ifindikci@degerdanismanlik.com.tr
Yaşını almış bir iş insanımızla konuşuyorduk. Vaktiyle köyden İstanbul’a gelmiş. Çeşitli işlerde çalışmış. Laleli’deki hamallık günlerini anlatırken gözleri doluyor. Sonra kendi işini kurmuş. 20 metrelik bir tostçu dükkanından büyük bir gıda grubuna dönüşen zorlu bir yolculuk. Tipik bir aile şirketinin kurucu lideri.
Lideri yaşamında en çok yoran konu aile ilişkileri olmuş.
Bildiğimiz bu acı gerçek, bir kez daha kanıtlandı. İş ortamındaki ilişkiler, ticaretteki kayıplar, kazançlar, koyu rekabet, yeni fabrika kuruluşları, yurt dışına açılma…
Kısacası iş odaklı ilişkiler bir biçimde yönetiliyor. Aile ilişkilerindeki duygusal sorunların daha kalıcı hasarlara neden olduğunu bir kez daha görüyoruz.
Liderin ifadeleri, ne kadar büyük lider olsak da önce insan olduğumuzu ve bilinçaltındaki birikimlerin yıkıcı olabilen etkisini hatırlattı.
“Hep idare ettim, insanlara yardımcı oldum. Yaş ilerleyince kendimi unuttuğumu fark ettim. Fark ettim ki, herkese yetişmişim de kendime geç kalmışım. Derin dünyamdaki olayları düşündükçe geçmişe dalıyorum, geceleri uyuyamıyorum. 64 yaşındayım ama 100 yaşında hissediyorum. Bir yanda hissedar kardeşlerimle çocuklarım arasındaki dengeyi sağlama, diğer yandan eşlerin, çocukların, gelinlerin, damatların bitmeyen istekleri beni yoruyor. Yetmiyormuş gibi hafızam da bana oyunlar oynuyor. Bazen gerçeklerle hayaller arasında gidip geldiğimi düşünüyorum. Geçmiş yaşantılarım, kimseye anlatamadıklarım, kendimden bile sakladıklarım rahatsız ediyor.
Gerçeklerle hayaller, ön hafıza ile derin hafıza, bugünün gerçekleri ile geçmişin gerçekleri arasındayım. Öyle sarsıcı olaylar, şoklar yaşadım ki, onları unutmam mümkün değil. Bir de sayısını bile unuttuğum toprağa verdiklerimden kalan acılar var.
BİLİNÇALTINA İTTİKLERİMİZ
Eskiden etkilemeyen bu birikimler, şimdilerde daha fazla içime kapanmama sebep oldu. Geçmişin birikimi, beni bugünden uzaklaştırıyor. Hafızamın diplerine inseniz, halının altına süpürdüğüm tozları, kalıntıları bilseniz, ayakta nasıl durduğuma şaşırırsınız. Halının altındakiler ayaklanmış gibi benden hesap soruyor… Bunca acılara rağmen iyiyim. Yaşamdan zevk alıyorum. Bazı arkadaşlarım gibi dışarıdan destek almadım, ilaç kullanmadım, bir terapiye katılmadım. Bütün zorlukları içimde yaşadım, sabrettim. Konuyu konunun asıl sahibine götürdüm ve O’nunla konuştum. O’na teslim oldum. Sorunları, beni var edenle aramızda çözdüm…”
Bilinçaltında biriken olumsuz yaşantılar zamanla çoğalır.
Birbirinden farklı, birbirine ters, bazen çatışan duygu ve düşünceler, insanı rahatsız etmeye başlar. Çünkü unutmak istediğimiz olumsuz yaşam deneyimleri ve şoklar, bilincin üstüne çıkmak ister. Bu, bastırılmış öfkeye ve içe dönük bir yaşama neden olur.
Bilinçaltındaki bu birikimler uygun yollarla bilinç düzeyine çıkarılmazsa yer altındaki fay hatları gibi gerilir, kırıldıklarında büyük sarsıntıya ve hasara neden olur.
Dolayısıyla geçmişte yaşadığımız olumsuz olayları saklamak yerine bir biçimde onlarla yüzleşmemiz, onları anlamamız, içselleştirmemiz, kabullenmemiz ve yeni öğrenmeler çıkarmamız gerekir.
Bilinçaltına ittiğimiz olumsuz yaşam deneyimleriyle yüzleşmek, geçmişin acılarıyla başa çıkmak için iki temel destek gücümüz var: Biri diğer insanlardan alacağımız dış destek, diğeri ise iç alemimizin gücünden yararlanmaktır.
Bir dostumuz, yarenimiz, bizi dinleyen bir arkadaşımızla konuşarak yahut psikolojik destek alarak kabullenmekte zorlandığımız derindeki sıkıntılarımızla yüzleşebilir, onları yönetebiliriz. İhtiyaç halinde alınacak dış destekler, psikolojik dengemize yardımcı olur.
Asıl kalıcı katkı, iç dünyamızın derinliğindeki yolculukla kendimize sağladığımız ruhsal destektir. Geçmişte yaşadığımız sorun, atlattığımız şok, maruz kaldığımız sıkıntının büyüklüğü ne olursa olsun ve bilinçaltımızı ne kadar yorarsa yorsun, sırtımızı daha büyük bir gerçeğe, bütün gerçeklerin üzerindeki hakikate dayadığımızda sorunlar küçülecek ve aşılacaktır.
Böylece zihnimizdeki takıntılar ruhumuzun aydınlığıyla aşılacak ve çözüme kavuşacaktır.
İmam Gazali, en yüce değere yaslandığınızda ruhsal sorunlarınız kalmaz diyor. Psikolog Jung ise inanç değerlerinin iyileştirici gücünü vurguluyor.
Lider iş insanımızın yaptığı gibi zihnimizdeki takıntıları, bilinçaltındaki birikimleri, kalbimizin ve konunun sahibiyle çözmemiz mümkün.
11 Mart 2024 Pazartesi