Salih KESKİN

Salih KESKİN

Diğer Yazıları

Bir sakızdır çiğniyoruz: Değişim, değişim, değişim… Değişim hastalığının zirveye ulaştığı son 50 yılda insanoğlunun eline geçenlere bir göz atalım: Son 50 yılda insanlık tarihi boyunca üretilenden daha fazlası üretildi; dünyanın varoluşundan itibaren ne kadar gelişme varsa hepsinden daha fazlası geliştirildi.

Son 50 yıllık gelişimi metaforik olarak yorumlarsak dünya, rampasından fırlatılmış bir roket âdeta! Bu büyük sıçrama, dünya tarihinde hiç yaşanmayan dengesizlikleri de beraberinde getirdi.

426 MİLYAR DOLARLIK SERVET

Mesela; İngiltere’nin önde gelen yardım kuruluşu Oxfam’ın yaptığı son araştırmaya göre dünyanın en zengin 8 kişisinin toplam serveti 426 milyar dolar.

Oxfam GB’nin yöneticisi Mark Goldring, “Bu eşitsizlik görüntüsü geçmişte olduğundan daha belirgin ve çok daha şaşırtıcı” diyor ve ekliyor: “Bir golf arabasına kolayca sığabilecek bir grup adamın, insanlığın fakir olan yarısından daha fazla servete sahip olması çok garip.”

ADALETSİZLİK REKORU

Goldring ayrıca, en tepede bulunan zenginlik yoğunluğunun yoksulluğa karşı verilen savaşı da yavaşlattığını ve işletmelerin zengin sahipleri ile yöneticilerine daha yüksek gelirler sağlamaya odaklandığını da sözlerine ekliyor. Son 50 yıl, adaletsizlikler açısından da bol miktarda rekorların olduğu bir 50 yıl. Örneğin; 2007 ila 2015 yılları arasındaki kazanç artışının, dünyanın en fakir yüzde 10’luk kesiminde 65 dolar; en zengin yüzde 1’lik kesiminde ise bunun tam 128 katı, yani 11 bin 800 dolar olduğu tespit edildi.

EŞİTSİZLİK ARTIYORSA...

Equality Trust kuruluşunda çalışanDr. Wanda Wyporska ise,“IMF’nin, Dünya Bankası’nın yakın dönemde uyardığı gibi zamanların felaketi eşitsizlik… Dolayısıyla eşitsizliğin yüksek olduğu ülkelerde, şiddet oranının arttığını, akıl ve fiziksel sağlığın olmadığını ve güven eksikliğinin zirveye çıktığını görüyoruz” diyor.

Dünyanın en zenginlerinin refahı bu kadar iyiyken geri kalan kesimlerinin bu kadar kötüye gitmesi, vicdanları yaralıyor ve insanlığı ümitsizliğe sevkediyor.

TEDARİKÇİ MEZARLIĞI

Acımasız rekabetçi sistem, şirketleri adil biçimde herkese fayda sağlayıp katkıda bulunmak yerine vergilerden kaçmaya, çalışanların maaşlarını düşürmeye ve üreticileri sıkıştırmaya zorluyor. Çok uluslu birçok firmanın ‘tedarikçi mezarlığı’ adıyla anılmasının sebebi de bu…

FİRMALAR, TOPLUMDAN ALDIĞINI GERİ VERMEK ZORUNDA

  • Değişim, dünyayı herkes için daha yaşanılır bir yer haline getirecekse değerli.
  • Bu dünyanın herkes için var olduğu gerçeği değişmemeli.
  • Ne yapılırsa yapılsın, gelecek nesillere daha iyi bir dünyanın teslim edilmesi amaçlanmalı.
  • Makinalara inisiyatif vermek demek, aynı zamanda daha akıllı ve daha güçlü olanın, diğerlerini istediği gibi yönetmesi demek. Bu, dünyayı kölelik dönemine döndürmenin başka bir yolu.
  • İnsanın dünyada bulunma amacı, gücü yettiği her şeyi tuşa getirip başarı elde etmek değil.
  • Toplumsal çıkarın, kişisel emellerin üstünde olduğunu unutmamak esastır.
  • Ekonomik büyümenin en önemli sebeplerinden biri, yoksullukla mücadele kapsamında bu kesimin yaşam koşullarının iyileşmesi olmalı.
  • Kaynakların, yaşamı destekleyecek ve verim elde edilecek şekilde kullanılması daha mutlu yaşanacak bir dünya kurulması anlamına gelecek.
  • Firmaların, ‘hayırsever’ imajı oluşturmak ve böylelikle ticari çıkar elde etmek için yoksullukla mücadele ettiği gerçeği insanların gözünden kaçmıyor. Son yılların trend söyleminde olduğu gibi “Firmalar, toplumdan aldığını topluma geri vermek zorunda.”
  • Şirketler, parçası oldukları sosyal düzene, doğal çevreye faydalı olmak için daha verimli ve dikkatli olmak zorunda.

Kısacası, hangi iş ve ne olursa olsun, insani yön kesinlikle değişmemeli!

17 Aralık 2018 Pazartesi