tatil-sepeti
Dünya Bankası’ndan Türkiye'nin Kovid-19 mücadelesine destek

Dünya Bankası, Türkiye'nin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının sağlıkla ilgili etkilerine karşı aldığı önlemleri desteklemek amacıyla "Acil Covid-19 Sağlık Projesi" altında 100 milyon dolar kredi verilmesini onayladı. Dünya Bankası’ndan yapılan açıklamada, projenin, bankanın 2 Nisan'da açıkladığı 14 milyar dolarlık küresel "Hızlandırılmış Fonu"nun bir parçası olduğu belirtildi. Sağlık Bakanlığı tarafından uygulanacak projenin, Kovid-19 salgınının yayılma hızını kesmek, sağlık sisteminin vakaları tespit ve tedavi etme kapasitesini güçlendirmek için hükümeti desteklemeye yönelik iki bileşenden oluştuğu aktarılan açıklamada, birinci bileşenin 98 milyon dolarlık "Acil Kovid-19 Müdahalesi" adı altında verileceği bildirildi. Açıklamada, ilk bileşenin detaylarına yer verilirken, hedefler şöyle sıralandı: - Kovid-19 salgınından etkilenen vakaların teşhisi ve öncelikli müdahale sistemlerinin belirlenmesi için sağlık sisteminin acil olarak ihtiyaç duyduğu tıbbi cihaz, malzeme ve eğitim hizmetlerinin sağlanması amacıyla test ve takip sistemlerinin güçlendirilmesi ve ön safta sunulan hizmetler için ihtiyaç duyulan cihazların temini. - Yoğun bakımdaki Kovid-19 hastalarının tanısı ve tedavisi için ihtiyaç duyulan tıbbi cihazların ve malzemelerin finansmanı yoluyla hastalık yönetiminin ve tedavisinin desteklenmesi. - Halk sağlığıyla ilgili farkındalığın ve davranış değişikliğinin güçlendirilmesi ve bu şekilde bilgi ve güven oluşturma, davranış değişikliğini yaygınlaştırma ve kırılgan durumdaki grupların hizmet ve desteklere erişimlerini sağlama hedefleri doğrultusunda devletin, özel sektörün ve sivil toplumun kararlılığını artırmaya yönelik toplum katılımının ve bilgilendirme faaliyetlerinin arttırılması. - Pandemi takip ve müdahale planlarının geliştirilmesi, bu kapsamda Kovid-19 veya başka pandemilerle ilişkili gelecekte ortaya çıkabilecek potansiyel döngüsel aşamalar için ulusal pandemi hazırlık ve müdahale planına ilişkin bir değerlendirme, bilgi paylaşımı ve kapasite oluşturma faaliyetinin finanse edilmesi." İKİNCİ BİLEŞEN 2 MİLYON DOLAR Destek kapsamında yer alan ikinci bileşenin 2 milyon dolar olduğu bilgisi verilen açıklamada, bu çerçevede proje yönetimi, izleme ve değerlendirme, projenin uygulanması, kaydedilen ilerlemenin izlenmesi ve değerlendirilmesi için ihtiyaç duyulacak insan kaynaklarıyla idari kaynakların destekleneceği kaydedildi. Açıklamada, projenin bir yatırım projesi finansmanı (IPF) yoluyla finanse edildiği belirtilerek, kredinin 5 yılının geri ödemesiz olmak üzere 10 yıl 6 aylık bir vadeye sahip olduğu aktarıldı. Gelişmekte olan ülkeler için en büyük finansman ve bilgi kaynaklarından olan Dünya Bankası, gelişmekte olan ülkelerin salgına karşı müdahalelerini güçlendirmelerine yardımcı olmak için geniş kapsamlı ve hızlı şekilde harekete geçiyor. Açıklamada, bankanın, hastalık takip çalışmalarını artırarak, halk sağlığı müdahalelerini iyileştirerek, özel sektörün faaliyetlerine ve istihdam yaratmaya devam etmesine yardımcı olduğu, ayrıca, gelecek 15 aylık dönemde, Uluslararası Kalkınma Birliği (IDA) kaynakları dahil olmak üzere ülkelerin yoksul ve kırılgan nüfus gruplarını korumalarına, işletmeleri desteklemelerine ve ekonomik toparlanmayı güçlendirmelerine yardımcı olmak amacıyla 160 milyar dolar düzeyinde bir finansal desteği harekete geçireceği bildirildi. DESTEK, TÜRKİYE'NİN HASTALIK YÖNETİMİ OLANAKLARINI GÜÇLENDİRECEK Açıklamada görüşlerine yer verilen Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Auguste Tano Kouame, "Bu finansman Türkiye'nin etki azaltma ve hastalık yönetimi olanaklarını güçlendirerek Kovid-19 pandemisinin potansiyel olarak yüksek sağlık ve insan maliyetlerinden kaçınma kapasitesini güçlendirecek. Bu projeyle desteklenen önlemlerle insanların hayatlarının kurtarılmasına katkıda bulunacağımızı umut ediyoruz" değerlendirmesinde bulundu. Projenin Görev Ekibi Lideri Ahmet Levent Yener de hastalığın özelliği dikkate alındığında, nüfusun büyük kısmının bu projeden faydalanacağına dikkati çekerek, şunları kaydetti: "Faydalanıcı sayısının yaklaşık 20 milyon kişi olması bekleniyor. Bunlar arasında Kovid-19 ile enfekte olmuş kişiler, özellikle yaşlılar ve kronik hastalığı bulunanlar olmak üzere risk altındaki nüfus grupları, göçmen aileler ve Türkiye'de salgına karşı müdahale çalışmalarında görev alan tıbbi ve acil yardım personeli, tıp ve test kurumlarıyla halk sağlığı kuruluşları yer alacak."

28 Nisan 2020 Salı

3 yılda 1 milyon yazılımcı

Yazılım ve teknoloji alanında ihtiyaç duyulan insan kaynağının yetişmesi için Bilgi Teknolojilerinde 1 Milyon İstihdam programı hayata geçirildi. ‘3 yılda 1 milyon yazılımcı’ sloganıyla duyurulan program hakkında ilk açıklama, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapıldı. Cumhurbaşkanı, “Gönüllü karantina uyguladığımız şu günlerde özellikle gençlerimize bir çağrıda bulunmak istiyorum. Dünyada yıldızı her geçen gün daha da parlayan yazılım sektörü sizleri bekliyor. Hazine ve Maliye Bakanlığımızın hazırladığı proje kapsamındaki eğitimler, özellikle de BTK Akademi eğitim portalı üzerinden verilecek” dedi. DERSLER HAZIR Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu platformda, algoritma, big data, bilgisayar programlama, blockchain, iş zekası, işletim sistemi, mobil uygulama geliştirme, ofis programları, oyun programlama, ofis programları yanında proje yönetimi, siber güvenlik, veritabanı ve web programlama alanlarındaki derslere hemen başlamak mümkün” diye konuştu. Yazılım sektörünün en önemli iş alanlarından biri haline geldiğine dikkati çeken Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak da “Türkiye’nin bugün 140 bin civarında yazılımcı insan kaynağı mevcut. Bu sebeple yazılım alanında özellikle ara eleman açığımız bulunuyor” dedi. VERİMLİLİK ARTACAK Albayrak, “Türkiye’de sınırlı sayıda yazılımcı bulunması nedeniyle yazılımcılar bir projede sistem analisti, sistem test uzmanı, proje yöneticisi, veri tabanı uzmanı, tasarım uzmanı, güvenlik uzmanı gibi birçok görevi aynı ayda yürütmek zorunda kalıyor. Firmalarımız sürekli bu alanlarda çalıştıracak insan kaynağı bulamamaktan yakınıyor. ‘1 Milyon Yazılımcı Projesi’, sektördeki nitelikli eleman ihtiyacını giderecek, yazılımcıların uzmanlaştıkları işe yönelerek daha verimli ve üretken çalışmasını sağlayacak” şeklinde konuştu. Programa üye olmak için adres: https://1milyonistihdam.hmb.gov.tr/login BTK AKADEMİDE ÜCRETSİZ EĞİTİM * Eğitimler ‘BTK Akademi’ portalı üzerinden veriliyor. * Portalda 13 başlıkta 47 bin dakikalık 31 ayrı eğitim bulunuyor. * Eğitimlerin sayısı yılsonuna kadar 100’e yükselecek. * Sisteme e-devlet üzerinden girilebiliyor. * Eğitimden her yaştaki vatandaş ücretsiz faydalanabiliyor. * Projede hem giriş hem ileri seviye eğitimler yer alıyor. * Program, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca oluşturulan CV Bank ile entegre çalışacak. * Alınan eğitimler ve ait başarı puanları otomotik olarak CV Bank’ta yer alacak. * Portalı kullanan şirketler de kriterlere uygun adayları kolayca bulabilecek. VERİLEN EĞİTİMLERLE HEDEFLENEN POZİSYONLAR Bilgi güvenliği uzmanı, iş analisti, network uzmanı, proje yöneticisi, raporlama uzmanı, sızma testi uzmanı, siber güvenlik uzmanı, sistem analisti, sistem uzmanı, test uzmanı, veri analisti, veri tabanı yöneticisi, web tasarım uzmanı, yardım masası uzmanı, yazılım geliştirme uzmanı.

28 Nisan 2020 Salı

Zor dönemlerde Ramazan etkinlikleri

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL Her yıl önce coşkusu, sonra kendisi gelen 11 ayın sultanı Ramazan, bu yıl farklı bir karşılama ile evlere konuk oldu. Geçtiğimiz yıllarda fuarlar, seminerler, söyleşiler, konserlerle karşılanan Ramazan için bu yıl bazı kurum ve kuruluşlar tarafından çevrimiçi etkinlikler düzenlenecek. Bu sayede sokaklarda hissedilecek coşku evlere taşınacak. Evde kalma günlerine renk katacak olan Ramazan, geçmişte savaşlar ve salgın hastalıklar döneminde de yaşanan sıkıntılara bir aylık mola verilmesini sağlamıştı. SAVAŞ VE ETKİNLİK Osmanlı kültüründe Ramazan’a çok özel anlamlar yükleniyordu. Ramazan’ın her gecesinde farklı etkinlikler yapılıyor, ihtiyaç sahipleri için büyük iftar sofraları kuruluyordu. Son dönemlerde savaş ve salgın hastalıklarla sık sık muhatap olan Osmanlı’da bu sıkıntılı zamanlarda dahi etkinlikler yapılmaya devam ediliyordu. Birinci Dünya Savaşı’nın başladığı 1914 de Osmanlı Devleti’nin yaşadığı sıkıntıların en zor olduğu yıllardan biriydi. Kapıda savaş beklerken bir aylığına misafirliğe gelen bu mübarek ay için Türk Ocağı etkinlik takvimi planlamıştı. 1914 yılında Türk Ocağı ‘Ramazan Esnasında Türk Ocağı’nın Muhasebe-i Tertibi’ isimli bir etkinlik planı yayınlamış ve bu zor zamanlarda her akşama birer seminer yerleştirmişti. TÜRK GELENEKLERİ Bu etkinlik takviminin ön sunumunda Ramazan’ın eski Türk geleneklerini tanımak için bir vesile olacağı ve bu sebeple çeşitli seminerler düzenleneceği duyuruluyordu. “Eski Türk kıyafetlerini, camilerini, çeşmelerini, hamamlarını, saraylarını, oyunlarını tanımak için yüzlerce ışıklı resim gösterileceği” anlatılıyordu. Bununla birlikte Mısır, Acemistan, Rum kültürleri ile de ilgili sunumların yapılacağı duyurulurken, takvim her güne bir etkinliğin yerleştirilmesi ile son buluyordu. Bu sunumların bir kısmının mebuslar, bir kısmının da yazar, şair, doktor ve edebiyatçılar tarafından yapılacağı duyuruluyordu. ÇANAKKALE CEPHESİ 1915 yılının Ramazan’ı esnasında da Osmanlı Devleti kendini Birinci Dünya Savaşı’nın tam ortasında buldu. Savaş tüm hızıyla devam ederken Osmanlı Devleti temmuz ayının başında karşıladı Ramazan ayını. Savaşın en şiddetli çatışmalarının yaşandığı Çanakkale Cephesi’nde askerlerin oruç tutmaması için fetva verilmişse de bazı subayların oruç tuttuğu tarih kayıtlarında yer alıyor. Oruç tutmak isteyen askerler için cepheye zeytin ve hurma, ayrıca bolca reçel gönderilmişti. 1915 Ramazan’ı başlarken kılınan ilk teravih namazında camilerde, ordunun muzaffer olması için dualar edilmişti. Çanakkale Savaşı’na giden 24. Tümen, Ramazan Bayramı’nın birinci günü yola çıkmıştı. Cephede ise bayram namazı İngiliz top atışları altında kılınmıştı. KOLERA GÜNLERİNDE ÖNLEMLER Zor geçen Ramazanların bir diğer örneği de kolera günlerinde yaşanmıştı. Osmanlı Devleti’nin kapısını defalarca çalan kolera, 1893-95 yılları arasında da İstanbul’a uğramıştı. Ancak İstanbul’a uğramadan önce Rusya, İran, Fransa, Romanya, Bulgaristan gibi Osmanlı Devleti ile ticari ilişkisi olan pek çok devlete istenmeyen günler yaşatan kolera için önlemler alınmıştı. Koleranın İstanbul’a uğramaması için çeşitli çalışmalar yapılırken Ramazan da nisan ayında yaşanmaya başlamıştı. İstanbul halkı, 1892 yılında Ramazan’ı coşkuyla karşılamıştı. O yıllarda yayınlanan Maarif Dergisi’nde yer alan makalelere göre tiyatrolara giden halk, sağlık konusunda uyarılara maruz kalıyordu. Hastalıklara karşı duyarlı olunan bu dönemde, Osmanlı Dram Kumpanyası, Ramazan’da düzenlenen etkinlik için dar bulunur ve havasızlığın sıhhati tehlikeye sokacağı uyarısı yapılıyordu. Ramazan eğlencelerinin bir diğer adresi olan Kukla Tiyatrosu’nda rutubetin zarar verebileceği, teravihten sonra gidilen kahvehanelerde bardakların yeterince yıkanmadığı ve bu bardaklardan içilen kahvelerin de bulaşıcı hastalıklara davetiye çıkardığı uyarısında bulunuluyordu. 116 YILLIK RAMAZAN ETKİNLİK TAKVİMİNDE NELER VARDI? Bugünlerdeolduğu gibi bir asır önce de Ramazan için etkinlik takvimi yayınlanıyordu. Bunun örneklerinden biri, 1912 yılında kurulan Türk Ocakları tarafından yayınlanan etkinlik takvimiydi. Osmanlı’nın en zor zamanlarının yaşandığı 1914 yılı Ramazan ayında her gün iftar sonrasına serpiştirilen etkinliklerden bazıları şunlardı: * 11 Temmuz Cuma günü: Selim Sırrı Bey tarafından fenni terbiye-i bedeniye konferansı * 21 Temmuz Pazartesi günü: Kütahya mebusu İbrahim Efendi tarafından halkı uyandırmak için camiler ve medreselerin görevi konferansı * 22 Temmuz Salı günü: Celal Said Bey tarafından eski İstanbul konferansı * 24 Temmuz Perşembe: Milli şairimiz Mehmet Emin Bey tarafından yeni şairler konferansı * 2 Ağustos Cumartesi: Son Balkan muharebesi, bu muharebeye dair ışıklı resimlerle 75 levha gösterilecektir.

28 Nisan 2020 Salı

'TOBB Nefes Kredisi' yeniden devrede

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Denizbank ve Kredi Garanti Fonu (KGF) iş birliğiyle hayata geçirilen "TOBB Nefes Kredisi"nin tanıtım toplantısı, birlik merkezinde Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş'in katılımıyla yapıldı. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, burada yaptığı konuşmada, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde yaşanan tartışmalara değindi. Birçok ülke henüz salgına gereken cevabı veremezken Türkiye'nin "Ekonomiyi nasıl tekrar normale döndürürüz?" diye tartışmaya başladığına dikkati çeken Hisarcıklıoğlu, "Salgının bir de ekonomik boyutu var. Birçok küçük işletmemiz haftalardır kapalı durumda. İhracatta, üretimde, hizmetlerde ciddi sorunlar yaşıyoruz. Hazine ve Maliye Bakanımız Berat Albayrak'ın koordinasyonunda başlatılan Ekonomik İstikrar Kalkanı kapsamında işletmelerimize, özellikle kamu bankalarımız tarafından, hızlı bir şekilde KGF kefaletli finansman sağlanmaya başlandı. Vergi ertelemeleri ve kısa çalışma ödeneği uygulamasıyla birlikte şirketlerimiz bu zor dönemde yaralarına bir nebze olsun derman bulabildiler" diye konuştu. Sağlıkta en az sayıda can kaybıyla bu salgın atlatılırken şirketleri de yaşatarak Kovid-19 sonrası döneme girilmesi gerektiğini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu: "Salgın sonrası küresel ekonomi yeni bir hal alacak. İş yapma biçimleri değişecek, rekabet daha da hızlanacak. İşte bu bilinçle, bu işi bir seferberlik gibi gördük ve salgının ilk gününden beri TOBB camiası olarak gece gündüz demeden çalışıyoruz. Özel sektörümüzün yaşadığı sorunları Cumhurbaşkanımıza ve ilgili bakanlarımıza aktarıyoruz. Çözüm yolları bulmak için hükümetimiz çabalamaktadır. İşte bu noktada, işletmelerimizin en büyük sorunu olan finansmanda elimizi taşın altına koymaya karar verdik. Finansman ihtiyacına cevap verebilmek adına TOBB Nefes Kredisi'ni bugün itibarıyla yeniden devreye alıyoruz." Hisarcıklıoğlu, daha önce 6 kez "Nefes Kredisi" projeleriyle KOBİ'lere "nefes" olduklarını anımsatarak, "Şimdi yine üyelerimize nefes olmak için yola çıkıyoruz. Bu projede TOBB ve 365 oda ve borsa olarak, elimizi değil, gövdemizi taşın altına koyuyoruz. Tüm kaynaklarımızı üyelerimizin emrine veriyoruz. Bu projeyle bankalar ve TOBB, üyelerimize kısa sürede 6 milyar liranın üzerinde kredi imkanı sağlayacak." ifadelerini kullandı. KAMU BANKALARI DA DAHİL OLACAK Proje çalışmalarına 1 ay önce başladıklarını bildiren Hisarcıklıoğlu, "İlk olarak projemizi Hazine ve Maliye Bakanımıza anlattık. 'Yürüyün, biz Hazine destekli KGF kefaletiyle arkanızdayız.' dediler. Ticaret Bakanımızdan proje için izin istedik, 'Arkanızdayım.' dedi. Oda-borsa başkanlarımıza sorduğumda, 'Tam zamanıdır, yapalım.' dediler. Fikrimizi Denizbank'a açtığımızda, her zaman olduğu gibi 'Biz varız.' dediler. Denizbank bizi yalnız bırakmadı. Kamu bankalarımızla görüştük, '2 hafta sonra biz de başlayabiliriz.' dediler. Onların üzerinde epey proje yürüyor. 2 hafta sonra onlarla da benzerini sizlere duyurmuş olacağız" değerlendirmesinde bulundu. Bu destekler sayesinde 2 ay içinde küçük işletmelere 6 milyar liranın üzerinde kredi imkanı sağlamış olacakları bilgisini veren Hisarcıklıoğlu, cirosu 25 milyon liranın altındaki küçük işletmelerin bugünden itibaren üye oldukları oda ve borsalardan alacakları üyelik belgesi ile Denizbank şubesine başvurabileceğini söyledi. Hisarcıklıoğlu, işletmelerin oda ve borsalara gitmesine de gerek olmadığını ifade ederek, TOBB veya oda-borsaların sistemlerinden e-belge olarak da belgelerin alınabileceğini dile getirdi. Yaklaşık 2 hafta sonra şubelerdeki aşırı yığılma bittikten sonra, kamu bankalarının da projeye katılacağını belirten Hisarcıklıoğlu, şu ifadeleri kullandı: "Onlarla birlikte Nefes Kredisi Projemiz daha da güçlenecek. Faiz oranımız yüzde 7,50 olacak. Bir üyemiz azami 100 bin lira kredi kullanabilecek. Bu tutar illere göre 50 bin lira ile 100 bin lira arasında değişebilecek. Bizim için önemli olan kısmı şu, 2020 yılında anapara ve faiz ödemesi olmayacak. Krediyi alan üyemiz 2020 yılı için bankanın yolunu unutacak, krediyi 2021 yılında 12 eşit taksitte geri ödeyecek. Kredinin yüzde 80'i Hazine destekli KGF kefaleti kapsamında olacak." ÖZEL BANKANIN SAHİPLENMESİ ÖNEMLİ Projeyle küçük işletmelerin rahatlatılacağına dikkati çeken Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti: "Böyle zor bir dönemde bir özel bankanın bu projeyi en az bizim kadar sahiplenmesi, bizim için çok önemliydi. Geçtiğimiz günlerde bir çağrım olmuştu, 'Bu dönem kar hesabı yapılacak, müşteri seçilecek bir dönem değil.' demiştim. Denizbank işte bu çağrımıza, kamu bankaları gibi, olumlu cevap verdi. Yüzde 7,5 gibi oldukça düşük bir faiz oranıyla özel bankaların da kredi verebileceğini herkese gösterdi."

27 Nisan 2020 Pazartesi

Haziranda yeni normale geçiş için iyimseriz

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, “İş dünyamızın Kovid sonrası dönemde yeni normale kontrollü geçişinin haziranda başlayacağı konusunda iyimser bekleyiş içindeyiz” dedi. 420 bin üyesiyle İstanbul iş dünyasının en büyük temsilcisi olan İTO’nun Başkanı Avdagiç, Kovid-19 salgınında reel sektörün son durumuna ilişkin açıklamalarda bulundu. “Bilinen bir bilinmeyenle karşı karşıyayız” diyen Avdagiç, “Açıklanan verilerden memnuniyetle takip ettiğimiz üzere, virüsle mücadelede başarılı olan ilk halkada yer alırsak, yeni kurulacak dünyada da ön sırada olabiliriz. Kurulacak yeni dünya düzeninde Türkiye’nin alacağı siparişlere o kadar süratle cevap verebiliriz. Pandemi jeopolitiğinde Türkiye, kazanabilir. Kovid’i geride bırakınca ‘nerede kalmıştık’ demeyeceğiz. Kovid’le birlikte ortaya çıkacak yeni normalde, ekonomik kazanımlarımızı yükseltmeyi başarabiliriz” dedi. 100 MASASI OLAN RESTORAN, ÖNCE BELKİ 20 MASASINI AÇACAK Avdagiç, Türkiye’de bir taraftan Kovid-19’un reel sektördeki etkilerinin azaltılması için çalışmalar yürütüldüğünü, bir taraftan da şirketlerin ekonomik faaliyetlerini artırıcı neler yapmak gerektiğine odaklanıldığını kaydetti. “Nasıl bir toparlanma bizi bekliyor” diye soran Şekib Avdagiç, şöyle devam etti: “Ekonomilerin kademeli şekilde açılmasıyla arzı güçlendirecek bir süreç başlayacak. İmalatta ötelenen üretim devreye girecek. Tedarik zincirleri çalışmaya başlayacak. Talebin yerine gelmesi ise biraz zaman alacak. Ancak bu süreçten diri çıkacağımıza hiç şüphemiz yok. Yavaş yavaş herkes hayata geri dönmeye hazırlanıyor. 100 masası olan restoran, önce belki 20 masasını açacak. Böylece bir şekilde hayata dönüşü başlatacağız.” E-TİCARET ‘BİR RÖNESANS’ TECRÜBE EDECEK Avdagiç, Türkiye’nin dünyada yeni normale kademeli geçişte avantajlara sahip olduğuna dikkati çekti. Avdagiç, “Türkiye’nin tıbbi malzeme ve hatta tıbbi cihaz üretimindeki başarısını dünya basını yazıyor. Bu, gurur verici. Oluşan bu çok olumlu imajı, fırsata çevirmek de elimizde. E-ticaret ‘bir Rönesans’ tecrübe ederken, Türkiye de bu ekonomik paradigma değişikliğinde kendine ayrıcalıklı bir yer bulacaktır” dedi. İTO Başkanı Şekib Avdagiç, Türkiye’de yoğun bakım ünitelerinin şu an için yeterli sayıda olmasının, solunum cihazı üretiminde yakalanan başarının, sağlık güvencesi sisteminin ve Avrupa’da görülmeyen nitelikteki sağlık merkezlerinin, Türkiye’nin kısa dönemde önemli avantajları olduğunu vurguladı. Avdagiç, “Tıbbi üretim kapasitemizin sağladığı küresel PR, Türkiye’nin gücüne ayna tuttu” dedi. Türkiye’nin ürün çeşitliliğiyle de dikkat çektiğini belirten Şekib Avdagiç, “Ekonomistlerin değerlendirmelerine göre Çin’in rahat oyun kurmasının engellenme ihtimali, şüphesiz Türkiye için olumlu bir faktör. Türkiye, bu süreçte Çin’den ayrılacak bazı imalat alanlarında, ‘stratejik bir yatırım durağı’ olma fırsatını değerlendirmelidir” ifadesini kullandı. YENİ NORMALE ÇOK GÜVENMEMELİYİZ Avdagiç, dünyada hiçbir ülkenin bir tek karantina ile bu süreci atlatamayacağını savunarak, salgın sonrası ortaya çıkacak fırsatlara da bir taraftan yoğunlaşmak gerektiğini kaydetti. Şekib Avdagiç, “Yeni normale çok güvenmemeliyiz. Aşı bulunana ve toplumlara ulaşana kadar süreç, düşük bir seviyede de olsa devam edecek. Türkiye, değişen iş yapış modellerine sağlayacağı uyumla bu süreçten başarıyla çıkmalıdır” dedi. Avdagiç, Kovid-19 sonrası kapitalizmde yeni bir forma geçileceğini belirterek, “Yeni kapitalizm sosyal devlet görünümlü ve bu değişimde düzenleyici kurumları daha çok devreye girmiş şekilde görüyoruz. Dünya, esnek üretim sistemlerinin olmazsa olmazı olan ve stoksuz üretimi ifade eden ‘just in time’ felsefesinden, ‘just in case’ üretime, yani bir miktar stok tutmayı içeren bir modele geçiyor. Bundan sonra firmaların daha ihtiyatlı olacağını düşünüyorum. Hepimiz böyle bir döneme hazırlanmalıyız” dedi.

27 Nisan 2020 Pazartesi