tatil-sepeti
İkamet iznine gayrimenkul ayarı önerisi

HABER: ADEM ORHUN İş dünyası, ekonomideki gelişmeleri İstanbul Ticaret Odası çatısı altında değerlendiriyor. İTO’da art arda düzenlenen sektörel toplantılara bir yenisi daha eklendi. Video konferans yöntemiyle yapılan ‘İnşaat ve Gayrimenkul İhtisas Komitesi’ toplantısında konut inşaatı, inşaat malzemesi ve emlak pazarlama sektörlerinin temsilcileri bir araya geldi. İTO Yönetim Kurulu Üyesi Yakup Köç başkanlığında yapılan toplantıda, yabancılara gayrimenkul satışına ilişkin düzenlemeler ve inşaat maliyetleri ana gündem maddeleri oldu. İKAMET İZNİ İTO Yönetim Kurulu Üyesi Münir Üstün’ün de katıldığı toplantıda, ‘yabancılara uzun dönem ikamet izni’ konusunda yeni bir kriter belirleme ihtiyacı olduğu kaydedildi. Sektör temsilcileri, ‘Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nda düzenlenen ‘uzun dönem ikamet izni’ için gayrimenkul alımı yoluyla vatandaşlık hakkına benzer bir uygulamanın faydalı olacağını kaydetti. 250 bin dolar değerinde konut alan yabancılar, ilgili diğer şartları da taşımaları halinde vatandaşlığa başvurabiliyor. Hem inşaat projeleri hem emlakçılık faaliyetleri açısından yabancıya satışta vatandaşlık teşvikinin olumlu katkısı olduğunu ifade eden sektör temsilcileri, uzun dönemli ikamet izninde ‘uygun’ bir maddi sınır olmamasının, bu satışları olumsuz etkilediğine dikkat çekti. ORAN TEKLİFİ Toplantıda, uzun dönem ikamet izniyle ilgili alt limitte net bir tarifin olmadığını belirten sektör temsilcileri, belli miktarda işlem sınırı istenmesini talep etti. Bazı sektör temsilcileri, bunun vatandaşlıktaki uygulamanın yüzde 40’ı olması, bazı sektör temsilcileri de yine vatandaşlıktaki uygulamanın yüzde 50’sini geçmemesi şeklinde yapılmasının uygun olacağını söyledi. 250 BİN DOLAR Toplantıda gündeme gelen diğer bir konu da yabancıya konut satışıyla vatandaşlıktaki 250 bin dolarlık sınırının yükseltileceğine dair haberler oldu. Proje satış hacmi ve konut donatımıyla ilgili diğer sektörlere çok olumlu etkisi olan uygulamada barajın yükseltilmesinin işleri keseceğini dile getiren sektör temsilcileri, “En azından bu yıl böyle bir artış olmamasını ümit ediyoruz. Öyle ki pandemiyi aşmaya, piyasa dinamiklerinin de tekrar normallerine dönmesine hepimizin ihtiyacı var” dedi. Ayrıca yine böyle bir artış olacağı zaman da bunun aniden ve yüksek oranlarda yapılmaması, kademeli ve önceden duyurulacak bir takvime göre adımlar atılması talep edildi. Bunun, sektörün yatırımlarını ve yıllık iş-istihdam planlarını sağlıklı yürütmesi için elzem olduğu dile getirildi. KADEMELİ FİYAT Gayrimenkul Yurt Dışı Tanıtım Derneği (GİGDER) ve Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER) yöneticilerinin de katıldığı toplantıda, yabancılara konut satışı yoluyla vatandaşlık uygulamasında şehir veya bölgeye göre kademeli fiyat önerisi de gündeme taşındı. 250 bin doların bazı şehirler için yüksek olabileceğini ifade eden sektör temsilcileri, şehir veya bölgeye göre farklı fiyat olursa iş yapma potansiyelinin daha geniş coğrafyaya yayılacağını kaydetti. Bazı sektör temsilcileri, böyle bir uygulamanın belli alanlardaki sıkışmayı da engelleyeceğini dile getirdi. HİZMET ALIMI Öte yandan toplantıda, ‘yabancılara 500 bin dolarlık yatırımla vatandaşlık’ uygulamasının şartlarında bazı ek düzenlemeler yapılması da önerildi. Sektör temsilcileri, yatırımla vatandaşlıkta danışmanlık, değerleme veya hukuki hizmet alımlarının da şartlar arasına eklenmesinin, hem bu hizmeti veren şirketlerin gelişmesi hem de alıcılar açısından mağduriyetlerin önlenmesine katkısı olacağını vurguladı. YENİ PROJELERDE MALİYET HESABININ ÖNEMİ ARTTI İTO’nun video konferans yöntemiyle düzenlediği ‘İnşaat ve Gayrimenkul İhtisas Komitesi’ toplantısının konularından biri, malzeme fiyatlarındaki artış ve inşaat maliyetleri oldu. Kurdaki hızlı hareketin etkisi olduğunu hatırlatan sektör temsilcileri, bunun yanı sıra birçok fabrikanın, üretim kapasitesinin çoğunu yurt dışına ayırdığına dikkat çekti. Dolayısıyla hem fiyat artışı olduğu hem de iç piyasaya mal yetmediği kaydedildi. Çimento, seramik, çelik gibi birçok sektörde iç piyasada arz sıkıntısı yaşandığına dikkat çeken sektör temsilcileri, “Malzeme fiyatları yüzde 30-40 oranında arttı. Demirde bir yıl içinde yüzde 100’ü aşan fiyat farkları oluştu. Bu yıl döviz ve faiz oranlarının bugünkü seviyelerinin altına inmesi de beklenmiyor. Dolayısıyla yeni inşaat projesi planlayanlar için altıncı ve yedinci aylarda fiyat artışlarının daha hissedilir olacağı tahmin ediliyor. Yeni maliyet hesabını ve fiyatlamayı ona göre yapmakta fayda var” dedi.

01 Şubat 2021 Pazartesi

Halka arz, markaya güç katıyor

HABER: ŞEREF KILIÇLI Şirketlerin faizsiz ve vadesiz finansa erişim konusunda önemli alternatifleri arasında yer alan Borsa İstanbul, geçtiğimiz yıl rekorlarıyla gündem oldu. Yerli yatırımcı sayısı her ay ortalama 65 bin artarak 2 milyon seviyesine yaklaştı. 2020 yılında ayrıca 8 yeni halka arz işlemiyle şirketlere yaklaşık 1 milyar 124 milyon lira kaynak sağlandı. Geçtiğimiz yıl en başarılı halka arz işlemlerinden birini de Arzum gerçekleştirdi. Arzum Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kolbaşı, başarı öyküsünü İstanbul Ticaret’e anlattı. YOLCULUĞUMUZDA DÖNÜM NOKTASI Arzum elektrikli ev aletlerinin halka arz süreci hakkında bilgi verir misiniz? Nasıl karar alındı, neler yapıldı? Bizim için çok heyecanlı bir adımdı. Kökleri 1966’ya dayanan Arzum’un yolculuğundaki bir dönüm noktası oldu. Bugüne kadar iki özel sermaye fonu ortağımız oldu. Beş kez özel sektör tahvili ihracı gerçekleştirdik. Kurumsal yatırımcılarımız da performansımızı yakından gözlemledi. Uyguladığımız kurumsal yaklaşım ve şeffaflığımız sayesinde kültürel olarak da halka açık bir şirket gibi yaşamayı kanıksamıştık ve halka açılma, bu markanın devamlılığı açısından her zaman vizyonumuzda olan bir konuydu. Teknik konularda, işin uzmanlarının yönlendirmeleri, yanı sıra şirketimizin üst yönetiminin ve tüm takım arkadaşlarımızın özverili çalışmaları ile halka arz sürecini başarıyla tamamladık. 53 KAT FAZLA TALEP Halka arzda ne kadarlık bir talep geldi, ne kadarlık bir halka arz gerçekleştirildi, yatırımcı profili nasıldı? Talep toplama sürecinde toplam 207 bin 206 yatırımcıdan talep geldi. Yani Arzum hisseleri için toplanan talep, rekor seviyeye ulaşarak zirve yaptı. Talep toplama döneminde yurtiçi bireysel yatırımcılara ayrılan tahsisat tutarının 53.6 katı, yurtiçi kurumsal yatırımcılara ayrılan tahsisat tutarının 18.7 katı ve şirket çalışanlarına ayrılan tahsisat tutarının 1.5 katı talep geldi. Arzum hisselerinin yüzde 47.5’ini temsil eden paylar 260.1 milyon TL bedelle halka arz edildi. Bu durum, gelecek hedeflerimiz ve stratejilerimiz için büyük bir motivasyon kaynağı oldu. Bu kadar yoğun talep gelmesinin arkasında Arzum’un köklü marka tarihi ve milyonlarca insanla, yıllar boyunca sürdürdüğü güvene dayalı ilişkisi bulunuyor. Evde tüketim, sağlıklı yaşam trendleri ve teknolojik gelişmeler ile büyüyen dinamik bir pazarda faaliyet göstermemiz, yenilikçi ürünlerimiz, pazarın sunduğu fırsatlara ve değişen tüketici alışkanlıklarına hızla adapte olan esnek iş modelimiz ve zorlu koşullara dayanıklı yapımızın da, yatırımcı nezdinde karşılık bulduğunu düşünüyoruz. Halka arz ile birlikte daha güçlü bir kurumsal kimlik ve marka olarak yolumuza devam edeceğiz. İCRA PROFESYONELLERE EMANET Türkiye’de şirketlerin yüzde 95’i aile şirketi. Aile şirketlerinin gelecek kuşaklara aktarımıyla ilgili problemler var. Bu yönüyle de bakıldığında halka arzın bir aile şirketine katkılarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Ülkemizde şirketlerin büyük çoğunluğunun aile şirketi konumunda olması şirketin ömrünü, çoğunlukla şirketin kurucusunun ya da yönetimde söz sahibi olan aile bireylerinin ömürleri ile sınırlı kılabiliyor. Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD) verilerine göre, aile şirketlerinin ortalama ömrü 34 yıl. Bugün, marka bilinirliği Türkiye’nin sınırlarını aşarak yurt dışına çıkan, 500’ün üzerinde toplam müşterisi, 20 binin üzerinde aktif satış noktası ve 400’ün üzerinde yetkili servisi ile Türkiye küçük ev aletleri pazarındaki pek çok kategoride lider ve öncü konumunda olan Arzum ise 54 yaşında. Geçtiğimiz 15 yıl içerisinde gerçekleştirdiğimiz 5 özel sektör tahvili ihracı ve iki özel sermaye fonuyla tecrübe ettiğimiz ortaklık sayesinde şeffaf bir bütçe, raporlama ve etkin risk yönetimi altyapısı oluşturduk. Halka açık bir şirket gibi kurumsal yönetim ilkelerini benimseyerek, tipik bir aile şirketinden farklı olarak icrayı profesyonellere emanet ettik. Halka arz ile birlikte artan bilgilendirme, raporlama ve denetim gibi zorunluluklar sonucu şirketlerin kurumsallaşma süreçleri hızlandığı ve yönetsel disiplin arttığı için Arzum’un halka arzı da, özel sermaye fonlarının katkısıyla başlayan kurumsallaşma sürecimizin tamamlanmasını ve kalıcı olmasını sağlayacak. PAYDAŞLARIN FAYDASI GÖZETİLMELİ Borsa İstanbul’a rekor düzeyde bir yerli yatırımcı ilgisi var. 2021 yılının ilk ayında Borsa İstanbul Pay Piyasası’nda bakiyeli yatırımcı sayısı 2 milyonu aştı. Yatırımcı ilgisini ve bunun şirketlere yansımasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Özellikle son dönemdeki halka arzlar, getiri arayışında olan yeni yatırımcıları Borsa İstanbul’a çeken önemli unsurlardan biri olarak öne çıktı. Son bir yılda, 2 milyona yaklaşan yerli gerçek yatırımcı sayısı ayda ortalama 65 bin kişi artarken, gerçek yerli yatırımcının portföy bedeli de 210 milyar lirayı aşarak, rekor seviyelere ulaştı. Bu dönemde, Covid-19’un da etkisiyle yabancı yatırımcıların ilgisi azalırken, sayıları 4 katına çıkan 25 yaş altı yatırımcılar ile birlikte yoğun bir yerli, bireysel yatırımcı ilgisi gözlemledik. Yatırımcıların, doğru hisse senedine, doğru maliyette yatırım yapmak için mutlaka yetkili aracı kurum ve uzmanlardan görüş almalarını ve sosyal medyadaki her yatırım tavsiyesi ve habere itibar etmemelerini; şirketlerin de çevre, sosyal sorumluluk ve yönetişim odağı ile tüm paydaşlarının faydalarını gözetmeleri gerektiğini düşünüyorum. BORSAYA AÇILMA ÖNERİLERİ Halka arz, Türkiye’de birçok şirketin gündeminde fakat ertelediği bir konu. Halka arz düşüncesi olan şirket sahiplerine tavsiyeleriniz neler olur? Halka arz, uzun ve önemli bir hazırlık sürecini gerektirir. Kurumsal ve finansal yapının güçlendirilmiş, etkin bütçe ve raporlama altyapısı ile risk yönetimi çerçevesinin benimsenmiş olması gerekir. Bilinirlik, tüketici beğenisi, işveren markası skorlarında objektif başarılarınızın olması gerekir. Yalın ve dayanıklı iş modeli geliştirmek, gelirler ve FAVÖK’te (faiz, amortisman vergi öncesi kâr) güçlü büyümenin yanı sıra net kârlılığın daima gözetilmesi, temettü ödemeleri, düşük bir borçluluk ve güçlü bir bilanço önemli kriterler. Tasarım, Ar-Ge ve inovasyona yatırım yapan, dijitalleşme ve e-ticarette anlamlı ilerleme sağlayabilen, tüm paydaşların faydalarını gözeten, sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluğu odak alan bir yapınız olmalı. Sürdürülebilirlik açısından da borsaya açılmak önemli; çünkü dünyada borsaya açık şirketlerin yaşam sürelerinin daha uzun olduğunu görüyoruz. Eğer bu kriterleri yerine getirebiliyorsanız, halka arz sürecinin doğru yönetilmesi için doğru iş ortaklarıyla çalışmanız da başarınızı pekiştirecek diğer önemli faktörlerdir.

01 Şubat 2021 Pazartesi

Yeraltı barajlarında 2023 hedefi 150

* Kuraklığa karşı sürdürülebilir depolama yöntemi olarak öne çıkan, 2000’li yıllarda Türkiye gündemine giren yeraltı barajlarının sayısı 25’e ulaştı. * Tarım ve Orman Bakanlığı, yapım maliyeti yüzde 75 daha düşük olan yeraltı barajlarının sayısını 2023’e kadar 150’ye çıkarmayı hedefliyor. HABER: MÜGE BİBER İklim değişikliği ve nüfus artışı ile beraber gelen kuraklık, dünya için en büyük tehditlerden biri. Bunun için de ülkeler çeşitli önlemler alıyor. Bu önlemlerden biri de yeraltı barajlarının yaygınlaştırılmaya çalışılması. İçme suyu ihtiyacını karşılamak, elektrik üretmek ve sanayiye su temin etmek için en yaygın yöntemlerden biri olan barajların genellikle yer üstü örnekleri biliniyor. Ancak yapıların yerin altına inşa edilen türleri de yaygınlaşıyor. 40 MİLYON METREKÜP DEPOLAMA Özellikle uzun ömürleri ve düşük maliyetleri ile öne çıkanyeraltı barajlarının Türkiye’deki uygulamaları ise 2000’li yıllara dayanıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı ile Devlet Su İşleri ortaklığıyla yurt genelinde 2023 yılına kadar 150 yeraltı barajıinşa edilmesi planlanıyor. Projenin toplam maliyeti 1 milyar lira olarak öngörülürken, bu projelerin tamamlanmasıyla 40 milyon metreküp su depolama imkanı, 600 bin kişiye içme suyu olanağı, 60 bin dekar arazinin sulanması ve 45 milyon lira gelir artışı gibi faydalar sağlanacak. 19 BARAJ TAMAMLANDI Son yıllarda etkisini daha fazla hissettiren kuraklığa karşı da çok önemli bir katkı sağlayacak proje kapsamında 2020 itibariyle 19 baraj tamamlandı. Bu projeler, Çankırı’da 3, Konya, Manisa ve Bursa’da 2’şer adet olmak üzere, İzmir, Eskişehir, Antalya, Kütahya, Balıkesir, Nevşehir, Kayseri, Niğde, Malatya ve Kayseri’de hayata geçirildi. 6 projenin daha bitirilmesiyle tamamlanan proje sayısı 25’e ulaşacak. DAHA DÜŞÜK MALİYET Yeraltı barajları, yeraltı suyu akımına karşı geçirimsiz bir perde oluşturarak, genellikle topoğrafyanın ve jeolojinin uygun olduğu vadi alüvyonlarında veya sahil akiferlerinde inşa ediliyor. Yer üstüne inşa edilen klasik barajlara oranla daha düşük maliyetle gerçekleştirilen yeraltı barajları, yurt dışında da yoğun kullanılıyor. İÇME SUYUNDA KULLANILIYOR Yeraltı barajları, yüzey sularının buharlaşma kayıplarının ve kamulaştırma maliyetinin minimize edilerek yeraltı suyuna iletilmesi, bu vesileyle yeraltı suyunun rezerv ve kalite açısından korunması ve özellikle temiz içme suyu sağlanması amacıyla yapılıyor. DÜNYADAKİ YERALTI BARAJLARI Sayıları artan ve yapım tekniklerinde gelişme görülen yeraltı barajlarının en yaygın olduğu ülkeler Brezilya, Japonya, Çin, Kenya ve Hindistan. Orta Doğu ve Afrika ülkeleri başta olmak üzere farklı ülkelerde de yeraltı barajları inşa ediliyor. Kullanım yerleri ise küçük ölçekli ve yerel içme suyu ihtiyaçlarının karşılanmasından geniş arazilerin sulanmasına kadar farklılık gösterebiliyor. SIRADAKİ PROJELER Adana (3 adet) Adıyaman (1 adet), Afyonkarahisar (4 adet), Amasya (1 adet), Ankara (4 adet), Antalya (5 adet), Ardahan (1 adet), Artvin (4 adet), Aydın (6 adet), Balıkesir (2 adet), Bartın (1 adet), Bayburt (1 adet), Burdur (1 adet), Bursa (4 adet), Çanakkale (2 adet) Çankırı (3 adet), Denizli (4 adet), Diyarbakır (2 adet), Elazığ (5 adet), Erzincan (1 adet), Erzurum (3 adet), Eskişehir (2 adet), Hatay (1 adet), Isparta (1 adet), Kahramanmaraş (1 adet), Karabük (1 adet), Karaman (1 adet), Kars (1 adet), Kastamonu (1 adet), Kayseri (4 adet), Konya (5 adet), Kütahya ( 2 adet), Malatya (3 adet), Manisa (3 adet), Muğla (1 adet), Nevşehir (1 adet), Niğde (1 adet), Osmaniye (1 adet), Samsun (3 adet), Sinop (1 adet), Sivas (1 adet), Şanlıurfa (1 adet), Tekirdağ (1 adet), Trabzon (1 adet), Tokat (1 adet), Uşak (1 adet), Van (1 adet), Yalova (1 adet). YERÜSTÜ BARAJLARINA GÖRE YERALTI AVANTAJLARI * Yeraltı barajlarının inşaat süresi, yerüstü barajlarından daha kısa. * Yeraltı barajının maliyeti, yerüstü barajına göre yüzde 75 daha düşük. * Yeraltı barajlarında depolama, yeraltında gözenekli jeolojik formasyon içinde olduğundan buharlaşma kaybı hemen hemen hiç yok. * Yeraltı barajlarında, yerüstü barajlarına göre kirlenme riski daha az.

01 Şubat 2021 Pazartesi

Yağmur suyunda hasat zamanı

* Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın hazırladığı yönetmelik ile 2 bin metrekareden büyük parsellerde inşa edilecek tüm binaların çatılarında ‘yağmur suyu toplama sistemi’ zorunlu hale getirildi. Bu zorunluluk, ileride uygulamada kolaylık sağlayacak teknolojik girişimlere de yeni bir fırsat penceresi açıyor. * Böylelikle Roma İmparatorluğu’ndan bu yana kullanılan yağmur hasadı sistemi, yeniden hayatımıza girdi. Bu sayede yağış zamanında yağmur suyu depolanarak ihtiyaç anında kullanılabiliyor. Depolanan yağmur suyu, içme suyu haricindeki kullanım suyu tüketiminin yüzde 90’lık kısmını karşılayabiliyor. HABER: MÜGE BİBER Dünyada hiçbir kaynak sınırsız değil. Hayat kaynağımız su da öyle… Özellikle iklim değişikliklerinden sonra ortaya çıkan kuraklık ile beraber suyun önemi daha da çok arttı. Türkiye’de 2020’de son 10 yılın en kurak yılı yaşandı ve barajlarda su seviyeleri yüzde 22’lere kadar düştü. Barajlardaki su seviyesinin azalması, alternatif su kaynaklarına yönelme zorunluluğu getirdi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2017 yılında yağmur suyu toplama, depolama ve deşarj sistemleri hakkında yönetmeliği ile yağmur suyunun değerlendirilmesine yönelik bir farkındalık yaratmaya başlamıştı. Bakanlık, son olarak Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile susuzluk sorununu gidermek için harekete geçti. ZORUNLU HALE GETİRİLDİ Yönetmelik, 2 bin metrekareden büyük parsellerde inşa edilecek tüm binalar için geçerli. Bu binaların çatılarında toplanan yağmur suları, bahçe sulamada veya arıtılarak bina ihtiyacında kullanılmak üzere bahçe zemini altında bir depoda toplanacak. Böylece ‘yağmur suyu toplama sistemi’ olarak bilinen uygulama artık zorunlu hale geldi. Yönetmelikle ayrıca belediyeler ve ruhsat vermeye yetkili diğer kurumlara, daha küçük parseller için de bu konuda zorunluluk getirebilmeleri yetkisi verildi. ROMA’DAN BUGÜNE Roma İmparatorluğu’ndan bu yana çatılardan su hasadı yapılıyordu. Yerebatan Sarnıcı, bunun en görkemli örneklerinden biri. Son yıllarda yaşanan ikilim değişiklikleri ile birlikte yağmur suyu depolamak tekrar bir çözüm olmaya başladı. Şehirlerde su hasadı çatıdan, yüzey akışlarda ve atık sulardan yani gri su ile yeniden kullanılabilir hale geliyor. NASIL TOPLARIZ? Peki, yağmur suyu hasadı nedir ve nasıl toplanır? İlk yapılması gereken yağmurun toplanıp kolaylıkla bir yerde birikmesini sağlayan yapının oluşturulması. Bunun için genellikle binaların çatıları kullanılıyor. Burada biriken suyun bir depolama sistemi ile çatılarda dış kaynaklı oluşabilecek yaprak gibi maddelerin su deposuna ulaşmaması için bir ön filtreleme de gerekiyor. İkinci olarak zemin katlara su deposu veya bahçelere sarnıç yapılabilir. YÜZDE 90’I KARŞILIYOR Evlerde suyun yüzde 35’i banyo, yüzde 30’u tuvalet, yüzde 25’i çamaşır-bulaşık ve temizlik, yüzde 10’u yemek pişirme ve içme suyu olarak tüketiliyor. Dolayısıyla şebeke suyunun yüzde 90’ı içme suyu harici kullanım suyu olarak tüketiliyor. Bu yüzden yağmur suyu hasadıyla elde edilen su, içme suyu haricindeki evsel tüketimin yüzde 90’ını karşılıyor. HER BÖLGE İÇİN KULLANIM PLANI İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, İstanbul Ticaret’e yaptığı açıklamada, Türkiye’nin bulunduğu farklı topografik özellikleri sebebiyle yağış rejiminin çok farklılıklar gösterdiğini söyledi. İklim senaryolarına göre Türkiye’nin büyük bir bölümünde yağışların azalacağını belirten Toros, şöyle konuştu: “Geçmiş iklim verileri ve gelecek projeksiyonları çerçevesinde bir planlama yapılır ise herhangi bir risk oluşmaz. Bunun için farklı senaryoları bulundurmak gerekebilir. Örneğin, her bölgede su miktarına bağlı olarak kullanım planlanabilir. Yani yapacağımız faaliyetler tarım, sanayi vs. yıllık su bütçeleri ile uyumlu hale getirilebilir.” ÇİFTÇİYE EĞİTİM Prof. Dr. Hüseyin Toros, su kıtlığına karşı alınacak önlemleri de şöyle anlattı: “Her bölge için o bölgedeki su bütçesine ve iklim şartlarına uygun bitkiler seçilebilir. Bitkilerin ne zaman, ne kadar, nasıl sulanması gerektiği konusunda çiftçiler eğitilebilir. Su bütçesi çerçevesine bağlı olarak yetiştirilen bitkilerin yıllık su ihtiyaçları belirlenebilir. Çiftçiler bunun üzerinde su verdikleri takdirde ücretler katlanarak artar ise kişiler doğal olarak suyu daha verimli nasıl kullanabilecekleri konusunda araştırma yaparlar ve o konuda yatırım yaparlar.” 74 LT FAZLA TÜKETİYORUZ Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK) verilerine göre, 2018yılında kişi başına düşen günlüksu tüketimi 224 litre. Bu miktar 2014 yılında 203 litreydi. Her geçen gün su tüketimi arıtıyor. Peki, harcadığımız bu kadar su çok mu? Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, bir insan temel ihtiyaçları için günde en az 20 litre su harcamalı. Avrupa ortalaması ise kişi başına 150 litre civarında. Bu verilere göre Türkiye’de su tüketimi 74 litre fazla gözüküyor. BİR İŞYERİ YILDA 338 TON SU ELDE EDEBİLİR Prof. Dr. Hüseyin Toros, İstanbul için Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, uzun yıllar ortalamasına bakıldığında­­­, güncel su kullanım ücretlerinin işyerleri için 12.93 TL/m3 olduğunu belirtti. Toros, şu bilgiyi verdi: ”Bir işyeri bin m2’lik bir alanda kurulu ise bu işyerinin yıllık ortalama yağış su bütçesi 677 tondur. Bu yağış suyunun yüzde 50’si kayıp kaçak olsun, geriye yaklaşık 338 ton kalır. Bu kullanım suyunun bedeli 338 x 12.93 = 4 bin 377 TL/yıldır. Sadece bir işyeri, yıllık 338 ton kullanım suyunu kendi imkanları ile elde edebilir.” UYGULAMAYA TEŞVİK VEREN ÜLKELERDEN ÖRNEKLER * Giderek yaygınlaşan yağmur hasadı yöntemi Meksika, Tayland, Çin, Arjantin gibi ülkelerin yanı sıra ABD’nin bazı eyaletlerinde devlet teşvikiyle gerçekleştiriliyor. * New York Dünya Ticaret Merkezi: Bu gökdelende yağmur suları çatıda toplanarak, etraftaki parkın sulanması ve bu binanın soğutulması için saklanıyor. Bu işlem bina soğutmasında kullanılan enerjide yüzde 25 oranında tasarruf sağlıyor. * Frankfurt Havaalanı B Terminali’nde yağmur suyu, sulama ve tuvalet yıkama amaçlı kullanılıyor. * Almanya Marburg Tenis Kortu ise dışarıdan temin edilen yağmur suyu ile sulanıyor. * Überlingen Bommer Otomobil Yıkama Tesisi, yağmur suyunu araç yıkamada kullanıyor. * Berlin Sony-Center’da 25 katın 14’ünde tuvalet rezervuarlarında yağmur suyu kullanılıyor. * ABD’de yüz binlerce evde yağmur suyu depolama sisteminin olduğu biliniyor. Bunların çoğunun bahçe sulama ve bitki yetiştirme, yüzde 20’lik bir kesiminin ise içme suyu amaçlı olduğu biliniyor. * Teksas eyaletinin merkezinde tüm ihtiyacını yağmur suyundan karşılayan 400’den fazla sistem var. Sadece Austin şehrinde 6 bin depolama varili yerleştirildi.

01 Şubat 2021 Pazartesi

Yapay zeka ile meslekler ve iş modelleri değişiyor

HABER: BARIŞ CABACI Rekabet ortamına ayak uydurmak için veri odaklı çalışmak bir zorunluluk haline gelmiş durumda. Bu sürecin imarında etkili olacak faktörlerin başında güçlü veri analitiği ve yapay zeka geliyor. Gelişen teknoloji, birçok mesleği dönüştürürken birçok yeni meslek de ortaya çıkarıyor. İstanbul Ticaret Odası, bu değişimi üyelerine anlatmak, yapay zeka ve yenilenen iş modellerini tanıtmak için bir webinar düzenledi. ‘Geleceğin Yükselen İş Modelleri ve Yapay Zekâ’ adlı webinarda, yapay zeka alanındaki gelişmeler, siber güvenlik, gelişen iş modelleri, otonom robotlar ve veri analizleri konuları ele alındı. VERİ İÇERİKLERİ ARTTI Dünyada yaşanan Covid-19 salgınıyla birlikte dijital platformların kullanım oranlarının arttığını vurgulayan İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Münir Üstün, açılış konuşmasında, “İTO olarak üyelerimizin dijital olarak tüm imkanlardan yararlanmasını istiyoruz. Bu yüzden üyelerimiz için birçok webinar düzenliyoruz” dedi. Yapay zeka alanındaki gelişmelere değinen Üstün, konuşmasına şöyle devam etti: “Yapay zeka terimi ilk olarak 1956’da kullanıldı. Teknoloji dünyasında firmaların gelişimi doğrudan yapay zekaya bağlı. Yapay zeka denilince karşımıza sinir ağları, derin öğrenme, yüz ve konuşma tanıma sistemleri, sürücüsüz araçlar ve otonom robotlar çıkıyor.” 21 YENİ MESLEK Yapay zekanın birçok sektörde fayda sağlamayı ve verimi artırmayı amaçladığını söyleyen Üstün, “Sağlık, finans, mühendislik, perakende dahil birçok sektörde artık yapay zeka kullanım oranları arttı. Oxford Üniversitesi’nin yaptığı araştırmaya göre, önümüzdeki 25 yıl içerisinde var olan mesleklerin neredeyse yarısı robotlar tarafından yapılacak. Elbette robotlar mevcut mesleklerin birkaçını elimizden alacak. Fakat yeni meslekler de ortaya çıkacak. İş modelleriyle ile ilgili yayınlanan raporlarda, önümüzdeki 10 yıl içinde 21 yeni meslek ortaya çıkacağı belirtiliyor.” 15 YILDA KULLANIM ORANI ARTTI Yapay zeka teknolojisinin tüm sektörlerde uygulanması gerektiğini söyleyen Sabancıdx İleri Veri Analitiği Genel Müdür Yardımcısı Atilla Bayrak, şöyle konuştu: “Yapay zeka, firmalar için yeni bir yapılanma. Son 15 yıl içerisinde firmalar yapay zeka sayesinde iş modellerini ve dijital servislerini güçlendirdi. Firmaların daha güçlü rekabet için ileri veri analitiği, yapay zeka ve siber güvenlik konularına önem vermesi gerekiyor.” Bayrak, firmaların üniversitelerle bu alanda işbirliği yapması gerektiğini belirterek, “Yapay zeka teknolojileri konusunda firmalarımızın akademiyle birlikte süreci yürütmesi gerekiyor. Verilerin belirlenmesi, veri analiz sürecinden sonra bu verilerden katma değer oluşması gerekiyor. Yeni oluşan iş modellerinde iş güvenliğini tamamen siber güvenlik oluşturacak.” HEDEF BELİRLEYİN Toplantının moderatörlüğünü yapan İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zehra Çataltepe, şunları dedi: “Firmaların yaptığı en büyük hataların başında, üretim dahil her alanda yapay zeka kullanmak istemesi geliyor. Firmalar önce hangi alanda kâr etmeyi hedefliyorum ya da hangi alanda en çok zarar ediyorum’ onu tespit etmeli. KOBİ’ler ve startup’lar kâr etmek için değil, süreci denemek için yola çıkmalılar.” KOBİ’LERE YAPAY ZEKA ŞART KOBİ’lerin üretimde hızlı olmanın yanı sıra verimliliğin önemini de göz önünde bulundurması gerektiğini söyleyen Doruk Otomasyon Teknoloji Üst Yöneticisi Cengiz Özden, “Üretimde rekabet gücünü artırmak için ürün tasarımı ve pazarlama konusuna önem verilmesi gerekiyor. Firmaların değişik ihtiyaçlarına ve müşterilerine göre tasarım uygulaması ve pazarlaması gerekiyor” dedi. YÜZDE 85 VERİM Firmaların artık mesai saatinde üretimde tam verime ulaşmak için yapay zekaya yönelmesi gerektiğini vurgulayan Özden, şöyle devam etti: “Üreticiler makinalarla yapılan üretimde çoğu zaman pek çok yan sorun ve kalite problemleriyle karşılaşıyor. Bunun yanında iş gücü ve mal girdisini de hesaba katarsak üretim bandında birçok adım çoğu zaman eksik ve yavaş kalabiliyor. Dünya ortalamasında verimli üretim yaptığını düşünen bir işletme, ancak mesai saati içinde yüzde 40’lık oranda satılabilecek ürün üretebiliyor. Dünyada bu oranın yüzde 100 olması şu anda imkansız. Fakat yapay zeka ile çalışan KOBİ’lerde bu oranın yüzde 85 olduğunu görebiliyoruz. KOBİ’ler yapay zeka ile birlikte üretim sürelerini kısaltacak ve daha verimli ürünlerle müşteri memnuniyetini artırabilecekler. Yapay zeka, bu yüzden KOBİ’ler için zaruri.” PERAKENDE SEKTÖRÜNDE REKABET FORMÜLÜ * Firma olarak akıllı kampanyalarla müşterinizi tanıyın. * Rekabet için yapay zeka ile dinamik fiyat politikası oluşturun. * Firmanızı fiziki ve çevreye uygun şekilde yapılandırın. * Stok ve çeşitlilikte yapay zekadan yararlanın. GELECEĞİN POPÜLER MESLEKLERİ * Endüstriyel veri bilimci * Veri dedektifleri * Robot ve yapay zeka koordinasyon uzmanı * Veri analizi uzmanı * Veri güvenliği uzman * Yapay zeka uzmanı * Robot mühendisi ve 3D yazıcı mühendisi

01 Şubat 2021 Pazartesi