tatil-sepeti
Eylülde 106.4 milyar TL'lik kartla ödeme yapıldı

Bankalararası Kart Merkezi (BKM), eylül ayına ilişkin kartlı ödeme verilerini açıkladı. Buna göre eylül ayı sonunda Türkiye'de 73,9 milyon adet kredi kartı, 181,1 milyon adet banka kartı kullanılıyor. 2019 yılının eylül ayı ile kıyaslandığında kredi kartı sayısında yüzde 8'lik, banka kartı sayısında ise yüzde 13'lük artış görülüyor. Toplam kart sayısı ise 255 milyon adede ulaşarak geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11 artış gösterdi. Banka kartları ve kredi kartları ile eylül ayında toplam 106,4 milyar TL'lik ödeme yapıldı. Bu tutarın 88,2 milyar TL'si kredi kartları ile ödenirken, 18,2 milyar TL'sinde banka kartları kullanıldı. Büyüme oranları özelinde incelendiğinde banka kartıyla yapılan ödemelerde bir önceki yılın aynı dönemine göre büyüme oranı yüzde 51 olurken, kredi kartıyla yapılan ödemelerde ise bu oran yüzde 21 olarak gerçekleşti. Toplam kartlı ödemeler büyümesi ise yüzde 25 oldu. İNTERNETTEN KARTLI ÖDEME TUTARI EYLÜL AYINDA 25 MİLYAR TL'Yİ AŞTI İnternetten kartlı ödemeler her geçen gün yaygınlaşmaya devam ederken, hayatın her alanında tercih edilen en önemli ödeme araçlarından biri haline geldi. Eylül ayında, internetten kartlı ödeme tutarı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 48 artarak 25 milyar TL'yi geçti. Geçen yılın aynı döneminde yüzde 18 olan internetten kartlı ödemelerin toplam kartlı ödemelerdeki payı da yüzde 23'e ulaştı. Her 4 TL kartlı ödemenin 1 TL'si internetten gerçekleşti. İNTERNETTEN KARTLI ÖDEME GERÇEKLEŞEN İŞ YERİ ADEDİ 60 BİNİ GEÇTİ İnternetten ödemelerin tüm sektörlerde hızla yaygınlaşmasıyla beraber internetten ödeme yapılabilen iş yeri sayısı da artışını sürdürdü. Birçok yeni iş yerinin internet üzerinden hizmet vermeye başladığı görülürken, eylül ayında internetten kartlı ödeme gerçekleşen iş yeri adedi geçen yıla göre yüzde 40 artarak 60 bini geçti. Eylül ayında internetten yapılan kartlı ödemelerin sektör detayında dağılımı incelendiğinde geçen yılın aynı dönemine göre en fazla artışın yüzde 196 ile market-gıda sektöründe olduğu görülüyor. Market-gıda sektörünü yüzde 146 artışla elektronik eşya, yüzde 110 artışla mobilya ve dekorasyon, yüzde 81 artışla yapı malzemeleri ve yüzde 69 artışla yemek sektörleri takip etti.

21 Ekim 2020 Çarşamba

Anneler ve çocuklar yaşasın diye kampanya

Dünyada her gün 800’den fazla kadın hamilelikte, doğum sırasında veya sonrasında hayatını kaybediyor. 2019’da günde 5 yaş altı 14 bin çocuk hayatını kaybetti. Gerekli önlemler ve iyileştirmeler yapılmazsa 2030’a kadar 48 milyon çocuk ölümü tahmin ediliyor. ÖLÜM SEBEPLERİ Ölümlere sebep olarak annelerde doğum öncesi, doğum sırası ve sonrasındaki komplikasyonlar, enfeksiyon, yüksek tansiyon, gebelik zehirlenmesi, sağlıksız kürtaj olarak gösterilirken; çocuklarda da erken doğum, doğum sırasında ve sonrasındaki komplikasyonlar, enfeksiyon, akciğer iltihabı ve yetersiz beslenmenin ölüme sebep olduğu tahmin ediliyor. MUAYENE EDİLİYOR AŞI YAPILIYOR Yeryüzü Doktorları da anne ve çocuk sağlığındaki sorunlara dikkat çekmek için ‘Yaşasın Anneler, Yaşasın Çocuklar’ isimli kampanya başlatarak, daha fazla anne ve çocuğa ulaşabilmek için destek çağrısında bulundu. Kampanya kapsamında Yeryüzü Doktorları; sağlık hizmetlerinin sınırlı olduğu bölgelerde anne ve çocuk sağlığı için klinikler açıyor veya var olan klinikleri iyileştiriyor. Bu kliniklerde hamile ve emziren annelerin rutin kontrollerinin yapılması, bebeklerin aşılanması, pediatrik muayenelerin yapılması gibi hizmetler sunuluyor. Ayrıca ailelere, bebek bakımı ve üreme sağlığıyla ilgili eğitim verilerek anne ve çocukta sağlık sorunlarının azaltılması amaçlanıyor. DESTEK BEKLİYOR Yeryüzü Doktorları Yönetim Kurulu Başkanı Uzm. Dr. Yahyahan Güney, “Özellikle bu günlerde koronavirüs sebebiyle ihtiyaç sahibi bölgelerde sağlık hizmetlerine erişim önceki dönemlere göre daha da kısıtlandı. Bu durumdan en çok etkilenen grup ise hamile ya da emziren anneler ile 5 yaş altı çocuklar oldu. Kampanyamız ile o annelere ve çocuklara ulaşmaya çalışıyoruz. Bir annenin daha yüzünü güldürebilmek, bir çocuğun daha tebessümüne vesile olabilmek için destek bekliyoruz” diye konuştu.

21 Ekim 2020 Çarşamba

İsrafa karşı vatandaştan ‘söz vermesi’ istenecek

Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada;bakanlığın kampanyayıgıdada kayıp ve israf konusunda Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü(FAO) ile iş birliği çerçevesindehayata geçirdiği belirtildi. Dünyada821 milyon insanın açlıkla karşı karşıya olduğu vurgulananaçıklamada, 670 milyondan fazla yetişkinin ve 140 milyon gencin ise obezite sorunu yaşadığı ifade edildi. Açıklamada, dünyada üretilen gıdanın her yıl üçte birinin kayıp ve israf edildiğinin altı çizilerek şunlar kaydedildi: "Ülkemizdeher yıl 18.8 milyon ton gıda çöpe gidiyor. Yüzde 2 civarında gıdayı çöpe göndermekten vazgeçersek bu 10 milyar lira anlamına gelir ve 360 bin ailenin 1 yıllık asgari geçimini karşılar. Bakan Pakdemirli'nin katılımıyla yapılacak tanıtım etkinliğiyle 'sofranasahipcik.com' web sitesine girilerek gıdanın korunması ve sofraya sahip çıkılması için vatandaşların 'söz vermesi' istenecek.Böylece gıda israfı konusunda milyonlarca insanda farkındalık oluşturulması hedefleniyor."

21 Ekim 2020 Çarşamba

7. uydu, yarış için 30 Kasım’a hazırlanıyor

HABER: OSMAN KUVVET Türkiye’nin ilk iletişim uydusu denemesi olan TÜRKSAT 1A, 24 Ocak 1994’te uzaya fırlatıldı, ancak fırlatıcı rokette meydana gelen bir arıza nedeniyle 12 dakika 12 saniye sonra okyanusa düştü. Uydu çalışmalarına devam eden Türkiye, 10 Ağustos 1994’te TÜRKSAT 1B ile uzayda yerini aldı. Türkiye’nin 7’nci haberleşme uydusu TÜRKSAT 5A’nın ise uzaya fırlatılması için geri sayım başladı. Airbus D&S tarafından üretim süreçleri ve test aşamaları tamamlanan TÜRKSAT 5A uydusu, 2 Ekim’de TÜRKSAT yetkililerine teslim edildi. 2017’de imzalanan sözleşme sonrası Airbus’ın Fransa Toulouse’daki tesislerinde üretimine başlanılan uydu, Space X firmasının ABD’de Florida Cape Canaveral’daki fırlatma merkezine gönderilecek. Uydu, bir ay sürecek hazırlık sonrasında 30 Kasım’da Falcon 9 roketi ile uzaya fırlatılacak. TÜRKSAT 5B SIRADA Tamamen elektrikli itki sistemine sahip olan TÜRKSAT 5A uydusunun 31 derece doğu yörüngesindeki konumuna ulaşması için yapacağı yolculuğun yaklaşık dört ay sürmesi ve 2021’in ikinci çeyreği içinde hizmete başlaması hedefleniyor. Uydu, manevra ömrüyle 31 derece doğu yörüngesindeki frekans ve yörünge haklarını 30 yıl boyunca güvence altına alacak. Uydu teknolojileri alanındaki yatırımlarını sürdüren Türkiye, TÜRKSAT 5B haberleşme uydusunu ise 2021’de hizmete almayı planlıyor. Uzay Sistemleri Entegrasyon ve Test Merkezi’nde (USET) üretilecek TÜRKSAT 6A haberleşme uydusunun da 2022’de uzaya fırlatılması hedefleniyor. TÜRKİYE’DE TASARLANDI RASAT yer gözlem uydusu, TÜBİTAK UZAY’ın BİLSAT’ın ardından ikinci uzaktan algılama uydusu oldu. Türkiye’de tasarlanıp üretilen ilk yer gözlem uydusu olan RASAT, 17 Ağustos 2011’de Rusya’dan fırlatıldı. Tasarım ömrü 3 yıl olmasına rağmen 17 Ağustos 2020 itibarıyla yörüngede 9’uncu yılını başarıyla tamamlayan RASAT, dünya etrafında 47 bin 943 tur atarak, 16.8 milyon kilometrekarelik alanı taradı ve 3 bin 202 şerit görüntüyü yer istasyonuna aktardı. RASAT uydusu, güneşe eş zamanlı dairesel yörüngede, 700 kilometre irtifada bulunuyor, 7.5 metre siyah-beyaz, 15 metre çok bantlı uzamsal çözünürlükte süpürçek (pushbroom) kamerayla görev yapıyor. 100’DEN FAZLA UZMAN Yeniden ziyaret zamanı ortalama 4 gün olan RASAT, 3 eksende kontrol edilebiliyor. Her bir çerçeve görüntüsünün boyutları 30x30 kilometre olan uydudan, 960 kilometre uzunluğa kadar şerit görüntü alınabiliyor. Proje kapsamında uydu montaj, entegrasyon ve test laboratuvar büyütülürken, uydu tasarım, üretim ve test konularında 100’den fazla uzman yetiştirildi. UYDU GÖRÜNTÜSÜ ALIYOR Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) hedef istihbaratına yönelik uydu görüntüsü ihtiyacını karşılayacak GÖKTÜRK-1 uydusu 2016’da uzaya fırlatıldı. Alçak irtifa dünya yörüngesine oturan uydu, kamu kurum ve kuruluşları için çevre ve yapılaşmanın izlenmesi, tarımsal rekolte tespiti, belediyecilik uygulamaları, sınır kontrolü ve kadastro faaliyetleri gibi birçok alanda uzaktan algılama görevi yapılabiliyor. Coğrafi kısıtlama olmaksızın dünyadaki herhangi bir yerde keşif yapmak için tasarlanan 0.50 metre çözünürlüklü uydunun ömrünün 7 yıl olması öngörülüyor. İLK YÜKSEK ÇÖZÜNÜRLÜK Türkiye’de özgün olarak geliştirilen ilk yüksek çözünürlüklü keşif ve gözlem uydusu GÖKTÜRK-2, 2012’de gerçekleştirilen fırlatma operasyonu ile görev yörüngesine yerleştirildi. GÖKTÜRK-2, Milli Savunma Bakanlığı, TÜBİTAK Başkanlığı ve TÜBİTAK UZAY-TUSAŞ iş ortaklığı tarafından imzalanan sözleşme kapsamında üretildi. Uyduyla Türk Silahlı Kuvvetleri ve özel olarak Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın ihtiyaç duyduğu hedef istihbaratı ile sayısal ve coğrafi veri üretimi sağlanıyor. Ayrıca diğer kamu kurum/kuruluşları ile üniversite ve araştırma kurumlarının uydu görüntüsü istekleri karşılanıyor. Yüksek yerlilik oranıyla üretilen ve 2.5 metre çözünürlüğe sahip gözlem uydusu, Türkiye’nin savunma, çevre, şehircilik, tarım ve ormancılık alanlarında önemli ihtiyaçlarına cevap veriyor. Söz konusu uydu, yaklaşık 640 kilometrelik bir şeridin görüntüsünü tek geçişte indirebilecek kadar yüksek hızlı veri haberleşmesine sahip. Dünyanın her yerinden görüntü alma ve iletişim konisi içinde aktarma kabiliyetine sahip olan uydu, dünya etrafındaki bir turunu yaklaşık 98 dakikada tamamlıyor. GÖKTÜRK-2 Projesi kapsamında; TÜBİTAK UZAY ve TUSAŞ bünyesinde gelecekteki uydu projelerinde görev alacak uzman insan gücü yetişti. Uydu ve ekipman seviyesi tasarım, analiz, üretim, montaj, entegrasyon ve test faaliyetlerine yönelik altyapı ve kabiliyetler kazanıldı. UZAYDA 160 MİLYON LİRALIK AR-GE Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, kamunun uzayın keşfi ve kullanımı için yaptığı Ar-Ge harcamaları, 2014-2018 yıllarını kapsayan 5 yıllık dönemde 160 milyon 209 bin 989 lirayı buldu. Kamunun bu alanda yaptığı Ar-Ge harcaması 2014’te 12 milyon 918 bin 200 lira olarak gerçekleşirken, bu tutar geçen yıl 60 milyon 956 bin 607 lira oldu. Kamunun uzaya yönelik Ar-Ge harcamaları son 5 yılda 5 katına çıktı. YÜZDE 91’İNE ERİŞİM TÜRKSAT 5A’nın, kasım ayında uzaya gönderilmesi planlanıyor. Ayrıca TÜRKSAT 5B uydusunu 2021’in ikinci çeyreğinde, Türkiye’nin ilk yerli mühendislik ve tasarımıyla yapılan uydu projesi TÜRKSAT 6A’nın ise 2022’de uzaya fırlatılması hedefleniyor. TÜRKSAT 6A haberleşme uydusu; mali kaynağı, tasarımı ve yazılımı ile tamamen yerli bir proje. Çalışmalar tamamlandığında Türkiye; görüntü, ses ve data iletişimi ile dünyada söz sahibi olacak. 2022’de ise uydu filosu Güney Amerika, Kuzey Amerika’nın doğusu, Avrupa, Asya ve Afrika’nın tamamı ile Avustralya’nın batısını kapsama alanımıza katacak. Böylece dünya nüfusunun yüzde 91’ine Türk uyduları aracılığıyla erişilebilecek.

20 Ekim 2020 Salı

Galata’yı kanatlandıran Türk Hezarfen Ahmed Çelebi

* ‘İlk uçan Türk’ olarak Türk hatta dünya uçuş tarihine geçen Hezarfen Ahmed Çelebi, restorasyonu tamamlanan Galata Kulesi’nde özellikle ziyaretçi gençlerin ilgi odağında. * Türk İHA ve SİHA’ları Suriye’den Libya’ya ve Azerbaycan’a kadar birçok ülkede destanlar yazarken, kuledeki Hezarfen Ahmed Çelebi video çizgi film ve hikayesi bize de daha anlamlı geldi. HABER: DİLŞAH KEFLİOĞLU Galataport bölgesinden başlayıp Taksim’de son bulacak Beyoğlu Kültür Yolu’nun en önemli duraklarından biri şüphesiz Galata Kulesi… Restorasyonu tamamlanan tarihi kule, geçtiğimiz günlerde yenilenerek ziyaretçilerini ağırlamaya başladı. İstanbul Ticaret okuyucuları için biz de yenilikleri yerinde incelemeye karar verdik ve kulenin yolunu tuttuk… SERGİ ALANLARI YENİLENDİ Nostaljik tramvay görünümünde tasarlanan gişeden Müze Kartımızı aldık, Covid-19 tedbirleri kapsamında maske kontrolümüzü ve ateş ölçümümüzü gerçekleştirerek kuleye ilk adımımızı attık. Kalıcı ve geçici sergi alanları olarak tekrar yapılandırılan kuleyi daha iyi gezebilmemiz için asansörle en üst kata çıkmamız ve geziye oradan başlamamız tavsiye edildi. Biz de buna uyduk ve en üst kata çıktık. Müze Kart ile yerli ve yabancı turistlerin 30 lira karşılığında gezebildiği Kule Müze’de; coğrafya ve tarihi yapı gibi pek çok bilgiyi içeren 1:2.500 ölçekli interaktif bir İstanbul maketi var. Tarih boyunca İstanbul’un sembolik anlatımı, Galata ve surları ile Hezarfen Ahmed Çelebi ve rasathane dönemini anlatan sergiler dikkatimizi çekti. Türk İHA ve SİHA’ları Suriye’den Libya’ya ve Azerbaycan’a kadar birçok ülkede destanlar yazarken, kuledeki Hezarfen Ahmed Çelebi video çizgi film ve hikayesi daha da bir anlamlı geldi bize… İLK UÇAN TÜRK Peki, kimdi Hezarfen Ahmed Çelebi? 1348 yılında Cenevizliler tarafından yığma taş tekniği ile bir kez daha inşa edilen bu kulede ne işi vardı? Neden buraya konulmuştu? Bu vesileyle Türk, dünya uçuş tarihinde de kendine unutulmaz bir yer edinen bu ‘ilk uçan Türk’ü hatırlayalım istedik. Müslüman bir Türk bilgini olan Hezarfen Ahmed Çelebi; 1609’da dünyaya geldi, Osmanlı topraklarında yaşamını sürdürdü. İlk olarak kanat takarak uçmayı deneyen ve bu konuda oldukça fazla çalışan bir kişi olması onu önemli kıldı. İlim bilgisi ve uçma deneyimleri nedeniyle Hezarfen adını aldı. GALATA-ÜSKÜDAR Hezarfen Ahmed Çelebi, 1632 yılında yapay kuş şeklinde oluşturduğu bir araçla lodos eserken Galata Kulesi’nden kendini boşluğa bırakarak atladı. Bu şekilde 3 bin 358 metre mesafe kat ederek İstanbul Boğazı’nı geçtiği ve Üsküdar’da Doğancılar’ın bulunduğu yere indiği belirtiliyor. Bu uçuş deneyimi ile Türk havacılık tarihine ilk uçmayı başaran kişi olarak geçti. EVLİYA ÇELEBİ ANLATTI Hezarfen Ahmed Çelebi’ye ait tüm bu bilgiler, Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde ayrıntılı olarak anlatılıyor. Evliya Çelebi, Hezarfen Ahmed Çelebi’yi Seyahatname’sinde; “İptida-başlangıçta Okmeydan’ın minberi üzere, rüzgar şiddetinden kartal kanatları ile sekiz, dokuz kere havada pervaz ederek talim etmiştir. Badehu Sultan Murad Han Sarayburnu’nda Sinan Paşa Köşkü’nden temaşa ederken, Galata Kulesi’nin taa zirve-i belasından lodos rüzgarı ile uçarak, Üsküdar’da Doğancılar meydanına inmiştir. Sonra Murad Han, kendisine bir kese altın ihsan ederek: “Bu adam pek havf edilecek (korkulacak) bir ademdir (adamdır). Her ne murad ederse, elinden geliyor. Böyle kimselerin bekası caiz değil” diyerek, Cezayir’e sürüldüğünü anlatıyor. BİR KESE ALTIN İLE ÖDÜL İnsan olarak uçmanın başlangıcı olarak da kabul edilen bu deney, Osmanlı döneminde Avrupa’da da büyük yankı bularak takdir gördü. Padişah IV. Murat, bu uçuşla ilgili takdirini de dile getirdi. Ayrıca, Sarayburnu’nda olan Sinan Paşa Köşkü’nden sıra dışı olarak gerçekleşen bu uçuş olayını izlediği ve Hezarfen Ahmed Çelebi ile de yakından ilgilendiği kaydediliyor. Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde dile getirdiği, ayrıca Padişah tarafından bir kese altın ile ödüllendirildiğinden de bahsediliyor. Daha sonra Padişah’ın Hezarfen Ahmed Çelebi’nin bilgisinden, becerilerinden ve cesaretinden çekinmesi ile onu sürgüne yolladığı Seyahatname’de belirtiliyor. Sürgün olarak gittiği Cezayir’de 1640 yılında öldüğü kaydediliyor. SADECE KOL VE KAS GÜCÜYLE Mİ UÇTU? Hezarfen Ahmed Çelebi’nin uçuş tekniği de merak edilenler arasında… Kol ve kas gücüyle kuşlar gibi kanat çırpmayla mümkün olmayan günümüz aerodinamik biliminin ışığı altında incelendiğinde bu uçuşun, ancak hava akımlarından yararlanarak yükselip ilerleyebilen bir uçuş olduğu anlaşılıyor. Bugün daha çok tatil yörelerinde amatör bir spor olarak yapılan ve yekpare kanatlarla havada kalıp süzülme esasına dayanan bir çeşit basit planörle mümkün olabileceğini düşünmek de yanlış olmaz. TİYATRO OYUNUYLA ANLATIM Ömer Fikret Oyal’ın yazdığı,Hakan Çimenser’in yönettiği iki­­ perdelik ‘Uçmak: Hezarfen Ahmed Çelebi’ adlı oyun, ocak ayında THY sponsorluğunda izleyiciyle buluşmuştu. 2 saat 25 dakika olan oyunun ailece izlenmesi tavsiye ediliyor. Oyunun galasına katılan İstanbul Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz, tarihçi olarak Hezarfen’in yaşamının konu edilmesinden dolayı Devlet Tiyatroları yönetimini, sanatçıları ve yönetmeni tebrik ederek, “Başarılı bir oyun olduğunu biliyoruz. Önemli olan bu oyunun geniş kitlelere taşınması” demişti. ‘ÇOK ŞEY BİLEN’ Hezar, Farsça kökenli bir kelime olup 1000 (bin) anlamına geliyor. ‘Hezarfen’ ise ‘bin fenli’ (bin bilimi olan), yani ‘çok fazla şey bilen’ anlamına gediğinden Hezarfen ismi ona bu yüzden verildi.

20 Ekim 2020 Salı