Dr. İlhami Fındıkçı
Aile şirketleri, küresel salgın krizine farklı tepkiler veriyor. Bir tarafta krizin altında kalacağını düşünen, küçülme hesaplarıyla boğuşanlar, öte yanda yeni dönemin pazarları için organizasyonunda düzenlemeler yapan, e-ticaret yöntemlerini geliştiren, ulusal ve uluslararası destekleri izleyenler var. Ticari kurumlar, büyük krizler karşısında ya batıyor ya küçülüp durumlarını koruyor yahut krizi fırsata çevirerek büyüyor. Elbette bu süreçte kurumun büyüklüğü, öz kaynak yapısı, sektörü, pazarı gibi değişkenler etkili. Ancak aile şirketleri için belirleyici olan aile ilişkileridir.
Unutmayalım ki, düşen insanın kalkmayı öğrenmesi gibi krizler de sosyal sistemlerin güçlenmesini sağlar. Dolayısıyla kriz için kaygı ve korku duyulmalı; zira bunlar bünyeyi mantık kurallarıyla korumak için gerekli. Ancak gereksiz telaş ve karamsar bir ruh hali, kurumda ciddi zararlara yol açabilir.
AİLE ŞİRKETİNİN BİLİM KURULU
Öncelikle kurumdaki sürekliliğin sağlanması için gerekli maddi önlemler alınmalı. Özellikle çalışanların kendilerini güvende hissetmeleri ve aidiyetlerinin özenle pekiştirilmesi tam da bu dönemlerde çok gerekli.
Kriz dönemleri, sanıldığının aksine aile şirketlerinin yeniden yapılanması, kurumsallaşması, aile şirketi anayasasının hazırlanması yahut güncellenmesi, nicedir ertelenen iç düzenlemelerin gerçekleştirilmesi ve kurumun bir kurallar zincirine kavuşturulması bakımından önemli bir fırsat.
Kriz dönemlerinde alınan kararlar daha önemli ve belirleyici olduğundan aile üyelerinin, profesyonel yöneticileriyle birlikte zihinsel potansiyellerini mümkün olduğunca işe odaklamaları ve teknolojiden faydalanarak toplantılarını daha sık yapmaları önemli. Kurumun, bir danışmanla yahut kurum içinden ve dışından katılımcıların olduğu bir bilim kurulu ile yeni döneme hazırlanması, sorular sorması, cevaplar araması çok önemli.
Aile şirketlerinin en önemli avantajları; aile olmanın sağladığı birlik, ortak akılla hızlı karar vermek ve girişimci olmaktır. Ancak aile ilişkileri bozulduğunda, bu avantajlar dezavantaja dönüşür.
AİLE İLİŞKİLERİ BELİRLEYİCİ
Şu halde küresel salgının sunduğu düşünme fırsatını değerlendirip aile şirketini geriye götürdüğü kanıtlanan olumsuz aile ilişkilerini gözden geçirmek en elzem iş olmalı. Aile üyesi hissedarları kıyasıya mücadeleye sokabilen kâr paylarının, maaşların, arabaların, evlerin kalıcı değerler olmadığını fiilen yaşadığımız bir zamanda şu sorulara yanıt verilmesini önemsiyoruz.
Aile şirketinin lideri belirgin ve ehil mi? Liderin iradesi altında kenetlenebiliyor muyuz? Aile ve kurumda verilen kararlar, tek elden mi alınıyor yoksa bir müzakerenin sonucu mu? Özellikle işin içinde olan aile üyeleri arasında iletişim kanalları açık mı, yoksa herkes kendi devletini kurmanın peşinde mi? Kurumdan nemalanan aile üyeleri arasında hak, adalet gözetiliyor mu ve kişilik haklarına saygı var mı? Yeni kuşakların hayatlarının odağında maddi değerler mi yoksa ahlak mı baskın? Yeni kuşaklar aile ve kurum için neler yapıyor, harcama ve yaşam alışkanlıkları nasıl?
Aile şirketinin sürdürülebilirliğinin teminatı olan herkesin üzerinde uzlaştığı, aile ve kurum için belirleyici olan bir kurallar zinciri, bir anayasası var mı? Aile şirketinin; kendini ve aile üyelerini büyütmenin dışında çalışanlarına, çevresine, topluma ve devlete karşı gerçekten bir sosyal sorumluluğu ve katma değeri var mı? Aile şirketi, görünür alkışların mı yoksa görünmez duaların mı peşinde? Çalışan hissedarlar ve aile üyelerinin maaşları, kâr payları ve yan gelirleri tanımlanmış, harcamaları takip ediliyor mu ve hissedarlar arasında hesap mutabakatı yapılıyor mu?
Soruları ve cevapları çoğaltmanız mümkün. Unutmayalım ki, bedenimizin küresel salgının virüsü karşısındaki acizliğiyle aile şirketi üyelerinin manayı unutarak maddeye, ‘biz’i unutarak ‘ben’ virüsüne yakalanmalarıyla oluşan acizlik aynıdır.
24 Nisan 2020 Cuma