tatil-sepeti
Hüseyin ÖZTÜRK

Hüseyin ÖZTÜRK

Diğer Yazıları

HÜSEYİN ÖZTÜRK

İstanbul başta olmak üzere Selçuklular ve Osmanlıların idaresi altında yönetilen geniş coğrafyamız ile bugünkü mevcut sınırlarımız içerisinde neşvünema bulan insan merkezli medeniyetimizin iki önemli ayağından biri ahilik, diğeri vakıflardır.

Ahilik ile vakıf medeniyeti etle tırnak gibidir. Birbirinden ayrılmaz. Birinin eksik olduğu yerde, diğeri de eksik kalır. Ahilik sistemi, vakıf anlayışını doğurmuş ve insan imarında, şehir imarında ve tüm ticari sahalarda, kazanç ile gönül arasındaki bağı sıkı tutarak, başka toplumlarda olmayan anlayışlar getirmiştir.

Bu sebeple yerkürede gelip geçmiş ne kadar medeniyet varsa, ahilik ve vakıf medeniyetinin topluma sağladığı refahı sağlayamamış ve problemleri çözememiştir.

Yine bu sebeple; dünyada hiçbir siyasi ve sosyal sistem, Osmanlılar kadar bünyesinde çeşitliliği barındırmamış ve bir arada tutamamıştır. Osmanlı Devleti kadar uzun ömürlü başka devletler de vardır ama bunların çoğu, Osmanlılar kadar değişik ırk, din ve dillere mensup insanları yönetmede uzun ömürlü olamamıştır. Böylesine uzun ömürlü olmasının sebebi, bütün insanları kucaklayan ahilik ve vakıf kültürünün işler halde tutulmasıdır.

***

Ahilik ve vakıf medeniyetinin toplumumuza kazandırdığı önemli ilkelerden biri de merhamet duygusudur. Merhamet, insanı insana ve insanı kendisi dışındaki her canlıya kardeş eden, kardeş bilen, birbirleri üzerinde hakkı olduğunu öğreten ve uygulanmasını isteyen yüce bir duygudur.

Mesela uç bir iki örnek verecek olursak, camilerde ve saraylarda kuş evleri ile göç kuşlarının yolları üzerine su içebilecekleri, konup göçebilecekleri mekânlar meydana getirmekle birlikte hastaneler yapıldığıdır. Vakıf, medeniyetimiz bu tür örneklerle doludur.

Mithat Cemal Kuntay, ‘Üç İstanbul’ romanında şair dostu Raif’i konuşturur (Raif, aslında Mehmet Akif Ersoy’dur). Mithat Cemal, dostu şair Raif için şunu söyler:

“Raif, Makrıköy’de (Bakırköy) ağlayan bir yürek görse, Beylerbeyi’nde gülen birine kızardı.” Merhamet duygusunun derecesini gelin hesap edelim.

Bu anlamda ahilik ve vakıf insanı; bir başkasının iniltisini, çığlığını, yoksulluğunu, güçsüzlüğünü ve çaresizliğini duyduğu anda, o çığlığı duyan kişi sadece kendisi duymuş gibi koşabilmelidir.

Ahilik ve vakıf medeniyeti bir yönüyle de; “İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın” ilkesinde yüzyıllarca toplumu bir arada tutan önemli bir mayadır.

Tabii şimdi bu hali günümüzde yaşamak elbet zordur. Lakin tamamen kaybolmuş bir medeniyetten söz etmiyoruz. Bugün de çığlıkları duyan, ahiliğin gereği kardeş olmanın mesuliyetiyle yurtiçi ve dışında mazlum kimselere vakıflarımız, derneklerimiz, yardım kuruluşlarımız el uzatmaktadır.

Sayısını bilmiyorum ama İstanbul ve Bursa başta olmak üzere çeşitli şehirlerimizde vakıfların ve iş insanlarımızın deruhte ettiği imarethanelerimizde binlerce insanımıza yemek verilmekte, yardımlar yapılmakta, ahilik ve vakıf medeniyetinin gereği yerine getirilmektedir. Bu anlamda İTO’nun hizmetleri takdirler üzerindedir.

***

Ahilik ve vakıf kültürünün milletimize sağladığı ve hatta tavsiye ettiği hususlardan biri de elbet merhamet duygusunun kaybolmamasıdır. Merhamet duygumuzu, ticari hayatımızın yahut başka uğraşılarımızın arkasına aldığımızda; hırs ve öfke seline kapılmış olunur ki, kardeşliğin yerini kavgalar, ayrılıklar almaktadır.

Bu sebeple ancak ölümün ayırdığı nice dostluklar, kardeşlikler, akrabalıklar bitmekte, aileler dağılmakta, haliyle şirketler güç kaybetmektedir.

Ahilik ve vakıf birliğimizi yeniden ihya etmek, özellikle bizim toplumumuz için kaçınılmazdır. Her şeyin maddileştiği günümüzde her şeyin alınır-satılır bir metaya dönüştüğü bir zamanda, insani değerlerimiz haliyle kayba uğramaktadır.

Ahilik ve vakıf sistemi, bu kaybı önleyecek yegâne sistemdir vesselam.

20 Mayıs 2022 Cuma