istanbul-ticaret-gazetesi
istanbul-ticaret-gazetesi

WhoFi: Wi-Fi sinyaliyle kimlik tespiti dönemi başlıyor

Araştırmacılar, sadece Wi-Fi sinyallerini kullanarak bireyleri cihaz taşımadan tespit edebilen yeni bir sistem geliştirdi. ‘WhoFi’ adlı sistem, vücutların sinyallerle etkileşimini analiz ederek yüzde 95’in üzerinde doğrulukla yeniden tanımlama yapabiliyor.

Giriş: 24.07.2025 - 11:08
Güncelleme: 24.07.2025 - 11:08
WhoFi: Wi-Fi sinyaliyle kimlik tespiti dönemi başlıyor

İzleme teknolojileri yalnızca kamera ve telefonlara bağlı kalmıyor. Roma’daki La Sapienza Üniversitesi araştırmacıları, sıradan Wi-Fi sinyallerinin dahi insanlar üzerinde bir tür ‘dijital parmak izi’ oluşturduğunu ortaya koydu.


GİZLİ İZLEME MÜMKÜN

Danilo Avola ve ekibi tarafından geliştirilen ‘WhoFi’ adlı sistem, bir bireyin vücudunun Wi-Fi sinyalleriyle nasıl etkileştiğini analiz ederek tanımlama yapabiliyor. İnsanlar herhangi bir cihaz taşımadan, yalnızca ortamda bulunarak yeniden tanımlanabiliyor.


SİNYALDEN PARMAK İZİNE

Sistem, Kanal Durumu Bilgisi (CSI) adlı teknik sayesinde sinyallerdeki faz ve genlik verilerini derin öğrenme modelleriyle işliyor. Bu veriler, bireylerin sinyal üzerinde bıraktığı izlerle birleştirildiğinde yüzde 95,5’e varan doğrulukla kimlik tespiti yapılabiliyor.

WhoFi: Wi-Fi sinyaliyle kimlik tespiti dönemi başlıyor


YENİ NESİL GÖZETİM

WhoFi, ışık ve görüş açısı gibi kısıtlamalara sahip kameraların aksine, duvarların arkasından bile çalışabiliyor. Üstelik herhangi bir görsel kayıt üretmediği için, ilk bakışta daha ‘gizlilik dostu’ görünüyor. Ancak bu da pasif gözetimle ilgili ciddi etik soruları gündeme getiriyor.


GÖRÜNMEYEN TAKİP TEHDİDİ

IEEE 802.11bf standardının 2020’de onaylanmasından sonra Wi-Fi Algılama teknolojileri hızla gelişti. Önceki sistem EyeFi, yüzde 75 doğrulukla çalışırken, WhoFi bu oranı yüzde 95’in üzerine taşıdı. Bu da Wi-Fi sinyali üzerinden yapılan gözetimin giderek daha etkili hale geldiğini gösteriyor.


ETİK TARTIŞMALAR BAŞLAYABİLİR

Gözlem yapılan kişinin herhangi bir cihaz taşımasına gerek bırakmayan bu sistemler, mahremiyet ve bireysel güvenlik açısından endişe yaratıyor. Uzmanlar, “Bu tür teknolojilerin kötüye kullanımının önüne geçmek için düzenleyici önlemlerin hızla alınması gerekiyor” uyarısında bulunuyor.