Salih KESKİN

Salih KESKİN

Diğer Yazıları

Salih Keskin
www.inovasyonuzmani.com

Neden köklü değişim? Çünkü değişim tekerleği adeta bir silindir gibi onlarca sektörü dümdüz edeceğe benziyor. Bunu anlamak için değişim tekerleğinin dönüş hızını görmemiz yeterli.

İşte 2019 yılında dünyada bir dakikada olanlar:

* 390 bin uygulama indirildi.

* Netflix 694 bin saat izlendi.

* 41.6 milyon Whatsapp mesajı gönderildi.

* 996 bin 956 dolarlık alışveriş yapıldı.

* Instagram’da 347 bin görsel paylaşıldı.

* 2.1 milyon video çekildi.

* 188 milyon e-posta atıldı.

* Tinder’da 1.4 milyon kaydırma yapıldı.

* Google’da 3.8 milyon arama yapıldı.

* Facebook’a 1 milyon kez giriş yapıldı.

* 4.5 milyon video izlendi.

* 18.1 milyon SMS atıldı.

Pandemi ile birlikte bu metriklerin 2020’de en az yüzde 50 artmış olacağını da belirtelim.

Herkes işlerin düzeleceğini, eski parlak günlere döneceğimizi düşünse de gerçek pek öyle değil. Çünkü tüm ilerleyişi altüst eden, tarihte var olmayan bazı faktörler denkleme dahil oldu. Bu faktörlerden biri, işte bu değişim tekerleği.

Değişim tekerleğinin onlarca sektörü 8 şiddetindeki deprem etkisiyle sarsmaya başladığını söylesek yanlış olmaz.

Düşünün, 1 dakikada yaklaşık 1 milyon ABD doları online harcama yapılıyor. Offline pazardan kopartılan bir paydan bahsediyoruz.
Üstelik, online alışveriş kültürü olmayan kitlelerin de pandemi sürecinde internet dünyasına çekildiğini düşündüğümüzde durumun ciddiyeti daha da belirginleşiyor.

Kısacası, artık bu değişim tekerleğinin yavaşlama ihtimali olmayacağına göre herkes hesaplarını buna göre yapmalı.

Ne gibi seçeneklerimiz var?

Büyümenin inovasyonla ilgili olduğunun farkında olmalıyız. İnovasyon, geleceğin dünyasında var olmanın anahtarı ve büyümeye giden bir yol olarak onu desteklemek hayati önemde bir konu.

Ülke olarak inovasyon karnemiz pek de parlak sayılmaz: 2019 inovasyon endeksinde Türkiye, 129 ülke arasında 49’uncu sırada yer aldı.

Sıralamada öne geçmek için geleneksel yaklaşımların bizi geri bırakan etkisini kıracak, durumun vahametini anlamamızı sağlayacak ölçüde köklü değişimlere ihtiyaç var. Mesela, son 20 senelik zaman diliminde ülkeler, inovasyon ve Ar-Ge’ye önem verip yeni araştırmalar içerisine girdi. Sadece üretim ağırlıklı bir politika yeterli değil, aynı zamanda bu üretimin Ar-Ge ve inovasyona dayandırılması gerekir; çünkü son yıllarda Ar-Ge ve inovasyon, üretim sürecinde en önemli faktörler olarak rol aldı.

Önemli olan tek şey, global yarışta var olabilmek! Bunun için de iyi ve doğru yönlendirmelere ihtiyaç duyuyoruz.

Köklü değişimin bir ayağı da eğitim. Eğitim sistemleri bütün dünyada çöküyor, çökecek; çünkü eğitim metodolojileri günlük yaşamın ve iş piyasalarının beklentilerinin çok gerisinde kaldı. Eğitimin çıktılarının reel sektörlere uyumsuz yapısının maliyeti azımsanmayacak ölçüde yüksek.

Firma ve kurumlar, mezun öğrencileri yeniden piyasanın istediği becerilere uygun şekilde yetiştirmek zorunda kalıyor.
Dolayısıyla son yılların bilişim zirvelerinin ana mottosu, ‘artık yıkıcı, radikal ve köklü değişim zamanı’. Bundan sonraki değişimlerimiz de bu kavramlarla ifade edilmeli. Çünkü;
* Yazılım mühendisi olmanız bir şeyi ifade etmeyecek. Yakın zamanda kod yazan yazılımlar geliyor. Yeni cazip mesleklere geçiş yapmalısınız.
* Yeni nesil henüz alışverişe başlamadı. Başladığında perakende anlayışı tamamen değişeceği için bütün altyapınız buna uyumlu hale getirilmeli.
* Türkiye’de 35-40 milyon kişi internet dünyasında. Sektörler bu gelişimi iyi okumalı.
* Müfredatlara start-up olma, hayal kurma, geleceğin tasarımları dersleri acilen eklenmeli.
* Şirketlerde gelecek tasarımı ve sezgi geliştirme departmanları kurulmalı.
* Kurumlarda dijital dönüşüm liderleri istihdam edilmeli.
* Dokunduğumuz her şeyin hızlı şekilde akıllı olacağını hesaba katarak hayatımızı bu adaptasyona hazır hale getirmeliyiz.

Sonuç: Ülkemizin iki seçeneği var: Ya şimdi bu köklü değişimlerin start’ını verecek, acı ilacı içeceğiz ya da değişim tekerleğinin altında kalacağız.

10 Temmuz 2020 Cuma