Prof. Dr.  Kerem ALKİN

Prof. Dr. Kerem ALKİN

Diğer Yazıları

PROF. DR. KEREM ALKİN
m

İlk defa 1968’de üretilen çip (chip silicon) entegre devre, tüm devre, yonga, kırmık, çip, mikroçip ya da tümleşik devre, genellikle silikondan yapılmış yarı iletken maddeler ile tasarlanmış metal bir levha üzerine yerleştirilen elektronik devreler grubu olarak biliniyor. 3. Sanayi Devrimi’nin başlangıcını da temsil ediyor. Çünkü çipler olmasaydı, bugün insanoğlunun yaşamının her anını kolaylaştıran elektronik cihazların hiçbiri olmayacaktı. Çipler, yarı iletkenler için elektronik devreler için olmazsa olmaz bir unsur. Bu alanda, ABD ile Çin arasında koyu bir rekabet söz konusu. Asya-Pasifik’in batı ve doğu yakası, dünyanın çip ihtiyacının neredeyse tümünü karşılıyor. Avrupa, bu yoğun rekabette ciddi manada oyun dışı kalmış durumda.

Küçük ev aletlerinden havacılık endüstrisine, araç içi elektronik sistemlerden sensörlere, sağlık endüstrisinin tüm ekipmanlarından savunma sanayinin en kritik silah ve mühimmatlarına, giyilebilir teknolojilerden uzay teknolojisine Çin, çip üretiminde en iddialı ülke değil; ama en yüksek oranda talep eden ve kullanan ülke. ABD ve Tayvan gibi Uzakdoğulu firmaların adeta tekelinde bulunan çip üretimi için vazgeçilmez olan silisyum hammaddesinin de en büyük üreticisi yine Çin. Bu nedenle, dünya otomotiv endüstrisine ciddi üretim darbesi vurdurmuş olan ‘çip krizi’, esasen aralarında kıyasıya rekabet olan ülkeler arasında hammaddeden nihai ürüne karmakarışık bir krize dönüşmüş durumda.

KALİFİYE İŞGÜCÜ YETERSİZ

Üstelik, üstüne üretim kapasitesi ve çipin üretimi için gerekli olan makina ekipmanları krizi de eklenerek. Çin’in ve Tayvan’ın 2030’larda küresel çip talebinin neredeyse yüzde 45’ini tek başlarına karşılayacak olmaları ihtimali, şüphesiz ki batılı ekonomileri ciddi manada rahatsız ediyor ve bu alanda kendi kendine yetebilmeye yönelik arayışları da, yeni yatırım hamlelerini de hızlandırmış durumda. Albaraka Türk Ekonomisti Yavuz Selim İşleyen’in Anadolu Ajansı için derlediği kritik bilgilere göre, çip üretiminde kullanılan önemli maddelerden biri olan neon gazı küresel üretiminin yaklaşık yüzde 85’ini gerçekleştiren Ukrayna ve küresel paladyum üretiminin yüzde 40’ını gerçekleştiren Rusya’nın savaş nedeniyle yaşadıkları karmaşık durum da, çip krizini bir başka açıdan derinleştirdi.

ÇİP TEDARİKİNDE, PANDEMİDEN HEMEN ÖNCE

12 ay olan çip siparişi ile tedariki arasındaki süre, bugün 22 aya çıkmış durumda. Krizi derinleştiren bir başka ilginç nokta ise çip üreticilerinin neredeyse yüzde 80’inin, Asyalı üreticilerin üçte birinin, Kuzey Amerika ve Avrupalı şirketlerin ise üçte ikisinin yarı iletken üretmek için kullanılan oldukça toksik bileşiklerle başa çıkacak ölçüde iyi eğitime sahip, kalifiye işgücü bulmakta hayli zorlandıkları. Bu nedenle, artan çip ihtiyacını karşılamak için daha fazla üretim kapasitesi oluşturmak da, yeni nesil fabrikalarda çalışacak eleman bulunamadığında hiçbir işe yaramayacak.

ÇİP BOLLUĞU YAŞANABİLİR

‘Çip kıtlığı’, küresel otomotiv endüstrisine 2021’de 210 milyar dolar gelir kaybettirmiş gözüküyor. Bunun yanısıra, akıllı telefon üreticileri, yeni model ve sürümleri ertelemek veya tüketicilerin önüne daha az model sunmak zorunda kaldı. Sektör uzmanlarının deyişiyle bilgisayar üreticileri, pandemiyle değişen iş yaşamı ve uzaktan eğitimin sebep olduğu benzeri görülmemiş talep patlamasıyla çip stoklarının adeta kuruması arasında gergin bir ‘ipte cambazlık’ süreci yönetiyor. Çip stoklama eğiliminin sebep olduğu aşırı talep eğer bir gün normalleşirse, bugün şişirilmiş olan bir talebin sebep olduğu üretim kapasitesi artışı ile bilhassa 2024 ve sonrasında, bu defa bir çip bolluğu yaşanabilir. Görünen o ki, Türkiye gibi başta savunma endüstrisi olmak üzere otomotiv, havacılık ve uzay, sağlık ve ulaştırma sektörü ekipmanlarında yeni teknoloji iddiasını artıran ülkelerin çip ve yarı iletken teknolojisi ve üretimine yönelik hamleleri önümüzdeki birkaç yılın en kritik konusu olacak.

20 Mayıs 2022 Cuma