tatil-sepeti

İklim değişikliği ve yeşil dönüşümle ilgili hedeflere ulaşılmasında çoğu ülkenin en büyük problemi finansman. ABD’nin yeni dönemde bu sürece muhalif olmasıyla dönüşüm takvimi uzayacak. Ancak B planı devreye girerse, bu durum Türkiye’ye dönüşümü sağlaması ve sanayisini koruması için avantaj sunacak.


HABER: BARIŞ CABACI


Atmosferdeki sera gazı birikimini ve iklim üzerindeki insan kaynaklı tehlikeli etkiyi durdurmak amacıyla yeni adımlar atılıyor. Bu kapsamda Paris İklim Anlaşması ve Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (COP) gibi uluslararası girişimlerle küresel seferberlik başlatıldı. Geçen yıl Birleşik Arap Emirlikleri’nde yapılan COP28’in ardından bu yıl Azerbaycan, COP29’a ev sahipliği yaptı. Bakü’deki COP29’da iklim dönüşümünün maliyetleri, en önemli gündem maddelerinden biri oldu. Çünkü ABD’de başkanlık yarışını yeniden kazanan Donald Trump ve Avrupa’daki bazı liderler, yeşil dönüşüme mesafeli duruyor.


MALİYET VE ENDİŞELER

Dönüşümde en büyük zorluklardan biri finansman. Çünkü ülkelerin üretim süreçlerinde yüksek maliyetli dönüşümler yapması gerekiyor. Birçok ekonominin maliyet ve pazar hakimiyetini koruma endişesi, karbon emisyonunu azaltmaya yönelik adımları akamete uğratıyor. Bu da emisyon hedefleri için belirlenen takvimin sarkması ihtimalini gündeme getiriyor. Türkiye ise bir yandan yeşil dönüşüm için hazırlıklarını sürdürürken, diğer yandan enerji kaynaklarını çeşitlendiriyor. Yeşil dönüşümde olası bir gecikmenin, Türkiye’ye vakit kazandıracağı gibi dönüşüm maliyetini daha katlanabilir hale getirebileceği belirtiliyor.


COP29’DA TEMKİNLİ BEKLEYİŞ

Bu arada COP29’a katılımdaki dikkat çeken ayrıntılar, yeşil dönüşümün beklendiği kadar hızlı ilerlemeyeceği yönündeki yorumları kuvvetlendirdi. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Kanada Başbakanı Justin Trudeau, Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva ve Kral Charles gibi liderler zirvede yer almadı. En büyük karbon salıcılarından olan Hindistan’ın Başbakanı Narendra Modi’nin katılmama kararı da iklim işbirliği konusundaki endişeleri artırdı. Bunların yanı sıra Donald Trump’ın küresel ısınmayı defalarca ‘aldatmaca’ olarak nitelendirmesi ve ABD’yi Paris Anlaşması’ndan yeniden çekeceği endişesi, iklim ve yeşil dönüşüm konusunda topyekûn işbirliği şansını zayıflattı.


DÖNÜŞÜM ‘KOZ’ OLABİLİR

Öte yandan, Biden hükümetinin iklim elçisi John Podesta, COP29’da yaptığı açıklamada, otomotiv ve tarım sektörlerinin karbon ayak izini azaltmaya yönelik yatırımlarını sürdürdüğünü ve dönüşüm sürecinin ABD için hâlâ stratejik bir ‘koz’ olduğunu vurguladı. Podesta, Trump’ın Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nden (UNFCCC) çıkma ihtimalinin uluslararası işbirliğine büyük bir darbe olabileceğine de dikkat çekti. Uzmanlar, Paris Anlaşması’ndan cayma ihtimalinin diğer ülkeleri de etkileyebileceği endişesini taşıdığını belirtti.


FİNANSMAN FIRSATLARI

Bu gelişmeler, Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. Türkiye, ihracatının önemli bir bölümünü yeşil dönüşümün hız kazandığı Avrupa Birliği ülkelerine yaparken, büyük ekonomilerin yeşil dönüşüme geçişte yavaş hareket etmesi Türkiye’ye süre kazandırıyor. Yani küresel çapta bir B planı devreye girerse Türkiye bundan da avantaj sağlayacak. Bu geçiş sürecini daha kontrollü ve zamana yayarak planlayan Türkiye, karbon ayak izini azaltmaya yönelik projeler için uluslararası fonlara erişim imkanını genişletmeyi hedefliyor. Avrupa Yatırım Bankası, Dünya Bankası ve çeşitli kalkınma bankalarıyla kurulacak işbirliklerinin Türkiye’nin iklim projelerine finansman sağlamasında kritik rol oynaması bekleniyor.

Yeşil finansman kaynaklarına erişimin kolaylaşmasıyla Türkiye; yenilenebilir enerji, verimlilik, sürdürülebilir altyapı ve atık yönetimi gibi alanlara yatırım yapmayı planlıyor. Bu yatırımlar, Türkiye’nin ihracatta rekabet gücünü artırırken, küresel tedarik zincirinde daha güçlü bir konuma ulaşmasına katkı sağlayacak.



TÜRKİYE, 2053 HEDEFİNE HAZIRLANIYOR

Türkiye, iklim hedeflerine uyum sağlama ve sürdürülebilir dönüşüm için yoğun çalışmalarını sürdürüyor. COP29’da açıklanan ‘Uzun Dönem İklim Stratejisi’ ile Türkiye, başta enerji olmak üzere sanayi, ulaşım, tarım ve ormancılık gibi 18 sektörde emisyon azaltma hedefleri ortaya koydu. Türkiye, yenilenebilir enerji yatırımlarıyla kurulu gücündeki yenilenebilir enerji payını 2053 yılına kadar yüzde 50’ye, nükleer enerjinin payını ise yüzde 30’a yükseltecek. Böylece toplam enerjinin yüzde 80’ini karbonsuz hale getirecek. Türkiye’nin bazı ana sektörlerdeki hedefleri de şöyle:

Sanayi: Çimento sektöründe yüzde 93, demir-çelikte yüzde 99, alüminyumda yüzde 75 oranında emisyon azaltılması hedefleniyor.

Ulaştırma: Temiz demiryolu taşımacılığının payının yüzde 5’ten yüzde 22’ye çıkarılması ve 2035 yılına kadar elektrikli araç sayısının 4.2 milyona ulaştırılması planlanıyor.

Tarım: Toprakların yüzde 10’unda organik tarım yapılması hedefleniyor.

Hayvancılık: Biyogaz tesisleriyle karbondioksit dışı emisyonun azaltılması amaçlanıyor.

Ormancılık: Ormanların korunması, yeşil alanların artırılması ve yutak alan kapasitesinin yükseltilmesi hedefleniyor.

Atık yönetimi: Sıfır atık prensibiyle geri dönüşüm oranının yüzde 70’e çıkarılması ve düzenli depolama sahalarına atık gönderilmesinin sonlandırılması planlanıyor.


TÜRKİYE ENERJİSİNİ ÇEŞİTLENDİRİYOR

Türkiye’nin enerji çeşitlendirmesi ve yeşil dönüşüm alanında attığı adımların oldukça başarılı olduğunu belirten Mimar ve Mühendisler Grubu Başkanı ve Enerji Uzmanı Bülent Şen, bu sürecin zamana yayılmasının Türkiye’ye önemli avantajlar sağlayacağını vurguladı. Şen, “Bunu daha uzun vadeye yaymak, Türkiye’nin mevcut altyapısını verimli bir şekilde dönüştürmesine imkan tanıyor. Bu sayede, hem kamu hem de özel sektör üzerindeki maliyet yükü zamana yayılabiliyor. Böylece finansman yönetiminde daha avantajlı bir konum elde ediliyor. Aynı zamanda, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji teknolojilerindeki hızlı gelişmelerden faydalanarak, en güncel ve uygun maliyetli teknolojilerle enerji altyapımızı güçlendirebiliriz” dedi.


İKLİM FİNANSMANINDA KRİTİK EŞİK

Oluklu Mukavva Sanayicileri Derneği (OMÜD) Genel Sekreteri ve Çevre-Enerji Uzmanı Umay Yılmaz, yeşil dönüşümün sağlanabilmesi için finansman kaynaklarının vazgeçilmez olduğunu belirterek, şunları söyledi: “COP29, iklim finansmanı açısından kritik bir zirve olma özelliğini taşıyor. Son dönemde yaşanan doğal afetler ve aşırı hava olayları, iklim eylemi konusunda acil harekete geçilmesi gerektiğine dair küresel bir farkındalık oluşturdu. Ancak bu eylemlerin gerçekleşmesi için finansman oldukça önemli. 2009’daki Kopenhag Zirvesi ile gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ülkeler için yıllık 100 milyar dolarlık bir fon sağlaması bekleniyordu; ancak bu hedef ne yazık ki tam anlamıyla hayata geçirilemedi. Şu anda bu eksikliği gidermek için Yeni Ortak Sayısal Hedef (New Collective Quantified Goal) olarak adlandırılan yeni bir mekanizma üzerinde çalışılıyor ve bu mekanizmanın 2025’te yürürlüğe girmesi planlanıyor. Türkiye olarak bize düşen, istikrarlı bir iklim politikası çerçevesinde ilerleyerek, uluslararası finansman fırsatlarını değerlendirmek ve elde edilen kaynakları acil iklim önceliklerine yönlendirmek.”


BANKALARDAN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK FİNANSMANI İÇİN KREDİ

Uluslararası kalkınma bankalarının desteği ve yerel özel bankaların kapasitesi yeşil dönüşümün süratini etkiliyor. Türkiye’deki bankalar bu kapsamda sürdürülebilirlik temalı projeler için art arda kredi temin ediyor. 2024 yılı içinde birçok banka sürdürülebilirlik temalı kaynak bularak, iş dünyasının kullanımına sundu. Türk Eximbank, geçtiğimiz aylarda, sürdürülebilirlik odaklı faaliyetler için 796 milyon dolar sendikasyon kredisi temin etti. Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) da 190 milyon dolar tutarında sendikasyon kredi anlaşmasına imza attı. Banka, Türkiye’nin yeşil dönüşüm hedeflerinin gerçekleşmesi yönünde destek olacak. Ayrıca, İş Bankası 915 milyon dolarlık, Türk Ekonomi Bankası (TEB), 450 milyon dolarlık, Ziraat Bankası 1.7 milyar dolarlık, Akbank 600 milyon dolarlık, Garanti BBVA 435 milyon dolarlık sürdürülebilirlik temalı kredi kaynağı sağladı. Bu kaynaklar, KOBİ’lerin yeşil ve çevre dostu projelerinin finansmanıyla kurumsal firmaların yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği projelerinde kullanılacak.


SAYISALLAŞTIRILMIŞ YENİ HEDEFLER

Dönüşümün hesaplanmasıyla ilgili olarak gelecek yıl yeni bir metnin kabul edilmesi bekleniyor. Buna göre 2025 yılında ülkeler, Yeni Kolektif Sayısallaştırılmış Hedef (NCQG) adı altında iklim finansmanı için güncellenmiş bir taahhütte bulunacak. Bu yeni hedefin, 2009’da Kopenhag’da belirlenen yıllık 100 milyar dolarlık taahhüdün yerini alması bekleniyor.


19 Kasım 2024 Salı