Dr. Can GÜRLESEL

Dr. Can GÜRLESEL

Diğer Yazıları

2019 yılının ilk yarısını gerek uluslararası alanda gerekse Türkiye’de çok sayıda riskin ekonomi üzerinde yarattığı baskılar ile geride bıraktık. Haziran ayında yaşanan gelişmeler ile bu baskılar kısmen hafifledi veya ötelendi. Bu nedenle yaz aylarına riskler açısından daha rahat ve sakin giriyoruz.

1. Küresel ekonomide riskler ötelendi
2019’da küresel ekonomide yavaşlamaya ve ticarette küçülmeye yol açan riskler ötelendi, ancak belirsizlikler ortadan kalkmadı. Riskler; ABD-Çin arasındaki ticari korumacılık, İran başta olmak üzere uygulanan yaptırımlar, Suriye, Kuzey Kore, Libya ve Venezuela gibi ülkelerde yaşanan çatışma ve gerginlikler ile ortaya çıkan jeopolitik risklerdir. Haziran ayı sonunda Japonya’da yapılan G20 zirvesi bu riskleri öteledi, çözüm arayışları için yeni bir süre tanıdı, ancak çözüme yönelik belirsizlikleri ortadan kaldıramadı. Risklerin çözümü için uzatma sağlanarak en azından eylül ayına kadar zaman kazanıldı. Bu çerçevede yaz ayları riskler açısından sakin geçecek ve iyimser fiyatlamalar yapılacak. Ancak risklerin ötelenmesi, dünya ekonomisi ve ticaretindeki yavaşlama eğilimini çok durdurmayacak. Eylül ayından itibaren riskler gündemi yeniden ısınacak. Brexit süreci de risklere eklenecek.

2. Türkiye’nin jeopolitik riskleri
Dış politik ve jeopolitik riskler uzun süredir ekonomi üzerinde kısıtlayıcı etki yarattı. Dış politik ve jeopolitik riskler içinde ABD ile odağında S-400 füze sistemlerinin satın alınması olmak üzere birçok gerginlik alanı ve jeopolitik olarak da yine odağında Suriye olmak üzere bölgesel çatışma ve gerginlikler yer alıyor. 2019 yılının üçüncü çeyreğine girerken bu risklerin önemli bir bölümünün sonbahara ertelendiği görülüyor. ABD ile özellikle S-400 savunma sistemleri konusunda olası ABD yaptırımları için zaman kazanıldı. Böylece Suriye konusunda ve Rusya ile ilişkilerde de yaz ayları daha sakin geçecek gibi görünüyor.

3. Enflasyon, faizler ve döviz kurları
Yılın üçüncü çeyreğine girerken dış politik ve jeopolitik risklerin ötelenmiş olması ile enflasyon, faizler ve TL üzerinde yukarı yönlü baskı yaratacak unsurların etkisi şimdilik azaldı. Buna bağlı olarak enflasyon faizlerde gerileme olanağı artarken, TL üzerindeki değer kaybı baskısı da azaldı. Enflasyonda haziran, temmuz ve ağustos aylarında bu sene enflasyon oranlarının daha düşük gerçekleşeceği ve tüketici enflasyonunda 4-5 puan arasında bir gerileme olabileceği öngörülüyor. Buna bağlı olarak faiz oranlarında da benzer bir gerileme yaşanabilecek. Ancak mali disiplin sağlanmadan kamunun yapacağı zamlar enflasyonu yine olumsuz etkileyecek. Türk lirasının üzerindeki değer kaybı baskısının ortadan kalkması da enflasyondaki ve faizlerdeki gerileme için olumlu olacak.

4. İktisadi faaliyetlerde toparlanma
İktisadi faaliyetler içinde sanayi üretimi önemli bir gösterge. İstanbul Sanayi Odası Türkiye geneli sanayi PMI verisi bu konuda öncelikli bir göstergedir. İSO PMI verisi 2018 yılı şubat ayından itibaren ivme kaybetti, ancak sanayide büyüme ağustos ayına kadar sürdü. Ağustos ayından itibaren PMI verisi 50’nin altında kaldı ve sanayide küçülme sürdü. 2019 yılında ise PMI verisi zayıf kalmaya devam etti ve sanayide küçülme de sürdü. Mart ayına kadar süren toparlanma çabası nisan ve mayıs aylarında tersine döndü. Haziran ayında ise PMI verisi 47.9 ile yılın en yüksek seviyesine çıktı. 47.9 seviyesi yine küçülmeyi göstermekle beraber bir toparlanma işareti olarak görülmeli.

Son söz: Risklere kalıcı çözümler üretir, yapısal reformlara ağırlık verirsek, ekonomide daha hızlı toparlanma yaşayabiliriz.

05 Temmuz 2019 Cuma