Prof. Dr. Nurullah GÜR

Prof. Dr. Nurullah GÜR

Diğer Yazıları

Fırsat buldukça ekonominin bir hayli değişken olan yoğun gündeminden sıyrılarak uzun vadeli perspektifte önemli olan bazı konuları yazmaya çalışıyorum. Bu kapsamda önceki yazılarımdan birinde toplumdaki güven duygusunun ekonomik refah için öneminden bahsetmiştim. Bu yazıda ise sabır yetisinin ekonomi üzerindeki etkileri üzerinde duracağım.

Bir grup Alman ve Amerikalı iktisatçının yapmış olduğu güncel bir araştırmanın sonuçlarına göre göre, sabır yetisi fiziki ve beşeri sermayenin yanı sıra verimliliği artırarak ekonomik büyüme ve gelişmenin önünü açıyor. Çok sürpriz bir sonuç değil ancak çalışmanın bulguları genelde ihmal edilen bir faktöre ışık tuttuğu için önem arz ediyor.

Ekonomik refahı sürdürülebilir bir şekilde artıran Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerinin ve beşeri ve fiziki sermaye yatırımlarının gerçek anlamda meyvelerini toplamak için sabır gerekiyor. Benzer bir durum şirketlerin markalaşması için de geçerli. Çünkü bütün bu faaliyetlerin ve yatırımların potansiyel etkilerini kısa vadede görmek çok da mümkün değil. Bunlar, uzun vadede getirisi yüksek ve bir o kadar da etkisi kalıcı olan faktörler. Sabır burada başarı için kilit rol oynuyor.

Japonya ve Güney Kore gibi Doğu Asya örneklerinde otomotivden elektroniğe, nükleer enerjiden gemi yapımına birçok kritik sektörde geriden gelerek yakalanan başarı, toplumun her kesiminin uzun vadeli stratejileri ve politikaları sabırla ilmik ilmik örmesinden geçiyor.

Sabır, tüketim alışkanlıkları üzerinde de oldukça belirleyici. Sabırlı bireyler, anlık kazanılacak faydanın cazibesine kapılmayarak tüketim-tasarruf dengesini daha etkin bir şekilde kurabiliyorlar. Bu sayede geleceklerine yatırım yaparak toplamda daha fazla fayda elde edebiliyorlar. Bu tutum günün sonunda ülke ekonomisine de pozitif yansıyor.

Bu yazdıkların iyi güzel de içimizdeki sabır yetisini nasıl alevlendireceğiz diye düşünebilirsiniz. Essex Üniversitesi’nden Şule Alan ve Koç Üniversitesi’nden Seda Ertaç’ın iktisat alanında dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Journal of Political Economy’de yayınlanan Türkiye’deki çocuklar üzerine yaptıkları çalışmanın bulguları bu konuya ışık tutuyor. Çalışmanın sonuçlarına göre, sabırlı davranmayla ilgili çeşitli vaka çalışmaları, hikayeler ve sınıf içi oyunlarla zenginleştirilmiş eğitim faaliyetleri sunulması yoluyla 3. ve 4. sınıflardaki çocuklara sabır yetisi aşılanarak karakter gelişimlerine destek sağlanabiliyor. Bu özel eğitim faaliyetlerini alan çocuklar, akranlarına göre aldıkları kararlarda daha sabırlı davranıyorlar. Çalışmanın bulguları, çocukların kazandığı bu özelliğin geçici değil kalıcı olduğuna işaret ediyor.

Sürekli eğitim anlayışının yaygınlık kazandığı günümüzde sabır yetisini geliştiren benzer eğitim çalışmaları davranış bilimleri ve davranışsal iktisat alanlarını kapsayacak şekilde yetişkinler için neden uygulanmasın. Denemeye değer.

05 Ağustos 2019 Pazartesi