tatil-sepeti
Dr. İlhami FINDIKÇI

Dr. İlhami FINDIKÇI

Diğer Yazıları

DR. İLHAMİ FINDIKÇI

Mekanik sistemlerde bir tuşla fabrika ayarlarına geri dönülebilir de ruh taşıyan sosyal sistemlerde bu mümkün değil. Kurumsallaşma, kuruluş döneminin ruhuna dönmekle sınırlı olmayan, yeni ihtiyaçlara göre her an oluşum ve gelişim halinde olan kapsamlı bir içeriktir.

Kurumsallaşma, insanın evrenin sırlarını çözmesi ile gelişmiş bir kavramdır. Aristo’ya dayanan, Galileo ve Newton ile taçlanan görüşe göre evren; Yaratıcı’nın harika bir düzenle kurduğu, özünde madde ve matematiğin yer aldığı ve belirli kurallar ile kendi başına ve değişmez kanunlara göre işleyen, mekanik bir düzene sahiptir. Bu görüş, Einstein ve takipçisi bilim adamları tarafından geliştirildi. Böylece zaman ve mekânın durağan olduğuna dayanan Newton fiziğinin, madde odaklı sabit yasaları, kuantum fiziğinin, değişken, dinamik ve madde ötesi yasalarına yenik düştü. Zaman, mekân, hareket, güç gibi hayatın bütün değişkenleri, belirli fizik ve matematik kurallara göre işlemektedir, ancak bu işleyiş, sabit değil, her an değişim halindedir. Yaratıcı, kurduğu sistemi, kendi haline bırakmamış, her an onu yönetmeye devam etmektedir. Böylece Kur’an-ı Kerim’in işaret ettiği, evren ve içindeki her şey iç içe, hareket ve inşa halindedir görüşü, teorik olarak da kanıtlanmıştır. Hayatın en küçük yapı taşı olan maddenin, değişken bir enerji (ruh) ile bir bütün oluşturduğu bilimsel olarak da anlaşılmıştır.

SOSYAL SİSTEMLER

Evrene ilişkin bilgilerdeki değişim, sosyal sistemlerin yönetimini ve kurumsal yasaları da değiştirmiştir. Bir örgütü, kuruluş döneminde yahut sonra kolayca işleyecek, mantık odaklı bir kurallar zincirine bağlamak ve organizasyon modelini yerleştirmek gerekli ama yeterli değildir. Zira sosyal sistemler; kuruluş dönemindeki tasarımlarını, zamanla oluşan değişim, yeni veriler ve ihtiyaçlara göre yeniden yapılandırabilirlerse yani ki sürekli bir inşa ve olma çabasında olurlarsa ilk tasarımdaki ruhu, bugünün ihtiyaçlarına göre yeniden oluşturabilirler.

Kuruldukları ilk andan itibaren bir yıpranmaya ve yok oluşa doğru gittikleri bilinen sosyal sistemlerin kurumsallaşmaları ile temel amaç sistemi, değişen şartlara cevap verecek, oluşum halinde, dinamik ve sistematik bir kurallar zincirine ve bunu tamamlayacak bir kimlik, aidiyet, değer ve ruh bütünlüğüne kavuşturmaktır. Sosyal sistemin özellikle kurucu liderden sonraki işleyişinin tanımlanması, kurumların, kendilerine ruh veren değerlerden kopmadan, güncel kalmaları için gerekli ve önemlidir.

Unutulmamalıdır ki, tarihe yön veren ve çok önemli toplumsal dönüşümlere öncülük eden liderlere yönelik en önemli beklenti, onlara ihtiyaç duyulmayacak, sürdürülebilir bir düzeni kurmalarıdır.

23 Eylül 2022 Cuma