Doğu ve Güneydoğu Anadolu başta olmak üzere Türkiye, ‘Terörsüz Türkiye’ vizyonuyla ekonomik bir dönüşümün eşiğinde yer alıyor. uzmanlar, bölgedeki risk algısının azalmasının yatırım ortamını iyileştireceğini, altyapı ve yaşam alanlarını geliştireceğini ifade etti. Aynı zamanda, iç ve dış ortak projelerin artacağını, Güneydoğu Anadolu Projesi’nin (GAP) yeniden canlanacağını ve sosyo-kültürel ortamın iyileşeceğini öngörüyor. Bugüne kadar Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne gerek özel sektör gerekse kamunun yatırımları, hem çevre ülkelerde hem bu bölgede belirsizlikler nedeniyle beklenen katma değeri yaratamadı. Kimi yatırımların tamamlanması zaman alırken, kurulan oSB veya sanayi bölgelerine de yeterli talep olmadı. Bu da yatırım, üretim ve ihracat açısından bölgenin milli gelire katkısının düşük kalmasına neden oldu.
SEKTÖREL KALKINMA
İstanbul’a ve Türkiye’nin Batı bölgesine yapılan yatırımların yarattığı katma değer ise sürekli arttı. Suriye’deki rejim değişikliği ve ‘Terörsüz Türkiye’ süreciyle birlikte hem Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun katkısının artması hem de yeni iş alanlarının genişlemesi bekleniyor. Gelişecek sektörler arasında madencilik, altyapı, turizm ve inşaatın öne çıkması beklenirken; bölgeye doğrudan yabancı yatırımların da artacağına işaret ediliyor. Belirsizliğin azalmasıyla sınır ticaretinin ve çevre ülkelerle ilişkilerin daha da artması bir diğer itici güç olarak görülüyor.
GAP’IN YENİDEN İHYASI
Risk algısının düşmesiyle beraber yatırım ortamının daha çok iyileşeceğini belirten iktisatçılar ve bölgedeki iş insanları, altyapı ve yaşam alanlarının iyileşeceğini söylüyor. uzmanlar, “Aynı zamanda hem dışardan hem de içerden ortak projeler artacak. GAP’ın yeniden ihyası gündeme gelecek. Sosyo-kültürel ortam düzelecek” dedi.
BÖLGE CAZİP HALE GELECEK
Hakkari Ticaret ve Sanayi odası Başkanı Servet Taş, 41 yıl süren terör ve şiddet ortamında çok kayıpları olduğunu belirterek, şimdi geleceğe umutla baktıklarını dile getirdi. “Köylerimizi, meralarımızı, bahçelerimizi ve ovalarımızı kaybettik” diyen Taş, bu nedenle şehrin gelişemediğini söyledi. İş insanlarının zaman zaman Hakkari’de kendilerini ziyarete geldiklerini aktaran Taş, terörsüz Türkiye’ye ilişkin beklentilerini şöyle anlattı: “En büyük değerimiz de gençlik. Türkiye’nin en genç nüfusuna sahibiz. 15-24 yaş arasında ciddi bir gençliğimiz var. TÜİK verilerine göre şehrimizde işsizlik yüzde 24.3 oldu. Bu sürecin bize çok güzellikler getireceğine inanıyoruz. Bölge cazip hale gelecek. Ekonomide, ulaşımda, sağlıkta, eğitimde, yatırımda ve sosyal ilişkilerde gelişme bekliyoruz.”
TURİZM POTANSİYELİ
Taş, Hakkari’nin çok ciddi turizm potansiyeli olduğunu ve ziyaretçilerin gelmeye başladığını ifade ederek, “Dağlar, yaylalar, buzullar, göller ve Zap Vadimiz meşhur. Yamaç paraşütünden raftinge ve kayağa kadar birçok aktivite yapılabiliyor. Ziyaretçilerin daha çok artacağını düşünüyoruz. Hep beraber Hakkari’yi tanıtmayı istiyoruz” diye konuştu.
DÜNYANIN ÜÇÜNCÜ BÜYÜK REZERVİ
Servet Taş, madencilikte 15 yıldır İran’a ihracat yaptıklarını vurgulayarak, şöyle konuştu: “Bölge, bakir bir bölge. Madencilikte çok kıymetli rezervlere sahip. Dünyanın üçüncü büyük çinko ve kurşun rezervine sahibiz. Yeni sahaların açılmasıyla madencilik daha çok gelişecek. Rezerv, sondaj çalışmaları, analizler daha çok yoğunlaşacak. Huzurun ve barışın olduğu her yerde güzel gelişmeler olur. oSB’mizle ilgili altyapı çalışması henüz bitmedi. Altyapı bittikten sonra iş insanlarımızı yatırım yapmaları için teşvik edeceğiz. Hakkari teşvik kapsamında 6. bölgede yer aldığı için çok avantajlı bir bölge.”
YENİ ÜRETİM ÜSSÜ OLABİLİR
Diyarbakır OSB Başkanı Mustafa Fidan ise 40 yılı aşkın çatışmalı süreç boyunca bölgenin büyük bir ekonomik kayba uğradığını söyledi. Fidan, “Silahların susmasıyla birlikte Diyarbakır ve tüm bölge, sahip olduğu genç nüfus, geniş tarım arazileri, lojistik konumu ve girişimcilik ruhuyla Türkiye’nin üretim üssüne dönüşebilir. Şu an Diyarbakır organize Sanayi Bölgesi’nde de bunun sinyallerini alıyoruz” dedi.
BEŞİNCİ ETABA YOĞUN TALEP
Fidan, OSB’de mevcut dört etapta doluluk oranının yüzde 95’in üzerinde olduğunu belirterek, şu bilgiyi verdi: “Beşinci etap için şimdiden çok yoğun bir talep söz konusu. Yatırımcıların büyük bölümü Diyarbakırlı ya da bölgeye yakın girişimciler olmakla birlikte, batı illerinden ve yurt dışından da süreci takip eden ve temas kuran yatırımcılar mevcut. Bölgedeki ekonomik canlanmanın sürdürülebilir olabilmesi için istikrar kadar teşvik sistemlerinin de bu sürece eşlik etmesi gerekiyor. Biz oSB yönetimi olarak hem yeni yatırımcıları yönlendirmek hem de mevcut sanayicimizin üretim kapasitesini artırmasına destek olmak için elimizden geleni yapıyoruz.”
ENERJİ YATIRIMLARI ARTACAK
İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Ekmekçi, Türkiye’nin ‘terörsüzleştirme politikası’ kapsamında Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde sağlanan güvenlik ortamının, enerji kaynaklarının değerlendirilmesi açısından önemli kazanımlar sunduğunu söyledi. Terör tehdidinin azalmasıyla birlikte bölgeye yönelik enerji yatırımları için güvenli bir ortam oluştuğunu belirten Ekmekçi, gelişmeleri şöyle sıraladı:
- Bölgede kamu ve özel sektör yatırımları artacak.
- Enerji altyapısı yatırımları (boru hatları, elektrik üretim tesisleri, yenilenebilir enerji santralleri) artık daha düşük riskle planlanabilecek.
- Güneydoğu Anadolu, özellikle güneş ve rüzgar enerjisi açısından Türkiye’nin en yüksek potansiyele sahip bölgelerinden. Bu kaynaklara yönelik lisanslı ve lisanssız enerji projeleri hız kazanacak.
- Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamında Atatürk, Ilısu, Keban barajlarındaki hidroelektrik üretim kapasitesi artacak.
- Türkiye’nin Irak ve Suriye sınırlarında güvenliği artırmasıyla enerji koridorlarının (petrol ve doğalgaz boru hatları gibi) güvenliği de artıracak.
- Bölgede Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) tarafından yürütülen arama ve üretim faaliyetleri, güvenliğin artmasıyla birlikte hız kazanacak. Sınır ötesi enerji kaynaklarına erişim de (örneğin Kuzey Irak petrolü) güvenlik politikalarıyla doğrudan ilişkili. Kerkük–Yumurtalık Petrol Boru Hattı gibi stratejik hatların güvenliğinin artmasıyla Türkiye enerji transit ülkesi rolünü güçlendirecek ve bölgesel enerji diplomasisinde elini kuvvetlendirecek.
- Bölge, Ortadoğu enerji politikalarında daha etkin bir aktör haline gelecek.
- Terör tehdidinin ortadan kaldırılması enerji arama ve üretim faaliyetlerinin güvenliğini artıracak.
- Daha önce erişilemeyen veya riskli kabul edilen sahalarda artık jeolojik araştırmalar ve sondaj faaliyetleri yapılabilecek.
- Yeni rafineri, depolama ve dağıtım altyapıları için uygun zemin oluşmaya başlayacak.
- Enerji yatırımları sayesinde yerel istihdam artışı, altyapı gelişimi ve göçün tersine dönmesi gibi sosyoekonomik fayda sağlanacak.
- Bölgenin tarım ve sanayi potansiyeli, enerji arz güvenliğiyle birlikte daha etkin kullanılabilir hale gelecek.
- Yerli ve yabancı turistlerin bölgeye ilgisi yeniden canlanacak. Güvenliğin sağlanmasıyla kültürel miras alanlarının restorasyonu ve tanıtımı için de fırsat olacak.
- Kadın ve gençlerin turizm sektörüne katılımı artacak, bu da sosyal kalkınmayı destekleyecek.
TERÖRÜN MALİYETİ 2 TRİLYON DOLAR
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bölücü terörün ülkeye maliyetinin 2 trilyon dolar civarında olduğunu belirterek, şöyle konuştu: “Yıllarca okul, hastane, yol, fabrika inşa etmeye, çiftçiye, öğrenciye, tüccara destek için harcanması gereken kaynakları biz terörle mücadeleye ayırdık. Terörsüz Türkiye ile birlikte inşallah artık bu kaynakları emekliye, çiftçiye, esnafa, memura, sanayiciye, ev hanımlarına, velhasıl tüm kesimleriyle 86 milyona harcayacağız. Peki bu ne demek? Bu, emekli daha fazla aylık alacak demek. Bu, tüccar daha fazla kazanacak; bu, öğrenci daha fazla burs alacak; bu, sanayici daha fazla teşvik alacak demek. Bu, daha fazla okul, daha fazla hastane, daha fazla fabrika demek. Terörsüz Türkiye, kalkınmış, güçlenmiş, refahını artırmış, vatandaşlarının hayat standardını daha da yükseltmiş bir Türkiye demek.”