Prof. Dr. Ahmet KAVAS

Prof. Dr. Ahmet KAVAS

Diğer Yazıları

İleri teknoloji ürünlerinin ve özellikle de nükleer sanayinin vazgeçilmez öğesi haline gelen zirkona, dünya genelinde yıllık yüzde 17’leri aşan bir talep artışı yaşanıyor. Yıllık 1.5 milyon ton civarındaki üretimin bu şekliyle devam etmesi durumunda yakın gelecekte piyasa sıkışacak; çünkü tespit edilen rezerv miktarı 62 milyon ton seviyesinde.

Dünyada henüz tespit edilen 62 milyon ton zirkon rezervinin 42 milyon tonu Avustralya’da, 6.5 milyon tonu Güney Afrika’da, 1.8 milyon tonu Mozambik’te. ABD ile Çin’in her birinde de 500’er bin ton civarında bulunduğu belirtiliyor. Senegal’de keşfedilen rezervler ise hakim aktörleri arasında büyük bir rekabete sahne oluyor.

Prof. Dr. Ahmet Kavas

Yeryüzünde şimdiye kadar tespit edilebilen 4 bin 750’den fazla mineral arasında en eskisi kabul edilen ‘zirkon’, geçtiğimiz 50 yıl içinde ileri teknolojinin vazgeçilmez öğesi haline geldi. 2019 yılı itibarıyla dünyada tespit edilen 62 milyon ton zirkon rezervinin 42 milyon tonunun Avustralya’da, 6.5 milyon tonunun Güney Afrika’da, 1.8 milyon tonunun Mozambik’te, ABD ile Çin’in her birinde de 500’er bin ton civarında bulunduğu, farklı ülkelerdeki maden miktarlarını açıklayan kuruluşlarca teyit ediliyor. Kenya’daki rezervin 120 milyon ton kadar olduğu tahmin edilirken, Senegal’in iki farklı bölgesindeki mevcut iki kaynağın toplam miktarı hakkındaise herhangi bir tahmine rastlanılmıyor. Aslında birçok ülkede de sınırlı miktarda işletilen bu madenin oranı, her biri için düşük bulunsa da bunların toplamı küçümsenmeyecek bir hacme ulaşarak, 11 milyon ton gibi tüm kaynak mevcudun altıda birini temsil ediyor. Böylece sadece herhangi bir toplam rezervi hakkında bilgi verilmeyen Senegal’inki hariç geriye kalan 10 milyon tonluk Afrika kıtasındaki zirkon yatağı Güney Afrika, Mozambik ve Kenya’da işletiliyor.

Zirkonun bilinen ve işletilen mevcut kaynaklarına olan talep, geçmiş yıllarda yıllık ortalama yüzde 3.5 bir artışla seyrediyordu. Çin’in kendi üretiminin son yıllarda giderek düşmesinin etkisiyle dış pazarlara aşırı yüklendiği görülüyor. Bu sebeple de dünya genelinde bu madene yıllık yüzde 17’leri aşan bir talep artışı yaşanıyor. Oysa ki yıllık 1.5 milyon ton civarındaki üretimin bu şekliyle devam etmesi durumunda önümüzde sadece 40 yıllık bir rezervin kaldığı kaydediliyor.

SENEGAL’DE DE GÜNDEM

Tüm zirkon madenleri içinde Senegal’deki zirkon yataklarının işletilmesi kadar özellikle sanal alem başta olmak üzere yerel medyada eleştiri konusu olanına pek rastlanılmıyor. Henüz Fransız sömürgesi altındayken 1940’lı yıllardan itibaren işletilen fosfat madeni, bağımsızlık sonrasında da onlarca yıl ülkenin yegâne hammadde kaynağı idi. Dünya genelinde farklı madenlere artan ihtiyaçlara bağlı olarak yüzölçüm olarak Türkiye’nin dörtte biri kadar alana sahip Senegal’in ırmakla çevrili coğrafyasının sadece tarım ve hayvancılık ülkesi olmadığı son yarım asırda görüldü. Altın, platinoid ve gümüş gibi değerli madenleri yanında birçok baz mineralleri (demir, bakır, krom, nikel), sanayi mineralleri (fosfat, kireçtaşı), ağır mineraller (zirkon, titanyum, lökoksen, rutil, ilmenit), süs taşları ve yapı malzemeleri de dahil kuzeyden güneye, Atlas Okyanusu boyunca uzanan 700 km. sahilinde ve doğu sınırı boyunca tespit edildi. Bilhassa 2012 yılında devlet başkanı olan Macky Sall’in maden mühendisi olması ve bu göreve gelmeden önce de madenlerle ilgili önemli sorumluluklar üstlenmesi sayesinde daha önce tespit edilip işletilemeyenler dahil mevcut kaynakları önemli oranda işletilmeye alındı. Günümüzde fosfat ve zirkon madenlerinde dünyadaki tüm üretici devletlerin ilk 10’u arasında ismi geçiyor.

Ülkelerin kaderlerinde bazen küçücük köyler bile bulundukları yerin kimi zaman coğrafi konumu, kimi zaman da yeraltı kaynakları ile isimleri henüz yerel halkı tarafından bilinmeden uluslararası şöhrete kavuşurlar. Bunun belki de en ilginç örneklerinden ikisi, Senegal’in Atlas Okyanusu sahilinde yer alan başkent Dakar’ın kuzeyindeki Niayes gölgesindeki Diogo ve Gambiyasınırına birkaç kilometre mesafedeki Niafarang köyleri. Onlara bu tanınmayı sağlayan da her ikisinde bulunan zirkon maden yatakları.

ZİRKONUN SENEGAL’DE KEŞFİ

ABD’li DuPont Nemours isimli bir kimya firması, 1980’li yılların sonunda Senegal’in başkenti Dakar’ın 150 km. kadar kuzeyinde yer alan Diogo’da ilk defa zirkon yataklarını tespit etti. Dünyada özellikle Asya’da bu madene duyulan ihtiyacın artmasına bağlı olarak 2010’lu yıllarda buranın da işletilmeye alınma girişimi, bir anda ülkede çeşitli tartışmaların da alevlenmesine sebep oldu. Zira bu yerleşim yeri merkez olmak üzere kuzey ve güney istikametlerine doğru uzanan toplam 107 km’lik sahil boyunca geçmişte de Fransızlar tarafından buradaki kumluklardan yüklü miktarlarda ne olduğu hakkında halkın bilgisi olmadan alımlar olduğunu iddia edenler vardı.

2000’li yıllarda hem burası hem de güneybatısındaki Niafarang köyü madenlerinin işletilmeye alınma süreci devletin ilgili birimlerinin yakın teşviki ile yürütülmesine rağmen siyasi anlamda hem muhalefet partilerinin hem de halkın belli kesimlerinin eleştirilerinin önü bir türlü kesilemiyor. Özellikle Niafarang köyü çevresindeki tabii yapının 4.5 milyon ton tahmin edilen rezervin tamamının alınması durumunda okyanus suyunu adeta tutan bu maden yatağının kaldırılmasıyla ciddi hasar göreceği konusu. Hatta bu maden işletilmeye alınacağı sırada buna teşebbüsün bölgede yerel makamlarla aralarında çatışma sebebi olabileceği dahi ifade ediliyordu. Fakat bunun arkasında bölgeye turizm bahanesiyle gelen Avrupalıların yerel halkı çevrecilik konusunda etkileyip madenin devreye girmesini durdurmak olduğunu ifade edenler de var. Özellikle bu madenin 2004’te Avustralyalı Carnegie ile başlayan ve şimdilerde Çin menşeli bir şirketle birlikte Senegal devletine ait maden işletmesinin iştiraki ile ilk girişimciden buradaki haklarını devralan Hong-Kong merkezli başka bir Avustralyalı şirket olan Astron, kuzeydeki Fransa ve diğer Avustralya menşeli Mineral Deposits (MDL) isimli iki şirketin işletmesi arasındaki rekabete dayandığı da iddialar arasında yer alıyor.

SANAYİNİN ARANAN MADENİ

Zirkon üretiminden oran olarak en çok istifade eden alan, kısaca karolaj denen seramik ve benzeri ürünlerin elde edildiği fabrikalar. Bu anlamda madenin yüzde 46 ila yüzde 53 arasında bir ürünü doğrudan bu sektörün ihtiyacına cevap veriyor. İkinci alan ise yapı malzemelerinin bundan elde edilmesi ki, yüzde 13 civarında kısmına denk geliyor. Cam sanayinin de vazgeçilmez temel maddesi. Televizyon ve benzeri malzemelerin plazma ekranlarının yapımında, uzay sanayinde, bilhassa roketlerin yapımında, askeri malzemeler içinde bombaların üretiminde, kimya endüstrisinin ilaç, özellikle plastik ve kağıt üretimi dahil birçok farklı kolunda en fazla istifade edilen bir ürün. Sanayide ihtiyaç duyulan taklit elmas, cilalama, zımpara, aşındırma, parlatma işlemleri için gerekli malzemelerin üretiminde, mıknatısların yapımında, emaye kaplama, kuyumculuk, tekstil, ateşe dayanıklı ürünlerin her birinde aranan bir madde. Bu sebeple dünyanın en pahalı ve en çok aranan madeni. Tonu son yıllarda bu sebeple bin 300 ila bin 500 dolar arasında müşteri buluyor.

NÜKLEER VE DİŞ PROTEZİ İÇİN VAZGEÇİLMEZ

Nükleer reaktörlerin inşasından bunun atıklarının depolandığı koruma kapları başta olmak üzere insan vücuduna en uyumlu madde olarak ağzımızdaki protez dişlerin malzemesi ve gözlüğümüzün her türlü çizilmelere karşı koruyucu tabakası, saatlerin kasasındaki altın görünümünün sağlanması, mutfaktaki çatal ve bıçaklardan fırınlardaki ısıyı tutan maddelere kadar, tüm metalürjinin dökümhanelerindeki her türlü eritme işlemi için gerekli dayanıklı tuğlalar dahil kullanım alanı her geçen gün genişleyen madenin henüz yerini alacak bir rakibi bulunmuş değil. Özellikle nükleer atıkların korunmasında tercih edilen zirkon madeni sayesinde hazırlanan özle koruma kaplarının 2000 yıl dayanıklı olacağı ifade ediliyor. Fransa’nın bu madene ilgisinin arkasında, hem kendi nükleer reaktörlerinin inşası hem de 40 civarındaki nükleer tesisinin yıllık 321 ton nükleer atığını kolayca ve güvenle depolayabilme fırsatı yatıyor.

22 Ocak 2021 Cuma