AV. MUHAMMET AKSAN
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi ve 4857 Sayılı İş Kanunu uyarınca; işveren, işçilerini sigortalı şekilde çalıştırmalı ve sigorta primlerini, çalışanlarının gerçek ücretleri üzerinden, belirli günlerde ve şartlarda; ilgili kurum olan Sosyal Güvenlik Kurumu’na yatırmalıdır.
‘İşçilerin sigorta primlerinin eksik yatırılması’ hususu, uygulamada karşımıza oldukça sık çıkmakta olup, uzmanların üzerinde çalıştığı yasa tasarısı netleştiği takdirde suçun faili/failleri hakkında hapis cezası da öngörülüyor.
FESİH SEBEBİ
Zira primlerin eksik yatırılması sebebiyle asgari ücretli gösterilen işçinin emekli maaşı, kurum tarafından ödenen iş görmezlik ücreti, kıdem ve ihbar tazminatı, işsizlik ücreti, kadın işçi ise doğum ücreti gibi yasal hakları zedelenmiş olacak. 4857 Sayılı İş Kanunu madde 24’te; işçilerin, hangi hallerde iş sözleşmesini haklı nedenle derhal feshedebileceği düzenlenmiştir; maddede sayılan haller sınırlı sayıda değildir ve bu nedenle kısıtlayıcılık teşkil etmez.
HİZMET TESPİT DAVASI
Bunun yanı sıra; işçi, sigorta priminin eksik yatırılması sebebiyle, işverenine karşı ‘hizmet tespit davası’ açabilecek. Dava açıldıktan sonra; mahkeme tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirim yapılacak ve Sosyal Güvenlik Kurumu da davaya fer’i müdahil olarak katılabilecek. Hizmet tespit davasının açılabilmesi için ayrıca süre koşulunun da gerçekleşmesi gerekli. Hizmet tespit davalarının; beş yıllık hak düşürücü süresi var. Beş yıllık süre, tespiti istenilen ve hatalı olarak bildirilen hizmetlerin geçtiği yılın sonundan itibaren başlar. Ancak, işçilerin haklılığını ortaya koyacak resmi delil niteliğindeki belgeleri ellerinde bulundurması önemli.
DELİL NİTELİĞİNDEKİ BELGELER
Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere; hizmet tespit davalarında tanıklar önem arz eder. Ancak; tanıkların, hizmet tespit davasını açan işçi ile aynı işyerinde ve aynı çalışma dönemi içinde çalışması gerekir.
Bu tür tanıklara; ‘hizmet tespit davası bordro tanıkları’ deniliyor. Bunun dışında, SGK işyeri dosyası, işçinin özlük dosyası, işverenin meslek kuruluş kayıtları, vergi mükellefiyetine ilişkin kayıtlar, bordrolar ve bilirkişi incelemesi de davanın ispatı açısından önem taşır. Dava sonucunda verilen kararın neticesi işçi lehine olursa; eksik sigorta primleri işverenden alınarak SGK kayıtları yeniden düzenlenir ve işveren de ayrıca bu kusurundan dolayı para cezasına çarptırılır.
Görüldüğü üzere; sigorta primleri eksik ödenen işçilerin, başvurabileceği birden fazla yol söz konusu. İşverenler ise işçilerin gerçek ücretlerinin, bir kısmını eksik olarak gösterdiği için ödeyeceği prim ile ödediği prim arasındaki farkı kâr olarak düşünür. Ancak işveren; yukarıda da değindiğimiz hukuki durumlar ile yüzleştiğinde, kâr olarak düşündüğü her şey, ona ekonomik açıdan kayıp olarak geri dönecek.
Aynı zamanda da işçileriyle arasındaki güven ilişkisi zedelenecek ve prestij kaybına da sebep olabilecek sonuçlar ortaya çıkaracak.
Zira; devletin de kurduğu teşkilatlarla ve uyguladığı yaptırımlarla, sigorta primlerinin düzenli olarak ödenmesinin önemi ortaya çıkıyor. Bu sebeplerle, işveren sigorta primlerini düzenli olarak ödemeyi külfet olarak görmemeli ve iş sözleşmesinden doğan sigorta primlerini düzenli olarak ödeme borcunu yerine getirmeli.
17 Eylül 2021 Cuma