Prof. Dr.  Kerem ALKİN

Prof. Dr. Kerem ALKİN

Diğer Yazıları

Prof. Dr. Kerem Alkin

Küresel virüs salgınıyla proaktif bir mücadele sergileyen Türkiye'nin geride bıraktığımız birinci çeyrek verileriyle 2020'ye hızlı bir giriş yaptığı görülüyor. Mart ayının ortasından itibaren alınan tedbirler ışığında, sanayi üretiminde bir önceki yıla göre artış yüzde 3 düzeyinde kalsa dahi ki, ben en az yüzde 5 bekliyorum. Sanayi üretiminin ilk iki aydaki ortalama yüzde 7.6'nın üzerindeki performansı, 2020 yılının ilk çeyreğinde GSYH büyüme hızımızın minimum yüzde 6 olacağını, hatta yıla yüzde 7'ye yakın bir GSYH büyüme hızıyla başlama ihtimalimizin dahi hayli kuvvetli olduğuna işaret ediyor.

Bu nedenle Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası'nın küresel virüs salgını olmasa, bu hafta Washington'da gerçekleşmesi gereken geleneksel ilkbahar toplantıları öncesinde her zaman dünya kamuoyu ve uluslararası ekonomi çevreleriyle paylaşılan ' Dünya Ekonomik Görünüm Raporu'nda (WEO) da 2020'de Euro Bölgesi'nin yüzde 7.5, Almanya'nın yüzde 7, tüm AB'nin yüzde 7.1, orta ve doğu Avrupa'nın yüzde 5.2, Rusya'nın yüzde 5.5 oranında bir GSYH daralması yaşaması öngörülürken, aynı öngörü Türkiye ekonomisi için yüzde 4.8-5 bandında tutuldu. ABD'nin GSYH daralması yüzde 5.9, Japonya için yüzde -5.2, Kanada için ise yüzde 6.1 olarak öngörüldü.

REEL KESİM GÜVEN ENDEKSİ

2020'nin ilk çeyreğinde GSYH büyümesinin yüzde 7'ye dahi yakın bir oranda çıkmasını teyit edecek bir diğer detay da mart ayı reel kesim güven endeksi verileri. Alt detaylara bakıldığında, mart ayı için fabrikaya gelen siparişlerde sınırlı bir azalma olduğuna işaret eden imalat sanayi firmalarımız, ocak-mart döneminde, üç aylık dönem için kuvvetli bir sipariş hacmine dikkat çekmişler. Buna karşılık, mamul mal stokunda ise sınırlı bir azalma söz konusu olmuş. Yani firmalar, bir ölçüde virüsle mücadeleye bağlı olarak hareketlenen talep nedeniyle stoklarının sınırlı bir kısmını da eritmişler.

Yılın ilk üç ayında toplam sipariş, ocak ayından itibaren sırasıyla 100.8, 102 ve 101.5 puan olarak seyretmiş. Bu güçlü bir tablo. İmalat sanayinin mart ayını etkili bir şekilde geçirmesi nedeniyle 100 puan ve üzerinde olması gereken reel kesim güven endeksi değeri, koronavirüsle mücadelenin tüm etkilerine rağmen, 99.7 puan ile 100 puana çok yakın bir seviyede mart ayını tamamlamış durumda. Nitekim, yıla yüzde 75.5 düzeyinde bir kapasite kullanım oranıyla başlamış olan imalat sanayi, şubat ayında yüzde 76, mart ayında ise yüzde 75.3'lük bir kapasite kullanım oranıyla üretimini sürdürdü.

ÜRETİM VERİSİNDE GÜÇLÜ SİNYALLER

Mevsimsel etkilerden arındırılmış olan ocak, şubat ve mart ayı imalat sanayi kapasite kullanım oranları 2019'da sırasıyla yüzde 75, yüzde 76.1 ve yüzde 76.6 olarak şekillendi. 2020'de aynı oranlar sırasıyla yüzde 75.8, yüzde 76.6 ve yüzde 76.2 olarak gerçekleşti ve mart ayı üretim verisinin güçlü geleceğine dair ipucu verdi. 2020'nin ilk çeyreğine güçlü bir şekilde başlayıp üçüncü çeyrekte yeniden pozitif büyümeye dönüp, dördüncü çeyrekte de güçlü bir büyüme ile IMF ve Dünya Bankası'nın öngörülerini bir kez daha, 2019'da olduğu gibi boşa çıkaracağız.

HEDEF 'KENDİ KENDİNE YETEBİLME'

Türkiye dünya imalat sanayinde 190 yıldan beri var olan, bilhassa son 40 yılda iddiasını daha da artırmış bir ülke. Türkiye'nin 150 milyar dolara ulaşan sanayi üretimi dünyada 155 ülkenin GSYH'sinden daha büyük. Dünya imalat sanayi üretiminde en büyük 16. ülkeyiz. Tayland, İsviçre, İrlanda, Malezya, Hollanda, Arjantin, Avustralya gibi ülkelerin yüzde 50, yüzde 100, hatta yüzde 150 üzerinde bir imalat sanayi üretiminden söz ediyoruz Türkiye için.

Bu nedenle Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın teşkilat yapılanması değiştirilerek, 2 yeni genel müdürlük kuruldu, 3 genel müdürlük de dönüştürüldü.Bakanlığa, 'milli', 'özgün' ve 'yüksek teknolojili' üretim için önemli görevler üstlenmesini sağlayacak düzenleme, Türkiye'nin imalat sanayi ve milli gelirinin toplam katma değerini büyütmek ve ihracatımız içerisinde yüksek katma değerli ürünlerinin ağırlığını artırmak adına kritik önemde.

Koronavirüs küresel salgını, ülkelerin 'milli ve yerli' sermayeye dayalı üretimle, 'kendi kendine yetebilen' ekonomi olmalarının gerekliliği noktasında önemli bir uyanışı beraberinde getirdi. Dünya ekonomisinin 'mutlak üstünlük' ve 'karşılaştırmalı üstünlük' tartışmalarını yeniden şekillendireceği yeni bir döneme yürüyoruz.

17 Nisan 2020 Cuma