Fatih Oktay

Geçtiğimiz günlerde Çin Komünist Partisi’nin görevdeki Merkez Komitesi’nin 4. Genel Kurul toplantısı yapıldı. Çin’de 1980’lerden bu yana düzenli olarak 5 yılda bir ülkenin merkezi ve yerel yönetimlerinde kadrolar büyük ölçüde yenileniyor ve bunların en üst düzeylerdeki 200 kadarının asil, 170 kadarının da yedek üye olduğu parti merkez komitesi oluşturuluyor. Bu komite yılda bir, bazen iki kere, partinin gündemindeki önemli konuları ele almak üzere toplanıyor.

2017 sonlarında göreve gelen mevcut komite son olarak 2018 başlarında toplanmış, ondan sonra da yakın zamana kadar partiden yeni bir toplantı ile ilgili bir haber çıkmamıştı. Toplantıların arasının böyle alışılmadık şekilde açılması, parti Genel Sekreteri Xi Jinping’in dış politika, özellikle de ABD ile ilişkilerine yaklaşımına karşı parti içinde bir muhalefet mi geliştiği sorusunun sorulmasına yol açmıştı.

Çin’de 1978 sonrası döneminin dış politikasını yakın zamana kadar, piyasa reformlarının babası sayılan Deng Xiaoping’in, “gücünü gösterme, zamanını bekle, ekonomini geliştirmeye bak” diye gevşekçe özetlenebilecek prensipleri belirledi.

Çin’in dış politikasında 2008 küresel krizi sonrasında bu prensiplerin etkisinin zayıfladığı, ülkenin dış ilişkilerde daha dik pozisyonlar almaya başladığı görüldü. Bu değişimde, küresel krizin ülke yönetiminin ABD ve Çin’in göreceli güçleri ile ilgili değerlendirmesini değiştirmesi yanında, ABD’nin artık Çin’i bir tehdit olarak gördüğünü gösteren, daha önce sözünü ettiğimiz Obama dönemi politikaları rol oynuyordu. Değişim daha önce başladıysa da Xi Jinping döneminde güçlendiğinden ona atfedilir oldu. Son zamanlarda Çin içinde ve dışında, ABD-Çin arasındaki ilişkilerin bozulmasının nedeninin Deng Xiaoping’in prensiplerinden uzaklaşılması olduğunu savunan, dolayısıyla açık veya kapalı şekilde bunu Xi Jinping ile ilişkilendiren görüşlere rastlanmaktaydı. ÇKP Merkez Komitesi’nin toplantısından ses çıkmadığı dönemde gecikmenin parti içinde bu konudaki fikir ayrılıklarından kaynaklanıyor olabileceği, tarihi belli olduktan sonra da toplantıya bu konulardaki görüş ayrılıklarının hâkim olacağı görüşleri dile getirilmekteydi.

Toplantıdan, Çin ile ABD arasındaki ana çatışma konusu olan Çin’in devlet destekli ekonomik ve teknolojik gelişme modeli ile ilgili, uzlaşma alanını genişletecek ‘kutu dışı’ düşünce ürünü farklı yorumlar çıkması da söz konusu olabilirdi.

Böyle olmadı. Dört gün süren toplantının ardından yayınlanan bildirinin ana mesajı, ekonomik modelimiz gayet iyidir; bu modelde yapılacak değişiklikler 2012 yılında göreve geldiğinden bu yana Xi Jinping’in önerdikleridir; kimse bizden başka değişiklik istemesin, her konuda Xi Jinping’in arkasındayız oldu.

ABD-Çin arasında ABD başkanlık seçimlerine kadar ateşkes sağlayacak bir anlaşma olasılığı yüksek görünüyor ama bu bildiri seçim sonrası ciddi bir çatışma neredeyse kesin diyor.

08 Kasım 2019 Cuma