Küreselleşen piyasaların ve artan ticari dinamiklerin etkisiyle iş dünyasında adil rekabet ortamının korunması, şirketler için her zamankinden daha kritik bir hale geliyor. Artık sadece pazar payını büyütmek ya da kârlılığı artırmak yeterli değil; değişen yasal düzenlemelere tam uyum sağlamak, ağır idari para cezalarından kaçınmak ve kurumsal itibarı korumak, işletmelerin stratejik öncelikleri arasında. Rekabet hukukunun karmaşık yapısında doğru adımlar atmak, markalar için sürdürülebilir büyümenin ve güvenli ticaretin anahtarı haline geliyor. İstanbul Ticaret Odası da üyelerinin bu hukuki süreçlere hakim olması ve olası riskleri minimize etmesi amacıyla faaliyetlerini sürdürüyor. Bu kapsamda GLED Partners işbirliğiyle ‘Rekabet Hukukunda Güncel Gelişmeler, Yaptırımlar, İdari Para Cezaları ve Uyum Programları’ semineri düzenlendi.
Toplantının açılışında konuşan İTO Yönetim Kurulu Üyesi Münir Üstün, rekabet hukukunun artık sadece hukuki bir risk alanı değil, aynı zamanda stratejik bir yönetim konusu haline geldiğine dikkat çekti. Serbest rekabeti korumanın, teşebbüsler arası haksız uygulamaları önlemenin önemini vurgulayan Üstün, sözlerine şöyle devam etti: “Adil, şeffaf ve sürdürülebilir bir ticaret ortamının temeli olan rekabet hukuku, şirketler için kritik bir öneme sahip. Artan denetimler ve yüksek cezalar göz önüne alındığında, şirketlerimizin bu alanda bilinçli hareket etmesi ve rekabeti ihlal edebilecek uygulamalardan kaçınması, iş dünyamızın güçlü yapısının korunması adına önemli.”

İTİBAR YÖNETİMİ
Yatay anlaşmalar, güncel idari para cezaları ve uyum programlarının öneminin ele alındığı seminerde sunum yapan GLED Partners Hukuk Ofisi Avukatı Mert Karamustafaoğlu, “Rekabet hukuku ihlalleri, işletmeler için sadece mali bir yük değil, aynı zamanda ciddi bir itibar riskidir. Bu riskleri yönetmenin yolu, kurallara tam uyumdan ve bilinçli hareket etmekten geçiyor” şeklinde konuştu.
Karamustafaoğlu, rekabet hukukunun kırmızı çizgisi olan ‘yatay anlaşmalar’ ve ‘karteller’ konusunda uyarılarda bulunarak, şunları söyledi: “Rakipler arasında fiyat tespiti, pazar paylaşımı veya arz miktarının kısıtlanması en ciddi ihlaller arasında yer alıyor. Özellikle rakiplerle yapılan doğrudan iletişimlerde e-posta ve toplantıların yanı sıra WhatsApp yazışmaları büyük risk taşıyor. Geleceğe yönelik fiyat, stok veya maliyet unsurları gibi rekabete duyarlı bilgilerin paylaşımı, herhangi bir anlaşma olmasa dahi ihlal sayılıyor.”