tatil-sepeti
BTM girişimcisi BrandFace Bahreyn’den yatırımcı buldu

Şirketin kurucusu Rasim Üner (sol başta) yönetim kurulunda yer alan Bahreynli ve Suudi Arabistanlı yatırımcılarla birlikte. Şirket, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da BrandFace MENA ismiyle faaliyet gösterecek. HABER: ECEM ÇUHACI KÜÇÜK Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi’nin (BTM) girişimcileri, pandemi sürecinde de yatırım almaya devam ediyor. Girişimciliği desteklemek amacıyla İstanbul Ticaret Odası tarafından kurulan BTM’nin son yatırım alan girişimi, ilk Winglobal mezunlarından olan ve Silikon Vadisi’ne giderek projesini daha da ileri taşıyan BrandFace oldu. MARKALI İÇERİK Markalara farklı bir reklamcılık modeli sunan; markalar ile tüketicileri bir araya getirerek, markalı içerik üretiminin birlikte sağlandığı bir video paylaşım platformu olan BrandFace, bu yatırımla Ortadoğu ve Kuzey Afrika’yı kapsayan MENA bölgesinde büyümeyi hedefliyor. BrandFace’e yatırım yapan ise Bahreyn merkezli Corteq firması oldu. Özellikle Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkelerinde güçlü bağlantıları ile bilinen Corteq, BrandFace’e 500 bin dolar yatırım yaptı. Reklamcılığı yeniden yorumlayan içerikler üreten BrandFace, bu yatırımla toplam 20 ülkeyi kapsayan MENA bölgesinde BrandFace MENA ismiyle faaliyet gösterecek. Dünyanın geri kalanında ise BrandFace ismiyle hizmet vermeye devam edecek. 100 BİN KULLANICI Bu amaçla Bahreyn’de bir ofis de kuran BrandFace MENA, ilk etapta 20 kişilik bir ekip oluşturdu. Ekibin genişletilmesi süreci devam ederken, haftalık 15 bin aktif kullanıcı sayısına ulaştı. Şirket, haziran sonu için 100 bin indirme ve haftalık 40 bin aktif kullanıcı sayısına ulaşmayı hedefliyor. 2020 yılının kalan dönemini test süresi olarak geçirmeyi öngören şirket, 2021 yılını ise atılım yılı olarak belirledi. ABD VE AB’YE GÜÇLÜ GİRERİZ BrandFace’in kurucusu Rasim Üner, bu yatırımla ABD ve Avrupa’ya çok daha güçlü girebileceklerine işaret etti. Üner, şunları söyledi: “Bir yandan markaların, tüketicilerin gözünden özgün, yaratıcı ve doğru içeriğe ulaşmasını sağlarken, diğer yandan da kullanıcılarına gelir temin etmeyi amaçlayarak yola çıktık. MENA için gelen bölgesel ortaklık teklifinde sektör tecrübesi, vizyon, sermaye ve güçlü bağlantılar kendini göstermişti. Şu ana kadar olan yönetim ve organizasyondan oldukça memnunum. Yazılım ekibi oldukça proaktif, iletişim ekibi de harika işler çıkarıyor. BrandFace, markaların kullanıcıları ile direkt iletişim kurabileceği bir platform olma yolunda ilerliyor. Bu yatırım ile ABD ve Avrupa’ya çok daha güçlü gireceğimizden eminim.” BTM’NİN KAPISI FİKRİ OLAN HERKESE AÇIK BTM Direktörü İbrahim Elbaşı, girişimcilerinin her geçen gün dünyanın birçok ülkesinde büyük başarılara imza atmasından memnuniyet duyduklarını dile getirdi. Elbaşı, “BrandFace’in aldığı bu yatırım, sadece girişimcilerimizin değil, BTM’nin de çok doğru bir yolda olduğunun göstergesi. Özellikle pandemi döneminde tüm ülkelerde yaşanan ekonomik sıkıntılara karşı ülkemizdeki girişimcilik ekosistemi bu durumu tersine çevirdi ve startup’lara yatırımlar devam etti. Bundan sonra da İstanbul Ticaret Odası’ndan aldığımız güçle ticarileşebilir fikri olan tüm girişimcilerimizin yanında olmaya devam edeceğiz. BTM’nin kapısı fikri olan herkese açık” dedi.

16 Haziran 2020 Salı

Ulusal para birimleri üzerinden ticarete ağırlık verilmeli

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan başkanlığında gerçekleştirilen 13. İstişare Kurulu toplantısı, video konferans yöntemiyle yapıldı. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamaya göre, konferansa Pekcan'ın yanı sıra Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail Gülle, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu Başkanı Nail Olpak, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu Başkanı Bendevi Palandöken, MÜSİAD Başkanı Abdurrahman Kaan, TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski, Türkiye Müteahhitler Birliği Mithat Yenigün ve Uluslararası Yatırımcılar Derneği Başkanı Ayşem Sargın katıldı. Salgın döneminde 3'üncü kez gerçekleştirilen istişare kurulu toplantısında, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgının ticarete etkilerinin yanı sıra salgından çıkış sürecinde atılması gereken adımlar ele alındı. Pekcan, burada yaptığı konuşmada, tüm dünyayı olduğu gibi Türkiye'yi de etkileyen Kovid-19'un ticaret üzerindeki olumsuz etkisinden Türk iş insanının dinamizmi ve iş azmi ile çok hızlı bir ivmelenme ile çıkacaklarına inandıklarını bildirdi. Belli başlı Asya ülkeleri ve Çin'in toparlanma sürecine girdiğine işaret eden Pekcan, şunları kaydetti: "Belki ihracatımızı öncelikle bu bölgelere kaydırabiliriz. Bu ülkeler şu anda normal aktivitelerine devam ediyor. Bütün ülkeler içlerine kapandıkları bir süreçten geçiyor. Dolayısıyla muhataplarımızla temaslarımızda her seviyede, her zamankinden daha sık bir şekilde bir araya gelmemiz lazım. Onlarla sürekli irtibat halinde olup bu pazarlardaki yerimizi sağlamlaştırmalı, çözüm odaklı çalışarak ortak yaklaşımlar ve süreçler geliştirmeliyiz. Taleplerin ötelendiği bir süreçten geçiyoruz. Bütün dünyada insanların eve kapandıklarında nasıl bir tatil özlemi varsa, insanların normale dönme özlemi de var. Tabii bu süreçten mali yapıları ve üretim fonksiyonları bozulmayan şirketler çok daha hızlı bir şekilde ayağa kalacak, oluşacak talebe çok daha hızlı dönüş yapacaklar." YENİ FIRSAT VE TALEPLER TİCARETE DÖNÜŞECEK Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi ile firmaların, işletmelerin ve esnafın bu süreçten en az hasarla çıkması yönünde önemli tedbirler alındığına dikkati çeken Pekcan, şu değerlendirmelerde bulundu: "Umuyoruz ki dünyadaki toparlanma ile Türkiye'nin daha hızlı bir toparlanma sürecine girerek yeni fırsat ve talepleri ticarete dönüştürme imkanı olacak. Dış ticaretimizdeki toparlanmanın gücünü ve hızını artırmak için de yurt dışındaki yeni dinamikleri, fırsatları iyi değerlendirmek ve bunları iyi takip etmemiz gerekiyor. Bu çerçevede pazar ve ürün çeşitlendirmesine de gitmemiz gerekecek." Pekcan, önümüzdeki dönemde Türkiye için önemli bir hedefin de Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesi olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Koronavirüs ile Avrupa'da kırılganlıklar çok ciddi şekilde hissedilmeye başlandı. Avrupa Birliği ekonomik anlamda yeni açılımlar yapma gereğini duyacak. Belki yatırımlarda, üretimde biraz daha içe dönecekler ancak tedarik zincirlerinde alternatif arayışına ve mümkün olduğu kadar da güvenilir, öngörülebilir, yakın tedarikçileri tercih etme eğiliminde olacaklar. Temmuz ayında Almanya’nın dönem başkanlığı başlayacak. Normalleşme faaliyetlerinden biri de Gümrük Birliği’nin güncelleşmesi süreci ile ilgili çalışmalarımıza devam etmek ve müzakere sürecini resmen başlatmak olacak. Bu süreçte sivil toplum kuruluşlarımızın (STK) söz konusu sürece aktif katılımları, muhataplarını bu sürece dahil etmeleri ve Türkiye’nin yanında yer almalarını temin etmeleri bizlerin önünü açacak ve çok yardımcı olacak. Biz bakanlık olarak STK’lerimizin yanınızdayız. Her türlü desteğimizle, çabamızla ve diğer bakanlıklarla ilişkilerde mümkün olan ölçüde taleplerinizin takipçisi oluyoruz." Temassız ticaret uygulamasına değinen Pekcan, bu dönemin demir yolunun etkin kullanımı için bir açılım süreci olduğunu, yeni model lojistik alternatiflerinin çalışılması ve nakliyelerin ucuzlaması için çalışmalar yürütülmesi gerektiğini ifade etti. "YEREL PARA BİRİMLERİYLE TİCARETE AĞIRLIK VERİLMELİ" Pekcan, üzerinde hassasiyetle durdukları konulardan birinin de yerel para birimleri ile ticaretin önünü açmak olduğunu dile getirerek, "Merkez bankalarının parasal genişlemeye gittiği bu dönemde, küresel finans dengelerinde görülebilecek değişiklikleri, yaşanabilecek istikrarsızlıkları göz önüne alarak ulusal para birimleri üzerinden ticarete daha fazla ağırlık vermemiz gerekiyor. Bunun için biz kamu olarak gerekli çalışmaları yapacağız ancak özel sektör olarak sizlerden de destek bekliyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

11 Mayıs 2020 Pazartesi

Yapay zeka kuralları için uluslararası ittifak

Almanya, Japonya, Singapur, Hindistan, ABD ve İngiltere'nin de aralarında bulunduğu 14 ülke, yapay zekanın geliştirilmesi ve uygulanmasına yönelik ortak kurallar geliştirmek için "Yapay Zeka Küresel Ortaklığı (GPAI)" isimli uluslararası bir ittifak kurdu. GPAI kurucu ülkeleri tarafından yapılan ortak açıklamada, yapay zekanın sorumlu ve insan merkezli gelişimi ve kullanımı için çalışılacağı belirtildi. Açıklamada,girişimin Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından desteklendiği ve sekreterliğinin Paris'te olacağı bildirildi.

16 Haziran 2020 Salı

www.ito.org.tr online işlem hızını 3’e katladı

İstanbul iş dünyasının ‘firma bilgileri’ araması için sıkça başvurduğu İTO Bilgi Bankası, güncel teknolojinin en gelişmiş özellikleri kullanılarak yerli yazılımla yenilendi. Kullanıcı dostu tasarım sayesinde portalda, 6 dakika olan ortalama işlem süresi 2 dakikaya indi. Temmuz ayında İTO’nun mobil uygulaması da kullanıma açılacak. İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, “Teknoloji atılımımızın meyvelerini pandemi sürecinde topladık. e-belge hizmetleri de verdiğimiz web portalın ilk 6 ayda ziyaretçi sayısı yüzde 19 arttı” dedi. İstanbul iş dünyasının en büyük veri tabanı olan İstanbul Ticaret Odası (İTO) internet portalıwww.ito.org.tr, güncel teknolojinin en gelişmiş özellikleri kullanılarak yerli yazılımla yenilendi. Portalda yer alan ve özellikle firma bilgileri araması için sıkça kullanılan İTO Bilgi Bankası’ndaki işlem süreleri kullanıcı dostu tasarımla üç kat hızlandı. İŞLEM SÜRESİ 2 DAKİKA İTO’nun internet sitesi ile birlikte Oda’ya üye 420 bin firmaya ve ortaklarına ait çeşitli bilgilerin yer aldığı Bilgi Bankası’nın (bilgibankasi.ito.org.tr) sistem ve görsel altyapısı da güçlendirildi. Kullanıcı dostu tasarım sayesinde ziyaretçilerin en hızlı şekilde bilgiye ulaşması sağlandı. Firma bilgileri aramasının yanı sıra firma istatistikleri, faaliyet konusuna göre Nace kodları, toplu bilgi talebi gibi verilerin yer aldığı İTO Bilgi Bankası’nda yeni tasarımla birlikte geçtiğimiz yıl 6 dakika olan ortalama işlem süresi 2 dakikaya indi. ALTYAPISINI GÜÇLENDİRDİK İTO Başkanı Şekib Avdagiç, yılbaşında İTO’nun resmi internet sitesinin altyapısını güçlendirdiklerini belirtti. Avdagiç, “İTO’nun kurumsal web portalına yaptığımız yatırım, Covid-19 pandemisi ile çok daha anlam kazandı. Online sitemizi bazı belgelerin elektronik ortamda düzenlenmesini sağlayacak şekilde güçlendirdik. Bunun sonucunda e-belge hizmetlerimize talep yüzde 50’nin üzerinde arttı. Ayrıca koronavirüse karşı alınan ekonomik tedbirleri ve iş yapma fırsatlarını anı anına üyelerimize duyurduk” bilgisini verdi. EN BÜYÜK FİRMA VERİ TABANI İTO web portalının, İstanbul iş dünyasının en büyük veri tabanı olarak nitelendirilebileceğini söyleyen Avdagiç, “İTO’nun yeni internet portalını tasarlarken, firmaların istedikleri bilgiye daha kısa sürede erişilebilmelerini hedefledik. Dijital yatırım planımız çerçevesinde önümüzdeki temmuz ayında İTO’nun mobil uygulamasını da kullanıma açacağız” diye konuştu. ZİYARETÇİ SAYISI 6 AYDA YÜZDE 19 ARTTI İstanbullu firmalara ait bilgilerin yanı sıra e-belge hizmetlerinin de sunulduğu İTO web portalını bu yılın ilk 6 ayında ziyaret eden kişi sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19 arttı. İTO’nun internet portalında Bilgi Bankası bölümü ile birlikte Oda’nın milli katılımını düzenlediği fuarlar, İTO camiasından güncel haberler ve duyurular ile meslek komitelerine ilişkin bilgiler de bulunuyor. 2020 HEDEFİ 12 MİLYON KULLANICI Şekib Avdagiç, yılsonunda portalı kullanan toplam tekil ziyaretçi sayısının 12 milyonu bulmasını beklediklerini söyledi.İTO’nun internet portalına mobil cihazlardan erişen kullanıcı sayısı da yüzde 76 artış göstererek, 608 bine çıktı. Mobil erişimin toplam içindeki payı yüzde 20’ye yaklaştı. Portalı Türkiye dışında İngiltere, ABD, Almanya, Fransa gibi ülkelerden de ziyaretçiler kullandı. ************* Yeni normalin ilk haftasında 1.017 yeni şirket İstanbul Ticaret Odası’nda yeni kurulan şirket sayısı, 1 Haziran’da başlayan normalleşmenin ilk haftasında bir önceki haftaya göre yüzde 109 artarak 1.017 oldu. İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç,1 Haziran’da başlayan‘yeni normal’inilk haftasına ilişkin, “Rakamlara yansıyan telafi ve toparlanma, daha birinci haftadan ‘nerede kalmıştık’ dedirtti” dedi. İTO’da yeni kurulan şirket sayısı, 1 Haziran’da başlayan normalleşmenin ilk haftasında bir önceki haftaya göre yüzde 109 artarak 1.017’ye yükseldi. Firmalardan önceki hafta 7 bin 57 faaliyet belgesi talebi gelirken, 1 Haziran haftası yüzde 65 artışla 11 bin665 faaliyet belgesi verildi. Önceki hafta İTO Çağrı Merkezi’ne ulaşan arama sayısı da yüzde 98 artarak 16 bini geçti. MORALLİ BAŞLADIK Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını sonrası kontrollü normalleşme sürecinin ilk hafta sonuçlarını değerlendiren İTOBaşkanı Şekib Avdagiç, “Yeni normalin başladığı 1 Haziran’dan bu yana geçen bir hafta, iş dünyasının pandemi korkusunu güçlü bir şekilde geride bırakmaya başladığını ve dört elle işine sarıldığını ortaya koyuyor. Hem yılın yeni yarısına hem de kontrollü normalleşme sürecine moralli başladık” diye konuştu. Ertelenen iç ve dış talebin güçlü şekilde devreye girdiğini gözlemlediklerini aktaran Avdagiç, hükümetin açıkladığı paketlerin de bu talebin finansmanında büyük katkısı olduğunu kaydetti. HIZLI TOPARLANMA Avdagiç, “Rakamlara yansıyan telafi ve toparlanma, daha birinci haftadan ‘nerede kalmıştık’ dedirtti. İlk hafta İTO’dan faaliyet belgesi talebi yüzde 65 arttı. Dolar kuru geriledi, CDS iyileşti. 51 bin esnaf, kepenklerini yeniden açtı. Sadece kamuda 300 binden fazla memur işbaşı yaptı. Hatta İstanbul trafiği de iş yoğunluğuna döndü” dedi. İkinci yarıda toparlanma sürecinde hızlanma beklediklerini ifade eden Avdagiç, “Üretimin devamını sağlayan paketler ve rekor düşük faizli kredilere İstihdam Kalkanı da eklenince beklenenden çok daha hızlı şekilde normale döneceğiz. Pandemi sonrası Türkiye’nin en iyi çıkış yapan ülke olma yolundaki büyük hamlesi böylece gerçekleşecek” şeklinde konuştu. EN FAZLA LİMİTED ŞİRKET KURULDU 1 Haziran’da başlayan normalleşmenin ilk haftasında İstanbul Ticaret Odası’nda yeni kurulan şirket türleri şöyle: Limited şirket: 575 Şahıs firmaları: 299 Anonim şirket: 139 Vakıf işletmeleri: 3 Yapı kooperatifi: 1 İŞ DÜNYASININ BEKLENTİLERİ İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, iş dünyasının yeni dönem beklentilerine ilişkin de şunları söyledi: “Biriken ve ertelenen SGK ödemelerine bir vadelendirme getirilmesi işvereni ve dolayısıyla istihdamı rahatlatacak. Öte yandan, koronavirüsün iş kazasve meslek hastalığı kapsamından çıkarılması için yasal anlamda yapılması gerekenler var.”

15 Haziran 2020 Pazartesi

‘Şifa’ ihracatı

* Günlük üretimi 30 milyona ulaşan ve arz fazlası oluşturan maskeler de dış pazarlara açılmak için sırada bekliyor. Tekstil sektörü de 2 milyar dolarlık potansiyel barındıran ihracat için hazır durumda. HABER: CANAN BİLGİN Küresel ekonomiyi durma noktasına getiren Covid-19 salgınında güçlü sağlık sistemiyle başarılı bir testten geçen Türkiye, 128 ülkeden gelen tıbbi malzeme ihtiyacını karşılamaya hazırlanıyor. ASELSAN ve 3 Türk firmasının tamamen yerli ve milli imkanlarla geliştirdiği solunum cihazında ilk ihracat Litvanya’ya yapıldı. Sırada maske, tulum ve diğer tıbbi malzemeler var. TÜRKİYE İÇİN FIRSAT Avrupa’dan ABD’ye kadar gelişmiş ülkelerin kötü bir sınav verdiği Covid-19, sunduğu sağlık hizmetleriyle tüm dünyanın takdirini kazanan Türkiye için fırsata dönüştü. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 128 ülkenin Türkiye'den tıbbi malzeme talebinde bulunduğunu ve yaklaşık yarısını karşıladıklarını söyledi. Çavuşoğlu, “Dünyadaki ülkelerin üçte ikisi, Türkiye'den hibe, ihracat izni ya da satın alma şeklinde tıbbi malzeme talebinde bulundu. Yaklaşık yarısını karşıladık. Bu, Türkiye'nin güvenilir bir kaynak olduğunu gösteriyor” dedi. İZİN LİSTESİNDEN ÇIKTI Ticaret Bakanlığı da yayınladığı tebliğle solunum cihazları ve bunların sarf malzemelerini, ihracı ön izne bağlı mallar listesinden çıkardı. Yeni yönetmelikle etil alkol, kolonya, dezenfektan ve hidrojen peroksit ihracatında kayıt ve izin uygulamasına son verildi. Covid hastalarının tedavisinde en önemli sağlık aletlerinden biri olan ve tüm dünyanın peşine düştüğü solunum cihazında da ilk ihracat yapıldı. ASELSAN ve 3 Türk firmasının bir araya gelerek tamamen yerli ve milli imkanlarla geliştirip 14 günde ürettiği solunum cihazlarından 20’si, tanesi 17 bin 500 dolardan Litvanya'ya satıldı. İlk etapta 100 adet üretilen yerli solunum cihazı sayısının, mayıs sonuna kadar 5 bin adedi bulacağı belirtildi. ÜRETİCİLER ARTIYOR Üniversitelerin ve özel sektörün yerli solunum cihazı üretmek için hazırlık yaptığı bu dönemde yüzleri güldüren bir diğer gelişme de Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu’ndan (MKEK) geldi. MKEK, tasarımı ve üretimi tamamen yerli ve milli olan ‘Sahra’ mekanik solunum cihazını üretti. Muadillerine oranla çok daha ucuza mal edilen Sahra, sağlık ve bakım üniteleri, askeri üs bölgeleri veya kışlaların sağlık birimleri, sahra hastaneleri, hastaneler ve yoğun bakımların yanı sıra ambulans ve evlerde hastalara ‘nefes’ olacak. Henüz prototip aşamasında olan cihaz, Sağlık Bakanlığı’nın onayının ardından seri üretime geçecek. Hedef, haftada 500 adet cihaz üretmek. 2 MİLYAR DOLARLIK PAZAR Solunum cihazlarına verilen ihracat izninden sonra gözler arz fazlası oluşan maskede. Kamu kurumlarının, meslek liselerinin, özel sektörün ve özellikle tekstil firmalarının adeta seferberlik ruhuyla çarklarını hızlandırdığı maskede günlük üretim 30 milyon adetlere yaklaştı. Tekstil firmaları, stokları dış pazarlarda değerlendirmek için ihracat izni bekliyor. Yurt dışında maske, tulum ve önlüğe ciddi talep olduğunu belirten sektör temsilcileri, “Son dönemde tekstil kumaşından maske yapımı yaygınlaştı ve bu alanda büyük bir ihracat potansiyeli var. Pazarı ele geçirme şansımız var. İhracatın önü açılsa çok iyi işler yapacağız. 2 milyar dolarlık potansiyel ihracat fırsatını kaçırmayalım” dedi. NUMUNELERİ DEVLET GÖNDERDİ SİPARİŞLERİ ÖZEL SEKTÖR ALACAK Salgında hızlı teşhis ve başarılı tedavi uygulamaları yanında birçok ülkeye yaptığı yardımlarla da dikkatleri çeken Türkiye, yardım diplomasisiyle birlikte medikal sektörünün de tüm dünyaya tanıtımını gerçekleştiriyor. ABD, İngiltere ve Fransa gibi gelişmiş ülkelerin yanı sıra Somali gibi en fakir ülkelere de yardım elini uzatan Türkiye’nin gönderileri, aynı zamanda ihracat numunesi niteliği taşıyor. Somali’ye ülkenin ilk solunum cihazını gönderen Türkiye, bu vesileyle ürünleri test ettiriyor, denettiriyor. Sivil ulaşımın durduğu, numune gönderiminin mümkün olmadığı bir dönemde devletin askeri uçaklarla açtığı bu kanal, özel sektör için büyük iş potansiyeli barındırıyor. Medikal ürünlere ihracat kısıtlarının kalkmasıyla sıra siparişleri almaya geldi. ECZACILIK ÜRÜNLERİ İHRACATI YÜZDE 30.7 ARTTI Covid-19salgınının etkili olduğu bu yılın ilk çeyreğinde, Türkiye'nin eczacılık ürünleri ihracatı yüzde 30.7 arttı. Türkiye İstatistik Kurumu ve Ticaret Bakanlığı işbirliğiyle oluşturulan genel ticaret sistemi kapsamında üretilen geçici dış ticaret verilerinden derlenen bilgilere göre, bu yılın ilk çeyreğinde gerçekleştirilen ihracat alt kalemlerinde en fazla artış, eczacılık ürünlerinde gözlendi. Bu kalemde 386 milyon 451 bin 895 dolarlık ihracat yapıldı. Geçen yıl aynı dönemde bu miktar 295 milyon 567 bin 505 dolar seviyesindeydi. İhracatta Asya ülkelerinin ağırlığı dikkat çekti ve toplam ihracatın yüzde 35’i Güney Kore'ye gerçekleşti. Güney Kore'ye 136 milyon 93 bin 57 dolar eczacılık ürünü ihracatı yapıldı. Bu ülkeyi 16 milyon 299 bin 658 dolarla Irak ve 14 milyon 404 bin 194 dolarla Özbekistan takip etti. Ocak-mart döneminde Avrupa’ya ihracatta ise Polonya ilk sıraya yerleşti. Polonya’ya 9 milyon 736 bin 975 dolarlık eczacılık ürünü satıldı. Bu ülkeyi 9 milyon 321 bin 76 dolarla Slovenya, 8 milyon 363 bin 593 dolarla İsviçre izledi. ABD'ye ise 793 bin 916 dolarlık eczacılık ürünü ihracatı yapıldı. AB PAZARINA YOĞUNLAŞALIM OSTİMTeknik Üniversitesi araştırmacıları da düşük maliyetli solunum cihazı geliştirerek tıbbi cihaz seferberliğine katıldı. İlk prototipini üniversitenin tasarım ve hızlı prototipleme laboratuvarında hayata geçiren araştırma ekibi, maliyet odaklı yürüttükleri süreci tamamladı.Üniversitenin rektörüProf. Dr. Murat Yülek, Covid-19’un, Türkiye’de tıp endüstrisinin üretim ve ihracatı açısından fırsat sağladığına dikkat çekti. Tıbbi cihaz ve ürün ihracatımızın yıllık 350-400 milyon dolar seviyesinde olduğunu belirten Prof. Dr. Yülek, “Bu hatırı sayılır bir rakam, ancak dünya pazarındaki payımız yaklaşık yüzde 1’ler seviyesinde. Özellikle kardiyoloji, kardiyovasküler, girişimsel radyoloji alanında tıbbi cihaz ihraç ediyoruz” dedi. Salgınla birlikte özellikle solunum cihazları ihtiyacının karşılanması için Türkiye’ye birçok ülkeden talep geldiğini hatırlatan Prof. Dr. Yülek, “Regülasyonları oldukça sıkı olan ABD’den de Türk ürünlerine olan talep arttı. Dolayısıyla tüm dünya, ürünlerimize pazar olabilir. Covid salgını, tüm dünyayı kötü etkilemiş olsa da Türk tıbbi cihaz, medikal sektörünü olumlu etkiledi. Akılcı politikalarla bu sektörde hak edilen yere rahatça ulaşılabilir” diye konuştu. REKABETÇİ FİYATLAR Tıbbi cihaz ve sarf malzeme üretiminde Ankara, İstanbul, Samsun ve İzmir’in önderlik ettiğini belirten Prof. Dr. Yülek, endüstriye ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: “Uluslararası pazarda kendisini kanıtlamış, gerekli sertifikalara sahip (CE, FDA, KFDA, ANVISA vb.) ve100’den fazla ülkeye ihracat yapabilen firmalarımız mevcut. Türkiye, en az gelişmiş ülkelerin üretim kalitesinde, uygun ve rekabetçi fiyatlarıyla bu sektörde ön plana çıkıyor. Cihazlarda kullanılan hammadde ve girdiler (özellikle elektrikli cihaz ve implant vb. ürünlerde) uluslararası sertifikalı ve büyük markaların tercih ettiği girdiler. Ancak ülkemiz bu girdileri mühendislik ve işçilik katma değeri ile daha uygun fiyata üretebiliyor ve bu da büyük bir rekabet gücü kazandırıyor. En az savunma sanayi kadar stratejik öneme sahip endüstri, Covid salgını ile birlikte önemini bir kez daha ispatladı. Türkiye’de kurulan teknoparklar, teknoloji transfer ofisleri ve devlet tarafından verilen Ar-Ge teşvikleri olumlu bir sinerji yarattı ve böylelikle üniversite-sanayi işbirliği güçlenerek devam ettiriliyor.” “Türkiye’nin tıbbi cihaz endüstrisine yönelik ihracat pazarı ürünlere göre değişmekle birlikte genelde Orta Doğu ülkelerinde yoğunlaşıyor” diyen Prof. Dr. Murat Yülek, Asya ve Afrika ülkelerinin de ülkemiz için potansiyel vadettiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Yülek, “Avrupa ülkelerine de tıbbi cihaz ihracatı yapılıyor. AB tıbbi cihaz ve diğer teknoloji ürün pazarlarının görünmeyen duvarlarla korunmakta olduğu biliniyor. Ancak AB pazarının büyüklüğü, bu alana yoğunlaşmayı gerektiriyor. Firmalarımız özellikle protez ürünlerinde dış pazarlarda oldukça başarılı” dedi. TIBBİ CİHAZDA KATMA DEĞER YÜZDE 50’YE ÇIKIYOR TümTıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçi Dernekleri Federasyonu (TÜMDEF)Yönetim Kurulu Üyesi V. Cengiz Balçık, “Tıbbi cihaz, çok katma değerli bir ürün. Gıda üretiminde katma değer yüzde 20, motorlu taşıtlarda yüzde 34 iken tıbbi cihazda yüzde 50. Katma değeri bu kadar yüksek olduğu için de her ülke bu cihazları üretmek ister” diyerek sektördeki potansiyeli vurguladı. Tıbbi cihazda ihracat için fırsat olduğunu belirten Balçık, şunları söyledi: “Bu dönemde yerli firmalarımız ihracatı artırdı, hem de üreterek değil, transit ticaretle. Türkiye’de orta teknolojili ürünler üretiyoruz. Teknolojiyi artırır, mühendislik altyapımızı hazır hale getirirsek ihracat kapısı bize açık. Yüksek teknolojiyle ürünlerimizin çeşitliliği, yelpazesi de artar. Tıbbi cihazda pazar var, fırsat var, yeter ki üretelim. Girişimcilere, öğrencilere ‘Ucundan bile olsun tutun, bu sektöre girin’ diyorum.”

11 Mayıs 2020 Pazartesi