istanbul-ticaret-gazetesi

Yeni ABD ulusal güvenlik stratejisi ve Çin! Fatih Oktay yazdı...

İstanbul Ticaret Gazetesi yazarı Fatih Oktay, ABD'nin yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi'nin adını anmasa da her satırında Çin'i hedef aldığını belirtti. Oktay'a göre, Amerika kıtasından Asya'ya, Afrika'dan Avrupa'ya kadar ABD'nin tüm hedeflerinin önünde Çin duruyor.

Giriş: 12.12.2025 - 10:37
Güncelleme: 12.12.2025 - 10:44
Yeni ABD ulusal güvenlik stratejisi ve Çin! Fatih Oktay yazdı...

İstanbul Ticaret Gazetesi yazarı Fatih Oktay bu haftaki yazısında, ikinci Trump döneminin Ulusal Güvenlik Stratejisi Belgesi'ni mercek altına alarak, belgenin her satırında Pekin'in gölgesinin hissedildiğini belirtti. Oktay, ABD'nin "değerlerini dünyaya empoze etmek yerine kaynaklarını ana hedeflerine odaklama" stratejisinin, aslında Çin'in küresel yükselişine karşı tasarlanmış kapsamlı bir kuşatma ve dengeleme politikası olduğunu yazdı.


Fatih Oktay'ın bu haftaki yazısı şöyle:


Yeni ABD ulusal güvenlik stratejisi ve Çin!
ABD’nin 2. Trump dönemi Ulusal Güvenlik Stratejisi Belgesi geçtiğimiz günlerde açıklandı. Bekleneceği üzere belgenin her yerinde, adı anılsa anılmasa, Çin var.


Hedefler
Belgenin yönlendirici ana fikri, ABD’nin değerlerini dünyaya empoze etmek artık gücümüzü aşıyor, kaynaklarımızı ana hedeflerimizi elde etmek için kullanacağız, diye özetlenebilir. Belgede bunlar da ABD’nin ulusal güvenliği, sınırlarının (göçmenlere karşı) tam hakimi olması, ülkenin sağlam bir altyapıya sahip olması, dünyanın en güçlü silahlı gücü, en caydırıcı nükleer gücü, en güçlü ekonomisi, en gelişkin sanayisi, en büyük bilim ve teknoloji gücü, en büyük yumuşak gücü olması olarak belirtiliyor. 


Nasıl bir dünya?
Belge, ABD’nin istediği dünyayı tanımlıyor. Bu, her şeyden önce ABD’nin Amerika kıtasının tek hakimi olduğu bir dünya; doğal kaynakları, pazarları, politik yönelimleriyle her şeyin ABD hakimiyetinde olduğu, başka güçlerin boy göstermediği bir kıta. ABD’nin Çin’in etrafındaki denizler üzerinde hakimiyetinin olduğu, Güney ve Doğu Asya ülkelerinin ABD ile birlikte hareket ettiği, pazarlarında ABD’nin güçlü varlık gösterdiği bir dünya da isteniyor belgede. Satın alma gücü paritesiyle dünya ekonomisinin yarısını oluşturduğu belirtilerek 21. yüzyılın jeopolitik mücadele alanı olarak niteleniyor bu pazarlar. Belgede ekonomik ve askeri açıdan güçlü, pazarları ABD’ye açık, dış ve iç politikaları ABD’ninkilere paralel, sınırları ve kültürü yabancılara kapalı bir Avrupa isteniyor. AB değil tek tek Avrupa ülkeleri ile muhatap olunan bir Avrupa isteği de ima ediliyor. ABD’nin askeri kaynaklarını bağlamayan, yönetim biçimlerine bakmaksızın zengin ülkeleriyle iş yapılan bir Orta Doğu da istenen dünyanın ögeleri arasında. Doğal kaynakları ve pazarları ile ABD’ye açık bir Afrika da öyle.


Ve Çin
Belgede ABD’nin olması öngörülen Amerika kıtasının güneyinde hemen her ülkenin en büyük ticaret ortağı Çin, birçoğu ile Çin’in yakın politik ilişkileri var. Belgede 21. yüzyılın mücadele olanı olarak nitelenen Güney ve Doğu Asya pazarlarının hakimi Çin. Afrika’da pazar hakimiyeti, yatırımları, doğal kaynak işletmeleri, politik ilişkileriyle en güçlü varlığa sahip ülke Çin. Çin, öte yandan da teknolojik ve silah üretim kapasitesiyle etrafındaki denizlerde ABD’nin hakimiyetini tehdit eder konumda. Ekonomisi, fiyat farklılıklarını hesaba katınca, dünyanın en büyüğü olan, sanayisi ABD’nin iki katı büyüklükte olan, teknolojide belli alanlarda ABD’nin önüne geçen de Çin. ABD’nin tüm hedeflerinin önünde duruyor Çin.


Belge, Çin ile başa çıkmak için ekonomilerinin toplam büyüklüğünün dünya ekonomisinin yarısını oluşturduğunu belirterek, ABD’nin müttefikleri ve ortakları ile beraber hareket edilmesini öngörüyor. Ortaklaşa çaba ile Çin’in dış pazarlardan kendi iç pazarına yönlenmesi, Çin’in Kuşak ve Yol girişimi ile rekabet edecek yatırım ve finansman olanakları oluşturulması, sanayi kapasitesi ile rekabet edilebilmesi hedefleniyor. Belge, Ukrayna savaşının sonlandırılmasını da ABD’nin temel çıkarlarının gereği olarak niteliyor. Bunun da bir yandan Avrupa’nın kaynaklarının Çin’e yönlenmesi, diğer taraftan da Rusya’nın Çin’den uzaklaşmasını sağlamaya yönelik bir istek olduğu anlaşılıyor.