Av. Muhammet AKSAN

Av. Muhammet AKSAN

Diğer Yazıları

AV. MUHAMMET AKSAN

Hekimin, hastayı bilgilendirme ve aydınlatma yükümlülüğü ve akabinde de rızasını alması kural olsa da birtakım istisnaları mevcut. Bunlardan ilki; acil durum hali ve hayati tehlikesi bulunan hasta olarak belirtilebilir.

Acil durum ve hayati tehlikesi bulunan hasta ile ilgili olarak; Türkiye tarafından 3 Aralık 2003 tarih ve 5013 sayılı kanunla kabul edilen İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesi’ne göre acil bir durum nedeniyle uygun rızanın alınamaması halinde, ilgili bireyin sağlığı için tıbbi bakımdan gerekli olan herhangi bir girişim zaman geçirmeksizin yapılabilir. İlgili hükümden hareketle örneğin, büyük bir deprem felaketi yaşandığında ya da toplu bir kaza söz konusu olduğunda hekimin hastayı aydınlatma yükümlülüğünün olduğundan bahsedemeyiz.

Yine aynı şekilde, hastaneye tek başına, bilinci kapalı şekilde acil servisten giriş yapan hastanın durumunun acil olarak ele alınması ve hayati tehlikesi de göz önünde bulundurularak kendisinden herhangi bir rıza alınmadan tıbbi müdahaleye geçilmesi, herhangi bir hukuka aykırılık teşkil etmeyecek.

***

Hekimin bilgilendirme yükümlülüğünün ortadan kalktığı ikinci bir hal ise hastanın bilgilendirme yükümlülüğünden feragati olarak belirtilebilir. Bu durum hakkında hem Hekimlik Mesleği Etik Kuralları hem de Hasta Hakları Yönetmeliği’nde hükümler mevcut.

Hekimlik Mesleği Etik Kuralları Madde 27’ye göre hasta, hastalığı konusunda bilgilendirilmek istemediğini belirtmişse, hekimin bilgi vermesi gerekmez. Ailenin haberdar edilmesi hastayla görüş birliğine varılarak yapılmalı. Bilinçsiz durumdaki hastalar için yakınlarının bilgilendirilip bilgilendirilmemesine hekim karar verir. İlgili düzenleme gereğince, hasta tarafından teşhis ve tedavi konusunda bilgilendirmek istemediği belirtilmişse hekimin bilgilendirme yükümlülüğü ortadan kalkacak.

Yine Hasta Hakları Yönetmeliği Madde 20 gereğince; hasta, sağlık durumu hakkında kendisine veya ailesine veya yakınlarına bilgi verilmemesini isteyebilir. Söz konusu hüküm ile hastanın hem kendisi hem de ailesi ve yakınları için bilgilendirme yükümlülüğünün yapılmamasını isteyebileceği düzenlenmiştir.

Burada önemli olan husus, hastanın bilgilendirilmeyi istememesi ile ilgili talebinin yazılı olarak alınmasının unutulmaması gerekliliğidir. Çünkü Hasta Hakları Yönetmeliği’nin anılan maddesi, hastanın bilgilendirilmeyi istememesine yönelik kararının yazılı olarak alınması gerektiği şeklinde düzenlenmiştir.

***

Son olarak, hasta, hastalığı hakkında ya da kendisine uygulanacak olan müdahale hakkında yeterli bilgiye sahipse, hasta tarafından bilinen riskler söz konusu ise hekimin bilgilendirme yükümlülüğünün olmadığını söyleyebiliriz. Örneğin, hasta hekim ise hastaya yapılacak tedavi konusunda hekimin bilgilendirme yükümlülüğü söz konusu olmayacak. Bu durumda;

* Hastanın mesleki eğitimi,

* Hastaya yapılacak olan müdahalenin niteliği,

* Hastanın daha önceden başka bir hekim tarafından aydınlatılmış olması gibi hususların iyi değerlendirilmesi ve ele alınması gerekir.

Bu bağlamda, hekimin bilgilendirme ve aydınlatma yükümlülüğünün de birtakım istisnaları olduğunu söyleyebiliriz. Bu durumlarda, hastaya bilgilendirme yükümlülüğünün yapılmaması hali de tıbbi müdahaleyi geçersiz kılmayacak. Diğer bir anlatımla, tıbbi müdahalenin hukuka aykırılığı söz konusu olmayacak.

03 Haziran 2022 Cuma