Dr. İlhami FINDIKÇI

Dr. İlhami FINDIKÇI

Diğer Yazıları

DR. İLHAMİ FINDIKÇI

Geçmişte yazı işleri müdürlüğü yaptığımız Yaşadıkça Eğitim Dergisi’nin her sayısında ünlü bir isimle yaptığımız röportajı yayınlıyorduk. Dönemin Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Gürer Aykal ile görüşmemizde bir sorumuza aldığımız müthiş cevap, liderlik alanındaki anlatımlarımızı etkiledi. Soru şuydu: “Başarılı bir orkestra şefinin en önemli özelliği nedir?” Cevap sade ve anlamlıydı: “Başarılı şef, çıkacak sesleri yönetir.” Bu sade cevaba, liderlik literatürü için başka anlamlar yükleyerek geliştirmeye çalışmış ve makaleler yazmıştık.

Üç ayrı lider profili ile karşı karşıyayız: Birincisi çıkmış olan sesleri, ikincisi çıkmakta olanları, üçüncüsü çıkacak sesleri yönetir.

ÇIKMIŞ SESLERİ YÖNETEN ŞEF

Birinci orkestra şefi genellikle yaşlıdır, sadece biyolojik yaşlılık değil, çoğu zaman ruh yaşı ileridir. Algıları zayıftır, daha az görür ve işitir. Farkındalığı azdır. Orkestrasının başına geçtiğinde hazırlıklı değildir. O gün repertuarda yer alan parçaların notalarına, bu notaları çıkaracak olan sazlara, sazları çalacak insanlara ve onların ruh hallerine hâkim değildir. Orkestra çalmaya başlar ama şef onları sadece takip eder. Ve zaten çıkmış olan sesleri, o da seslerin muhatabı olan dinleyiciler gibi duyar. Şefin kendilerinden geride olduğunu bilen ekip üyeleri, bunu çok iyi kullanır ve sazlarını diledikleri gibi çalabilirler. Tek başına sazlar çok iyi olsa bile bu orkestradan çıkan seslerin melodisinde akort tutmaz, ahenk oluşmaz.

İkinci orkestra şefi, birinciye göre işine daha hâkimdir, hazırlıklıdır. Orkestrasını yönetirken eş zamanlı olarak düşünür, onlarla o anda iletişim halindedir ve çıkmakta olan sesleri yönetir. İdeal bir melodiyi yakalayamazsa bile işine hakkını verir.

ÇIKACAK SESLERİ YÖNETEN ŞEF

Aradığımız ideal lider tipi, çıkacak sesleri yöneten üçüncü gruptaki şeftir. Yaşı ileri olsa da şef, dinamiktir, ataktır, orkestranın, sazların, parçaların tüm ayrıntılarına hâkimdir. Ustası kadar çalamayabilir ama her saza aşinadır. Saz ekibini, gözleri ve duruşu ile öylesine etkisi altına alır ki, bütün gözler ondadır. Herhangi bir sazda sese dönüşecek bir notaya bile duyarlıdır ve akortları bozulmadan önler. Çünkü şef, sazlarıyla duygusal bir iletişim kurduğundan çıkacak sesleri, kimse duymadan işitebilecek bir kişilik donanımına sahiptir. Bütün mesele, bu donanımı farklı kılan temel esasın ne olduğunu keşfetmemizdir.

Liderlik; öngörü, hitabet, çalışkanlık, gelişmiş zihinsel kapasite, kararlılık, yüksek başarı güdüsü ve etik duyarlılık gibi bileşenlerden oluşan özel bir kişilik alaşımıdır. Ancak yetişme biçimi ve çevre ile etkileşim, genetik olarak getirilen liderlik potansiyelini açığa çıkarabildiği gibi köreltebilir de.

ADANMIŞ LİDER

Üç lider tipinde de onları farklı kılan benzer kişilik özellikleri var. Ama çıkacak sesleri yöneten liderin kişilik alaşımındaki temel fark, onun adanmışlığında saklıdır. Evet, insanı merkez alarak tüm hücreleri ile bir dava gibi gördüğü işine adanmış ve kendisini öne çıkarmayan lider, çıkacak sesleri kolaylıkla yönetir. Çünkü ekibiyle kalpleri karşılıklı açılmış, aralarında bir gönül köprüsü kurulmuştur. Adanmış lider, tüm olumsuzluklara rağmen yüksek coşkusuyla ekibini canlı tutar, bir amaç etrafında kenetler, rehber olur ve bir yol bulur yahut yol olur. Ve yeri geldiğinde sahneden inmesini bilir. Bütün mesele şefin kendisini, sazlardan, onları çalanlardan, orkestradan, melodiden hatta dinleyicilerden yukarıda görmesi hastalığıdır. Bir davası olmayan yahut davası, benliğini aşamayan liderler, çıkacak sesleri yönetemezler. Yönetemezler; çünkü tutsağı oldukları koltuğun derdine düşerler ve bütün enerjileri ile koltuğu koruma savaşı verdiklerinden kendi dışındakileri geliştirme heyecanlarını yitirir, yıpranır ve üretemezler.

24 Haziran 2022 Cuma