PROF. DR. KEREM ALKİN
Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 13 Ocak’ta açıklanan ‘Dünya Ekonomisinde Durum ve Olasıklar 2022 Raporu’, Covid-19’un insani, ekonomik ve sosyal bedelinin yıkıcı olduğu tespiti ile başlıyor. Pandemi, BM’nin, 1970’lerden beri gündeminde olan, 1990’larda hız kazanan ve 2000’li yıllarda 17 temel başlık altında tanımlanan ‘sürdürülebilir kalkınma amaçları’nı adeta ‘erişilemez’ hale getiren artan yoksulluk, iş kayıpları, parçalanmış güvenlik ağları, neredeyse çökmenin eşiğine itilmiş sağlık sistemleri ve değişen iklimin etkilerinin gölgede kalması gibi sorunlar demetiyle karşı karşıya bıraktı tüm dünyayı.
BM, eşitsizliklerin yoğunlaştığı; mevcut durumun belirsiz, eşitsiz ve adaletsiz bir toparlanma için zemin hazırladığı bir tablo içerisinde olduğumuzu hatırlatıyor.
G20 ve OECD üyesi ülkelerde ‘iddialı’ aşı kampanyaları ve ekonomideki tüm paydaşlara sunulan cesur destek ve teşvik paketleri toparlanmanın yolunu açıyor olsa da kıtalar, coğrafyalar ve ülkeler arasında ilerleme ne yazık ki eşit olarak paylaşılamıyor.
DAYANIŞMA ÇAĞRISI
BM Genel Sekreteri Guterres, artık ülkelerin kendi içinde ve ülkeler arasındaki eşitsizlik boşluklarını kapatmanın zamanı geldiğini; bir ‘insanlık ailesi’ olarak dayanışma içinde çalışırsak, 2022’yi gerçek bir iyileşme yılı yapabileceğimizi vurguluyor.
Guterres’in çağrısı, BM sisteminin, pandemi sürecini atlatmak adına, her ülkeyle birlikte çalışarak, esnek, kapsayıcı, eşit ve sürdürülebilir dünya ekonomisini inşa etmek için mesafe alınması. Bununla birlikte rapor, gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan önde gelen ekonomilerin tümünde yükselen enflasyonun oluşturduğu baskıların ilave riskler oluşturduğu uyarısına da değiniyor. Küresel temel enflasyon 2021’de yüzde 5.2’ye yükselmiş durumda ve bu oran son 10 yıllık ortalamanın iki puandan fazla üzerinde.
BM Ekonomik ve Sosyal İşler Birimi uzmanlarının hazırladığı rapor, küresel ekonominin 2022’de yüzde 4 büyümesini öngörüyor ki, bu oran 2021 küresel büyümesi olan yüzde 5.5’in altında kalacak.
YÜZDE 3.5 BÜYÜME
Raporda, pandemide süregelen dalgalar, iş piyasasındaki zorluklar, tedarik zincirindeki baskılar ve artan enflasyon nedeniyle 2023 küresel büyüme oranının yüzde 3.5 olacağı öngörülüyor. 2020 yılında yüzde 3.4’lük daralmadan sonra 2021’deki yüksek büyümenin yıl sonuna doğru ivme kaydettiğine işaret eden BM raporu, 2021 sonunda gözlenen yavaşlamanın Çin, AB ve ABD gibi büyük ekonomileri de kapsadığını, bu yavaşlamada ülkelerin pandemi yardım paketlerinin süresinin dolmasının ve tedarik zincirindeki aksaklıkların önemli rol oynadığının altını çiziyor. Bu nedenle, aldığı ekonomik tedbirler sayesinde fark oluşturan ve bu sıkıntılı trendden ülkesini uzak tutabilen hükümetler başarıya imza atmış olacaklar.
ILO: 2022’DE 52 MİLYON İŞ AÇIĞI
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 17 Ocak’ta yayınlanan ‘Dünya İstihdam ve Sosyal Görünüm, 2022 Trendleri Raporu’ ise Covid-19 salgını öncesi dönem ile karşılaştırıldığında, 2022 yılında halen 52 milyon tam zamanlı işe karşılık gelecek kadar bir istihdam açığının devam edeceğine işaret ediyor. ILO Raporu, küresel işsizliğin ancak 2023 yılı ile birlikte pandemi öncesindeki seviyelerine dönme olasılığının güçleneceğine işaret ediyor. Bu da, 2019 sonu itibariyle 186 milyon düzeyinde olan küresel işsizliğin, 2022 yılında 207 milyon seviyelerine yükselmesi sonrasında, dünya ekonomisindeki toparlanmaya bağlı olarak istihdama katılma oranındaki iyileşme ile tekrar 2019 seviyelerine geri dönebileceğini gösteriyor. Bununla birlikte, 2022’de iş kaybı ve işsizlik beklentileri dikkate alındığında, istihdama genel katılım oranının halen 2019 yılına göre 1.2 puan daha düşük olacağını göz ardı etmeyelim.
21 Ocak 2022 Cuma