Hikmet BAYDAR

Hikmet BAYDAR

Diğer Yazıları

Türkiye yakında önemli bir seçim yapmak durumunda olacak. ‘Mevcut sistemden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilsin mi, geçilmesin mi’ oylaması yapılacak.

Bu süreç temel analizin siyasi riskler başlığı altında incelenen önemli bir bölümünü ilgilendirmekte olduğundan, kısa vadeli spekülasyonlara alet olma potansiyeli çok fazla olduğu gibi uzun vadeli yatırımı olan yatırımcıların bile geleceğe yönelik kararlarında etki yapabilecek bir özelliğe sahip.

Tüm gücün bir Cumhurbaşkanında toplanması, alınan kararların hayata geçirilmesi konusunda ciddi hız kazanma avantajı sağlayabilecek. Böyle bir sistem, Batı’nın istemediği konularda karar alıp uygulamasını da kolaylaştırabileceğinden Batı’yı ciddi bir şekilde tedirgin ediyor. Son zamanlarda adeta engel çıkarmak için her türlü imkanlar da kullanılıyor.

İşin bir de ekonomi bacağı var ve kurlar da cari açık nedeniyle ekonominin en yumuşak karnı. Kurların yukarı gitmesi ara malı ithal eden bir ülke olmamız nedeniyle maliyet enflasyonu oluşturuyor. UFE grafiğine bakarsanız bunun nasıl gerçekleştiğini de görürsünüz. Bununla mücadele etme görevi de TCMB’nin. Şu ana kadar maalesef istenen performans sağlanamadığı için kurlar, enflasyonu ve daha da kötüsü beklentileri bozdu. Burada ekonomik değil daha çok siyasi nedenler etkili olduğundan son derece önemli bir gelişmeydi.

Kurların yukarı itilmesi aslında çok büyük paralarla olmuyor. Birileri çıkıp olumsuz senaryolar çizerken bir miktar alım gelmesi bile sürü psikolojisiyle birlikte talep oluşturuyor; böylece piyasa kendi dinamikleri içerisinde talebini de oluşturmuş oluyor.

Bu gelişmeyle birlikte reel sektör yaklaşık 300 milyar dolarlık döviz kredisine teminat tamamlama derdine düşerken, yeni kredi alma imkanı da azalıyor. Diğer bir yandan kamunun borcu yurtdışı Eurobond ve dövize endeksli tahvil gibi taahhütler nedeniyle de durduk yerde artış gösteriyor.

İşte bu nedenledir ki ciddi bir şekilde kontrol altında tutulmalı. Aksi halde ne maliyet planlaması ne de ihracat fiyatını belirlemek o kadar kolay olmayacak.

Yapılacak seçimlerden sonra bu güç kavgasına gerek kalmayacağından piyasaların biraz daha sakin olması ve oturmasını beklemek yanlış olmaz gibi duruyor.

Şimdilik sadece tedbirli olmak ve Türkiye’yi zaafiyete düşürmeye yönelik hareketlerin altında kalmamak için riskleri iyi kontrol etmek yeterli olacak.

10 Nisan 2017 Pazartesi