PROF. DR. KEREM ALKİN
Türkiye ekonomisini ayakta tutan sektörlerin güçlü üretim ve ihracat becerisi, Türkiye’yi dünya ekonomisinde GSYH büyüme performansı açısından istisnai, ayrıcalıklı bir konumda tutmayı sürdürüyor. G20 ülkelerinin 2022 yılının ilk çeyrek büyüme verilerini dikkate aldığımızda, Türkiye, Suudi Arabistan’ın yüzde 9.6 ve Birleşik Krallık’ın yüzde 8.7’lik büyümesi sonrasında yüzde 7.3 ile 3. sırada en yüksek büyüme oranı olan ülke olduğunu gösterdi. Hollanda yüzde 7, İspanya yüzde 6.4, Fransa yüzde 5.3, Euro Bölgesi yüzde 5.1, Endonezya yüzde 5, Çin yüzde 4.8, Fransa yüzde 4.5, Almanya yüzde 3.8, Singapur yüzde 3.7, Rusya yüzde 3.5, ABD yüzde 3.5, Güney Kore yüzde 3.1, Meksika yüzde 1.6 ve Japonya yüzde 0.2 ile Türkiye’yi takip ediyor.
İHRACATIN GÜÇLÜ KATKISI
Türkiye’nin yüzde 7.34 olarak açıklanan 2022 yılı ilk çeyrek GSYH büyüme oranı, en iyi senaryo tahmin aralığı olarak hesapladığımız yüzde 7.16 ile 9.31 arasında kaldı. Zaten ekonomistlerin tahminleri de, Türkiye ekonomisinin güçlü bir üretim ve katma değer performansıyla yoluna devam ettiğini teyit ediyordu. Nitekim, yılın ilk çeyreğinde mal ve hizmet ihracatı yüzde 16.8 artarken, ithalatın sadece yüzde 2.3 artmış olması, net ihracatın GSYH büyümesine katkısının hayli güçlü seyretmeyi sürdürdüğünü gösteriyor. Küresel pandemiden daha yeni yeni çıkmakta olan, daha ‘Covid-19’un sebep olduğu ana ve artçı şokları atlatamamış bir dünya ekonomisinde, Rusya-Ukrayna savaşına rağmen yüksek büyüme oranı değerli bir sonuç.
Bu tablo içerisinde, yerleşik hane halklarının tüketim harcamalarının yılın ilk çeyreğinde geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 19.5 yükselmiş olması, hiç şüphesiz ki, Türkiye ekonomisinde de halen küresel pandeminin ekonomik yaralarını kapatmaya devam ettiğimizi gösteriyor. Bununla birlikte, devletin nihai tüketim harcamalarının sadece yüzde 0.9 artması da, Türkiye’nin kamu mali disiplinindeki kararlılığının bir göstergesi. İki siyah kuğu, küresel pandemi ve Rusya-Ukrayna savaşının sebep oldukları tüm küresel, bölgesel ve yerel belirsizliklere rağmen, gayrisafi sabit sermaye oluşumu, yani özel sektör ve kamunun alt ve üst yapı yatırım harcamalarının da reel olarak yüzde 1.1 artış kaydetmesi, küresel rekabette Türkiye’yi geri bırakmamak adına, yatırımların olabildiği ölçüde devam ettiğine işaret ediyor.
HARCAMA YÖNTEMİ
Harcama yöntemine göre, harcama kalemlerinin ve ekonomik alanların ilk çeyrekte reel GSYH büyümesine katkılarına baktığımızda, en yüksek katkının, ‘Covid-19’un düzeltmesi olarak, tüketimden geldiğini görüyoruz. Hanehalkı tüketimi ilk çeyrekte büyümeye 11.6 puan katkı sağlarken, net ihracatın da yüzde 7.3’lük büyümeye 3.5 puan katkıda bulunmuş olması, ardı ardına kırılan ihracat rekorlarının önemini teyit ediyor. Kamu mali disiplininin bir parçası olarak, kamu tüketim harcamaları ve yatırım harcamalarının reel GSYH büyümesine katkısının sınırlı kalması ise olması gereken bir sonuç. Buna karşılık, ülke ekonomisinde stok değişiminin GSYH reel büyümesine negatif yönde 8.2 puan katkı sağladığı anlaşılıyor. Üretilen GSYH ve katma değerden üretim faktörlerinin aldığı pay boyutunda da işgücü ödemelerinin ilk çeyrekte yüzde 59.7, net işletme artığı/karma gelirinin ise yüzde 88.1 artış gösterdiği görülüyor. İşgücü ödemelerinin cari fiyatlarla gayrisafi katma değeri içerisindeki payı 2021’in ilk çeyreğinde yüzde 35.5 iken, bu oran 2022’de yüzde 31.5 olmuş. Net işletme artığı/karma gelirin payı ise yüzde 45.6 iken, yüzde 47.6’ya yükselmiş.
03 Haziran 2022 Cuma