tatil-sepeti

Burası 67 yıldır zamana hizmet ederek, zamanı durduran Yüksel Özcan’ın saate dair her şeyin bulunabildiği küçük dükkânı. “Yaptığım iş sabır öğreticisi” diyen Özcan, İstanbul saat kültürünün de yaşayan temsilcisi niteliğinde.



 

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL

 

Saat altıda kalkıyor, Bayrampaşa’daki evinden Sirkeci’deki işyerine gelmek için toplu taşımayı kullanıyor ve saat 9 olmadan baba yadigârı dükkânının kapısını açıyor. “Dükkânın kapısının açık olması berekettir” diyen Yüksel Özcan, Sirkeci’de 67 yıllık dükkânında dekor dahi değiştirmeden müşterilerle buluşuyor. Burası, İstanbul saat kültürünün yaşayan temsilcisi konumunda olan Yüksel Özcan’ın babasından el alarak mesleğini icra ettiği Saatçiler Yuvası. Özcan; saate dair her bir parçayı, hızlanan zamana meydan okurcasına tik tak sesine meftun olan saatçilerle buluşturuyor. 

 

16. ASRA UZANAN GELENEK 

 

İstanbul’un saatle teşrik-i mesaisi 16. yüzyıla kadar dayanıyor. Cenevreli saat ustalarının Galata’da kurduğu saat kolonisi ve duvar saatleri ile buluşan İstanbul halkı için özellikle namaz vakitlerini takip etmede duvar saati önemli bir rol üstlenmiş. Saat kültürü, 20. yüzyıla kadar duvar saatine dayanan İstanbul’da bu kültürün yaşayan temsilcilerinden biri Yüksel Özcan. Kayışından merceğine, kadranından ibrelerine kadar saatle ilgili her türlü malzemenin temin edilebildiği dükkân, Özcan’ın babası Kemal Özcan tarafından 1956 yılında kurulmuş.

 

KÜÇÜK BİR FABRİKA GİBİ 

 

“Anadolu’dan esnaf gelir, kasalarla ürün alıp giderdi” diye anlatıyor o günlerin şatafatını Yüksel Özcan. Babasının bir ortakla açtığı Saatçiler Yuvası, İstanbul’la birlikte Anadolu’da bulunan yüzlerce saatçinin dermanı olmuş. Küçük küçük binlerce parçanın satıldığı dükkân, butik saat imalatçılarının da uğrak adreslerinden biri. Babasıyla birlikte küçük yaşlarda dükkânda çalışmaya başlayan Özcan, “Biz saatlerin kadranını, zembereğini, cep saati kulpunu, saat muhafazaları gibi parçaları üst katta bulunan atölyemizde üretiyorduk. Dükkânımızda ustalar çalışıyordu ve küçük bir fabrika gibiydik aslında” diye anlatıyor o güne dair anılarını. 

 

KRAVATLI KARŞILAMA

 

Yüksel Özcan’ın dükkânı, babası Kemal Özcan’ın önderliğinde yıllarca İstanbul’la birlikte Anadolu’ya saat parçaları göndermiş. “Babam Anadolu’daki bütün saatçileri tanırdı. O yıllarda bizden ürün gitmeyen dükkân yok gibiydi” diyen Özcan, babasının zamanından kalma saatçi adreslerinin bulunduğu defterleri hâlâ saklıyor. “Babam bayramlarda, yılbaşı gibi özel zamanlarda tüm tedarikçilerine tek tek tebrik kartı yollardı” şeklinde konuşan Özcan, babasının asla takım elbisesiz ve kravatsız müşteri karşılamadığını da anlatıyor. 

 

ANILARI SAKLAYAN DÜKKÂN  

 

Babasının vefatının ardından dükkânda işleri tek başına devam ettiren Yüksel Özcan, işe erken gelme geleneğinden ise hiç vazgeçmemiş. Her gün aynı yollardan toplu taşıma ile işe gelip, dükkânını açtığını söyleyen Özcan, ekmek kapısının kapalı olmaması gerektiğini ifade ediyor. “Kar, yağmur, fırtına fark etmiyor. Cumartesi günleri de dükkânımı açıyorum” diyen Özcan, işinin başında huzur bulduğunu ifade ediyor. Hâlâ çok işlek olan Özcan’ın dükkânı, adeta küçük bir müze konumunda. Siyah beyaz fotoğraflar, gazete kupürleri, kurmalı saatler, cep saatleri, dükkân ziyaretçilerini zamanda yolculuğa çıkarıyor. 

 

HER PARÇA AKLINDA 

 

Yüksel Özcan’ın dükkânı, saatçiler ve saat meraklıları tarafından çok iyi biliniyor. “Varsa mutlaka Yüksel Hanım’da vardır” denecek kadar zengin çeşitte saat parçalarını barındıran dükkândaki her bir parça Özcan’ın zihninde. “Burada binlerce, belki milyonlarca mikro düzeyde parça var. Ancak her birinin nerede olduğunu hiç şaşırmadan bilirim” diyor Özcan. Eski saatlerin 50 ve üzeri parça ile imal edildiğini, bunun da o saatlerin daha sağlam olmasını sağladığını ifade eden Yüksel Özcan, dijital saatlerde parça sayısının da azaldığını söylüyor. 

 

RAMAZAN VE ARTAN BEREKET

 

“Evvelden kurmalı saatler çok revaçtaydı. Sağlamdı, sesi ayrı huzur verirdi. Ramazanlarda biz Anadolu’ya kasalarla zemberek gönderirdik. Çünkü insanlar sahurda uyanabilmek için saatlerini tamir ettirirdi.” 

 

BABAMIN KOLTUĞUNA OTURAMAM 

 

“Babam dükkanda koltuğuna oturur, güler yüzle müşterilerini karşılar, hal hatır sorardı. Ona dair çok şeyi saklıyorum. Dükkanda onun koltuğuna çok nadir oturuyorum.”

 

SANAT OKULU BİTİRMİŞ GİBİYİM 

 

“Bu konuda bir okul okumadım. Ancak sanat okulu bitirmiş gibiyim. Makinaların dilini anlıyorum. İşimden hiç şikayet etmedim. Her zaman bu işte olduğum için şükrettim.” 

 

SAAT SABIR İŞİ

 

“Saatçilik sabrın bir yansıması. Zamanı gösteren bir aletle hemhal oluyorsunuz. O tik taklar size aslında yavaşlamayı ve sabrı da öğretiyor. Bu dükkan benim için bir ruhsal şifa mekanı.”

04 Aralık 2023 Pazartesi