tatil-sepeti

HABER: FAHRİ SARRAFOĞLU

Devletine bağlı, vatanını seven 7-8 Hasan Paşa, Osmanlı ordusunda erlikten mareşalliğe yükselen ender askerlerden biridir. Hasan Paşa’nın en bilinen özelliği ise 20 Mayıs 1878’de Çırağan Baskını olarak bilinen darbeyi bir sopa ile önlemesidir.

Okuma-yazması zayıf olduğu ve imzası Arapça yedi ve sekiz rakamlarından oluştuğu için kendisine bu lakap verilir. Beşiktaş Karakol komutanı iken bir sopayla darbe girişimini önlediği için paşalık rütbesine kadar yükselir.

DIŞ DESTEKLİ DARBE

Ali Suavi, İngilizler’den aldığı destekle Rumeli muhacirlerini etrafında toplar. Bunlar, 93 Harbi’nde yurtlarından olmuş, zor günler geçirmiş cahil insanlardır. Bu grup Çırağan Sarayı’nı basıp II. Abdülhamid Han’ı tahttan indirmek ister. Yerine geçirecekleri ise V. Murad Han’dır.

Darbeciler Ali Suavi tarafından bir oldu bittiye getirilerek Çırağan’a denizden çıkarlar. Hasan Paşa o sıralarda henüz Beşiktaş Muhafızı değildir. Olay anında Beşiktaş muvakkithanesinin (namaz vakitlerinin ayarlandığı yer) karşısındaki berberde tıraş olur. Çırağan’dan gelen silah seslerini duyunca tıraşını yarıda bırakıp, saray girişine koşar. Ne yapacağını şaşırmış halde kapıyı tutan görevli Zeybek Mehmed’e, “Neler oluyor” diye sorduğunda şu cevabı alır: “İçeri gir de neler olduğunu görürsün.”

KAPICININ ELİNDEKİ SOPA

Üzerinde silahı olmadığından, az ilerde gözüne ilişen zaptiye erine peşinden gelmesini söyleyerek, ani bir kararla kapıcının elindeki sopayı kapmasıyla içeri dalması bir olur. Bu arada karakola haber verilmesini tembihler.

İçeri girdiğinde Çırağan Sarayı’nın harem kısmından gelen “Sultan Murad çok yaşa” naralarını duyar. Darbeci grup ise Murad Han’ı ortalarına almış bağrışır durumdadır. Hasan Paşa, grup tam önlerinden geçerken birdenbire doğrulur ve elindeki sopayı kaldırarak Murad Han’ı kolundan çekiştiren ve en çok bağıran seyrek sakallı adamın kafasına indirir. Bu şahıs baskın işini tertipleyen meşhur Ali Suavi’dir.

ZEHİRLENEREK Mİ ÖLDÜRÜLDÜ?

Olay hakkında Hasan Paşa’dan bilgi alan Sultan Abdülhamid Han, bu önemli hizmetini gayet basit bir işmiş gibi anlatmasından çok hoşlanır. Paşa, daha sonra da müşir rütbesi ile Beşiktaş Karakol komutanı olur.

Hasan Paşa bir gün görev başındayken hastalanır. Başucunda bekleyen eşine, “Gülnaz, beni zehirlediler. Hasan’ın gidiyor artık” dedikten 15 dakika sonra hayata gözlerini yumduğunda 80 yaşındadır. (1905)

TÜRBESİ YIKTIRILIYOR

Muhafızlık yaptığı Beşiktaş’ta, Barbaros Hayreddin Paşa türbesi sahasında defnedilen Hasan Paşa’nın mezarının üzerine Mimar Kemaleddin tarafından büyük bir türbe inşa edilir. Türbe, yine Mimar Kemaleddin yapısı olan Fatih Camii haziresindeki Gazi Osman Paşa türbesi ile aynı tarzdadır. Ancak türbe, 1937 yılında bir kararname ile istimlak edilip yıkılır. Paşa’nın cenazesi buradan Yahya Efendi Dergahı mezarlığına nakledilir. Peki, türbe niye yıkıldı derseniz… Hikayesi ilginçtir. Ülkemizi ziyaret eden İngiltere Kralı Edward, Beşiktaş’taki Barbaros Hayrettin Paşa türbesini görmek ister. Hasan Paşa’nın türbesi Barbaros Hayrettin Paşa’nın türbesinden daha ihtişamlı görüldüğü için yıkılır. Yerine de bugünkü Barbaros Hayrettin Paşa anıtı yapılır.

VELİAHT MELİAHT TANIMAM

Hasan Paşa ile II. Abdülhamid Han arasında arasında hoş bir olay yaşanır. Geleceğin padişahı Şehzade Abdülhamid ki, kimse o günlerde onun padişah olacağını aklına bile getirmez; zira ikinci veliahttır, genellikle Hacı Osman Bayırı’ndaki Kudrettepe Köşkü’nde oturur. Bir gün Balmumcu Çiftliği’ne at üzerinde giderken yolunun üzerine muhafız neferlerden biri çıkar:

– Yassah hemşerim!..
Veliaht Abdülhamid sert bir tavırla, “Tanımadın mı beni? Ben, ikinci veliahtım” diye çıkışınca, aldığı cevap ilginçtir:
– Veliaht, meliaht dinlemem. Ben padişahın adamıyım, bir tek onu tanırım!..

15 Ağustos 2016 Pazartesi

Etiketler : Gündem