OSMAN ARIOĞLU


Geçtiğimiz hafta Gelir İdaresi internet sitesinde Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği’nde ilave açıklama yapılması amaçlanan bir tebliğ taslağı konuldu. Doğal olarak bu tebliğ taslağının konulmasıyla birlikte özellikle paket servis hizmetlerinde KDV oran değişikliği mi yapıldı tartışması gündeme geldi. Bu tebliğ taslağı, bir oran değişikliği gibi algılandığı için kamuoyunda tartışma konusu yapıldı ve Gelir İdaresi de yine internet sitesinden bir açıklamayla konuya açıklık getirmeye çalıştı. İdarenin açıklamasında; KDV oran değişikliklerinin idari yetkide olmadığı ancak Cumhurbaşkanı Kararı ile yapılabileceğinin altı çizilerek, açıklamanın konuya ilişkin tereddütlü durumları gidermeye çalışmaktan ibaret olduğu belirtilmeye çalışıldı. 

 

YAPILAN NEDİR?

 

Konuya ilişkin kararnamede sayılan yerlerde verilen hizmetlerde KDV oranından bahsediyor. Ancak uygulamada biraz ürün ile hizmet karmaşık hale gelmiştir. KDV Genel Uygulama Tebliği ile de konu açıklanmaya çalışılırken başlangıçtan itibaren bu karmaşıklığa neden olunacak nitelikte olagelmiştir. Üstelik de tebliğde örneklendirme yapılırken kararnamede sayılan yerlerin ruhsatlarının esas alınacağı prensibi benimsenmiştir. Dolayısıyla da hizmet ile ürün karmaşası ürünün satış yerine göre göre farklı orana tabi olması ile en çok da yüzde 1 ve yüzde 10 katma değer vergisi oranına tabi olan gıda maddeleri veya yiyecek içecek ürünlerinde gözlemlenmiştir.

 

Buna sebep, yukarıda da belirttiğimiz gibi lokanta, kafe vb. sayılan işletmelerin hangi nitelikte işletme olduğu, uygulanacak katma değer vergisi oranını belirleyen kriter olarak alınmış olmasıdır. Hal böyle olunca işletme ruhsatı kritik önemi haiz hale geliyor. İşletme ruhsatına göre örneğin son tebliğ taslağında de verilen örnekten yola çıkarak hareket edersek gazozu bakkaldan alırsanız katma değer vergisi oranı yüzde 1, restoran ya da kafe ruhsatıyla çalışan bir yerden aldığınızda katma değer vergisi oranı yüzde 10 olacaktır. Kuru pasta satıcı pastane ise yüzde 10, süpermarket ise yüzde 1 olacaktır. Aynı şey dondurma için de örnek olarak verilebilir. Bir bakkal ya da marketten aldığınız ürünü yüzde 1 KDV ile alıp tüketebilirken, dondurma büfesinden aldığınız bir külah dondurmayı yüzde 10 KDV ile almanız gerekecek. Kısacası burada ölçü tamamen işletmenin niteliğine bağlanmış ve zaman içinde işin hizmet tarafı gözardı edilmiş durumda. Bugüne kadar bu uygulamada, idari görüşle dahi yüzde 1 ve yüzde 10 oranının farklı uygulanabildiği durumlar örneklenebilir.   

 

ÖNERİMİZ

 

İdarenin yapmaya çalıştığı tebliğ ile bu farklılıkları daha asgariye indirme çabasından ibarettir. Fakat burada nasıl ki eskiden içkili lokantalarda katma değer vergisi oranı genel oran iken, daha sonra kararname ile yapılan değişiklikle içkili lokantada alkollü ürünler ve diğer ürünler için farklı katma değer vergisi oranı hesaplanabilme imkanı sağlanmıştır. Burada da paketli olarak ve herhangi bir işleme tabi tutulmadan satılabilen ürünler yüzde 1 katma değer vergisi oranına tabi olabilmelidir denilebilir. Ancak bu konuda bizim önerimiz, daha köklü bir hareket ile yüzde 1 KDV oranını yiyecek ve içecek ürünlerinde çok sınırlı bir alanda tutup diğer ürünleri yüzde 10 katma değer vergisine tabi hale getirmek olacaktır. Aksi durumda bu tartışma kolay kolay dinmeyecek, sürüp gidecektir. 

22 Nisan 2024 Pazartesi

HÜSEYİN ÖZTÜRK


 

“Yolcu yolunda gerek” derler. Bu sözün çerçevesi sınırsızdır. İnsan ve iş hayatının bütününde yolun da yolcunun da bir ölçüsü yoktur.

 

“Yolcu yolunda gerek” yalnızca insana dair de değildir. Güneş, ay, dünya yolcudur ve sürekli hareket halindedir. Bu sebeple yolu ve yolcuyu sınırlamamalı.

 

Bu hali en güzel anlatan şehirlerden biri de ilçeleriyle birlikte Tokat ilimizdir. “Rızkın onda dokuzu ticarettedir” tavsiyesinin neşvünema bulduğu yerdir. Topraklarının altı da üstü de bereket yüklü Tokat’ı gezmek, görmek, incelemek, ticari tarihimiz açısından öğretmenlik mesabesindedir.

 

Biz de bu nedenle Tokat’ı ikinci kez görmeye gittik. İlk ziyaretimiz bundan 15 yıl önceydi. ‘Tarihin ve Medeniyetin Beşiği Çarşılar’ projesi kapsamında gezmiş, görmüş ve yazmıştık. Bu sefer ise şehrin yerel tarihçisi Hasan Erdem ile detaylı gezip gördük.


Ticaretin tepe noktasında kültür gelmeli. Ticari seyahatler bu minvalde olmalı ve kültürel anlamda seyahat etmek, öğrenmenin mihenk taşıdır. Bunun için Anadolu’da, “Çok yaşayan değil, çok gezen bilir” denilir. Bu ifadeye ilavede bulunmalı.

 

Gezmeye, görmeye, ‘araştırmayı, okumayı, emeği’ katmalı. Geçen hafta yaptığımız seyahatimizde Tokat’ın tarihiyle birlikte ekonomisinin geçmişine ve günümüze işte bu zaviyeden baktık.

 

*           *           *

 

Tokat, ‘kendini kuran şehirlerdendir’ ve en büyük kaynağı, dayanağı; toprağının altının da üstünün de bereketli olmasının yanı sıra esas insanının çalışkan olmasıdır.

 

Gerçi sadece bizde değil, bütün dünyada teknik ve teknolojinin gelişmesiyle devletler ve toplumlar daralan bir ekonomiye gönüllü razı olsalar da teknik ve teknolojiye fazla bağımlı kalmadan; insan gücüyle, tarımla, hayvancılıkla ve toprakla daha çok hemhal olma vaktidir.

 

Bu manada Tokat ve civarının toprakları yeterli derecede işlense de daha çok emek verilmesi ve üretimin artırılması noktasında, Tokat Valisi Numan Hatipoğlu öncülüğünde, ilgili kurum ve kuruluşlar çalışmalar yapıyor; devlet ve millet işbirliği memnuniyet verici şekilde devam ediyor. 

 

Sevindirici bir durum olmakla birlikte sadece Tokat özelinde değil, bütün ülkemiz nezdinde ünlü Kızılderili şefin sözünü hatırdan çıkarmamalıyız:

 

“Son ağaç kesildiğinde, son nehir kirlendiğinde ve son balık öldüğünde, o zaman paranın yenmediğini anlayacaksınız.” 

 

Tokat, ağaç ve nehir bakımından son derece bereketli bir coğrafyaya sahip. Şehrin içinden geçen Yeşil Irmak ve beslendiği diğer akarsular, bütün bir coğrafyayı adeta; “Buyurun nimet emanettir, benden faydalanın, sizler için akıyorum” diyor.

 

*           *           *

 

Tokat, Asya’dan Avrupa’ya kesintisiz bağlanan ticari yollar üzerinde bulunması hasebiyle yaklaşık 5 bin yıllık tarihindeki önemini koruyor.

 

Şehrin tarihi boyunca büyüdüğü zaman dilimi, Selçuklular devridir. Kervansaraylar, hanlar, ipek ve baharat yolları, özellikle tacirlerin can ve mal güvenlikleri bakımından altıncı büyük Selçuklu kenti olmuştur.

 

Selçuklular’dan sonra -Selçuklu eserlerini korumak şartı ve kaydıyla 14. yüzyılın sonunda Devleti Aliye’nin hüküm sürdüğü Tokat, eğitimden sanata, sanattan ticarete yeniden geçmiş dönemdeki parlak devrine kavuştu.

 

Şehrin bugünkü ekonomi yapısında ise sanayi, tarım ve hayvancılık sektörü başarılı bir performans sergiliyor. Başta gıda sanayi olmak üzere; taş-toprak-orman ürünleriyle tekstil, dokuma ve konfeksiyon sektörü, ticaretin odak noktasını oluşturuyor.

 

Şeker pancarı, tütün, yaş sebze ve meyve ile endüstriyel tarım ürünleri, buğday ve diğer tahıl ürünleri, özel ve kamu kuruluşları tarafından değerlendiriliyor. Gıda sektöründe ise ülke genelinde 8. sırada yer alıyor.

 

Hâsılı kelam, gözlem ve izlenimlerimizden çıkardığımız sonuç şudur:

 

Ekonomi olmadan kültürel hayat, kültürel hayat olmadan ekonominin olmayacağıdır. Tokat, bunu başarma yolunda ilerleyen bir şehrimizdir.

06 Mayıs 2024 Pazartesi

AV. MUHAMMET AKSAN


İşyerlerinde İşveren Veya İşveren Vekili Tarafından Yürütülecek İş Sağlığı Ve Güvenliği Hizmetlerine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, 4 Şubat 2024 tarihli 32450 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandı.

 

Söz konusu yönetmelikle 50’den az çalışanı bulunan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde, işveren tarafından işçilere iş sağlığı ve güvenliği hizmeti verilebilmesi için işveren tarafından alınması gereken eğitimlerin kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları, işçi ve işveren kuruluşları tarafından da Bakanlıkla protokol yapmak suretiyle verilebileceği yönünde değişiklik yapıldı.

 

Sonuç olarak, düzenleme öncesi eğitimlerin belirli şartları sağlayan üniversitelerce Bakanlıkla protokol yapmak suretiyle verileceği düzenlenmişken, yönetmelikle getirilen düzenlemeyle kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları, işçi ve işveren kuruluşları tarafından da verilebileceği yönünde değişikliğe gidildi.

 

ASGARİ ÜCRET DESTEĞİ 

 

Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan 29 Şubat 2024 tarihli ve 2024/3 sayılı Genelge ile 2024 yılı boyunca uygulanmak üzere asgari ücret desteği miktarı belirlendi.

 

Buna göre 2024 yılında asgari ücret desteği aylık 700 TL olarak (günlük 23.33 TL) belirlendi. Söz konusu destekten, 2023 yılının aynı ayında prime esas günlük kazancı 671 TL ve altında, toplu iş sözleşmesi uygulanan işyerlerinde 1.341 TL ve altında, linyit ve taşkömürü işyerlerinde 1.789 TL ve altında olan sigortalılar için yararlanılabilecek. 2024 yılında yeni açılacak işyerlerinde ise çalışan sigortalıların tamamı için ücret sınırı olmaksızın destek ödemesinden faydalanılabilecek.

 

BİREYSEL EMEKLİLİK SİSTEMİ

 

Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından 21 Mart 2024 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelikle 26 Eylül 2023 tarihli ve 32321 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan bireysel emeklilik sisteminde kısmen ödeme hakkında yönetmeliğin yürürlük tarihi değiştirildi. Daha önce 26 Mart 2024 tarihinde yürürlüğe gireceği belirlenen yönetmelik, bu değişiklik doğrultusunda 1 Temmuz 2024 tarihinde yürürlüğe girecek.

 

Yürürlük tarihi değişen yönetmelik, bireysel emeklilik sistemindeki katılımcıların emekliliklerini beklemeksizin devlet katkı payı dahil şekilde bireysel emeklilik birikimlerinin bir kısmını almak adına kısmen ödeme hakkını kullanmak üzere yapacakları başvuruyu, başvurunun değerlendirilmesini, kısmen ödeme alınabilecek halleri, kısmen ödeme ile ödenecek devlet katkısının hesaplanmasını ve ödenmesini, uygulanacak yaptırımları, emeklilik gözetim merkezi ve emeklilik şirketlerinin kısmen ödeme sürecindeki görev ve sorumluluklarını ve kısmen ödemeyle ilgili diğer hususları kapsar şekilde düzenlendi. 

 

İlgili yönetmeliğin 1 Temmuz 2024 tarihinde yürürlüğe girmesini takiben bireysel emeklilik sistemi katılımcıları sistemden ayrılmaksızın eğitim, konut alımı, doğal afet, evlenme gibi hallerde ilgili kategorilerdeki şartları sağlamaları halinde devlet katkısının bir kısmı dahil birikimlerinin yarısına kadar olan kısmını toplu olarak alabilecek.

06 Mayıs 2024 Pazartesi