıya taşıyan, MÜSİAD’ın yakıtı ve gücü olan tek şey, derdidir.” TİCARETİ KOLEKTİF ÇABA GELİŞTİRECEK Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) tarafından bu yıl 17’ncisi gerçekleştirilen MÜSİAD EXPO, 140 ülkeden sekiz bin iş insanını bir araya getirdi. Açılış töreninde Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank konuştu. Bakan Varank, etkinliğin, Türkiye’nin en büyük uluslararası karma ticaret fuarı olduğunu söyledi. TİCARET SAVAŞI Uganda Kamu Hizmetleri Bakanı Wilson Muruli Mukasa ile Sudan Cumhurbaşkanı Yardımcısı İbrahim Al-Senoussi'nin ardından kürsüye gelen Bakan Varan, konuşmasında ticaret savaşının galibinin olmayacağını vurguladı. Varank, “Büyüme beklentileri, ticaretteki bu gibi belirsizliklerden ötürü aşağı yönlü revize ediliyor. Buna seyirci kalmamalıyız. Yatırımın, üretimin ve ticaretin canlanması için kolektif bir çabaya ihtiyaç var. MÜSİAD EXPO gibi organizasyonlar da bu çabanın somut çıktılara dönüşmesi açısından önemli fırsatlar barındırıyor” diye konuştu. Türkiye’de yatırım yapan ve üreten her firmanın Türk firmalarından farksız olduğunu vurgulayan Varank, “Dolayısıyla buradaki yatırımcılara bir çağrıda bulunmak istiyorum. Gelin detaylarını yakında açıklayacağımız Uçtan Uca Yerlileşme Programı’nın siz de bir parçası olun. İş ortaklarınızı bulun, oldukça cazip teşvik sistemimizden faydalanın, ülkemizde üretin ve hep birlikte kazanalım” diye konuştu. MİLLİ SERMAYE MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan ise açılıştaki konuşmasında “MÜSİAD bir pilot projedir. Milli sermaye oluşturma ve sermayenin millileşmesi hareketinin 28 yıllık canlı bir kanıtıdır” dedi. MÜSİAD’ın, ‘ben’ ile değil ‘biz’ ile hareket eden ve beraberlik ruhunun her zaman kazanacağını savunan, dünyanın en yaygın sermaye örgütü olduğunu kaydeden Kaan “Bu yüzden MÜSİAD, artık olgunluk çağını yaşayan bir sermaye platformudur” diye konuştu. Bu yıl MÜSİAD olarak çalışmalarını kuruluş amaçlarına en uygun gelen ‘Meselemiz Türkiye olsun’ ve ‘Birlikte kazanalım’ iki temel düsturu üzerinde birleştirdiklerini ifade eden Kaan, Türkiye için değer ürettiklerini kaydetti. Programda İTO Başkan Yardımcısı İsrafil Kuralay ve Uluslararası İş Forumu (IBF) Genel Başkanı Erol Yarar da yer aldı. TEKNOLOJİ ETKİLİYOR Abdurrahman Kaan ise ticaretteki her sürecin, teknolojinin liderlik ettiği bu yeni dönemden payını aldığını kaydetti. Kaan konuşmasında şunları söyledi: “Böyle dinamik ve belki zor bir ortamda, firmalar da ülkeler gibi geleceği doğru okuyup, isabetli planlar yaparak bunları hayata geçirebildikleri ölçüde dünya ticaretinden pay alabileceklerdir. Evet, tüm dünyanın alışmaya çaba sarf ettiği bu süreç zor fakat tabiri yerindeyse oyunu kuralına göre oynadığınız zaman bu zorlukların hep birlikte geleceğiz.”

26 Kasım 2018 Pazartesi

Dünyanın enerjisi için İstanbul’da buluştular

Enerji, Ekonomi ve Güvenlik Kongresi (International Congress of Energy, Economy and Security-ENSCON), 10-11 Kasım tarihlerinde yapıldı. Kongrenin gerçekleştirilmesine destek veren kuruluşlar arasında İstanbul Ticaret Odası da yer aldı. Kongrenin açılış konuşmaları İTO Başkan Yardımcısı İsrafil Kuralay ve Prof. Dr. Seyfettin Erdoğan tarafından yapıldı. Kongrede, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Alparslan Bayraktar, “Küresel Gelişmeler Işığında Türkiye’nin Yerli ve Milli Enerji Politikaları” konusunda değerlendirmelerde bulundu. REKABET GÜCÜNÜ BELİRLİYOR Enerjinin, ülkelerin ekonomik gelişmelerini sürdürebilmesi ve çağdaş yaşam standartlarını sağlayabilmesi için vazgeçilmez bir kaynak olduğuna dikkat çeken İsrafil Kuralay, ülkelerin uluslararası rekabet gücünü de belirlediğini söyledi. Kuralay, Türkiye’nin, enerji ve doğal kaynaklarda dışa bağımlılığının azaltılması, arz güvenliğinin sağlanması, öngörülebilir piyasa yapısının oluşması ve enerjisini milli ve yerli teknolojiler ile üretmek için çalıştığını belirtti. MİLLİ ENERJİ POLİTİKASI Kuralay, Milli Enerji ve Maden Politikası’nın güçlü ekonomi ve ulusal güvenlik açısından son derece önemli olduğunu dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye, bölgesindeki birçok projede yer alarak hem arz güvenliğini oluşturuyor hem de enerji ihtiyacını karşılıyor. Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP) projesi ile öncelikle kendisinin, daha sonra ise genel olarak Avrupa kıtasının enerji arz güvenliğinin sağlanması bakımından kritik bir misyon üstlendi ve coğrafi konumu ile enerji üssü olduğunu gösterdi. Türkiye, enerji ithalatını azaltmak için Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) ihaleleri ile de oldukça önemli kazanımlar elde etti. Türk Akımı, Akkuyu Nükleer Güç Santrali ve yerli kömür yatırım süreçlerinde kaydedilen ilerlemeler ile enerji politikalarını başarıyla uyguladı.” BİLDİRİLER YAYINLANACAK Türkiye’den ve pekçok ülkeden değerli akademisyenlerin, uzmanların, iş adamlarının ve bürokratların katıldığı paralel oturumlarda, teorik ve uygulamayı esas alan projeler ve bildiriler sunuldu. Kongre bildirileri kitap ve bilimsel makale formatında ilgililerin istifadesine sunulacak.

23 Kasım 2018 Cuma