tatil-sepeti
Prof. Dr.  Kerem ALKİN

Prof. Dr. Kerem ALKİN

Diğer Yazıları

15 Temmuz FETÖ darbe girişiminin, hain ve vahşi bir terör eyleminin üzerinden 1.5 ay geçti. Örgütün detayları ortaya çıktıkça, o gece ve öncesindeki konuşmalar ve yazışmalar ortaya çıktıkça, kendimize ‘Allahım, aklıma mukayyet ol’ demek ihtiyacı hissediyoruz. Darbe girişimi çok şükür ki başarılı olmadı. Eğer, böyle bir darbe girişimi Türkiye’yi siyasi ve ekonomik açıdan büyük bir kaosa, büyük bir belirsizlik ve felakete sürüklese idi, önümüzdeki 50, 100 yılımız heba olacaktı. Türk toplumunun demokrasiyi sahiplenmek adına ortaya koyduğu kahramanlık, feraset, bizi büyük bir felaketten kurtardı. Türk halkının ferasetinin en önemli sac ayaklarından birisini, 14 yıllık AK Parti iktidarında, ekonomi ve demokrasi alanında yapılan reformlar ve Türkiye’nin Avrasya’nın yükselen değeri ve bölgenin en seçkin ekonomisi olarak, Türk halkına kazandırdığı özgüveni de unutmamak gerekir.

EKONOMİK BAŞARI VE ÖZGÜVEN

AK Parti’nin tek başına iktidarında hızlanan ekonomik ve demokratik reformlar, 2004 yılı aralık ayında, Türkiye’yi Avrupa Birliği’ne resmi olarak ‘aday ülke’ statüsüne getirdi ve 1 Ocak 2005’ten itibaren müzakerelere başlayan Türkiye Ekonomisi’nde, ekonomik büyüme hızı, 2003’te yüzde 5.3’ten, 2004’te yüzde 9.4, 2005’te de yüzde 8.4’e yükseldi. 2010 yılında yüzde 9.2 ve 2011 yılında da yüzde 8.8 büyüme ile, Çin ve Hindistan ile birlikte, bu kadar ağır bir küresel kriz ortamında dahi, en yüksek büyümeyi yakalayan ilk 3-4 ülke arasında olmayı başardık.

İŞ DÜNYASININ DURUMU

Ekonomideki bu başarı, Türk iş dünyasının özgüvenini arttırdı; Türk halkının geleceğe güvenle bakmasını güçlendirdi ve Türk ekonomisinin yakaladığı bu başarı, doğrudan yabancı sermaye yatırımlarında, küresel finans krizine rağmen, 2005 ile 2013 arası, yılda ortalama 12 ile 15 milyar dolar arasında doğrudan yabancı sermaye yatırımı çeken bir ülke konumuna getirdi. Türk Ekonomisi, önce 2012 yılı kasım ayında uluslararası derecelendirme kuruluşu Fitch, ardından da 16 Mayıs 2013’te Moody’s tarafından ‘yatırım yapılabilir ülke’ derecelendirme notu seviyesine yükseltildi.

Türkiye, küresel ekonomide başarıları konuşulan, ‘yatırım yapılabilir ülke’ düzeyine notu yükselmiş bir ülke olarak çekim merkezi olmuşken, daha Moody’s’in notumuzu yükseltmesinden iki hafta sonra, önce ‘Gezi Parkı’ operasyonuna, ardından 17-25 Aralık 2013’te ‘yargı operasyonu’na maruz kaldı. “15 Temmuz” hain darbe girişimi, küresel bacaklı olarak, FETÖ üzerinden yürütülen hain operasyonun en vahşi ve 3. ayağı olarak karşımıza çıktı.

TÜRK HALKININ ÖZGÜVENİ ‘ÇELİK’LENDİ

Ama hainlerin ve onların küresel taraftaki ‘üst akıl’ın hesap etmediği konu, Türk halkının son 14 yılda, ortalama yaşam standardı 10 bin dolara yükselmiş, 2.5 kat artmış; özgüveni tam anlamıyla kendine gelmiş; dünyaya 160 milyar doların üzerinde ihracat yapan, dünyanın en büyük 5. turizm ülkesi haline gelmiş bir ülkenin insanları olarak, yüksek bir feraset ile yüksek bir ‘demokrasiyi sahiplenme’ bilinciyle, böyle bir hain darbe girişimine, milyonlarca kişi olarak sokaklara dökülüp, bu hain girişimi bertaraf edecekleri idi. Ekonomik ve demokratik reformlarla yaşam standartlarının yükseldiğinin ve Türkiye’nin yeterince katma değer üretemediği dönemlerde, 1950’lerden itibaren, defalarca, laik-dindar, sunni-alevi, sağ-sol, Türk-Kürt olarak, suni ayrıştırmalarla bölmeye çalışan her türlü iç ve dış hain girişimlerin tam anlamıyla farkında olan Türk halkı, Avrasya’da yakaladığı başarıyı ‘sıfırlamaya’ dönük bu hainliği, büyük bir bilinçle demokrasiye sahip çıkarak, tankların önünde durarak, bertaraf etti. Bu büyük başarı, Türk halkının yükselen özgüvenini tam anlamıyla ‘çelik’lendirmiştir. Bu çeliklenme ile artık dost-düşman, herkes biliyor ki, Türkiye’yi bölmeye teşebbüs edenler, Türk halkının özgüveni ve feraseti karşısında ezilmeye mahkumdur.

MEGA PROJELERLE AVRASYA’NIN GELECEĞİNİ DEĞİŞTİRİYORUZ

26 Ağustos’ta törenle açılan Yavuz Sultan Selim (YSS) Köprüsü, aynen Marmaray gibi, bir süre sonra devreye gireceğine şahit olacağımız Avrasya Tüneli gibi, 3 kıtayı birbirine bağlayan bir mega proje. G20 ülkelerinin küresel ekonomik sistemi ayakta tutabilmek ve sürdürülebilir büyümeyi yakalamak adına, gündemlerine almış oldukları mega projeler açısından, Türkiye bu boyutta projeleri ödünsüz sürdüren ender ülkelerden birisi konumunda. Küresel ekonomik sistemdeki çalkantılara, finansal alandaki belirsizliğe rağmen, dünyanın önde gelen ekonomilerinin pek çoğu bu tür mega projeleri gerçekleştirecek konsantrasyonu ve motivasyonu kaybetmiş iken; Türkiye’nin, üzerine yığdırılmaya çalışılan terör, Orta Doğu yangını, mülteci sorunu gibi tüm bu meselelere rağmen, dünyaca gıptayla takip edilen projelere tek tek tamamlıyor olması takdirin ötesinde bir başarıdır. Türkiye’nin mega projeleri, Kafkasya’nın, Orta Asya’nın, Orta Doğu’nun, hatta Afrika’nın kalkınmasının, ekonomik özgürlüğünün garantisi konumunda. Bu nedenle, Türkiye’nin kendi imkanları ile bu projeleri ardı ardına tamamlaması, aynı zamanda kalkınma ve yaşam standartları boyutunda, Avrasya’nın kaderini değiştirecek. Tamamladığımız her proje, Türkiye’nin Avrasya’daki yükselişini, küresel kavşak noktası, uluslararası lojistik merkezi olma misyonunu perçinleyecek.

05 Eylül 2016 Pazartesi