tatil-sepeti

Türkiye’de yatırım ve kalkınma bankası olarak faaliyet gösteren ya da lisans sahibi toplam 13 banka bulunuyor. Özel sektörün 9, kamu kesiminin 4 banka ile faaliyet gösterdiği bu alanda toplam ödenmiş sermaye 5.7 milyar dolar seviyesinde. Özel sektörün ödenmiş sermaye içindeki payı ise yüzde 20’nin altında. 1.1 milyar dolarlık ödenmiş sermayeye sahip özel yerli ve yabancı yatırım bankalarının özkaynakları haziran ayı verilerine göre sadece 1.5 milyar dolar. BDDK yatırım ve kalkınma bankası alanında başta yerli olmak üzere özel sektörden ilgi ve yatırım beklerken, özel sektör kamunun, kalkınma bankalarını sanayiye daha fazla destek verecek şekilde yeniden yapılandırması ve güçlendirmesi gerektiğinin altını çiziyor.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mehmet Ali Akben, özel sektörün yatırım ve kalkınma bankası alanına ilgi göstermesini beklediklerini belirterek, bu alanda büyük bir potansiyel olduğunu, Türkiye’de kârlılığın yüksek ve krediler tarafında büyümenin devam ettiğini kaydetti.

SERMAYE ŞARTI İNDİRİLEBİLİR

Büyüyen kredi talebinin ve uzun vadeli, kalkınmaya yönelik yatırımların kısa vadeli mevduat yapısı ile karşılanmasının zor olduğunu aktaran Akben, yatırım bankalarının büyümesinin ve uzun vadeli yatımların bu alanda fonlanmasının gerekliliğinin altını çizdi.
Akben, bu konuda BDDK olarak sermayedarlara izinler ve lisans konusunda yardımcı olmaya hazır olduklarını ifade ederek, “Öyle ki, 300 milyon dolarlık asgari ödenmiş sermaye şartını bile gerekirse gevşetebiliriz. Yatırım bankacılığı alanında biraz daha aşağı çekebiliriz. Bu tamamen BDDK’nın inisiyatifinde” dedi.

Halen satılmak üzere bir yatırım bankası olduğunu (Pozitif Bank) ve almak için hem yurt içinden hem yurt dışında ilgi olduğunu hatırlatan Akben, bankacılık alanında yerli sermayenin teşvik edilmesi gerektiğini, sanayicilerin ve bankacılık alanında faaliyet göstermek isteyen sermayedarların da bu girişimde bulunmasını istediklerini ifade etti.

BÜTÇE FAZLAMIZI KULLANALIM

İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan da, kalkınma bankalarının durumunun son zamanlarda en önem verdikleri konulardan biri olduğunu ifade ederek, övündüğümüz ülke bütçesinin artık bu yolla sanayiyi desteklemek için kullanılması gerektiğini kaydetti.
“Bu konuda yapılan çalışmalara elimizden gelen katkıyı vermeye hazırız” diyen Bahçıvan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünyaya baktığımızda büyük güç elde eden gelişmiş ülkelerin hepsinde bir yatırım ve kalkınma bankası nüvesi var. Bunu başarabilenlerin sanayide de başarıyı yakaladıklarını görüyoruz.”

Türkiye’de 2 ay vadeli mevduat yapısı ile özel bankaların 5-10 yıl vadeli kalkınma bankacılığı yapabilmesinin mümkün olmadığına değinen Bahçıvan, dünya örneklerine bakıldığında da devlet gücü olmadan bu işin istenilen düzeyde büyümesi imkanı bulunmadığının görüldüğünü söyledi. Bahçıvan değerlendirmesine şöyle devam etti: “Mevcut kalkınma bankalarını mı modifiye ederiz yoksa yeni bir banka mı kurarız bilmiyorum, ama sanayiye destek olacak bir yapıyı mutlak suretle hayata geçirmemiz gerekiyor. Önce kalkınma bankacılığı vizyonunun oluşturulması gerekiyor. Siyasi iradenin bu boyutlu bir çalışmaya başlama zamanı geldi.”

BAŞKAN ÇAĞLAR: YENİ BİR ANLAYIŞ GEREK

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı İbrahim Çağlar, ülkemizde tasarrufların hâlâ istenilen düzeyde bulunmadığını, bunda hem şirketlerin hem de bireylerin finansal okur-yazarlığının yeterince gelişmemesinin en önemli etkiye sahip olduğunu belirtti.

Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada tasarruf açığı ve kısa vadeli mevduat yapısı ile uzun vadeli ve düşük maliyetli fon bulunamadığını dile getiren Çağlar, bu konuda devletin öncülük edeceği bir çözümün şart olduğunu kaydetti. Çağlar, hem sermaye piyasalarına ilişkin düzenlemeleri basitleştirmek hem de toplumda bu bilinci oluşturmanın gerekliliğinin altını çizerek, artık kamu kesiminin mali açıdan da çok güçlü olduğunu, devletin yeni model bir yatırım ve kalkınma bankası kurulmasına rahatlıkla öncülük edebileceğini söyledi.
Çağlar, sanayi yatırımlarının uzun vadeli yatırımlar olduğuna değinerek, doğru sanayi yapılanmasının hem yatırımcısına hem de ülkesine istikrarlı ve kalıcı büyüme getireceğini belirtti. Ancak bu yatırımların fonlamasının da uzun vadeli ve düşük maliyetli olması gerektiğini ifade eden Çağlar, bugün birçok kârlı sanayi yatırımının uzun vadeli fon bulunamaması nedeniyle ertelendiğini kaydetti.

İbrahim Çağlar, “Biz İstanbul Ticaret Odası olarak bu noktadaki taleplerimizi ilgililere bir rapor halinde ilettik. Sanayinin desteklenmesinde özel imtiyazlara sahip, ayrı bir kanunla kurulacak, uzun vadeli ve yerel para cinsinden sabit faizli kredi kullandıracak, proje finansmanına yoğunlaşmış yeni nesil bir kalkınma-yatırım bankası kurulmasını arzu ediyoruz” diye konuştu.

İSTİHDAMDA KİLİT ROL MESLEKİ EĞİTİMDE

Uluslararası İşverenler Teşkilatı (IOE), OECD İş ve Sanayi Danışma Komitesi (BIAC) ve Deloitte tarafından hazırlanan raporda, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin neredeyse tamamında genç istihdamının azaldığı belirtildi.

“Genç İstihdamı Fırsatı: G20 ve Ötesinde İş Piyasası Politikalarını Anlamak” başlıklı raporda, genç istihdamının önündeki en büyük engeller şöyle sıralandı: Uygun meslek eğitimi eksikliği, meslek ve yetenekler arasındaki uyumsuzluk, iş fırsatlarının azlığı, istihdam maliyetlerinin yüksekliği ve işverenlere yönelik azalan devlet desteği.
15-29 yaş arası gençlerde işsizlik oranının erişkinlere göre yüksek olduğu belirtilen raporda, genç işsiz oranının G20 ülkelerinin üçte ikisinde artış gösterdiği bildirildi.
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin neredeyse tamamında genç istihdamın toplam nüfusa oranı, 2014 yılında, 2000 yılına göre azaldı, genç işsizliğinde artış yaşandı.
İş fırsatlarının ülkelerin büyüme hızlarının gerisinde kaldığına işaret edilen raporda, 2013 yılında 70 milyon genç işsizin bulunduğu, çalışmayan ve eğitimde olmayan gençlerin sayısında ise artış gözlendiği kaydedildi.

04 Eylül 2015 Cuma

Etiketler : Gündem