Cumartesi, 23 Kasım, 2024
Şubat ayında bu ülkelerle diplomasi trafiğinin hız kazanması ve gerçekleştirilecek üst düzey temaslar sırasında yeni ekonomik anlaşmaların imzalanması öngörülüyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şubat ayında İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'un ziyaretinin söz konusu olduğunu belirterek, bu ziyaretle Türkiye-İsrail ilişkilerinde yeni bir dönemin başlayabileceğini vurgulamıştı.
Erdoğan'ın BAE'ye şubat ayında ziyaret gerçekleştirmesi bekleniyor. Son dönemde Körfez ülkeleriyle ilişkilerde güzel bir ivme yakalandığını ifade eden Erdoğan, bölgede ortaya çıkan yeni dinamiklerin bunda önemli rol oynadığına dikkati çekmişti.
Erdoğan'ın gelecek aylarda Suudi Arabistan'a da bir ziyaret gerçekleştirmesi öngörülüyor. Suudi Arabistan'ın Türk ürünlerine uyguladığı ambargonun da yakın zamanda kaldırılabileceği konuşuluyor.
Ermenistan ve Türkiye resmi makamlarının ilişkileri düzeltme konusunda karşılıklı çağrılar yapmasının ardından iki ülke arasında ilk uçuşun 2 Şubat'ta gerçekleştirilmesi planlandı.
Mısır ile diplomatik ilişkiler 2013'ten bu yana karşılıklı olarak maslahatgüzar düzeyinde sürdürülürken geçen yıl resmi düzeyde temaslar gerçekleştirilmişti. Mısırlı iş insanları, ticari ilişkileri güçlendirmek için geçen ay sonunda Türkiye'ye ziyarette bulunurken görüşmede karşılıklı beklentiler ve atılabilecek adımlar masaya yatırıldı.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, söz konusu ülkelerle son dönemde yaşanan bazı gelişmeler, ikili ticarete de olumlu etkide bulunuyor.
Türkiye'nin Mısır ile diplomatik ilişkileri bu ülkede 2013'te gerçekleşen askeri darbe sonrasında durma noktasına gelmişti. Bu dönemde yaşanan gelişmeler ikili ticarette de etkisini gösterdi ve yıllara göre ticaret hacminde dalgalı bir seyir görüldü.
Türkiye ile Mısır'ın dış ticaret hacmi 2013'te 4,8 milyar dolar düzeyindeyken geçen yıl 6,1 milyar dolarla en yüksek seviyesine ulaştı. Bunun 4 milyar dolarını ihracat, 2,1 milyar dolarını ise ithalat oluşturdu.
BAE ve Suudi Arabistan ile ilişkiler ise Türkiye'de 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrasında gerilmişti. Suudi Arabistan ile yaşanan gerilime, 2018'deki Cemal Kaşıkçı cinayeti de etki etmişti.
Türkiye-BAE dış ticaret hacmi 2017 yılında 14,7 milyar dolarla en yüksek seviyesine ulaştı.
Geçen yıl iki ülke arasında uzun süre sonra karşılıklı resmi ziyaretler yapıldı. Türkiye, geçen yıl BAE'ye 5,2 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirirken bu ülkeden 2,4 milyar dolarlık ürün satın aldı.
Türkiye ile Suudi Arabistan'ın ticaret hacmi ise diplomatik sorunlar öncesi 2015'te yaklaşık 5,6 milyar dolar düzeyindeydi.
Suudi Arabistan'ın 2020 yılının son çeyreğinde Türk ürünlerine ambargo kararıyla bu ülkeye ihracatta önemli düşüş oldu.
Türkiye, 2020'de Suudi Arabistan'a yaklaşık 2,4 milyar dolarlık ürün satarken geçen yıl bu rakam 215,1 milyon dolara kadar geriledi. 2021'de ikili ticaret hacmi 3,5 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.
İsrail'in 2010'da Mavi Marmara gemisine düzenlediği saldırıyla yükselen Türkiye'nin bu ülkeyle ilişkilerindeki tansiyon, İsrail-Filistin geriliminden de etkilendi.
2010-2021 döneminde iki ülke dış ticareti genel olarak yükseliş eğilimini sürdürdü. İkili ticaret hacmi 2010'da 3,4 milyar dolar düzeyindeyken 2021 yılında rekor kırarak 8,1 milyar dolara yükseldi. Geçen yıl İsrail'e yaklaşık 6,1 milyar dolarlık ürün satılırken bu ülkeden 1,9 milyar dolarlık ürün alındı.
2021'in son aylarında Türkiye ile İsrail arasında üst düzey telefon görüşmeleri gerçekleştirildi.
Türkiye ile Ermenistan ilişkilerinde de yeni bir dönemin kapıları açılıyor. Bu ülkenin bağımsızlığının ardından Azerbaycan'ın Karabağ bölgesindeki topraklarını işgal etmesiyle Türkiye'den Ermenistan'a doğrudan ticaret sona erdirilmiş, iki ülke arasındaki sınır kapatılarak kara, demir ve hava yolu bağlantıları kesilmişti.
Türkiye-Ermenistan ticaret hacmi 2012-2021 dönemini kapsayan 10 yılda 15,3 milyon dolar düzeyinde kaldı. Ülkeye gerçekleştirilen ihracat oldukça sınırlı düzeyde bulunurken söz konusu dönemde Ermenistan'dan yaklaşık 15 milyon dolarlık ürün satın alındı.
Orta Doğu Uzmanı Haydar Oruç, son dönemde Mısır, İsrail, BAE ve Suudi Arabistan ile diplomaside kaydedilen ilerlemelerin, gelecekte ikili ekonomik ilişkilere de yansıyacağını söyledi.
Normalleşme olması halinde ihracat rakamlarının artacağını belirten Oruç, Mısır ve İsrail ile yapılacak enerji anlaşmaları sayesinde hem enerjide kaynak çeşitliliğinin sağlanacağını hem de bu ülkelerden alınan enerji kaynaklarının üçüncü ülkelere satışından kar edilebileceğini bildirdi.
Oruç, Mısır'ın 100 milyonluk nüfusuyla Türkiye için çok iyi bir pazar olduğunu ifade etti.
Mısır'ın Doğu Akdeniz'den çıkardığı doğal gazın da Türkiye için yeni bir tedarik kaynağı olabileceğine işaret eden Oruç, şöyle konuştu: "LNG ithalatında coğrafi yakınlık sebebiyle Mısır önemli bir alternatif olacaktır. Mısır'ın son zamanlarda yaptığı savunma sanayisi alımları da hesaba katıldığında, Türkiye'nin yükselişte olduğu bu alanda iyi bir pazar olacağı açıktır."
Oruç, Türkiye'nin İsrail ile ticari ilişkilerinin siyasetten bağımsız olarak kendi mecrasında ilerlediğine dikkati çekerek, muhtemel bir anlaşma sağlanması halinde, turizm, sağlık, tarım, doğal madenler ve diğer ara mamuller konusunda önemli bir hacim yakalanabileceğini ifade etti.
BAE ile yaşanan gerginliklerden ticari ilişkilerin fazla etkilenmediğini belirten Oruç, ülkenin Türkiye'de savunma sanayisi, bazı perakende ve teknoloji şirketleriyle de yakından ilgilendiğini dile getirdi.
Oruç, Türkiye'nin Mısır, İsrail, BAE ve Suudi Arabistan ile başlatmış olduğu normalleşme sürecinin siyasi olduğu kadar ekonomik faydalarının da olacağını vurgulayarak şunları kaydetti: "Türkiye'nin bu ülkelerdeki mevcut müşteri portföyünün, siyasi engeller kaldırıldıktan sonra ilişkileri eski seviyesinin de ötesine çıkaracağı kuşkusuzdur. Zira Kovid-19 salgını sonrası başlayan ticari canlanmanın bu ülkelerdeki talebi artırdığı ve bu durumun pandemi döneminde üretimini hızla artıran Türkiye için büyük bir fırsat olacağı açıktır."
İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kutay Karaca da Ermenistan ile gerçekleştirilen diyaloğun ekonomik ilişkilere etkisini değerlendirdi.
Ermenistan ekonomisinin Rusya'ya bağımlı olduğuna işaret eden Karaca, "Ermenistan bu ekonomik şartlardan kurtulmak ve refah seviyesini artırmak istiyorsa mecbur olduğu 2 ülke var. Bunlar kara sınırlarının yüzde 85'ini oluşturan Türkiye ve Azerbaycan." dedi.
Ermenistan'da pek çok Türk malının bulunduğunu dile getiren Karaca, savaş döneminde ülkenin Türkiye mallarına boykot uygulamak istemesine rağmen bu malların İran ve Gürcistan üzerinden girdiğini bildirdi.
Karaca, şunları ifade etti: "Sınırların açılması Ermenistan'ın aynı zamanda Orta Asya'dan gelen ticaret ve enerji kaynakları yollarının üzerinde de bir etki yaratmasını ve kazanç elde etmesini sağlayacak. Belki Rusya'ya olan bağımlılığını azaltacak. Ermenistan, Türk ekonomisine doğrudan büyük etki yapabilecek bir ülke değil ama en azından sınır şehirlerimizde bir etkide bulunacak."
01 Şubat 2022 Salı
23 Kasım 2024 Cumartesi
23 Kasım 2024 Cumartesi
23 Kasım 2024 Cumartesi
23 Kasım 2024 Cumartesi
23 Kasım 2024 Cumartesi