Dr. İlhami Fındıkçı
Hep söylenir, liderlik apayrı bir duyuş, düşünüş ve bakıştır ki, liderin davranışları, yüzyıllar sonrasına bile ışık tutabilir. Lider öncüdür, çok çalışır, çok düşünür, iletişim ve ikna kabiliyeti gelişmiştir. İnsanları ve canlıları, hatta cansızları çok sever. Geleceği tahmin yeteneği gelişmiştir. Karizma olarak tarif edebileceğimiz, insanları etkileme gücüne sahiptir.
Sayılan özellikler dünya tarihinde isim yapmış birçok liderde az veya çok vardır. Bu özelliklerin biri insan ilişkilerindeki duyarlılıktır. Evet, lider çevresindeki insanlara duyarlıdır. Lider onlar için çalışır, onlar için yorulur, onlara bir şeyler yapmanın gayreti içinde olur. Onları rahatlatır, onları onore eder, hürmet eder. Bütün bunları yaptığı için de derin ve sarsılmaz içten bir hürmet görür. Ertesi gün bitmeyen bir bağlılık oluşturur.
RAHMET YÜKLÜ BULUTLAR GİBİ
Lider, rahmet yüklü bulutlar gibi her an yağmaya, her an yeşertmeye, her an yeni hayatların filizlenip gelişmesine zemin hazırlar. Herkesin tükendiği, çarelerin yetersiz kaldığı, neden ve niçinlerin anlamsız kaldığı noktada bile üretmeye, çıkış yolu aramaya devam eder. Çünkü onlar, normal insanın ötesinde donatılmışlardır. Dolayısıyla çoğu zaman normal dediğimiz yığınlar tarafından ilk etapta anlaşılmayabilir, hatta hor görülebilirler. Çünkü normalde insanların, hayatı sadece yaşama gayretlerine karşılık liderin, hayatı hakkıyla yaşama, bir anlamda hayatın hakkını verme çabası içinde olması söz konusudur. Bu anlayışla günümüz liderine bakıldığında, ister bir ailede ister işletmede isterse seçimle gelmiş siyasilerde bu kaygının görünürde olduğu, ancak gerçekte yeterince yaşanmadığı gibi gösterinin dışında davranışlara da pek yansımadığını görüyoruz. Anahtar rol oynayan ve liderliğin diğer boyutlarını da açığa çıkaran insan ilişkileri duyarlılığının, çoğu zaman reklamın ötesine geçememesi ve öze inememesi hazindir. Çünkü günümüzde kendisine lider diyen yöneticilerin çoğu, çevresindeki kişileri ve ilişkileri kullanma eğilimine giriyor ve kişileri kullandıkça aldıkları mesafenin kalıcı olduğunu düşünüyorlar. Oysa ki kişilikleri ezerek yol alan lider, bir gün ezecek kişilikler bulamayacak ve olduğu yerde kalacaktır.
GANİMETİ İNSANLARA SUNMAK
İnsan ilişkilerine duyarlı olmanın diğer bir boyutu ise ganimeti insanlara sunmak ve sıkıntı ile meşakkati ise üstlenmektir. Sade bir vatandaş bakışı ile ‘lider, niçin ganimette başkalarına, sıkıntıda kendisine öncelik versin’ diye düşünülebilir, hatta bu bakış anlaşılmayabilir. Evet, zaten gerçek liderlerin çoğu davranışları anlaşılmaz. Onlar herhangi bir kişi gibi kendi önceliğine değil, başkalarına önem verdikleri için önemli olurlar.
Günümüzde kendisini topluma adamış gibi görünen ama özde gelişmiş bir ben merkezci yapıya sahip olan, kişileri aşağı gören liderlerin sayısı ne yazık ki az değildir. Burada kritik soru şudur: Makam, toplumu temsil eden sosyal benliğin ve ruhun emrinde midir? Yoksa içgüdüleri temsil eden alt benin yani ben merkezinin emrinde midir? Her lider, bir an için gözünü kapatıp objektif düşündüğünde bu sorunun yanıtını bulabilir. Kendilerine emanet verilmiş makamlarla şişen, kendilerini ve çevrelerini unutan ve adeta makama dayalı yeni bir benlik inşa eden zavallı kişiler, günün birinde şişirilmiş bu yapay benlikleri ile kendi öz-gerçek benlikleri arasında gel-gitler yaşarlar.
Sonuç olarak ister bir ailede, işletmede, ister mesleğimizde ya da kamuda yönetici, önder ya da lider olalım. Lütfen liderliğin hakkını verelim. Ya kendimize lider demeyelim ya da hakkını verelim.
Gerçek bir lidere gösterilmesi gereken ilgiyi, sevgiyi, hoşgörüyü bekleyip, gerçek bir liderin göstermesi gereken hoşgörüyü, insan ilişkilerindeki duyarlılığı gösterelim ve en önemlisi benlik çıkmazını aşalım. Aşalım ki, insanların bize duydukları sevgi ve saygı göstermelik olmaktan çıksın. Daha da önemlisi makam ve mevkimizi, kendimize, benliğimize öncelik kazandırma aracı olarak değil, çevremize öncelik kazandıracak bir araç olarak görelim. Kaptan köşküne çıktığımızda yol arkadaşımızı unutmayalım.
07 Mayıs 2021 Cuma