tatil-sepeti

Küresel piyasalar, başta ABD'deki istihdam raporu olmak üzere yoğun makroekonomik veri takviminin takip edileceği haftaya temkinli başladı.


 

Dünya genelinde enflasyonla mücadelenin resesyonla sonuçlanıp sonuçlanmayacağına ilişkin soru işaretleri ve Orta Doğu'daki çatışmaların ortaya koyduğu endişeler varlığını korusa da son dönemde açıklanan makroekonomik veriler piyasalarda endişelerin sınırlı kalmasına yardımcı oluyor.

 

Analistler, bu hafta açıklanacak istihdam ağırlıklı verilerden alınacak sinyallerin ABD Merkez Bankasının (Fed) gelecek dönemde atacağı adımlar konusunda belirleyici olabileceğini ifade ederek, söz konusu verilerin ABD ekonomisinin gidişatına ilişkin de daha çok bilgi vermesinin beklendiğini söyledi.

 

Öte yandan, Fed Başkanı Jerome Powell'ın bugün yapacağı açıklamalar yakından takip edilecek.

 

Cuma günü açıklanan verilere göre, kişisel tüketim harcamaları, ağustosta aylık yüzde 0,2 ile beklentilerin altında artış kaydetti.

 

Kişisel tüketim harcamaları fiyat endeksi de ağustosta aylık yüzde 0,1 ve yıllık yüzde 2,2 ile beklentilerin altında arttı.

 

Fed'in enflasyon göstergesi olarak dikkate aldığı, gıda ve enerji kalemlerinin hesaplama dışı tutulduğu çekirdek kişisel tüketim harcamaları fiyat endeksi de ağustosta aylık bazda yüzde 0,1, yıllık bazda yüzde 2,7 arttı. Endeksteki yıllık değişim piyasa beklentisine paralel gerçekleşirken, artışın aylık bazda yüzde 0,2 olacağı tahmin ediliyordu.

 

Analistler, beklentilerin altında gelen enflasyon göstergelerinin, Fed'in artık iş gücü piyasasını desteklemeye ve faiz oranlarını düşürmeye devam etmeye odaklanabileceğine ilişkin beklentileri artırdığını belirtti.

 

Ayrıca, ABD'de Michigan Üniversitesince ölçülen tüketici güven endeksi de eylülde yukarı yönlü revize edilerek 70,1 oldu ve 5 ayın en yüksek seviyesini kaydetti.

 

Fed yetkililerinden gelen açıklamalar da piyasaların odağında olmaya devam ederken, cuma günü açıklamalarda bulunan St. Louis Fed Başkanı Alberto Musalem, faiz oranlarının "kademeli olarak" düşürülmesi gerektiğini söyledi.

 

Yılın geri kalanında birden fazla 25 baz puanlık faiz indirimi öngören Musalem, iş gücü piyasasının beklenenden daha fazla zayıflaması durumunda ise daha hızlı kesintiler yapabileceklerini ifade etti.

 

Para piyasalarındaki fiyatlamalarda yıl sonuna kadar Fed'in 75 baz puanlık indirim yapacağı beklentisi güçlü kalmaya devam ederken, kasım ayında yüzde 54 ihtimalle 50 baz puanlık bir faiz indirimi yapılacağı öngörülüyor.

 

Söz konusu gelişmelerle ABD'nin 10 yıllık tahvil faizi şu sıralarda yüzde 3,76 seviyesinde bulunurken, dolar endeksi 100,4'ten haftaya başladı.

 

Altının ons fiyatı ise cuma günü yüzde 0,5 değer kaybederken, şu sıralarda önceki kapanışın yüzde 0,1 altında 2.655 dolardan işlem görüyor.

 

Brent petrolün varil fiyatı haftaya artışla başlamasının ardından, şu sıralarda yüzde 0,5 yükselişle 72,3 seviyesinde bulunuyor.

 

Cuma günü, Dow Jones endeksi yüzde 0,33 yükselirken, S&P 500 endeksi yüzde 0,13 ve Nasdaq endeksi yüzde 0,39 geriledi. Dow Jones endeksi cuma günü, gün içinde 42.628,32 puanı görerek rekor kırmasının ardından 42.313,00 puanla tüm zamanların en yüksek kapanışını gerçekleştirdi. ABD'de endeks vadeli kontratlar yeni haftaya pozitif bir seyirle başladı.

 

Avrupa borsalarında cuma günü alış ağırlıklı bir seyir hakim olurken, bugün gözler Almanya'da açıklanacak Tüketici Fiyat Endeksine (TÜFE) çevrildi.

 

Avrupa Merkez Bankasının (ECB) gevşeme sürecinin hızı ve büyüklüğüne yönelik belirsizlikler varlığını korurken, bölgede enflasyonist baskıların azalmasının ve ekonomik aktivitedeki durgunluk sinyallerinin bankanın güvercin tavrını artırabileceği tahmin ediliyor.

 

Cuma günü bölgede açıklanan verilere göre, Avro Bölgesi'nde tüketicilerin gelecek 12 aya ilişkin enflasyon beklentileri Eylül 2021'den bu yana görülen en düşük seviyeye geriledi.

 

Avro Bölgesi'nde eylül ayında Ekonomi Güven Endeksi ise 0,3 puan azalarak 96,2'ye indi.

 

Cuma günü, Almanya'da DAX 40 endeksi yüzde 1,22, Fransa'da CAC 40 endeksi yüzde 0,64, İngiltere'de FTSE 100 endeksi yüzde 0,43 ve İtalya'da FTSE MIB endeksi yüzde 0,92 yükseldi. DAX 40 endeksi cuma günü, gün içinde 19.491,93 seviyesini görerek gün içi rekorunu kırarken, 19.473,63 puan seviyesiyle tüm zamanların en yüksek kapanışını gerçekleştirdi. Avrupa'da endeks vadeli kontratlar ise güne karışık bir seyirle başladı.

 

Asya tarafında haftanın ilk işlem gününde karışık bir seyir hakim olurken, Çin piyasaları sert yükselirken, Japonya piyasaları sert düştü.

 

Çin'de hükümetin geçen hafta açıkladığı ekonomik teşvikler piyasalara olumlu yansımaya devam ederken, hükümet, konut sektöründeki mevcut sorunların çözümü için bankaların mortgage faiz oranlarının düşüreceğine yönelik açıklamalarda bulundu.

 

Çin'de bugün açıklanan verilere göre eylül ayı imalat sanayi Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) 49,8 ile beklentilerin üstünde, eylül ayı Caixin imalat sanayi PMI 49,3 ile beklentilerin altında gerçekleşti.

 

Hizmet sektörü PMI ise 50,0 ve Caixin hizmet sektörü PMI 50,3 ile beklentilerin altında gerçekleşmesine karşın hizmet sektöründe ekonomik aktivitenin güçlü kalmaya devam ettiği görüldü.

 

İmalat sanayinde ekonomik aktivitenin hala zayıf olduğunu belirten analistler, açıklanan ekonomik teşviklerin ardından gelecek aylarda aktivitede canlanmanın beklenebileceğini söyledi.

 

Öte yandan, Japonya'da iktidardaki Liberal Demokrat Parti'nin (LDP) başkanlık seçimini geçmişte tarım ve savunma bakanlıkları yapan eski LDP Genel Sekreteri İşiba Şigeru kazandı.

 

İşiba gelecek günlerde LDP ve koalisyon ortağı Komeito'nun hakimiyetindeki Temsilciler Meclisi (Şuugiin) oturumunda Japonya'nın yeni başbakanı ilan edilecek.

 

Analistler, Ekonomik Güvenlikten Sorumlu Devlet Bakanı Takaiçi Sanae'nın seçileceğine yönelik beklentiler ve yeni liderin ekonomik politikaları konusundaki belirsizliklerin etkisiyle ülkedeki pay piyasalarında satış baskısının oluştuğunu belirtti.

 

Japonya'da bugün açıklanan verilere göre ağustos ayına ilişkin sanayi üretimi yüzde 3,3 azalışla beklentilerin altında gerçekleşirken, ağustos ayı perakende satışlar yüzde 0.8 ile beklentileri geride bıraktı.

 

Kapanışa yakın Çin'de Şanghay bileşik endeksi yüzde 6,6 ve Hong Kong'da Hang Seng endeksi yüzde 3 yükselirken, Japonya'da Nikkei 225 endeksi yüzde 4,9 ve Güney Kore'de Kospi endeksi yüzde 1,2 düştü.

 

Cuma günü satış ağırlıklı bir seyir izleyen Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi, günü önceki kapanışa göre yüzde 0,53 azalışla 9.777,46 puandan tamamladı.

 

Dolar/TL, cuma günü yüzde 0,1 artışla 34,1694'ten kapanırken, bugün bankalararası piyasanın açılışında önceki kapanışın hemen üzerinde 34,1750 seviyesinden işlem görüyor.

 

Analistler, bugün yurt içinde Hizmet Üretici Fiyat Endeksi (H-ÜFE) ve aylık para ve banka istatistikleri, yurt dışında ise İngiltere'de büyüme, Almanya'da enflasyon ve ABD'de Dallas Fed imalat sanayi endeksinin yanı sıra Fed başkanı Jerome Powell'ın ve ECB başkanı Christine Lagarde'ı yapacağı konuşmaların takip edileceğini belirterek, BIST 100 endeksinde 9.700 ve 9.600 puanın destek, 10.050 ve 10.200 seviyelerinin direnç konumunda olduğunu kaydetti.

 

PİYASALARDA BUGÜN TAKİP EDİLECEK VERİLER ŞÖYLE:

 

10.00 Türkiye, ağustos ayı Hizmet Üretici Fiyat Endeksi (H-ÜFE)

 

14.30 Türkiye, ağustos ayı aylık para ve banka istatistikleri

 

15.00 Almanya, eylül ayı Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE)

 

16.00 Avro Bölgesi, ECB başkanı Lagarde'ın basın toplantısı

 

17.30 ABD, eylül ayı Dallas Fed imalat sanayi endeksi

 

20.55 ABD, Fed başkanı Powell'ın basın toplantısı

30 Eylül 2024 Pazartesi

Etiketler : Fed piyasa veri makroekonomik

Altının ons fiyatı gördüğü en yüksek seviyeyi 2.685,61 dolara taşırken, geçen haftayı yüzde 1.4 artışla tamamladı. 32.714 dolarla Ocak 2013'ten bu yana en yüksek seviyesini test eden gümüşün ons fiyatı geçen hafta yüzde 1.5 yükseldi.


Emtia piyasası, ABD Merkez Bankasının (Fed) faiz indirimlerini sürdüreceğine yönelik beklentilerin gücünü koruması ve Çin'in ekonomiyi desteklemek için attığı adımlarla yükselişini geçen hafta da sürdürdü.

 

Fed'in enflasyonla mücadeleyi "yumuşak iniş" ile sonlandırabileceği ve ekonomiye zarar vermeyeceği öngörüsü geçen hafta emtia piyasasını pozitif etkilemeye devam etti.

 

Emtia piyasası, bankanın faiz indirimlerini sürdüreceğine yönelik beklentilerin gücünü korumasının yanına Çin'in ekonomiyi desteklemek için attığı adımlar eklenince yükselişini geçen hafta da sürdürdü.

 

Altının ons fiyatı gördüğü en yüksek seviyeyi 2.685,61 dolara taşırken, geçen haftayı yüzde 1,4 artışla tamamladı. 32,714 dolarla Ocak 2013'ten bu yana en yüksek seviyesini test eden gümüşün ons fiyatı geçen hafta yüzde 1,5 yükseldi.

 

Ons bazında paladyum yüzde 5 değer kaybederken, platin yüzde 2,5 değer kazandı.

 

Öte yandan baz metallere bakıldığında, tezgah üstü piyasada geçen hafta fiyatlar libre bazında bakırda yüzde 6,3, alüminyumda yüzde 5,9, nikelde yüzde 3,4, kurşunda yüzde 3,5, çinkoda yüzde 7,3 artış görüldü.

 

ABD ekonomisinde devam eden resesyon endişeleri ve Orta Doğu'da artan gerilim güvenli liman varlıklara olan talebi desteklemeyi sürdürdü.

 

Çin Merkez Bankasının (PBoC) ekonomiyi desteklemek için para politikasını önemli ölçüde gevşetmesi varlık fiyatları üzerinde etkili olmayı sürdürürken, bu durum değerli ve baz metallerdeki yükselişi tetikledi.

 

Banka, iç talepte süregelen zayıflık ve gayrimenkul sektöründeki düşüşün aşağı çektiği ekonomiyi canlandırmaya yönelik bir dizi tedbir açıklamıştı.

 

PBoC Başkanı Pan Gongşıng, düzenlediği basın toplantısında, ters repo faizinde indirimden zorunlu karşılık oranlarının azaltılmasına ve mortgage faizlerinin düşürülmesine dek politika adımlarını duyurmuştu.

 

Pan, PBoC'nin piyasaya kısa vadeli nakit aktarmasının en önemli aracı olan 7 günlük ters repo faizini yüzde 1,7'den yüzde 1,5'e çektiğini açıklamıştı.

 

Banka ayrıca finans kuruluşlarına verilen bir yıllık orta vadeli kredi faiz oranını yüzde 2,30'dan yüzde 2'ye düşürdüğünü duyurdu.

 

Pan, Çin'in büyük devlet bankalarına 1 trilyon yuan tutarında sermaye enjekte edeceğini ifade etti.

 

Çin'in konut sektöründeki istikrar ve yumuşak ekonomik iniş beklentisinin bir araya gelmesi, baz metaller ve değerli metal fiyatlarındaki artışın devam edebileceğine dair öngörüleri güçlendirdi.

 

Devam eden merkez bankası alımları ile Orta Doğu ve Ukrayna'daki çatışmalardan kaynaklanan jeopolitik riskler altının ons fiyatını desteklemeye devam ediyor.

 

Analistler, 100 seviyelerine kadar gerileyen dolar endeksinin ve düşen tahvil getirilerinin de altının alternatif maliyetini azaltarak yukarı yönlü hareketini desteklediğini ifade etti.

 

ABD'de açıklanan verilerin ekonomik aktivitedeki yavaşlamanın sınırlı da olsa sürdüğünü göstermesi özellikle baz metalleri olumlu etkiledi.

 

ABD'de imalat sanayi Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI), eylülde aylık 0,9 puan azalarak 47 ile piyasa beklentilerinin altında gerçekleşti. Endeks, 15 ayın en düşük seviyesini kaydetti.

 

İmalat sanayinde en çok kullanılan ürünlerden olan bakırda, resesyon endişelerinin sınırlı da olsa yatışması ve gelecek dönemde bakıra olan talebin güçlü kalabileceğine ilişkin beklentiler sonrasında kayda değer yükselişler görüldü.

 

ENERJİ GRUBU KARIŞIK SEYRETTİ

 

Enerji grubuna bakıldığında Brent petrolün varil fiyatı yüzde 2,8 azalırken, New York Ticaret Borsası'nda işlem gören doğal gazın İngiliz termal birimi (MMBtu) cinsinden fiyatı yüzde 20 arttı.

 

Petrol fiyatları, Libya'daki arz kesintilerine ilişkin endişelerin azalmasıyla düştü.

 

Libya'nın doğusundaki Temsilciler Meclisi tarafından atanan hükümet, Merkez Bankasının yönetimi konusunda yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle geçen ay tüm petrol sahaları, limanlar ve kurumlarda "mücbir sebep" ilan ettiğini, üretimin ve ihracatın durdurulması kararı aldığını bildirmişti.

 

Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu, Temsilciler Meclisi ve Trablus'taki Devlet Yüksek Konseyi temsilcilerinin Merkez Bankasına atanacak başkan ve yardımcısı konusunda anlaştığını açıkladı.

 

Ülkede istikrarın sağlanmasıyla petrol üretiminin tekrar normal seviyelere döneceği beklentisi fiyatların düşüşünde etkili oluyor.

 

Suudi Arabistan'ın petrol üretim artışına hazırladığına dair haberler de fiyatların düşüşünde etkili oldu.

 

ABD'de doğal gaz stoklarının beklentilerin altında artması doğal gaz fiyatlarının yükselmesine neden oldu.

 

TARIM GRUBUNDA KAHVE VE KAKAODA SERT YÜKSELİŞLER GÖRÜLDÜ

 

Geçen hafta Chicago Ticaret Borsası'nda kile başına fiyatlar buğdayda yüzde 2, mısırda yüzde 4, soya fasulyesinde yüzde 5,3 artarken, pirinçte yüzde 3,1 azalış kaydetti.

 

Intercontinental Exchange'de libre bazında fiyatlar, şekerde yüzde 2,2, kahvede yüzde 7,3 artış kaydederken, pamukta yüzde 0,7 azaldı. Kakaonun ton başına fiyatı da haftayı yüzde 8,1 yükselişle tamamladı.

 

Avustralya'nın güney ve güneydoğusundaki, buğday tarlalarının şiddetli don olaylarından etkilenmesinin buğdayda üretim endişelerine yol açması fiyatların yükselmesine neden oldu.

 

Brezilya'da kurak hava koşullarının devam etmesi ve Güneydoğu Asya ülkelerini vuran Yagi Tayfunu'nun Vietnam'daki kahve üretilen alanlara zarar vermesi kahve fiyatlarını destekledi.

 

Fildişi Sahili'nde kakao üretiminin azalması, Gana hükümetinin kakao üreticilerine ödediği desteği artırması ve dolara talebin azalması kakao fiyatlarının sert yükselmesine neden oldu.

30 Eylül 2024 Pazartesi

Etiketler : emtia ons enerj tarım kahve kakao altın

Washington Arap Körfez Ülkeleri Enstitüsü Misafir Öğretim Üyesi Dourian, Renminbinin, rezerv para olarak doların yerini almasının uzun zaman alacağını belirtirken, Petrol Piyasaları Ekonomisti Mathonniere de “Bu durum, para politikalarının istikrarsızlaşmasına yol açacak" dedi.


 

 

 

 

Suudi Arabistan'ın Çin ile işbirliğini yeni alanlara taşıma hedefleri kapsamında "petro-yuan"ın uluslararası ölçekte benimsenmesi konusunun 16. BRICS Zirvesi'nde gündeme geleceğine yönelik beklentiler, ABD dolarının küresel emtia piyasalarındaki hakimiyetini sekteye uğratabileceğine ilişkin endişeleri güçlendirse de uzmanlar bu durumun zaman alacağını ifade ediyor.

 

Zirve kapsamında Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika gibi birçok ülkenin lideri 22-24 Ekim'de Rusya'nın Kazan şehrinde bir araya gelecek.

 

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Etiyopya, İran, Mısır ve Suudi Arabistan gibi petrol üreten ülkelerin dahil olmasıyla üye sayısı 10'a yükselen ekonomik işbirliği grubu BRICS'in zirvede ele alacağı konular stratejik önem taşıyor.

 

Dünyanın en büyük petrol ihracatçısı konumundaki Suudi Arabistan'ın alternatif küresel fiyatlandırma yöntemlerini değerlendireceğine yönelik açıklamalarının zirvede ele alınması bekleniyor.

 

Merkez Bankası Dijital Para Birimi'nin (CBDC) uluslararası ödemelerdeki kullanımını araştırmak ve desteklemek amacıyla geliştirilen Project mBridge'e de katılan Suudi Arabistan, uluslararası petrol piyasasında "petro-dolar" yerine "petro-yuan" kullanımına açık olduğuna ilişkin açıklamalarda bulunmuştu.

 

Suudi Arabistan Sanayi ve Maden Kaynakları Bakanı Bender bin İbrahim el-Hureyf, Çin'in Guangdong eyaleti ile Hong Kong Özel İdari Bölgesi'ne yaptığı ziyaret sırasında South China Morning Post gazetesine verdiği mülakatta, petrol ticaretinde Çin para biriminin kullanımının genişletilebileceğini ve "petro-yuan fikrine kapalı olmadıklarını" ifade etmişti.

 

"PETRO-YUAN' KULLANIMINA GEÇİŞ KOLAY OLMAYACAK"

 

Washington Arap Körfez Ülkeleri Enstitüsü Misafir Öğretim Üyesi Kate Dourian, AA muhabirine, enerji sektörünün ötesinde gelişen ikili ilişkiler ve Suudi Arabistan'daki Çin yatırımlarının ölçeği nedeniyle, Çin renminbisinde daha fazla işlem görülebileceğini, ancak bunun "petro-dolar"ın yerini almasının muhtemel olmadığını söyledi.

 

Dourian, Suudi Arabistan riyali dolara sabitlendiği için Riyad'ın doları zayıflatacak sert bir hamle yapmaktan kaçınacağını ve dolar bazlı petrol satışlarından vazgeçmenin kolay olmayacağını dile getirdi.

 

Ayrıca "petro-yuan"ın, "petro-dolar" yerine kullanıldığı bir senaryoda doların yuan karşısında güçlenmesi durumunda satıcının döviz kuru riskini de hesaba katması gerekeceğine dikkati çeken Dourian, "Çin'in ekonomik büyümesi eskisi kadar güçlü değil ve bunun ülkenin petrol talebi üzerinde etkili olacağını da unutmamak gerekir." dedi.

 

Kate Dourian, doların ülkeler arasında güç olarak kullanılmasının Suudi Arabistan'ı diğer alternatifleri değerlendirmeye sevk ettiğini vurgulayarak, "Doların kullanımını azaltma süreci yavaş yavaş gerçekleşiyor ancak yeterince dönüştürülebilir olmayan Çin resmi parası renminbinin, dünyanın rezerv para birimi olarak doların yerini alması uzun zaman alacak." değerlendirmesinde bulundu.

 

Doların döviz piyasasındaki payı azalmış olsa da hala dünyanın baskın para birimi olduğunu vurgulayan Dourian, sözlerini şöyle sürdürdü: "Doların küresel döviz piyasasındaki payı, 2000'de yüzde 72 iken şu anda yüzde 60 civarında. Renminbi ise aynı dönemde sıfırdan yüzde 2,6'ya çıkmış durumda. Bu nedenle, doların hakimiyetine meydan okumak veya yerine geçecek bir para birimi bulmak için herhangi bir girişimin zaman alacağını söylemek mümkün, ayrıca böyle bir çabanın başarılı olacağı da kesin değil."

 

"CBDC, YUANIN UZUN VADEDE DOLARLA REKABET EDEBİLMESİNİN TEK YOLU"

 

Londra merkezli enerji enformasyon şirketi Energy Intelligence Group'un Petrol Piyasaları Ekonomisti Julien Mathonniere de öncelikle Çin'in "petro-yuan"a geçmek istemesinin altında yatan sebeplerin sorgulanması gerektiğinin altını çizdi.

 

Mathonniere, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın ardından Moskova'ya yönelik yaptırımların, Çin için bir "uyandırma çağrısı" niteliğinde olduğuna işaret ederek, "Pekin, ABD ile anlaşmazlık durumunda benzer yaptırımlara maruz kalmak istemediği için kendisini Batı merkezli finans sisteminden çıkarmaya çalışıyor. Bu nedenle Çin, yaklaşık 2015'ten bu yana sessizce para birimini uluslararası yapmaya çalışıyor." ifadesini kullandı.

 

Son birkaç yılda renminbinin küresel ticaret anlaşmalarındaki payı yüzde 1'den yüzde 5'e yükselse de avro ve doların hala çok gerisinde olduğunu belirten Mathonniere, doların her ticaret anlaşmasında merkezi konumda olduğunu hatırlattı.

 

CBDC'nin, yuanın uzun vadede dolarla rekabet edebilmesinin tek yolu olduğuna dikkati çeken Mathonniere, "Eğer bu olursa, alıcılar petrolü hem dolarla hem de yuanla ödeyebilir ve ticari işlemlerini gerçekleştirmek için ikisi arasında en ucuz seçeneği tercih edebilir. Bu da Çin'in para birimi açısından biraz egemenlik kazanacağı anlamına gelir çünkü merkez bankası şu anda olduğu gibi petrol ve diğer emtiaları ödemek için büyük miktarda doları, rezervinde tutmak zorunda kalmaz." görüşünü paylaştı.

 

Julien Mathonniere, yuanın, uluslararası rezerv para birimi haline gelmesi durumunda Çin'in şu anda olduğu gibi ticaret fazlası vermesini imkansız kılacağına işaret ederek, "Bu, dünyanın en büyük ticaret fazlasını verdiği için Çin'in o kadar çok yuan almasına sebep olacak ki bu devasa fazlalığı hareket ettirmek büyük dengesizlikler yaratacak, döviz kurlarını etkileyecek ve dünyanın her yerinde para politikalarının istikrarsızlaşmasına yol açacak." diye konuştu.

30 Eylül 2024 Pazartesi

Etiketler : Yuan dolar rezerv para petrol