Dr. Can GÜRLESEL

Dr. Can GÜRLESEL

Diğer Yazıları

Bir yılı daha geride bıraktık ve 2017’ye girdik. Bu hafta da 2017’de Türkiye ekonomisindeki beklentilerimi aşağıda paylaşıyorum:

1. Türkiye 2017’ye oldukça yoğun bir siyasi, jeopolitik ve dış politik gündem ile girdi.

2. 2017’de Başkanlık sistemine geçişi öngören Anayasa değişikliğinin referanduma sunulması olasılığı bulunuyor. Buna bağlı olarak yılın ilk yarısında siyaset ekonominin önünde olabilecek.

3. Suriye ve Irak’taki gelişmeler, sıcak çatışma riskini içeriyor. Özellikle turizm sektörü, 2017’de de bu gelişmelerden olumsuz etkilenecek.

4. AB ile tam üyelik müzakerelerinin yerine diğer seçeneklerin öne çıkma olasılığı kuvvetleniyor. ABD ile ilişkiler yeniden şekillenecek. Ancak ABD’de Trump ve yeni yönetimin, Türkiye tavrı henüz net değil.

5. Ekonomide 15 Temmuz sonrası başlayan yavaşlama, ödeme ve tahsilatlarda sıkışıklık ve banka-reel sektör ilişkilerindeki katılaşma 2017’ye de sarkıyor. 2016’da ekonomik büyüme yüzde 2.5 olarak gerçekleşecek.

6. Ekonomide hükümetin önceliği para ve maliye politikası ile ekonomik büyümeyi desteklemek olacak. Büyümenin tetikleyicisi kamu yatırım harcamalarındaki artış olacak. Kamu yatırım harcamaları yüzde 18 artarak 80 milyar TL’ye yükselecek. Özel sektör yatırımları ise mevcut risk ortamında zayıf kalmaya devam edecek.

7. Hükümetin 2017’de ekonomik büyüme hedefi yüzde 4.4’tür. Muhtemelen yüzde3.0-3.5 arasında bir büyüme gerçekleşecek.

8. Cari açık 2017’de 38-40 milyar dolar ile yönetilebilir kalacak ancak cari açığın finansmanı sıkıntılı olacak. Turizm gelirleri ve petrol fiyatları belirleyici olacak.

9. Türkiye’nin riskini yansıtan CDS oranları son beş yıldır kasımda ikinci kez 300 puana yükseldi. 15 Temmuz darbe girişiminde dahi 280 puana kadar yükselmişti. Türkiye’nin risk primindeki artış, borçlanma olanaklarını azaltıyor, borçlanma maliyetlerini yükseltiyor.

10. Döviz kurlarındaki artışa bağlı olarak enflasyon yükselme eğilimine girecek. Tüketici enflasyonu 2016 sonunda yüzde 8.5 olmuştu. 2017 hedefi yüzde 6.5’dir. Muhtemelen yüzde 9.0-10.0 arasında gerçekleşecek.

11. Merkez Bankası oluşan küresel koşullar, artan riskler ve yükselen enflasyon nedeniyle faizleri artırmak zorunda kalacak. Önümüzdeki dönemde Fed faiz artışları ve TL üzerindeki değer kaybı baskısı nedeniyle faizler 2017’de yukarı yönlü olacak. Merkez Bankası, TL likiditeyi ise genişletmeye devam edecek.

12. Bankalar ile reel sektör arasında kredi ilişkileri yine zorlu olacak. Yıllık kredi büyümesi (kur artışlarından arındırılmış) yüzde 10-12 arasında kalacak.

13. Türk Lirası’nda değer kaybı baskısı sürecek. Sepet kur yılsonunda 3.62 seviyesinden kapanmıştı. Yeni yılda da yüzde 8-10 arasında yükselme beklentisi bulunuyor.

14. Hükümet son aylarda önemli teşvik unsurları açıklıyor. Ekonomiyi destekleyecek olan bu desteklerden reel sektör firmaları 2017 yılında mutlaka yararlanmalı.

Son Söz: 2017’de özellikle yılın ilk yarısında daha tedbirli, ikinci yarısında İSE fırsatlara hazırlıklı olalım.

09 Ocak 2017 Pazartesi