Av. Muhammet AKSAN

Av. Muhammet AKSAN

Diğer Yazıları

 

Karbon ticaret uygulaması esasen iki unsur üzerine kurulmuş olup bunlar; karbon vergisi uygulaması ve birçok ülke ve kıtada yürütülen yenilenebilir enerjiyi ve emisyon azaltımını teşvik eden Avrupa Birliği Emisyon Ticaret Sistemi’dir (ETS). 

 

Avrupa Birliği, 2030 yılına kadar karbon emisyonunu yüzde 55 oranında azaltmayı, 2050 yılında ise tamamen sıfırlamayı hedefliyor. Sistem dahilinde olan tesisler, karbon sınırlaması ve bu sınırlamanın beraberinde getirdiği maddi yükler olmaksızın üretim yapabilmek adına üretim yerlerini ETS’ye dahil olmayan, istikrarlı bir iklim politikasına sahip olmayan ülkelere taşımaya başladı. Bu nedenle, her ne kadar karbon emisyonu azaltılmaya çalışılsa da uygulamada bu sefer sınırlama olmaksızın üretim yapabilmek adına karbon kaçağına sebep olan yollara başvurulmakta olunduğu görülüyor. Bu hususun giderilmesi adına ortaya çıkan SKDM, Avrupa Birliği tarafından ithal edilen çimento, demir-çelik, gübre ve elektrik gibi çeşitli ve en önemlisi karbon yoğun ürünlere uygulanacak bir karbon tarifesidir.

 

2026’DA YÜRÜRLÜĞE GİRECEK

 

Avrupa Birliğince 13 Aralık 2022 tarihinde SKDM’yi oluşturmak için geçici anlaşmaya varıldı, 16 Mayıs 2023 tarihinde SKDM’ye ilişkin (AB) 2023/956 sayılı Tüzük, AB Resmi Gazetesi’nde yayımlandı. SKDM, 2026 yılında yürürlüğe girecek olup raporlamaya başlanacak.

 

İthalatçılar, üçüncü ülke üreticilerinden alınan doğrulanmış bilgilere dayanarak, ithal edilen ürünlerin üretimi esnasında hâlihazırda bir karbon fiyatı ödendiğini ispat etmeleri durumunda bu bedeli nihai ödemelerinden düşürebilecek.

 

İstikrarlı bir şekilde iklim politikasını sürdürmek için yeterli bütçeye sahip olmayan güney ülkeleri ve gelişmekte olan ülkeler adına bu mekanizmanın ülke ekonomilerini etkileyebileceği ve küresel pazarda dezavantajlara yol açabileceği değerlendiriliyor. Böyle ülkelere öncelikli olarak finansal ve teknik destekte bulunulması gerektiği belirtiliyor. Bazı ülkelerde de yine hızlıca açığa çıkan enerji ihtiyacına karşılık yetersiz bütçeye ve finansal desteğe sahip oldukları için yüksek oranda karbon emisyonu açığa çıktığı söyleniyor. SKDM gibi mekanizmaların, bu tarz bölgelerde üretilen herhangi bir ürünün karbon ayak izini artıracağı ve bu nedenle küresel pazarda dezavantajlara yol açabileceği öne sürülüyor.

 

TÜRK ŞİRKETLERİ DE HAZIRLANMALI

 

Ekim 2023 itibarıyla raporlama sürecine başlanması ve 2026 yılında uygulamaya girmesi planlanan SKDM, hiç şüphesiz karbon emisyonu azaltımı, temiz ve yenilenebilir enerji kullanımını teşvik eden bir uygulama olmakla beraber Avrupa Birliği Emisyon Ticaret Sistemi için de tamamlayıcı niteliktedir. 2030 ve 2050 yılları için belirlenen hedeflere yaklaşılması adına daha çok bölgeyi kapsayacak bu mekanizmanın, başarılı bir şekilde uygulamaya geçebilmesi durumunda karbon azaltımı çalışmalarında etkili bir sistem olarak yer alacağı tartışmasızdır. Türkiye’nin kendi iç uyum mevzuatını ve bu sistemden doğrudan veya dolaylı olarak etkilenebilecek Türk şirketlerinin de kendi hazırlıklarını yazımızda belirtilen son gelişmeler ışığında en sağlıklı ve hızlı şekilde tamamlamalarının elzem olduğu çok açıktır.

19 Haziran 2023 Pazartesi