Haziran ayının önemli bir kısmının Ramazan ve ardından bayramla geçtiğini dikkate aldığımızda, temmuz ayı sanayi üretim verisinin, bir ölçüde rekor kırmayı sürdüren ihracat performansıyla yine yüksek gelebileceği söylenebilir. Ancak nasıl ki, 15 Temmuz 2016’da, FETÖ hain darbe girişiminin gerçekleştiği temmuz ayında negatif bir sanayi üretim değişim oranı gözlemlediysek, ABD yönetiminin içine çöreklenmiş ve Beyaz Saray’ı da kontrolüne almış küreselci derin yapıların döviz kurları üzerinden Türkiye’ye karşı yürütmeye kalktığı ‘ekonomik darbe girişimi’ nedeniyle ağustos ayında sanayi üretim verisinin negatif gelme olasılığı göz ardı edilmemeli. Bununla birlikte Hazine ve Maliye Bakanımız Berat Albayrak’ın orkestrasyonunda, tüm ekonomi yönetimi kurumlarının etkili ve başarılı bir şekilde yürüttükleri ‘ekonomik operasyon’u bertaraf etme adımlarının döviz kurlarında sağladığı sakinleşmenin ve uluslararası finans piyasası profesyonellerine yönelik olarak yürütülen iletişim stratejisinin olumlu etkilerini kısa sürede gözlemledik.
ABD’nin tetiklediği ‘Yıldız Savaşları’, Beyaz Saray yönetiminin saldırgan ve küstah tutumunun da bir sonucu olarak, Türkiye ile AB’nin lokomotif ülkeleri Almanya, Fransa, İtalya, Rusya, Çin ve Katar arasında ABD’nin saldırgan tavrının dünya ekonomi-politiğine verdiği ağır zarar noktasında ‘istişare’ ve ‘birlikte hareket etme’ motivasyonunu da hızlandırmış durumda. Bu noktada Türkiye’nin gerek AB, gerekse de yeni ihracat pazarlarıyla ticaretini, turizm ilişkilerini güçlendirmesi, tasarruflara ağırlık verdiği bir dönemde, Türkiye’nin cari açığının gerilemesine de pozitif yönde yansıyacak. Büyümemizi makul bir düzeyde tutarak, önümüzdeki bir yılı ekonomide ‘sathı müdafaa’ formatında yöneteceğiz.
DTÖ’NÜN İŞLEVSELLİĞİ
ABD, 1941’de devraldığı kapitalist sistemin, asimetrik düzenin liderliği çerçevesinde, 1944’ten itibaren kendi patronajlığında kurguladığı ‘yeni liberal dünya’nın 2000’li yıllarla birlikte kendi aleyhine çalıştığını görmesiyle kendisinin inşa ettiği ‘Atlantik’ merkezli küresel ekonomi-politik mimariyi yıkma kararı aldı. Bu nedenle, GATT anlaşması ve devamı olan Dünya Ticaret Örgütü’nü işlevsiz kılacak ağır bir ticaret savaşına, istediği kararlara artık destek bulamadığı Birleşmiş Milletler bütçesine yapması gereken ödemeleri dondurarak BM’yi parasız bırakmaya, G7 ve NATO içerisinde 70 yıldır birlikte olduğu Avrupa’yla pek çok konuda gerginliği tırmandırmaya yoğunlaşmış durumda.
ABD; Çin, Rusya ve AB ile farklı içerikte, farklı düzey ve şiddette bir savaşa tutuşmuş gözüküyor. Latin Amerika’yla ilgili de husumetleri söz konusu. Ve 70 yıldır kendisini pek çok konuda yalnız bırakmamış, bir Amerikan tümenini Kuzey Kore’de yok olmaktan kurtarmış, Soğuk Savaş döneminde Atlantik’in savunmasının, günümüzde küresel terörle mücadelenin en etkili ülkesi olan Türkiye’yle de ilişkileri bir daha düzelemeyecek bir seviyeye getirmeyi göze almış bir havada, ‘Yıldızlar Savaşı’nı başlatmış durumda.
DAHA YOĞUN STRATEJİ
Osmanlı Ordusu’nun dünyanın tüm saygın askeri okullarında okutulan destansı başarılarının özü, savaş öncesi ‘psikolojik hazırlık’, cephane, mühimmat ve ulaşım boyutunda ‘lojistik hazırlık’ ve gerektiğinde ‘son savunma’ taktiğidir; yani ‘hattı müdafaa’ değil, ‘sathı müdafaa’dır.
Bakan Albayrak’ın açıkladığı ‘yeni ekonomik yapı’, ekonomik savaşın ‘psikolojik’ ve ‘lojistik’ hazırlıklarına yönelik pek çok ipucu taşıyor. Ekonomik dengelenme döneminde elde edilecek sonuçlar, tasarrufların artırılması, daha etkin bir kamu mali disiplin ve küçülen cari açık ‘psikolojik hazırlığı’ sağlayacak. İstikrarlı büyüme koşullarının sağlanması, ekonomide daha adaletli paylaşımla, nitelikli insan gücü ve toplum başlıkları ise ‘lojistik hazırlık’. Strateji üretme kapasitesinin katılımcı bir anlayışla güçlendirilmesi, hızlı refleks kabiliyeti, güçlü temeller; değişim odaklı hedefler ise ‘son savunma’ taktiğimiz olacak. ‘Yıldız Savaşları’nı birlik ve beraberlikle, daha yoğun strateji üretme kabiliyetiyle aşacağız ve bu savaşı kazanacağız.
2. ÇEYREK BÜYÜME YÜZDE 4.5-4.6
Haziran ayı sanayi üretim verileri sonrasında önemli bir detay, yüksek teknolojiyle üretim gerçekleştiren sanayi alanının hem takvim etkisinden arındırılmış yıllık değişimde yüzde 17.9, hem de mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış aylık değişimde yüzde 6.6 ile önemli bir üretim başarısına imza attığını gözlemledik. Açıklanan verilerin ışığında, 2017 yılının aynı ikinci çeyreğine göre sanayi üretiminin yüzde 5.34’lük bir artış yakalaması, yılın ikinci çeyreğine dair 10 Eylül’de Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıklayacağı GSYH büyüme hızı oranına dair tahminimizi yüzde 4.11 ile 5.27 aralığında şekillendirdi. Bununla birlikte tahmin aralığımın orta noktası anlamında, yüzde 70 olasılıkla GSYH büyüme hızı 2. çeyrek tahmin aralığımın yüzde 4.55-4.69 olduğunu ifade etmek isterim.
Bu da, yine yüzde 70 olasılıkla, 2018’in ilk yarısında Türkiye’nin yüzde 5.5-6 arası bir büyüme hızı oranı yakalamış olduğu anlamına geliyor.
27 Ağustos 2018 Pazartesi