Osman ARIOĞLU

Osman ARIOĞLU

Diğer Yazıları

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, en son temmuz sonu itibari ile reel efektif döviz kuru endekslerini yayınladı. Merkez Bankası bu endeksi üç ayrı kategoride takip ediyor. TÜFE bazlı yurtiçi, ÜFE bazlı ve gelişmiş ülkeler işgücü bazlı. Merkez Bankası, TÜFE bazlı endeksi de hem gelişmekte olan ülkeler bazlı hem de gelişmiş ülkeler bazlı olarak ayrıca takip ediyor. Biz de daha ziyade bu yazımızda Merkez Bankası’nın TÜFE bazlı analizini baz alarak değerlendirme yapmaya çalışacağız.
TÜFE bazlı reel efektif döviz kuru endeksine baktığımızda; zirve noktalara 2008’in temmuz, ağustos ve eylül aylarında ulaşıldığını görüyoruz. Yani o aylarda TL, dolar karşısında yaklaşık yüzde 20 değerli seyretmiş. Daha sonraki dönemlerde de kısmen stabil seyreden kur, 2010 şubat ayından, 2011 mayıs ayına kadar yine değerli TL şeklinde devam etmiş görünüyor.

Türk Lirası, 2012 ve 2013’te kısmen değerli olarak devam etse de 2013 temmuz ayından sonra daha gerçek değerine uygun bir seyir izlemiş, ta ki 2016 ekim ayı sonuna kadar.

2016 ve 2017’nin kalan dönemindeyse TL, dolar karşısında genel olarak devamlı değer kaybederek ilerlemiş. Bu dönemde TÜFE bazlı bakıldığında Türkiye yaklaşık yüzde 10 civarında risk primi ödemiş demek mümkündür.

BUNDAN SONRA NE OLUR?

Bundan sonra nasıl bir gelişme olacağını tahmin etmeye çalışmak için önce neden döviz kuru olması gerekene göre yukarıda veya aşağıda seyredebiliyor, bunu açıklamamız gerekir. Burada da döviz kurunu belirleyen tek unsurun ülkelerin gelişme seyri, enflasyon ve işsizlik düzeyleri gibi ekonomik etkenlerin yanında, daha ziyade ekonomi dışı etkenlerden kaynaklanan ve kısaca ülke risk primi denilen etken ile fiili döviz kuru gerçekleşmesi ortaya çıkıyor.

Geçen yazımızda Euro, dolar paritesi için söylediklerimiz daha etkin bir şekilde dolar-TL kuru bakımından geçerlidir. TL’nin önümüzdeki dönemdeki seyri yine risk priminin durumuna bağlı olacak. Daha açık söyleyecek olursak, bölgemizdeki gelişmeler, Türkiye’nin uluslararası ilişkilerdeki gidişatı, içeride olabilecek gelişmeler farklı yönde etki oluşturabilecek.

Döviz kurunun bugünlerdeki düşüş seyrine bakarak bir şeyler söylemek gerekirse; döviz kurunda düşüş eğiliminin reel efektif kur endeksi ölçü alındığında bir miktar daha devam etmesi gerekiyor. Hatta dolar kurunun 3.30’ların altına bile gelmesi bu değerlendirme açısından mümkün görülüyor. Biz bunları kenara bırakırsak halihazırdaki bütçe gerçekleşmeleri ve gidişatımıza bakıldığında dolar, TL’nin önümüzdeki günlerde 3.40’lar civarına gelmesi sürpriz olmayacak.

Şu anda gerek uluslararası alanda Euro dolar paritesinde Euro’nun güçlü seyri ve gerekse döviz kurundaki olumlu gidişat ülke ihracat, istihdam ve büyümesi açısından olumlu sonuç verecek.

04 Eylül 2017 Pazartesi