FATİH OKTAY

Çinli üreticiler, ülke yönetiminin büyük çabalarına karşın on yıllardır dünya otomobil sektöründe varlık gösteremiyordu; elektrikli otomobillerle başarı sonunda geldi.

Ülke yönetimi, 80’li yılların başlarında oto üretim kapasitesini artırmak ve ülke üreticilerinin teknolojik düzeyini yükseltmek için iç pazarı ilk olarak yabancı otomobil üreticilerine şartlı olarak açmış; büyük devlet şirketleri ile yüzde 50 ortaklık yapmak koşuluyla yabancı şirketlere Çin’de üretecekleri otomobilleri iç piyasaya satma izni vermişti.

Ülke üreticilerine teknoloji transferi sağlamayı amaçlayan bu politika başarılı olmadı; 2010’lu yıllara gelindiğinde Çin, dünyanın en çok otomobil üretilen ve satılan ülkesi olmuştu ama yerli-yabancı ortaklıkları yalnız yabancı ortağın marka ve modellerini üretiyor, bunlar satılan binek otomobillerinin yüzde 70’ten fazlasını oluşturuyordu; Çin’in yerli üreticileri pazarın ancak düşük gelir gruplarına hitap eden yüzde 30’luk bölümüne sahipti.

Ülke yönetimi 2010 yılında güçlü bir yerli otomotiv sanayi kurmak için çevre ve iklim sorunları nedeniyle devri kapanmaya doğru giden geleneksel otomotiv sanayi yerine, yeni gelişen elektrikli otomobil sektörüne yöneldi. Elektrikli araçlar, 2010 yılında açıklanan Stratejik Gelişen Sanayiler programında üzerinde çaba ve kaynak yoğunlaştırılması öngörülen 7 sektörden biri olarak yer aldı.

O sırada Çin’in dünya elektrikli araç üretimindeki payı sıfır dolaylarındaydı.

10 yıldan kısa bir süre içinde Çin, yüzde 50 dolaylarında üretim payıyla dünyanın en büyük üreticisi oldu.

Geçtiğimiz yıl Çin’de, yaklaşık 3.5 milyon elektrikli otomobil üretildi ve satıldı. Bu, dünya üretiminin yaklaşık yarısıydı; Çin’in ardından gelen iki ülke olan Almanya ve ABD için rakamlar bunun yaklaşık beşte biri kadardı.

Yine geçtiğimiz yıl Çin, 500 bin elektrikli otomobil ihracıyla dünyanın en büyük elektrikli otomobil ihracatçısı konumundaydı. Çin’in ardından gelen Almanya 230 bin, ABD 110 bin, Japonya 23 bin otomobil ihraç etmişti. Geleneksel otomobillerin aksine bu başarı hemen hemen tümüyle Çin’in yerli üreticilerine, markalarına, tasarımlarına ve üretimlerine dayanıyor. Yabancı üreticiler bu yeni pazarda önemli bir varlık gösteremezken Çin’in Tesla’ya, yerli üreticilerle ortaklık yapmaksızın ülkede üretim yapma izni vermesi ve firmanın dünyadaki en büyük üretim tesisinin 2020 başında ülkede faaliyete geçmesiyle ülke pazarında başa güreşenlere bir de yabancı katılmış oldu. Çin’in ihraç ettiği 500 bin aracın beşte birini Tesla otomobiller oluşturuyor.

Elektrikli otomobil üretiminde başarı, maliyetin büyük bölümünü oluşturan batarya üretiminden geçiyor; Çin bu alanda da büyük bir ilerleme gerçekleştirdi. 2021 sonu itibarı ile dünyadaki mevcut elektrikli otomobillerde kullanılan bataryaların yaklaşık üçte biri, Çin’in CATL şirketine ait. Şirket, Çinli üreticiler yanında Tesla ve Volkswagen gibi yabancı üreticilerin ana sağlayıcıları arasında yer alıyor. Bu ölçütle dünya sıralamasında CATL’yi yüzde 20 dolayında pay ile Kore’den LG, yüzde 10 dolayındaki paylarla Japon Panasonic ve yine Çinli BYD, bunları da yüzde 5 dolayında pay ile Koreli SK izliyor.

Görüldüğü gibi bu sektöre Uzakdoğulu üreticiler hakim durumda. ABD’li firmalar da bunlarla işbirliği ile sektöre girmeye çalışıyor. Örneğin Ford, SK işbirliği ile bunu sağlamaya çalışıyor. Mevcut araçlarda kullanılan bataryalardaki pay ölçütü Çinli üreticilerin durumlarını yeterince göstermiyor; toplam üretim kapasitesi olarak ölçüldüğünde Çinli şirketlerin dünyadaki payı yüzde 80 olarak ortaya çıkıyor.

Çin’in elektrikli araç üretim zincirindeki hakim konumu daha da derinlere iniyor; dünyada batarya üretiminde kullanılan lityumun yüzde 60, kobaltın yüzde 65, nikelin yüzde 35 dolayında bölümü Çin rafinerilerinden çıkıyor. Bunun yanında Çinli üreticiler dünyadaki birçok madenin işletme haklarını edinmiş durumda.

Çin’in elektrikli araç üretim zincirindeki bu hızlı ilerleyişi, Ar-Ge faaliyetleri ve üretime büyük teşvikler; araç alımlarında sübvansiyon ve vergi teşvikleri; araç emisyon ve yakıt ekonomisi standartlarında elektrikli araç kullanımını özendiren düzenlemeler önemli rol oynadı. Bu başarının en önemli dayanağını ise Çin’in mevcut imalat sanayi ekosistemi oluşturuyor. Çin, geleneksel otomotiv sanayi yanında, elektrikli araçlarda kullanılan elektriksel ve elektronik bileşenlerde çok gelişkin bir üretim ekosistemine sahip bulunuyor.

Bu sektörün gelişmesinin olmazsa olmaz etkenini batarya şarj altyapısı oluşturuyor. Çin’de bu konuda da erken aşamada standartlar oluşturularak; konutlar, işyerleri, alışveriş merkezleri, otoparklar, otoyollarda şarj istasyonları yapılmasına yönelik düzenlemeler yapılarak ve teşvikler sağlanarak hızlı bir gelişme sağlandı. Bunların sonucunda 2021 sonu itibarı ile Çin’de yaklaşık yarısı kamuya açık, yarısı özel olmak üzere 2.6 milyon şarj noktası vardı. Karşılaştırırsak, ABD’de bu sayı 110 bin dolayındaydı.

Çin, elektrikli araç sektöründe diğer ülkelerle arayı kapatılması çok zor bir şekilde açmış görünüyor.

08 Nisan 2022 Cuma