tatil-sepeti
558 yılın hikayesi bu kitaba sığdı: Geçmişten Geleceğe Kapalıçarşı

İTO Başkanı Şekib Avdagiç: - “Geçmişten Geleceğe Kapalıçarşı’da tarihçiden sosyoloğa, iktisatçıdan edebiyatçıya kadar birçok yazarımızın uzmanlık alanlarından Kapalıçarşı’ya bakışlarını aksettiriyoruz” - “Kapalıçarşı, bugünün küresel ticaret fırtınaları içinde bize doğru yönü gösteren şaşmaz bir pusuladır” Kapalıçarşı Başkanı Fatih Kurtulmuş: - “558 yıldır kültür, tarih ve ticaretin harmanlandığı eşsiz bir yer olan Kapalıçarşı, İstanbul’un, ülkemizin ve dünyanın en önemli simgelerinden biridir” İstanbul’da ticaret kalbinin 558 yıldır attığı Kapalıçarşı, tüm yönleriyle kitaplaştırıldı. Dünyanın ilk ve en büyük alışveriş merkezi olan ve 2 bin 500 dükkanı ile her ay 3.5 milyon turisti ağırlayan Kapalıçarşı’yı anlatan kitap, İstanbul Ticaret Odası (İTO) tarafından “Geçmişten Geleceğe Kapalıçarşı” ismiyle yayın hayatına kazandırıldı. Kitap, geçen yıl İstanbul’un fethinin yıldönümünden bir gün önce aramızdan ayrılan sanat tarihçisi Semavi Eyice’den, Türkiye’de endüstriyel tasarımın kurucusu olarak anılan ve Kapalıçarşı isimli bir kitabı da bulunan Prof. Dr. Önder Küçükerman’a, Prof. Dr. Arif Bilgin’den Fatma Ürekli’ye kadar alanında uzman kalemlerin yazdığı makalelerden oluşuyor. Kitap, aynı zamanda sorunları ve çözüm önerileriyle Kapalıçarşı’yı herkesin gündemine taşımayı hedefliyor. ESKİ VE GÜNCEL FOTOĞRAFLARLA ZENGİNLEŞTİRİLDİ Editörlüğünü Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk’un yaptığı Geçmişten Geleceğe Kapalıçarşı kitabı, Kapalıçarşı ile ilgili eski ve güncel fotoğraflarla, haritalarla zenginleştirildi. Kitap, Semavi Eyice’nin Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’ne yazdığı ‘Büyük Çarşı’ makalesiyle başlıyor. Bu makale ile Bizans döneminde inşa edilmiş bir yapının devamı olmayıp bir Osmanlı eseri olduğu yönündeki yaklaşımı kuvvetlendiriyor. Kitabın tanıtımı 17 Kasım Pazar günü, özel izinle açılan Kapalıçarşı’nın Nuruosmaniye ile Beyazıt kapıları arasında kalpakçılar caddesinde gerçekleştirildi. Tanıtım etkinliğinde konuşan İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, “Bana göre Kapalıçarşı, sadece bir çarşı ve sadece ticaretin kalbinin attığı bir merkez olmaktan çok öte. İncelikli bir mimariyi, estetiği, zarafeti ve güzel sanatların her boyutunu simgeleyen bir eser” dedi. Avdagiç, şöyle devam etti: “İstanbul iş dünyasını temsil eden bir kurum olarak, Kapalıçarşı bizim en büyük sorumluluk alanımızdır. Çünkü Kapalıçarşı’da Osmanlı’dan bugüne ulaşan farklı milletlere mensup, farklı inançlara sahip tüccarın alınteri ve pazarlama ruhu ile oluşan ortak bir ticaret ruhu vardır. Kapalıçarşı, ticaretin evrensel kurallarının bugün bile geçerli olacak şekilde yazıldığı, daha doğru bir tabirle anayasasının oluşturulduğu kutsal bir mekandır. Bugün tanıtımını gerçekleştirdiğimiz kitapla da Kapalıçarşı külliyatımıza yeni bir açılım kazandırıyoruz. Bu yeni açılımın en önemli özelliği ise çok boyutlu bir bakış açısına sahip olmasıdır. Çünkü Geçmişten Geleceğe Kapalıçarşı kitabında tarihçiden sosyoloğa, iktisatçıdan edebiyatçıya kadar birçok yazarımızın uzmanlık alanlarından Kapalıçarşı’ya bakışlarını aksettiriyoruz. Onların yazdıkları da gösteriyor ki; Kapalıçarşı bugünün küresel ticaret fırtınaları içinde bize doğru yönü gösteren şaşmaz bir pusuladır.” FATİH SULTAN MEHMET’İN ESERİ Kapalıçarşı Kat Malikleri Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Kurtulmuş da Geçmişten Geleceğe Kapalıçarşı kitabının, tarihin Kapalıçarşı sayfasına ışık tuttuğunu söyledi. Kurtulmuş, “558 yıldır kültür, tarih ve ticaretin harmanlandığı eşsiz bir yer olan Kapalıçarşı, İstanbul’un, ülkemizin ve dünyanın en önemli simgelerinden biridir. Her yönden benzersiz olan bu yapıyı geçmişten kopmadan ileriye taşımak, gelecek nesillere aktarmak ve toplumda Kapalıçarşı’ya yönelik bir bilinç oluşturmak, herkese düşen bir görevdir” diye konuştu. Etkinlik, değerli sanatçı Tuluyhan Uğurlu’nun Piyano Resitali ile tamamlandı. *** Kapalıçarşı: 2 bin 486 dükkan, 62 sokak,18 han ve 2 bedesten… Yaşıtlarının müze olarak kullanıldığı Kapalıçarşı, bugün hâlâ ilk günkü önemini koruyarak pek çok kişinin uğrak mekânı olma özelliğini sürdürüyor. İLK BANKA Kapalıçarşı, ekonomiye olan katkısının yanı sıra ticaret kültürüne kazandırdığı artılarla da ön plana çıkıyor. Zira güven temelli ticaretin ön plana çıktığı çarşı, bu özelliğiyle aynı zamanda dünyanın ilk bankası konumundaydı. Bankaların henüz var olmadığı o dönemde, Kapalıçarşı esnafına kilolarca altın emanet ediliyor ve bu altınlar esnaf tarafından sahipleri için saklanıyordu. Kapalıçarşı, bu özelliğiyle İstanbul ticaret literatüründe “Kapalıçarşı esnafı” tabirinin de doğmasına zemin hazırlamıştı. FARKLI GRUPLAR Kapalıçarşı’nın temelleri, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethettikten sonra vakıflarına gelir sağlamak amacıyla yaptırdığı İç Bedesten’e dayanıyor. İç Bedesten’in 1461 yılında inşa edilmesinin ardından çeşitli zamanlarda yapılan eklemlemelerle günümüze kadar ulaşan Kapalıçarşı’da her esnaf grubu için bir sokak bulunuyordu. Yorgancılar, Çuhacılar, Kaşıkçılar, Takkeciler gibi farklı isimlerle anılan sokaklar günümüzde simgesel olarak varlıklarını sürdürüyor. TASARIM ÖN PLANDA Kapalıçarşı’nın en önemli özelliklerinden biri de dönemin tasarım merkezi konumunda olmasıydı. Osmanlı’nın ilk tasarım politikaları örgütü olarak kabul edilen “Ehl-i hıref” mensubu zanaatkârlar, yeni tasarımlarını Topkapı Sarayı’nda sergilerlerdi. Her mesleğin en üst düzey ustalarından oluşan “Ehl-i hıref”te özellikle kuyumcular ön plana çıkıyordu. O yıllarda padişaha çeşitli alanlarda ürünler sunan ustalardan çizmeciler, hattatlar, kazancılar 3 bin akçe kazanıyordu. Bu örgütün en az maaş alan ustaları ise dülgerler ve kazancılardan oluşuyordu. Onlar da 500 akçe alıyordu. 3.5 MİLYON ZİYARETÇİ Kapalıçarşı dün olduğu gibi bugün de alışveriş turistlerinin en önemli durak noktası konumunda. Günümüzde aylık 3.5 milyon alışveriş turistini ağırlayan kadim çarşı, aynı zamanda yabancı turistlerin de yüzde 60’ının uğradığı önemli bir destinasyon. Başlı başına bir kent nüfusu kadar insan barındıran 5.5 asırlık çarşıda ortalama 30 bin çalışan bulunuyor. Çarşıda 2 bin 486 dükkan, 62 sokak, 18 han ve 2 bedesten bulunuyor. Tarihi çarşıda halıcıdan dericiye, gümüşçüden kuyumcuya, çiniciden kumaşçıya kadar 65 farklı iş kolunda esnaf faaliyet gösteriyor.

18 Kasım 2019 Pazartesi

Bakan Soylu: İçeride PKK’yı bitirmeye en yakın dönemdeyiz

* Bakan Soylu, “4 mevsim 12 ay operasyon halindeyiz. Geçen yılın tamamında 104 bin operasyon yaptık. Bu yıl 11 Kasım itibarıyla operasyon sayımız 109 bin. Yine bu yıl 135 üst düzey teröristi etkisiz hale getirdik. Örgüte katılım tarihinin en düşük seviyesinde” diye konuştu. * Türkiye’nin eskiden terör örgütüyle mücadelede yalnız olduğunu belirten Bakan Soylu, “Bugün mücadelede güçlüyüz ve terör örgütününtüm yatırımcıları, terör örgütünün açtığı dertlerle yüz yüze kalmış durumda. Artık siyaset gündemlerinde mecburen ‘terör örgütü’ diye bir başlık var” dedi. İstanbul Ticaret Odası’nın kasım ayı olağan Meclis toplantısına konuk olarak, Meclis üyelerine hitap eden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Türkiye’de ve coğrafyadagüvenlik gündemi üzerinden şekillenen bir dünya ile daha küresel, teknolojiyle küçülen ve ticaret diplomasisi üzerinden şekillenen bir dünyanın olduğunu söyledi. Güvenlik gündemli dünyada 21’inci yüzyılın başından itibaren önemli bir operasyonel kabiliyet ürettiklerine dikkati çeken Soylu, geçen yüzyıldan bu yüzyıla taşınan güvenlik problemlerine küresel gelişmelerden kaynaklanan yeni problemler eklenmesine rağmen bunları başarıyla yönettiklerini kaydetti. ÇÖZÜMDE TREND YAKALADIK Soylu hem Türkiye’ye ait problemleriçözme yönünde bir trend yakaladıklarını hem de gelişmiş dünyayı oluşturdukları bu problemlerle yüzleştirdiklerini belirtti. Türkiye’nin terör örgütü PKK problemine değinen Soylu, örgütün Batı’nın desteğiyle büyüdüğünü, Avrupa’dan yıllardır para ve silah geldiğini, bununla birliktediğer aşırı sol terör örgütlerinin Avrupa’da rahatça gezdiklerini, kırmızı bültenle aranmalarına rağmen iade taleplerinin de karşılanmadığını ifade etti. 4 MEVSİM 12 AY OPERASYON Soylu, Türkiye’nin PKK teröründen çok acılar çektiğini, evlatlarını kaybettiğini, ciddi sosyal ve ekonomik maliyetlerle yüzleştiğini dile getirerek, şöyle konuştu: “Türkiye gerek milli savunma sanayisinin gelişimiyle gerekse terörle mücadelede ortaya koyduğu strateji değişimiyle terör örgütüne karşı her alanda bariz bir üstünlük ortaya koydu ve bitirme noktasına geldi.4 mevsim 12 ay operasyon halindeyiz. Geçen yılın tamamında 104 bin operasyon yapmışız. Bu yıl 11 Kasım itibarıyla operasyon sayımız 109 bin. Yine bu yıl 135 üst düzey teröristi etkisiz hale getirmişiz. Örgüte katılım tarihinin en düşük seviyesinde. Bu yıl 104. 2014’te 5 bin 580’di. Örgütte ikna ettiğimiz şu anda 4 bin 500’ün üzerinde terör örgütü mensubununaileleriyle görüşüyoruz. Şu andaki rakam 220. Türkiye’de terör örgütüne 104 kişi katılmış, biz terör örgütünün içerisinde 220 kişiyi almış, adalete teslim etmişiz.” MÜDÜRÜ KANDİL BELİRLİYOR Bazı belediyelere kayyum atandığını anımsatan Soylu, şöyle devam etti: “Belediyelere atadıkları imar müdürünü dahi Kandil belirliyor. Yapılacak her ihale, alınacak her kişi, atılacak her adım, yapılacak her festival Kandil tarafından belirleniyor. Bir santim başka bir tarafa adım atabilme kabiliyetleri yok. Terör örgütü Türkiyesınırı dışında tabela değiştirip PKK’yı PYD, PYD’yi SDG yapıp Batı’yla birlikte iş birliğine girdi. İçeride terörle iltisaklı belediyelere görevlendirme yaparak dışarıda da Zeytindalı, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı Harekatı’yla beraber her iki alana da müdahale ettik. Türkiye olarak içeride PKK’yı bitirmeye en yakın olduğumuz dönemi yaşıyoruz.” Terör örgütü PKK’nın Avrupa uyuşturucu piyasasının tamamına yakınını elinde tuttuğunu ve orada haraç topladığını vurgulayan Soylu,ileride Avrupa içinde silahlı eylem yapmayacaklarını kimsenin garanti etmediğini, korkularının uluslararası raporlarına açıkça yansıdığını söyledi. BATI İKİLEM YAŞIYOR Bakan Soylu, Türkiye’nin baskısı ve operasyonel gücü sebebiyleBatılı ülkeler ve ABD’nin terör örgütü ile Ortadoğu’daki pozisyonları arasında ciddi bir ikilem yaşadıklarına işaret ederek, şunları kaydetti: “Eskiden bu terör örgütüyle mücadelemizde yalnızdık, oluşturduğu tüm problemlerle tek başımıza yüzleşiyorduk, ama bugün biz mücadelede güçlüyüz ve terör örgütününtüm yatırımcıları, terör örgütünün açtığı dertlerle yüz yüze kalmış durumda. Artık siyaset gündemlerinde mecburen ‘terör örgütü’ diye bir başlık var. Tabii onlar isimleri değiştirebiliyorlar, SDG, partner falan diyorlar. Hatta Kürtler diyorlar ki Kürtlerle o örgütün ilgisi kesinlikle söz konusu değil. Nereden biliyoruz? Sınırımızın altındaki yerlerde kendileriyle iş birliği yapmayan Kürtleri yerlerinden yurtlarından sürmelerinden anlıyoruz. Yaptıkları eylemlerle doğrudan Kürt köylülerini ve gençlerini hedef almalarından anlıyoruz. En önemlisi kendi vatandaşımızı, Kürt kardeşlerimizi tanıdığımız için biliyoruz. O coğrafyada kimin kim olduğunu, kimin kiminle birlikte olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla o isimlendirmenin ve bağlantının temeli olmadığını biliyoruz. Bu tablo, Türkiye’nin hem operasyonel hem de diplomatik kabiliyetiyle ilgili. Ortaya koyulan iradeyle hem sahada hem masada sürekli mesafe alan bir Türkiye tablosu var.” İTO’nun kayım ayı olağan meclis toplantısında, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya da yer aldı. AVRUPA’NIN GÖÇMENLERE KARŞI TUTUMU Avrupa’nın göçmenler konusundaki tavrını eleştiren Soylu, “Politikaları, kendilerine yaklaştırmamaktı. Kıtaya ayak basmalarına müsaade etmemeye gayret ettiler. Buna izin veren hükumetlerle kendi içlerinde kavga ettiler. Bütün çağrılara kulak tıkadılar ya da yaklaştırmama çerçevesinde sözde çareler ürettiler. Sen Libya’da çetecilerle anlaştın, Avrupa’ya oradan kaçak göç gelmesin diye çetecilere onları en ilkel sözde hapishanelerde tutturdun, işkence ettin. Sonra ‘Buradan gelirlerse işkenceyi görürler. O nedenle bu hattı kullanmayın, Avrupa’ya gelmeyin’ korkusunu yarattın. Bunun parasını, çetecilere AB fonlarından verdin. Hani işkence yoktu, hani insan hakları! Orada illegal şekilde bu meseleyi yapanlar tarih önünde de mahkeme önünde de hesap verecek. Avrupalı olmak Batılı olmak bunlardan yoksun kılınmak anlamına gelmez. İnsanlık adına bunun hesabını soracağız” diye konuştu. Soylu, 2017’de 175 bin düzensiz göçmen yakaladıklarını anımsatarak, 2018’de bu rakamın 268 bin olduğunu, 2019’da da bu zamana kadar 385 bine ulaştığını kaydetti. ‘KAYNAĞINDA TEDBİR ALALIM’ DİYE UYARDIK 2016’dan beri Batıya ciddi Afgan göçüyle karşı karşıya olduklarını aktaran Soylu, şöyle devam etti: “2 milyon da İran da var. ‘Buna kaynağında tedbir alalım’ diye defalarca söyledim. İçişleri Bakanı olarak kendi arkadaşlarımdan daha çok Pakistan ve Afganistanlı mevkidaşlarımla görüşüyorum, meseleyi kaynağında durdurabilmek için. Bu yıl kaçak göç yakalamamız 370 bine vardı. Bu basit bir operasyon değil. Bugüne kadar bunun 80 binini geri gönderdik. Yakalayacaksın, geri gönderme merkezine göndereceksin, uçak biletini alacaksın, orayla anlaşacaksın, seyahat belgesini alacaksın, sana izin verecek, ülkesine geri göndereceksin. Bunların her biri bir operasyon. Bu yıl 400 bini aşacakmış gibi görünüyor. Bu artış aynı zamanda kronik problemlere de bir işaret. Batı ne bu insanları ne de orada oluşturduğu problemi görmek istemiyor. Avrupalı da Amerikalı da bu işin ceremesini bizim kadar çekmek zorunda. Çünkü göçe kaynaklık eden ülkeleri o hale biz getirmedik.” HAYRETLE TAKİP EDİLEN BİR GÖÇ POLİTİKASI YÖNETİYORUZ Geçici koruma statüsündeki sığınmacıların hangi ile yerleştirileceğine dair belli parametreler olduğunu aktaran Bakan Soylu, Türkiye’nin 4 milyon insanı başarılı şekilde karşıladığını ve süreci başarılı yürüttüğünü söyledi. Soylu, Suriyelilerin geldikleri andan itibaren bütün kimliklendirme çalışmalarının yapıldığını dile getirerek, “İlk geldikleri anda bütün biyometrik verileri alındı. Artı bütün çocuklarının kayıtları alındı. Aşıları birebir takip edildi. Eğitimleri takip edildi. Dünyanın hayretle takip ettiği bir göç politikası yönetiyoruz. İlkokullaşma oranı yüzde 96’nın üzerinde. Bu, onların bu topraklarda bu ülkenin kurallarına uymaları açısından önemli bir süreç” diye konuştu. İstanbul’un Suriyeli alma kapasitesini 567 binde durdurduklarını kaydeden Soylu, yeni kayıtlara şehri kapattıklarını söyledi. Soylu, İstanbul’daki Suriyeli sayısının 549 bin olduğunu vurgulayarak, “İstanbul’dan 190 bin kişiyi gönderdik” dedi.

15 Kasım 2019 Cuma

Kalashnikov’un merkezinden gelip tedarikçi aradılar

HABER: ADEM ORHUN İstanbul Ticaret Odası Yan Sanayi Borsası’nın (TYSB) düzenlediği ‘tedarikçi günleri’nde, bu kez Rusya Federasyonu Udmurtia Bölgesi ticaret heyeti üyeleri Türk iş insanlarıyla buluştu. Program kapsamında Udmurtia Bölgesi Rus Cumhurbaşkanı Temsilcisi Khomich Mikhail Viktorovich, İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Ahmet Özer ile görüştü. İstanbul’da tedarik veya ticaret imkanları aradıklarını söyleyen Viktorovich, İTO’nun gücünü kullanarak İstanbullu firmalara ulaşmak için geldiklerini belirtti. Kalashnikov Group’un tesislerinin bulunduğu Udmurtia’nın sanayisinin büyük oranda silah üretimine bağlı olduğunu belirten Viktorovich, “Buraya kimya, havalandırma sistemleri, PVC, civata ve torna tezgahı, endüstriyel tesis tasarımı ve petrol endüstrisi için ekipman üreten firmalarla geldik” dedi. PEYNİR VE MOBİLYA Udmurtia’nın peynir üretiminde önemli bir merkez olduğunu kaydeden Viktorovich, mobilya üretimi ve nükleer tesisler için kalsiyum üretiminin de yüksek olduğunu belirtti. Tataristan’ın Kazan şehrine yakın olan Udmurtia’da iki bölgenin, üretim faaliyeti gerçekleştirenler için vergisiz imkanlar sunduğunu ifade eden Viktorovich, “İstanbul’a gelen heyetimizde inşaat ve sanayi firmalarının yanı sıra tarım kimyasalları ve petrol atığını temizlemek için kullanılan malzemeleri üreten firmalar da var. Tedarikçi ve ticari işbirliği arayışımız sürecek” dedi. İLİŞKİLER GELİŞİYOR İTO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Ahmet Özer; Türkiye’nin, Rusya Federasyonu ile tarihteki en iyi dönemlerden birini yaşadığına dikkat çekerek, şöyle konuştu: “İş dünyası olarak siyasi gerginliklerden çok etkilenmeden ticareti geliştirmek için gayret ediyoruz. Yan Sanayi Borsası’nın düzenlediği ‘Tedarikçi Günleri’nin ciddi faydasını görüyoruz. İTO olarak, ilişkilerimizi geliştirmek ve ticaret hacmimizi artırmak için gereken ne varsa yapacağız.”

13 Kasım 2019 Çarşamba

Sanayi hamlesine 15 gün ek süre

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Türkiye’nin kritik teknolojiler ve yüksek katma değerli ürünlerde vazgeçilmez bir kürese oyuncu olmasını istediklerini söyledi. Konya’da Sanayicilerle İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda konuşan Varank, “Finansmana erişim konusunda ciddi iyileşmeler kaydediyoruz. Faiz oranları düşüyor, kredi muslukları kademeli bir şekilde tekrar açılıyor. Biz finansal sistemin, sanayi ve teknoloji girişimlerine daha fazla kaynak aktarmasını istiyoruz” dedi. YENİ HAMLE Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı’na değinerek şunları söyledi: “Ön başvuru tarihi olarak 22 Kasım’ı ilan etmiştik. Sanayicimizin bir süre uzatım talebi var, biz de bunu cevapsız bırakmayız. Sizlerin talebi üzere, başvuru süremizi 15 gün daha doğru olacağını düşünüyorum. Bu programdan ve sunduğu teşviklerden en iyi şekilde faydalanmanızı istiyoruz.” DİĞER SEKTÖRLER Makine sektöründen sonra, diğer öncelikli sektörler ve ürün grupları için de çağrılara çıkılacağını duyuran Bakan Varank “Biz oldukça heyecanlıyız. Siz de bu heyecanın bir parçası olmanızı ve tam ekonomik bağımsızlık yolunda bizimle birlikte hareket etmenizi istiyoruz” dedi. ALTERNATİF FİNANSMAN Alternatif finansman modellerinin gündemlerinde olduğuna dikkati çeken Varank, kitle fonlaması, girişim ve risk sermayesi gibi uygulamaları yaygınlaştırmak için paydaşlarla beraber çalıştıklarını, öz kaynaklarıyla yatırım yapan firmalar için teşvik sisteminde destek enstrümanları geliştireceklerini anlattı. YER VE ENERJİ Organize Sanayi Bölgelerinde (OSB) uzun vadeli arsa ve bina kiralama modelleri oluşturmak için alternatifler üzerinde durduklarını aktaran Varank, enerji maliyetlerini düşürmek ve verimliliği daha da artırmak için çalıştıklarını dile getirdi. İŞLETME CETVELİ İÇİN ACELE EDİN Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, sanayicilere sanayi sicil sistemine kayıt olma çağrısı yaptı. Varank, “Bu sizlere ciddi avantajlar getiren bir uygulama. Sisteme girmenizle birlikte, KDV tecil-terkin işlemlerinden faydalanıyorsunuz. TRT payı ödemiyorsunuz” dedi. Yerli malı belgesi almak için de sanayi sicil sistemine kaydın zorunlu olduğunu kaydeden Varank, “Yerli malı belgeniz olduğunda kamu ihalelerinde yerli lehine yüzde 15 fiyat avantajından faydalanmak mümkün oluyor. Dolayısıyla elinizi çabuk tutun diyorum” diye konuştu.

12 Kasım 2019 Salı

İTO Başkanı Şekib Avdagiç: Piyasada tutunmak dürüstlükle mümkün

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç, Türkiye İktisadi Girişim ve İş Ahlakı Derneği (İGİAD) tarafından ‘İş Ahlakı, Hukuk ve Adalet İlişkisi’ temasıyla düzenlenen Türkiye İş Ahlakı Zirvesi 2019’da konuşmacı olarak yer aldı. Zirvenin ‘Kamu ve Özel Sektörde İş Ahlakı, Hukuk ve Adalet İlişkisi’ başlıklı oturumunda konuşan Avdagiç, yerleşik hayata geçişin simgesi olan tarım devriminden bu yana yaklaşık 10 bin yıldır, insanoğlunun hayatının vazgeçilmez üç unsuru bulunduğunu, bunların; iş ahlakını da kapsayacak şekilde ahlak, hukuk ve adalet olduğunu söyledi. İŞ DÜNYASI DA UYMALI Avdagiç, iş ahlakındaki sorunlar ile genel ahlaki sorunların farklı şekilde ele alınması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti: “İş dünyasında da bu kuralları yerine getirmek gerekir. İş ahlakındaki sorunlar ya çalışanlar ile yöneticiler arasında ya işletme ve işletmeyle alışverişte bulunanlar arasında ya da işletmeyle çevresel faktörler arasında olur. Bu açıdan bakıldığında ise iş ahlakındaki sorunların genelde farklı taleplerin çatışmasıyla ortaya çıktığı görülüyor. Bu sorunları önlemek içinse, taraflar arasında yapılan sözleşmelerin şartlarına uymak gündeme gelir.” AHLAK İLE HUKUK YAN YANA Avdagiç, “Yani burada ahlak ile hukuk yan yana. Sözleşmelere uymak, gereğini yapmak sadece hukuksal bir baskının gereği değil, ahlaki ödev olarak da görülür” dedi. İşletmedeki sorunların çözümünde dürüstlükten hiçbir şekilde taviz verilmemesi gerektiğini vurgulayan Avdagiç, burada işletme yöneticilerine büyük görev düştüğünü söyledi. AHİLİK İYİ BİR ÖRNEK Avdagiç, “İş hayatında ahlaki sorundan, hukukun imdada yetişmesi gerektiğinden, adaletin tesis edilmesinden bahsediyorsak, aslında büyük bir sorunla karşı karşıyayız” diye konuştu. Halbuki bu konuda mükemmel bir çözüm örneğine sahip olduklarını dile getiren Avdagiç, ahilik sisteminin asırlardır bu topraklarda başarıyla uygulandığını söyledi. Avdagiç, ahiliğin zengin ile fakir, üretici ile tüketici, emek ile sermaye, halk ile devlet arasında iyi ve sağlam ilişkiler kurduğunu kaydederek, bu teşkilatın hem üretimi hem sosyal düzeni tesis ettiğini aktardı. ‘KÂR MAKSİMİZASYONU’ Avdagiç, serbest piyasanın altın ilkesi olan ‘kâr maksimizasyonu’ güdüsüyle hareket eden firmaların ahlaki noktada sorunları had safhaya çıkardığını belirterek, artık en küçük konularda bile hukukun ağır yaptırımıyla devreye girmesinden medet umulduğunu söyledi. Ancak kendilerinin iş hayatlarını ahlaki ilkeler temelinde yeniden yapılandırması gerektiğini dile getiren Avdagiç, ayrıca firmaların da bu yapılandırılan kurallara uymasını temin edecek mekanizmaların geliştirilmesi gerektiğini vurguladı. Avdagiç, “Ahlak, ticareti besleyen, üretimi verimli kılan bir yöne sahiptir. Dolayısıyla modern tabirlerle konuşursak, ‘piyasada tutunmak’ hem üretimde hem pazarlamada dürüstlükle mümkündür” dedi. Avdagiç, ahlaki ilkelerin olmaması halinde en ufak konuya dahi hukukun dahil olacağını belirterek, burada doğacak hukuki işlem maliyetlerine dikkat çekti. CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ SAYESİNDE İŞ AHLAKI MÜMKÜN OLDU İTOBaşkanıAvdagiç, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sayesinde hem kamuda hem de özel sektörde etkin bir iş ahlakının oluşturulması ve geliştirilmesinin çok daha kolay ve mümkün olduğunu söyledi. AHLAK, EMEĞİ SÖMÜRMEKTEN ALIKOYAR İTO Başkanı Avdagiç, “Ahlakı bir yaşam gereği olarak iş hayatımızda uygulamalıyız. Güçlü ahlaki ilkelerin olduğu toplumlar ekonomik kaynaklarını etkili ve verimli kullanırlar” dedi. İşvereni emeği sömürmekten alıkoyanın ahlak olduğunu kaydeden Avdagiç, “Çünkü bize makul olmayanları gösterir ve biz o makul olmayan ekonomik ilişkileri, piyasanın gündeminde olsa bile kendi gündemimizden çıkartırız. Yani alıcı ile satıcının memnuniyetini sağlayan şey, izanın ve vicdanın memnuniyetini sağlamadıkça bizim açımızdan geçerlilik kazanmamalıdır” diye konuştu. Son dönemlerde e-ticaretin çığ gibi büyüdüğünü dile getiren Avdagiç, özellikle bu alışveriş yönteminde ahlaki kuralların büyük önem arz ettiğini söyledi. ÜRETİCİ VE TÜKETİCİ DE MEMNUN OLMALI İTO Başkanı Avdagiç hem üretenin hem toplumun hem de tüketicinin memnuniyetini tesis eden bir iktisadi anlayışı yerleştirip yaygınlaştırılması gerektiğini belirterek, şu önerilerde bulundu: “İşletmeler, uygulamalarını ve ilişkilerini, iş ahlakı çerçevesinde çizmeli. Bu faktörle firmalar, iş ahlakının önemini kavrayıp sosyo-ekonomik süreçte uygulamalarını geliştirecekler. Politik alanın istikrarlı şekilde ilerlemesi sağlanmalı. Ahlaki ilkelerin uygulanmasında iş dünyasının belli ilkeler temelinde örgütlenmesi de önemli. Gerek kamuda gerek özel sektörde gerekse tüm çalışma alanlarında iş ahlakı ilkelerini temel alan bir anlayışın olması, kurumsal yapının oluşturulması, iş ahlakının yaygınlaşması açısından oldukça önemlidir.” İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç’e (sağda), Zirve Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nihat Erdoğmuş (solda) tarafından plaket verildi.

11 Kasım 2019 Pazartesi