tatil-sepeti
Euro Bölgesi ikinci çeyrekte yüzde 12.1 küçüldü

Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat), AB ve Euro Bölgesi'nin 2020 yılı ikinci çeyrek büyüme oranlarına ilişkin tahmini verileri yayımladı. Buna göre, 19 üyeli Euro Bölgesi'nde mevsimsellikten arındırılmış GSYH, 2020'nin ikinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 12,1 azaldı. Euro Bölgesi'nde GSYH, 2020'nin ikinci çeyreğinde 2019'un aynı dönemine göre de yüzde 15 geriledi. AB'de ise mevsimsellikten arındırılmış GSYH, bu yılın ikinci çeyreğinde önceki çeyreğe kıyasla yüzde 11,7, 2019'un ikinci çeyreğine göre de yüzde 14,1'lik düşüş gösterdi. Böylece, AB ve Euro Bölgesi’ndesöz konusu büyüme verilerininölçümüne başlanan 1995 yılından beri en sert düşüş belirlendi. GSYH, ikinci çeyrekte birinci çeyreğe kıyasla İspanya'da yüzde 18,5, Fransa'da yüzde 13,8, İtalya'da yüzde 12,4,Almanya'da yüzde 10,1, Belçika'da yüzde 12,2, Avusturya'da yüzde 10,7, Portekiz'de yüzde 13,9 geriledi. Birinci çeyrekte Euro Bölgesi yüzde 3,6, AB de yüzde 3,2 küçülmüştü.

14 Ağustos 2020 Cuma

Ekimdeki vergi ödemeleri için 2021'de yeni takvim oluşturulmalı

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, Merkez Bankası’nın piyasadaki likiditeyi çekmek için peş peşe adımlar atarken, vergi ödemeleri ile piyasadan yeni para çekilişinin yaşanmamasının şimdi daha önemli olduğunu belirtti. Ertelenmiş prim ve vergi ödemelerinin ekimde vadesinin geleceğiniifade eden Avdagiç, "Özel sektörün ekim ayından itibaren ödeme termini gelen ertelenmiş SGK primi, KDV, stopaj ve Kurumlar ile Gelir Vergisi için 2021’de makul bir ödeme takvimi oluşturulmasını arzu ediyoruz. Bu ödemelerin2021 yılı içinde tahsili, iş dünyasının yeni tip koronavirüs (Kovid-19) kalıntılarını temizleyip, yılın son çeyreğini kazanmasına önemli katkı sağlayacak" değerlendirmesinde bulundu. Avdagiç, hükümetin aldığı tedbirlerin ve vatandaşın pandemi ile yaşama deneyiminin normalleşme döneminde Türkiye’nin en büyük gücü olduğunu vurgulayarak,2020'nin son iki çeyreğinin reel sektörün koronavirüse karşı güç kazanma ve basketbol deyimiyle "ribaunt alma" dönemi olacağını söyledi. PANDEMİ İLE MÜCADELEYİ BIRAKMAMAMIZ GEREKİYOR Şekib Avdagiç, Kovid-19'a karşı aşının tam anlamıyla bulunana hatta yaygınlaşana kadar pandemi ile mücadelenin bırakılmaması gerektiğine dikkati çekti. Aşı geliştirme konusunda dünya ile birlikte Türkiye’nin de ciddi çalışmalar içinde olduğunu belirten Avdagiç, “Sayın Cumhurbaşkanımızın iki aşı çalışmasında deneme safhasında bulunulduğunu açıklaması bizi gururlandırıyor. Görünen o ki, aşı yaygınlaşana kadar da Kovid-19 ile birlikte yaşama yöntemlerini arayacağız” dedi. Avdagiç, Türkiye’nin 2.5 ayını geride bıraktığı normalleşme sürecinde, virüsün küresel ölçekte muhtemel ikinci dalgasına karşı da gücünü artırdığını ifade ederek,pandemi aylarında iş dünyasının kayıplarını geri almasına hükümetin tam destek verdiğini söyledi. KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİ, KRİTİK SEKTÖRLERDE YILSONUNA KADAR DEVAM ETTİRİLMELİ” İTO Başkanı Avdagiç, Kısa Çalışma Ödeneği’nin Türkiye’nin üretimden ve istihdamdan kopmamasında etkili rol oynadığını vurgulayarak, şunları kaydetti: "En son Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Zehra Zümrüt Selçuk, Kısa Çalışma Ödeneği’nin 1 ay daha uzatıldığını açıkladı. İTO olarak, bunun kritik sektörlerde en azından yıl sonuna kadar devam ettirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Özellikle pandemi sürecinden hala çok fazla etkilenen turizm, otelcilik, yeme-içme, fuarcılık, kültür-sanat ve bu alanlarla bağlantılı faaliyet gösteren şirketler için Kısa Çalışma Ödeneği’nin yılbaşına kadar uzatılmasının faydalı olacağı kanaatindeyiz." Hükümetin aldığı tedbirler sonucu oluşan güvenle birlikte ekonominin de hızla toparlanma yoluna girdiğini ifade eden Avdagiç, "Türkiye İstatistik Kurumu ve Merkez Bankamızın mevsimsellikten arındırılmış son verileri ışığında, güven endekslerine baktığımızda şunu görüyoruz: Artık dört temel güven endeksinin, yani inşaat, reel sektör, perakende ve hizmet sektörleri güven endekslerinin üçü salgın öncesi düzeye çıkmıştır. Hatta aylık bazda olumlu anlamda o düzeyleri aşmıştır" diye konuştu. DÖVİZ KURU BİR SÜRE SONRA MAKUL SEYRE DÖNECEKTİR İTO Başkanı Şekib Avdagiç, döviz kurunda yaşanan dalgalanmaya ilişkin Avdagiç, “Döviz kurunun bir süre sonra makul seyre döneceğine güvenimiz tamdır" dedi. Avdagiç, “Genelde siyasi iradenin kararlılığı ve özelde ise ekonomi yönetiminin doğru yaklaşımıyla BDDK’nın normalleşme, TCMB’nin de sıkılaştırma yönlü attıkları adımlar da kurun makul seviyelere gerilemesine olumlu etkide bulunacaktır. Daha önce de benzer gelişmeler ve girişimler tecrübe ettik. Türkiye, normalleşmeyi sağlayacak iradeye ve güce sahip” diye konuştu. İş dünyası olarak, hükümetin yerli üretim ve ihracatı artırmaya yönelik teşvik ve fonlama kararlılığının en güçlü savunucusu ve destekçisi olduklarını belirtenAvdagiç, şunları kaydetti: “Çünkü bizim bundan sonra kaynaklarımızı, yerli ve milli üretimden yana kullanmaktan başka çaremiz yoktur. Geleceğimiz, ‘fabrikaya dönüşen kredi’ ve ‘ülkemize döviz getirecek teşvikle’ çok daha iyi olacaktır. Türkiye’nin verimli büyüme formülünün çarpanları ‘ihracat için üretim’ ve güçlü iç tüketimdir. Bu nedenle, Türkiye'nin endüstriyel kapasitesinin yükselişi için, kazandığımız her bir lirayı ülkemize döviz getirecek, üretime dönüşecek işlere harcamalıyız.” DEV ALICILARIN ŞİMDİ KAPIMIZA KADAR GELEREK PAZARLIĞA OTURDUKLARINA ŞAHİT OLUYORUZ Şekib Avdagiç,Türkiye’nin salgınla mücadeleden diri çıkmasının ve her koşulda üretimden kopmamasının karşılığını almaya başladığına işaret etti. Salgının ilk günlerinde "Siparişlerin bir bölümünün Uzak Doğu’dan ve bilhassa Çin’den Türkiye’ye kayabileceğini" söylediklerini hatırlatan Avdagiç, "Üreticilerimiz yavaş yavaş da olsa Çin’den pay alıyor. Çin’den pay almaya başlamamızın, Çin’in güçsüzlüğü ile bir ilgisi yok. Bu konuda en önemli iki etkinin biri, alternatifsiz kalmak istemeyen küresel değer zincirlerinin tercihlerindeki farklılaşmadır. Diğeri ise Türkiye’nin salgınla mücadeleden diri çıkması, her koşulda üretimden kopmamasıdır. Küresel markaların, dünya değer zincirinin güçlü aktörlerinin Türk firmalarıyla temasları artıyor. Hatta, Düne kadar bizim kapısında beklediğimiz kimi dev alıcıların şimdi bizim kapımıza kadar gelerek pazarlığa oturduklarına şahit oluyoruz. Bunlar güzel gelişmeler. Şimdi bu gelişmeyi kalıcı hale getirmek önemli" ifadelerini kullandı.

14 Ağustos 2020 Cuma

Yeni dijitalin ısınma dönemi

Barem'in araştırmasına göre, Türkiye'de salgın sürecinde en çok kullanılan ve sevilen dijital uğraşlar arasında başı yüzde 85 ile görüntülü konuşma çekti. Barem tarafındankoronavirüs salgını nedeniyle evde kalınan süreçte meşgul olunan teknolojik uğraşlara ilişkin araştırma gerçekleştirildi. Araştırmaya göre, salgın günlerinde ilk defa veya eskiye göre daha çok gerçekleştirilen uygulamalar arasında hem en yaygın olanı hem de en sevileni görüntülü konuşma oldu. Evde kalınan süredevakit geçirilendijital uğraşlar arasında yüzde 85 ile başı görüntülü konuşma çekerken, görüntülü konuşmayı, yüzde 78 ile sosyal medyada vakit geçirmek, yüzde 72 ile film izlemek, yüzde 65 ile online alışveriş yapmak ve yüzde 58 ile online eğitim almak takip etti. Görüntülü konuşma oranı kadınlarda yüzde 90'a, 18-34 yaş arasındaki gençlerde ise yüzde 95'e çıktı. Oranın en düşük olduğu emeklilerin ise yüzde 69'u görüntülü konuştuğunu belirtti. Bu kişilerden görüntülü konuşmayı değerlendirmeleri istendiğinde, yüzde 72'si memnun olduğunu bildirdi. Memnun olmayanların oranı sadece yüzde 15'te kaldı. En yüksek memnuniyet yüzde 78 ile kadınlarda görüldü. İNTERNETTEN FİLM İZLEMEK GENÇ İŞİ BİR UĞRAŞ İnternetten film izleme oranı yüzde 72 olarak gerçekleşirken, bu oran 18-34 yaş grubunda yüzde 88'e, AB sosyoekonomik grubunda yüzde 84'e, öğrenciler arasında ise yüzde 97'ye çıktı. İnternetten film izlemekten memnun olanların oranı yüzde 49 iken, bu rakam gençlerde yüzde61, öğrencilerde yüzde 73, lise eğitimli grup ve kendi hesabına çalışanlarda yüzde 57 olarak gerçekleşti. Üst yaş grubunda ise internetten film izleyenlerin oranı yüzde 47'ye, izleyenler arasında internetten film izlemeyi olumlu değerlendirenlerin oranı yüzde 24'e kadar düştü. Online eğitim oranı yüzde 58 olurken, bu rakam 18-34 yaş gençlerde yüzde 70'e, AB ses grubunda yüzde 72'ye, öğrenciler arasında yüzde 94'e çıktı. Online eğitim alanlar içinde memnun olanların oranı yüzde 46, memnun olmayanların ise yüzde43 oldu. ONLİNE ALIŞVERİŞTE YAŞ ARTTIKÇA MEMNUNİYET AZALIYOR İzolasyon sırasında üç kişiden ikisi (yüzde 65) online alışveriş yaptığını belirtti. Yaş arttıkça, eğitim ve sosyoekonomik statü azaldıkça online alışveriş azalıyor. Online alışverişten memnun olmayanlar yüzde 46, memnun olanlar yüzde 40 olarak gerçekleşti. Yaş arttıkça memnun olanların oranı azalıyor, 55 ve üzeri yaş grubunda yüzde 26'ya kadar düşüyor. Sosyoekonomik grup yükseldikçe memnuniyet artıyor. Bu dönem sosyal medya kullananların oranı yüzde 78 oldu. Yaş arttıkça kullanım azaldı. Gençlerde yüzde 90 iken, 55 üstünde yüzde 56'ya kadar düştü.Memnun olanların oranı yüzde 40, memnun olmayanların ise yüzde 45 olarak belirlendi. BU SÜREÇ, YENİ DİJİTAL DÜNYANIN ISINMA DÖNEMİ Barem Genel Müdürü Sencer Binyıldız, yaptığı değerlendirmede, koronagünlerindeki "evde kal" sürecinin özellikle teknoloji sektörü için bir anlamda sınav dönemi olduğunu bildirdi. Dijital teknolojilerin ve özellikle online alışverişin normalin çok üstünde kullanıldığını aktaran Binyıldız, şu değerlendirmelerde bulundu: "Bu dönemi 'yeni dijitalin ısınma dönemi' olarak adlandırabiliriz. Zorunluluktan gerçekleşen bazı uygulamalar sıkıntı vermiş olsa da bazıları hayatımızda kalıcı olmaya aday. Mobil telefon sektörünün görüntülü konuşmaya önem vermesi gerektiği çok açık. İnsanlar sevdikleri ile bir araya gelemedikleri zamanlarda görüntülü konuştular ve bundan çok memnun kaldılar. Yeni normal düzende de bu alışkanlıkların devamı için ürün ve hizmet kalitesinin yüksek tutulması gerekiyor."

14 Ağustos 2020 Cuma

Libya'nın inşası için Türk firmalarına davet

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ve Libya Planlama Bakanı Taher Jehaimi, iki ülke arasında Türk firmaların Libya'da yürüttüğü projelerde yaşanan sıkıntıların çözümü ve yarım kalan müteahhitlik projelerinin devamını sağlamak amacıyla, heyetler arası görüşmelerin ardından mutabakat zaptı imzaladı. Jehaimi, imza töreni sonrasındaki açıklamasında, bugünündost ve kardeş iki ülke arasında ortak iş birliği açısından çok önemli olduğunu söyledi.Jehaimi, "İmza koyduğumuz rehber belge çok önemli. Şu ana kadar iki ülke arasında askıda kalan, problem yaratan sorunları giderecek nitelikte" diye konuştu. Türk firmalarının Libya için yeni olmadıklarını ve Libya'nın onlar için gurbet sayılmadığını dile getirenJehaimi, "Türk firmaları onlarcayıldır işlerini en iyi şekilde yapmışlardır. Çok iyi bir imajları olduğunu da söyleyebilirim. Türk firmalarının Libya'daki kalkınma projelerindeki oranlarına bakılırsa, bu projelerin yüzde 20'sini üstlendiler, buna aslan payı diyebiliriz" ifadelerini kullandı. Libya'nınçok zor günler geçirdiğini ve bunların olumsuz yansımalarının bütün projeleri etkilediğini anlatan Jehaimi,çekişmeler bittikten sonra çok kapsayıcı bir kalkınma planıyla Libya'nın yeniden imarının söz konusu olacağını ve plan üzerinden çalışmalarının süreceğini belirtti. Ülkede çalışmaların başlamaması için herhangi bir neden bulunmadığını belirten Jehaimi, şunları kaydetti: "Bu projelerin hayati olan kısımlarına başlayabiliriz. Türk firmalarını da seçmiş bulunmaktayız. Hazırlıklarımızı başlatmış bulunuyoruz. İmzaladığımız belge sayesinde işlerimiz çok düzenli devam edecektir. 184 proje başlatacağız.Neredeyse aslan payı altyapıyla ilgili. Bizim için hayati olan eğitim, sağlık ve altyapı gibi alanlar öncelikli projeler arasında. Projelerin toplam parasal değeri 16 milyar dolar.Kalkınma alanında bir çok sorunla karşı karşıya kaldık. Her şeye rağmen durumumuz her geçen gün daha iyiye gitmekte. Türk firmalarına güveniyoruz, bel bağlıyoruz diyebilirim. Türk firmalarının bizimle gerçek bir ortak olmalarını bekliyoruz. Projeleri yapıp gitmelerini değil, gerçek bir ortak olarak kalkınma projelerinde çalışmalarını istiyoruz."

13 Ağustos 2020 Perşembe

Hava kirliliği, kronik sorun haline geliyor

Temiz Hava Hakkı Platformu, video konferans yoluylagerçekleştirdiği basın toplantısında "Kara Rapor 2020: Hava Kirliliği ve Sağlık Etkisi" başlıklı araştırmasının sonuçlarınıkamuoyuyla paylaştı. Türkiye'nin 4 yıllık hava kirliliği karnesinin açıklandığı raporda, 2016-2020 yıllarında Türkiye'deki hava kirliliğinin sağlık üzerindeki etkileri değerlendirildi. Rapora göre,2019'da hava kirliliği seviyesi, Türkiye'de hava kalitesi hesaplanan 51 ilden yüzde 98'inde Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ)sınır değerlerinin, yüzde 70'inde de ulusal sınır değerlerin üzerinde gerçekleşti. Hava kirliliği seviyesiyalnızca Adana ve Hatay'da DSÖ'nün önerdiği sınır değerlerin altında kaldı. DSÖ'nünbelirlediği değerlere göre,geçen yıl havakirliliğinin en yüksek hesaplandığı ilk 10 il sırasıyla Iğdır, Çorum, Düzce, Manisa, Kahramanmaraş, Sinop, Amasya, Bursa, Erzurum ve Kütahya oldu. Geçen yıl, 30 ilde yaşayan yaklaşık 18 milyon kişinin yıl boyunca soluduğu havanın kalitesine dair yeterli veri olmadığı için hava kalitesi hesaplanamadı. Yaklaşık 2 milyon 196 bin kişinin yaşadığı Eskişehir, Muş, Uşak ve Şırnak'ta ise hava kirliliği seviyesi üç yıldır asgari düzeyde dahi bilinmiyor. HAVA KİRLİLİĞİNE BAĞLI ÖLÜM ORANI EN YÜKSEK İL IĞDIR Rapora göre, 2019'da her 5 ilden 1'inde hava kirliliğinin sağlık etkileri yetersiz veri nedeniyle hesaplanamadı. Geçen yıl hava kirliliğine atfedilen ölüm sayısının en fazla olduğu üç il sırasıyla İstanbul, İzmir ve Manisa oldu. İl nüfusuna oranla en çok hava kirliliğine bağlı ölümün yaşandığı il ise geçen yıllarda olduğu gibi 2019'da da yüzde 33,5 ile Iğdır oldu. Rapora göre, Türkiye'de hava kirliliği DSÖ kılavuz değerine indirilseydi 2019'datüm ölümlerin yüzde 7,9'u önlenebilirdi. 4 YIL BOYUNCA ÖLÇÜLDÜ Rapora göre, son 4 yıl boyunca ölçüm ortalamalarına bakıldığında düzenli olarak yüksek derecede kirli hava soluyan Iğdır, Düzce, Manisa, Bursa, Kahramanmaraş ve Afyonkarahisar'dahava kirliliği sorununun çözülmeyenkronik bir sorun haline geldiği anlaşılıyor. Ardahan, Tunceli, Rize, Artvin ve Bitlis hava kirliliği 3 yıl üst üste en düşük seviyedeölçülen iller olsalar da bu illerdeki hava kirliliği seviyesiDSÖ'nün önerdiği kılavuz değerlerin üzerinde gerçekleşebiliyor. 2020'NİN İLK YARISINDA İYİLEŞME Rapora göre,Kahramanmaraş, Kütahya ve Zonguldak'taOcak ayında kapatılan kömürlü termik santrallerin ve yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele kapsamında alınan tedbirler nedeniyle azalan trafik sonucu bu yılın ilk yarısındaAdana, Ankara, Bursa, İstanbul ve İzmirhava kalitesinde iyileşme görüldü. Ancak santrallerin tekrar açılması ve kaldırılan seyahat kısıtlamaları sonucunda artan hareketlilik nedeniyle Haziran'da hava kirliliği seviyesi tekrar yükselmeye başladı.

13 Ağustos 2020 Perşembe