İstanbul Ticaret Odası Dersaadet Kütüphanesi’nden ulaşabilen Afrika Masumiyet Innocence isimli kitapta; yıllarca geri planda kalmış Afrika, Nijer coğrafyasındaki insanların toplumsal yaşamları, gelenekleri, hayata bakış açıları Coşkun Aydın’ın vizöründen yansıtılıyor.


 

En büyük toplulukların yaşadığı kıtalardan biri olan Afrika hem Türkiye hem de dünya için çok önemli bir yere sahip. 

 

Bu eserde ise keşfedilmemiş ve yıllarca geri planda kalmış bir kıtanın farklı gözlerden görülmesi mümkün. 

 

Eser, Coşkun Aydın’ın vizöründen Afrika kıtasından Nijer coğrafyasındaki insanların toplumsal yaşamları, gelenekleri, hayata bakış açılarının yansıtıldığı Türkçe, İngilizce ve Fransızca dillerinde hazırlanmış fotoğraf albümüdür. 

 

Fotoğraf ve hikayesi ile kıtaya ışık tutan bu değerli eser, tüm araştırmacılar tarafından oldukça ilgi gördü. 

 

Esere, İTO Dersaadet Kütüphanesi’nden ulaşabilirsiniz.

 

İstanbul Ticaret Odası Yayınları, 2020

 

Bu ve benzeri tüm yayınlar için: www.kitapistanbul.org.tr @itokitapist

12 Şubat 2024 Pazartesi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 13 yıl aradan sonra Irak’a bir ziyaret gerçekleştirdi. Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier de Türk işçilerin Almanya’ya ilk gidişlerinde kullandıkları Sirkeci Garı’nı ziyaret etti.

Bu iki adım tarihte iki bölgeyi birleştirmesi planlanan Berlin-Bağdat Demiryolu projesini hatırlattı. 1914 yılına kadar aralıklı olarak Suriye sınırına kadar tamamlanan hat, Osmanlı’nın Avrupa’ya ihracatını artırmıştı.

 

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz günlerde Irak’a resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. 

 

Aynı gün, Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier de 1960’larda Türk işçilerinin Almanya’ya gidişindeki ilk durak olan Sirkeci Garı’nı ziyaret etti. Bu ziyaretler, 20. yüzyılın başlarında ekonominin lokomotifi olması planlanan Berlin-Bağdat Demiryolu’nu tekrar gündeme getirdi.  İstanbul-Bağdat arası 4 bin kilometreyi bulması planlanan hattın 1. Dünya Savaşı’na kadar ancak aralıklı olarak Nusaybin’e kadar olan kısmı tamamlanmıştı. Hat buna rağmen önceden yapılan hatlarla birlikte kıtalararası ticarette İlber Ortaylı’nın Osmanlı İmparatorluğu’nda Alman Nüfuzu isimli çalışmasına göre yüzde 2 bin 200’lük bir artış sağlamıştı. İşte 20. yüzyılın en önemli lojistik projelerinden biri olarak planlanan Berlin-Bağdat Demiryolu’na dair kısa notlar: 

 

ALMAN SERMAYELİ ŞİRKET 

 

Berlin-Bağdat Demiryolu hattı, dönemin siyasetçileri tarafından Berlin’den başlayıp Sirkeci’ye kadar gelen, oradan da aktarma ile Haydarpaşa üzerinden Bağdat’a kadar gitmesi öngörülen bir hat olarak planlandı. Osmanlı İmparatorluğu’nda Bağdat Demiryolu hat projesine kadar parça parça toplamı 500 kilometreyi bulmayan çeşitli hatlar mevcuttu. Haydarpaşa-İzmit arasında bulunan hattın önce Ankara’ya, Ankara’dan da Anadolu topraklarını geçerek Bağdat’a ulaşması için çeşitli saha çalışmaları yapıldı. Sermaye yetersizliğinden dolayı hattın İzmit’ten Ankara’ya kadar uzatılması için Alman sermayeli Anadolu Demiryolu Şirketi’ne imtiyaz verildi. 

 

99 YILLIĞINA 

 

Devrin en büyük lojistik projelerinden biri olarak kabul edilen hat için çeşitli zamanlarda çeşitli hatlar yapılmaya başlansa da asıl büyük adım 1903 yılında atıldı. Söz konusu yıla kadar parça parça Konya’ya kadar ulaşan hattın Bağdat’a kadar uzatılması için imtiyaz yine Alman sermayeli Anadolu Demiryolu Şirketi’ne verildi. İmtiyaza göre, işletmeye açılacak hatların kilometre başına gelirleri 4 bin 500 frankı aştıktan sonra 10 bin franka kadar olan kısmı Osmanlı Hükümeti’ne verilecekti. 

 

10 bin frankı aşan gelirler ise taraflar arasında bölüşülecekti. Ayrıca şirket 99 yıllığına çeşitli ayrıcalıklardan da yararlanacaktı. 

 

VERİMİ ARTIRACAK HAT 

 

Konya’dan Bağdat’a kadar olan 1.715 kilometrelik kısım için çalışmalar 1903 yılında başladı. Hattın parça parça bölümleri çeşitli aralıklarla açıldı. Osmanlı Devleti bu büyük lojistik projeden her anlamda büyük beklentiler içindeydi. Bunu, 1904 yılında hattın Konya-Ereğli kısmının açılışında konuşan Turhan Paşa şu sözlerle dile getirecekti: “Bu hat toprakları verimli büyük vilayetlerden geçecek, iki denizi birleştirecek ve yüce bir ağaç gibi dallarını her yöne salacak, geçtiği yerlerde ticaret ve refah artacak, buralarda yaşayanlar mutlu olacak, kalkınacaklar, yeni uygarlık ve zenginlik merkezleri fışkıracak ve her yanda refah artacak.”

 

YERLİ ÜRETİME KATKI 

 

1909 yılında yayınlanan bir demiryolu raporuna göre, Osmanlı İmparatorluğu’nda söz konusu tarihe kadar 1 milyar frankı aşkın harcama yapılmıştı. Yine aynı rapora göre 1889 yılı ile 1911 yılları arasında zirai üretim yüzde 114 artmıştı. 1913’te demiryolları taşımacılık konusunda yüzde 46.8’lik bir payla ilk sırada yer almıştı. Daha önceden yapılan hatlarla birlikte söz konusu hat birleşince Osmanlı Devleti’nin Almanya’ya ihracatı 1880 yılları ile 1904 yılları arasında yüzde 2 bin 200 artmıştı. Bu ihraç malları arasında kuru üzüm, incir, fındık, palamut, narenciye, pamuk, maden, ilaç ve boya hammaddeleri gibi ürünler yer alıyordu. 

 

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI 

 

İstanbul’dan başlayarak çeşitli zamanlarda ve farklı firmalar tarafından yapılan hatların Bağdat’a kadar uzanması için çalışmalar devam etse de projeler hayata geçirilemeden I. Dünya Savaşı başladı. Savaş başladığında hattın ancak 887 kilometrelik kısmı tamamlanabilmişti. Henüz yapılmayan yaklaşık 800 kilometrelik hat, devletlerin sınırlarının değişmesi nedeniyle uzun yıllar boyunca bekleyecek, İstanbul’dan Bağdat’a ilk tren ancak 1940 yılında hareket edecekti. Bu haber dönemin gazetelerinde, “İstanbul’dan Bağdat’a ilk tren dün hareket etti. Hatla birlikte iki şehir arası 7 günde gidilebilecek” şeklinde duyurulacaktı. 

 

PAMUK ÜRETİMİNİ ARTIRDI

 

Bağdat Demiryolu projesi aynı zamanda geçtiği topraklarda ekonomik kalkınmayı da sağlıyordu. 1903 yılında Adana’da 8 bin ton pamuk üretilirken bu rakam yıldan yıla artmış ve 1914 yılında 17 bin tona çıkmıştı. Ayrıca Alman sermayeli işletme şirketi, Adana’da elle yapılan pamuk balyalama işleminin makinalarla yapılması için çalışmalar başlatmış ve bu sayede bölgeden Almanya’ya pamuk ihracatı önemli oranda artmıştı.  

29 Nisan 2024 Pazartesi

111 Places in İstanbul That You Must Not Miss isimli eser; Bizans ve Osmanlı başta olmak üzere birçok medeniyetin izlerini taşıyan İstanbul’u keşfetmek için nereden başlanılması gerektiğini anlatıyor.


 

İstanbul’u ziyaret edenlerin her biri bambaşka bir açıdan yaklaşır bu kadim topraklara. 

 

Arkeologlar ve tarihçiler bir açık hava müzesi, keşfedilmeyi bekleyen bir hazine olarak görürler. 

 

Bu şehir, Bizans, Osmanlı ve daha birçok medeniyetin ve kültürün izlerini taşır. 

 

Bunu keşfetmek için olmazsa olmaz yerlerden başlamak gerekir.

 

Marcus X. Schmid

Emons Verlag GmbH, 2014

 

Bu ve benzeri tüm yayınlar için: www.kitapistanbul.org.tr @itokitapist

29 Nisan 2024 Pazartesi