Hikmet BAYDAR

Hikmet BAYDAR

Diğer Yazıları

Türkiye İstatistik Kurumu 8 Eylül 2017 günü temmuz ayı sanayi üretim verilerini açıkladı. Bu verilere göre sanayi üretimi bir önceki aya göre yüzde 2.3, bir önceki yılın aynı ayına göre de yüzde 14.5 artmış görünüyor. Özellikle imalat sektörü verilerinde aylık artış yüzde 2.2, yıllık artış ise yüzde 16.

Bu veriler sanayi üretiminde geçen yıla göre önemli artışlar olduğunu gösteriyor. İlk bakışta her şey yolunda gibi bir görünüm var. Ama söz konusu verinin analizinde kullanılan metodolojiye baktığımızda değerlerin tutar olarak alındığını, miktar olarak alınmadığını görüyoruz. Yani değerlerin hesaplanmasında fiyat faktörü devreye girmiş.

O zaman fiyatların bu değerleri ne kadar etkilediğini anlamak için yurtiçi ÜFE verilerine bakıyoruz. Temmuz ayında yüzde 3.96 aylık, yüzde 15.45 olarak da yıllık fiyat değişimi yaşanmış. Dolayısıyla üretimdeki bu yükselişin arkasındaki faktörlerin başında yurtiçi ÜFE değişimi geliyor.

Bu verileri beraber değerlendirdiğimizde, enflasyona yakın bir sanayi üretim artışı olduğunu görüyoruz. Böyle bir durumda reel olarak önemli bir artış olduğunu söyleyemiyoruz.

Yurtdışından, özellikle Almanya’dan gelen açıklamalar, dönem dönem Rusya’dan gelenler ile birleştiğinde oyunun öyle kolay olmadığını, Türkiye’ye söz dinletebilmek için gerektiğinde ticaretin bile silah olarak kullanılabileceğini görüyoruz.

Bu tür konulara karşı askeri gücümüzün caydırıcı olması şart. O zaman bölge ülkelere yapılacak ticaret yapmayın şantajlarına bile önemli bir güç olarak karşı çıkabiliriz. Devlet, Batı’da ticareti koruyan bir unsur. Her türlü kurumuyla buna hizmet veriyor. Bizde ise nedendir bilinmez ama bu konuda hâlâ katedeceğimiz çok yolumuz var. Son yıllarda ciddi mesafeler alınmasına rağmen.

Kendimize yeni pazarlar bulmalıyız. Barışçıl politikaların güçlü askeri caydırıcılıkla sağlanabileceğini unutmadan.
O zaman bizim ürünlerimizi alabilecek ülkeler karşımıza suni bahaneler çıkarmayacaklar. Hammadde üretiminde millileşemezsek ileride hammadde satan ülkelere mahkum olmamız kaçınılmaz.

Son söz; know how üretmeliyiz, teknoloji üretmeliyiz, bilgi üretmeliyiz.

18 Eylül 2017 Pazartesi