Giriş: 10.10.2025 - 08:56
Güncelleme: 10.10.2025 - 08:56
İLHAMİ FINDIKÇI

İLHAMİ FINDIKÇI

Sosyal psikoloji alanında yapılan bir deney, ben ile öteki tercihinin sağladığı tatmini ortaya koydu. Deney için beşer kişiden oluşan iki grup insan alınmış. Her iki grubun yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi gibi demografik özellikleri birbirine denktir. Deneye katılan herkese 3 bin dolar verilmiş. 


Birinci gruptakilere, bu parayı ‘kendileri için’ istedikleri gibi harcayabilecekleri belirtilmiş. İkinci gruptan da bu paraları ‘başkaları için’ harcamaları istenmiş. Bir hafta süre verilmiş. Deneye katılan herkese, kalp atışları ile beyinlerindeki elektrik akımını belirleyen kayıt cihazları dışarıdan görülmeyecek şekilde yerleştirilmiş.


Deney sonunda her iki gruba da çeşitli anketler uygulanarak, harcamaları sırasındaki ruh hâlleri belirlenmeye çalışılmış.


Deney sırasındaki kalp atışları ve beyinlerinin elektrik akımları ile deney sonunda uygulanan anketlerin ortak bir sonucu vardır: Aldıkları parayı başkaları için harcayanların ortalama kalp atışları ve beyinlerindeki hareketlilik, diğer gruptakilere göre daha yüksektir. Ayrıca isimsiz anketlerde verdikleri yanıtlarda, başkaları için harcama yapmaktan çok mutlu olduklarını da belirtmişler. Kendileri için harcama yapanlar da heyecanlanmış ve mutlu olmuşlar. Ama diğer grupla aralarında istatistik olarak anlamlı bir fark vardır.



VARLIĞINIZLA HAYATI ZENGİNLEŞTİRİN

Başkaları için bir şeyler yapanlar; kendileri için bir şeyler yapanlara göre daha mutlu, huzurlu ve keyiflidirler. Şu hâlde bütün mesele ‘ben’ engelini aşmak ve ötesine geçmektir. Bu engel aşıldığında; hayat oyunumuzdaki baş aktörlük rolümüzü çok daha etkin, verimli ve başarılı bir şekilde gerçekleştirmek mümkün. ‘Ben’ engeli; gözümüzü kör, kulağımızı sağır, duygularımızı körelmiş, zihnimizi donuk hâle getirir. Kendimize takılmaya ve orada kalmaya neden olur. Toplumsal kültüre yabancılaşmaya yol açar.


Kendimizi aşmak, uçsuz bucaksız bir güzellikler dünyasının kapısını aralamaktır. İnsanlara az ya da çok bir katma değer üretmenin yüksek hazzına ulaşmaktır. Herhangi bir canlı olmanın ötesinde, ‘insan’ olmanın bilincine varmaktır. Başkalarının kaygısını dert edinmenin, başkaları için mücadele etmenin, başkaları için hayal kurmanın dayanılmaz zenginliğini yakalamak; yüksek bir insani erdemdir.


‘Ben’i aşmak, bir yönü ile düşünce üretmenizi gerektirir. Bunun için içinde yer aldığınız yerel ve küresel toplum kültürüne karşı duyarlı olmanız lazım. Bu ise güdülerle değil, bilgi sahibi olmakla, kendimizi sürekli olarak geliştirmekle mümkün. Yerel ve evrensel kültürün temel bileşenleri olan ahlak, inanç gibi değerlerin; ‘ben’ engelini aşmak için vazgeçilmez olduğu bir gerçektir.


Kendiniz için bir şeyler yapmak, sizi bir yerlere getirir. Başkaları için bir şeyler yapmak ise hem sizi hem başkalarını bir yerlere getirir. Dolayısıyla da dünyadaki konumunuzdan mutlu olmanızın, yaşam sahnesindeki rolünüzden keyif almanızın yolu kendiniz için değil, başkaları için bir şeyler yapmaktan geçiyor.


Yaşam alanlarınızda, tutumlarınızda, davranışlarınızda bir fark oluşturun. Bunun için yoğun bir çaba gösterin. Yaşamınıza başka türlü bir renk ve derinlik katın. Varlığınızla; hayatı kendiniz ve diğerleri için zenginleştirin, güzelleştirin, iyileştirin. Bulunduğunuz ortamlara çözüm, hoşgörü, uyum, birliktelik, olumlu bakış, yüksek başarı güdüsü eşlik etsin. ‘Ben’e takılmaya yönelten ön yargılardan, akıl tutulmalarından, bencillik hastalığından, iletişimsizlik illetinden kendinizi koruyun.


Gönlünüzü farklılıkların zenginliğine açabilmelisiniz. Daha da önemlisi; dağların zirvesinde bir su damlası olarak aşağılara, daha aşağılara, sıfır noktasına, hiçlik düzeyine akabilmelisiniz. Deryanın bir damlası olmak ve bütünlüğünde yok olmak için bütün varlığınızla yük olmayı bırakıp yük alabilmeyi başarmalısınız.


Unutmayınız ki, siz olmadan hayat eksiktir. Varlığınızla hayatı eksiltmeyin, zenginleştirin…